Doğa yok olursa yaşam da yok olur

Yılın en çok beklenen filmi “Avatar 2: Suyun Yolu” bugün gösterime girdi. James Cameron doğayı yok edersek insanlık da biter mesajını veriyor.

Doğa yok olursa yaşam da yok olur
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.12.2022 - 09:00

2009’un olay filmi Avatar niçin toplumsal bir olaya dönüştü, nasıl çağının simgesi oldu? Politik, sosyal, kültürel, felsefi tartışmaları içeren film beklenmeyen bir boyuta ulaştı, toplumların düşlerini, özlemlerini, korkularını, bilinçsizliklerini ortaya serdi.

Savaş yanlısı Amerikalılar filmde Vietnam, Irak savaşları eleştirisi, Amerika ve asker karşıtı bir yaklaşım gördüler. Avatar düşleri, tutkuları tetikleyerek izleyiciyle özel bir bağ kurdu. Pandora öylesine büyülü, benzersiz bir gezegendi ki, James Cameron öylesine çekici, ideal bir yaşam biçemi sunuyordu ki herkes buna gıpta etti. Çevrebilimsel, savaş karşıtı iletisi genel bir endişenin masalsı uzantısıydı.

Yönetmen, Amerikan kültüründe, Conrad, Thoreau gibi yazarların romanlarında var olan bir efsanenin, çevre mitinin kökenlerine indi. Başka bir Amerikan miti western’le çarpışan bu mitte üstün, eril teknoloji doğaya ve anatanrıçaya tapan uygarlığı hegemonyası altına almak ister.  

“Çevrebilimsel sorunlar sinemada para kazandırmıyor. Gençliğimden beri doğa hep kafamı kurcalar. İnsanlığın teknolojiyle kurduğu ilişki, bunun çevreye yaydığı zararlar beni ürkütüyor” diyen Cameron, Avatar 2: Suyun Yolu’nda (2022) doğanın gücünü, ekosistemin önemini vurguluyor. Jake Sully ile Neytiri çocuklarıyla birlikte Pandora’da mutlu bir yaşam sürmektedir.

Dünya’daki kaynaklar tükendiği için Amerikan hükümeti Navi isyanını başlatan Jake’i öldürüp gezegeni ele geçirmesi için Pandora’ya üstün teknolojiyle donatılmış özel tim gönderir. Üstelik bu kez düşman Navi bedeninde özel eğitilmiştir. Halkını tehlikeye atmak istemeyen Jake ailesiyle birlikte suyun altında ve üstünde yaşayan resif halkı Metkayina’lara sığınır. Orman halkı Navi’ler metaforik anlamda vicdanı, insanın içindeki iyiliği, askerler, balina avcıları kötülüğü simgeler.  

Denizaltı görüntüleri akışkandır, büyüleyicidir, renkler parlak ışıltılıdır. Orman ve su halkının el, tırnak, yüz, kirpik, dudaktaki tüy detayları yönetmenin ne denli titiz, ayrıntıcı olduğunu gösterir. Manzaralar düşseldir, olağanüstüdür. Karakterlerine can veren oyuncularından övgüyle söz eder Cameron. ilk Avatar’ın aktörleri Sam Worthington, Zoe Saldana, Sigourney Weaver, Stephen Lang, Giovanni Ribisi’yle birlikte yeni kadroda Kate Winslet, Cliff Curtis var.

Balina avcılarının insandan daha zeki, duyarlı olan balinaları avlayıp öldürmeleri kaçak avcılara, askerlerin ormanları, evleri bombalayarak yakması Amerika’nın Kızılderili, siyahi soykırımlarına, Vietnam, Irak savaşlarına, sömürgeciliğine göndermelerdir. “Öldürmek daha çok ölüm getiriyor” diyen Jake’le Cameron savaş karşıtı iletisini apaçık iletir.  

Terminatör’de nükleer tehdidi, Titanik’te kesin sanılan teknik bilgilerle doğanın gücü arasındaki çatışmayı anlatan sinemacının Avatar serisi diğer filmlerinin uzantılarıdır. On üç yıl sonra Avatar 2’yi daha gelişmiş sinema teknolojisiyle çeken usta, Sony’nin üç boyutlu stereoskopik Venice kameralarıyla çalıştı. Doğanın, okyanusların, suyun çok değerli olduğunu, insanoğlunun onlara derin bir tinsellikle bağlı olduğunu sürekli hatırlatan James Cameron doğa, hayvanlar, okyanuslar ölürse yaşam da bizler de ölürüz diyor.


Etiketler: #Avatar #Film #Sinema

İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler