Galilei ile ‘Yıldızlardan Gelen Haber’

Yıldızlardan Gelen Haber (Çeviren: Kutsi Aybars Çetinalp / Kırmızı Kedi Yayınevi), bilimsel yöntemin gelişimine devrim niteliğinde katkılarda bulunmuş İtalyan doğa felsefecisi, gökbilimci ve matematikçi Galileo Galilei’nin 13 Mart 1610 tarihinde Venedik’te basılmış; Ay, Jüpiter (uydularıyla birlikte) ve çıplak gözle görülemeyen diğer gökcisimleri üzerine yaptığı gözlemleri kapsayan, iyi bir gözlem için gerekli teleskobun nasıl yapılacağına dair bilgileri de içeren yapıtı Sidereus Nuncius’un Latinceden dilimize yapılmış ilk çevirisi.

Galilei ile ‘Yıldızlardan Gelen Haber’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.03.2023 - 00:02

GALILEO VE ARISTOTELESÇİ SİSTEMİN REDDİ!

İnsanlığın 400 yıl önce bir teleskopla başlayan uzay serüveni, yine bir teleskopla devam ediyor. 2021 yılının Aralık ayında fırlatılan Webb Uzay Teleskobu üzerinde taşıdığı birbirinden gelişmiş son teknoloji gözlem araçları ile insan gözünün göremeyeceği kızılötesi dalga boyu aralığında görüntü yakalayacak; yer biliminden iklim bilimine, biyolojiden kozmolojiye bilimin hemen hemen tüm dallarına ilişkin edineceği bilgilerle insanlığı yeni serüvenlere taşıyacak.

Teleskopu bugün anladığımız şekli ve amacıyla kullanan ilk kişi Galileo Galilei olmuştu. O dönemde, Aristoteles’in öne sürdüğü öğretiler manastırlar, kilise okulları ve üniversitelerde hiç sorgulanmadan öğretiliyordu.

İnsanlar hâlâ, Dünya’nın evrenin merkezi olduğuna ve hareketsiz durduğuna; Güneş’in, yıldızların ve gezegenlerin onun çevresinde dairesel bir yörünge boyunca hareket ettiğine, yıldızların da, hiç sönmeyen, tanrısal bir ateşten oluştuğuna inanıyordu.

Kimi buluş ve çalışmalarıyla adını duyuran Galileo, Pisa Üniversitesi’nde matematik okutmanı olarak çalışıyordu. Doğa konusundaki gerçeklerin en iyi şekilde açıklığa kavuşturulması için dinin göz ardı edilmesi gerektiğinin farkına varmış, yapıtlarının büyük çoğunluğunu Aristotelesçi sistemin reddi ve Kopernik’in Güneş merkezli sistemini savunmak için kaleme almıştı.

EN GÜÇLÜ TELESKOBUN YARATICISI...

1608 yılının sonlarında Galileo’nun arkadaşı Paolo Sarpi, Hollanda’da icat edilen ve uzaktaki nesneleri yakın kılan optik bir cihazdan onu haberdar etti.

Gözlük yapımcısı Hans Lippershey tarihin en büyük keşiflerinden biri olan teleskopu bir rastlantı sonucu bulmuş ve kraliyet ailesine sunmuştu.

Uzaktaki nesneleri üç ya da dört kat daha büyük gösteren, boru biçiminde, yaklaşık 30 cm uzunluğundaki cihazın her iki ucunda birer mercek bulunuyordu.

Galileo için böyle bir şey yapmak hiç zor değildi. Cihazı görmediği halde, ilkesini düşünerek buldu. 1609’un Ağustos ayında, bu cihazdan çok daha güçlüsünü yaptı. Bundan sonra hiç kimse Galileo’nunki kadar güçlü bir teleskop yapmayı başaramayacaktı.

Galileo yaklaşık iki ay süren gözlemlerinde aydaki dağları, çıplak gözle görülmeyen çok sayıda yıldızı, gezegenlerin Güneş’in çevresinde döndüğünü, Samanyolu’nun yapısı ve Jupiter’in dört uydusunu ortaya çıkarmıştı.

Bu bulgularını 13 Mart 1610 tarihinde yayınladığı Sidereus Nuncius (Yıldızların Habercisi) adlı kitabında açıkladı ve Aristoteles’in ciddi bir biçimde yanıldığını gösterdi.

ÜNLÜ TELESKOBUNU NASIL YAPTI?

Yıldızlardan Gelen Haber (Çeviren: Kutsi Aybars Çetinalp / Kırmızı Kedi Yayınevi) adıyla dilimize çevrilen kitabının hemen başında teleskobun nasıl yapılacağını şöyle anlatıyordu:

“(…) Dürbünü, kırılma hakkındaki öğretileri temel alarak kısa bir süre sonra tamamladım. Önce kurşun bir boru hazırladım. Uçlarına iki cam mercek yerleştirdim. Her ikisinin de bir yüzü düzdü. Birinin diğer yüzü sferik konveks, diğerininse konkavdı.

Ardından gözümü konkav olana yaklaştırınca nesnelere tatmin edici biçimde büyük ve yakından baktım. Zira çıplak gözle görülene kıyasla, gerçekten de üç kat daha yakın ve dokuz kat daha büyük görünüyorlardı. Bundan sonra kendim için daha hassas bir başka dürbün yaptım. (…)

Öyle ki onun sayesinde nesneler, çıplak gözle göründüklerine oranla neredeyse 1000 kat büyük ve 30 kattan daha yakın gözüküyorlar. Bu aletin hem karada hem de denizde ne kadar çok ve nasıl faydalı olabileceğini sıralamak tamamen beyhude olacaktır. Ancak dünyaya ait şeyleri boş verdiğimden, kendimi göksel şeyleri izlemeye adadım. Önce Ay’a yakından baktım…”

Bir anda tüm Avrupa’da tanınmasını sağlayan kitap, çok büyük bir heyecan yarattı. Ama çağ, bilimsel ve dinsel düşüncelerin iç içe girdiği bir çağdı.

ŞEYTANIMSI(!) ARACIYLA ENGİZİSYON TAKİBİNDEYDİ!

Kilisenin tepkisi gecikmedi. Galileo, Roma’da Engizisyon mahkemesine çıkarıldı. Teleskobu şeytanımsı bir araçtı. Öyle bir araçla gökyüzünü incelemeye kalkmak bile bağışlanamaz bir günahtı. Böylece 1616 yılında Galileo’nun kuramlarının öğretilmesi kilise tarafından yasaklanmış oldu.

Galileo çalışmalarını sürdürdü. 1632 yılında bu defa İki Büyük Dünya Sistemi Üzerine Diyalog adlı ünlü kitabını yayımladı. Bir yandan güneş merkezli sistemin doğruluğu ince tartışmalarla kanıtlanırken öte yandan resmi görüşle alay ediliyordu.

Gerçekte teleskopla yapılan buluşların bir yorumu olan kitap, piyasaya çıkar çıkmaz beklenmeyen bir ilgi topladı. Galileo yine kendini Engizisyon’un karşısında buldu. Bu defa teleskobuyla yaptığı gözlemlere son verildi, Kopernik öğretisinden vazgeçtiğini söylemeye zorlandı ve ömür boyu ev hapsi cezasına mahkûm edildi.

MODERN BİLİMİ BAŞLATTI

Çevresindeki insanların öfke dolu protesto seslerini yükseltmeleri, dönemin ünlü bilginlerinin gezegenlere teleskop ile bakmayı reddetmeleri ve tüm başına gelenler üzerine Galileo, arkadaşı ve destekçisi Alman astronom Johannes Kepler’e şunları yazmıştı:

“…Sanıyorum ki, aziz Kepler, çoğunluğun akıl almaz budalalığına gülmekten başka yapacak şey yok… Tıpkı yılanların kulaklarını tıkadıkları gibi, insanlar da gözlerini gerçeğin ışığına kapatıyorlar.”

Kendinden önce hiç kimsenin görmediği kadar uzakları gören Galileo’nun dedikleri ve yazdıkları doğru çıktı. Buluşları dünyayı değiştirip, modern bilimi başlattı. Astronominin yeni dönüm noktası sayılan Webb Teleskobu onun izinden giden, gözlerini gerçeğin ve bilginin ışığına kapatmayan bilim insanlarının buluşuydu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon