Çocuk edebiyatı çevirisinde Doğu’dan esen rüzgâr; Samed Behrengi!
Samed Behrengi 1939’da Tebriz’de doğar. Henüz 28 yaşındayken 1967’de Aras nehrinde ölüsü bulunur. Bu denli kısa yaşama onu 21. yüzyıla taşıyacak neler sığdırmıştır? Nedir onu bu denli önemli kılan? Niye Türkiye’de bu denli önemlidir? Behrengi hayatıyla ödeyeceği muhalif metinler yazmış, metinlerinde adalet, eşitlik, dogmaya karşıt duran bir anlayışı ortaya koymuş, yaşamın gerçeklerini anlatmış ve dönemsel bakıldığında şah yönetimini rahatsız etmiştir. Köy okullarında öğretmenlik yapmış Behrengi, çeviri çocuk edebiyatında son elli yıldır saygın bir biçimde yer almıştır.
BEHRENGİ NİYE ÇEVRİLMİŞTİR?
Samed Behrengi, Türkiye’deki çeviri edebiyatı dizgesine 1970’li yıllarda girer. İlk olarak 1975’te Gözlem Yayınları, Behrengi’nin Bir Şeftali Bin Şeftali ve Küçük Kara Balık kitaplarını yayımlar. Bu kitaplar daha sonra Erdal Öz’ün Cem Yayınevi’nde kurduğu Arkadaş Kitaplar listesine girecek ve orada da yayımlanacaktır.
Dönemsel açıdan bakıldığında ideolojik olarak solun baskın konumda olduğunu görürüz. Yeni bir politik bakış açısı, edebiyata, aynı zamanda çocuk edebiyatına da yansımış ve yeni anlayış “idealist felsefe”nin ürünleri olan “klasikler”in okunmasından daha çok artık kendi anlayışını temsil edecek kitapların varlığını gereksinmiştir.
Batı’da, solun didaktik anlayışı reddedilir ve daha eşitlikçi ve gerçekçi bir edebiyat anlayışı öne çıkarken Türkiye’de hem klasiklerin reddi hem de ideolojik baskınlık içeren metinler daha öne çıkmış ve çeviri bu dönemde popülerliğini yitirmişken öne çıkan bir yazar ve metinleri vardır.
Bu yazar doğudan gelmektedir ve dönemsel olarak bekleneni verecek metinleri vardır: Samed Behrengi. İçerik olarak bakıldığında dönemin anlayışına uygundur ve çevrilmesi teşvik edilir.
BEHRENGİ NE YAZMIŞTIR?
Behrengi daha sonra hayatıyla ödeyeceği muhalif metinler yazmıştır. Yazdıkları dönemsel olarak şah rejimi tarafından onaylanmamış ve tehlikeli olarak görülmeye başlamıştır. Ancak Behrengi’nin yazdıklarına tarihsel damıtılmışlık içinde baktığınızda onun yaşamın gerçeklerini anlattığını görmek mümkündür.
Ayrıca Behrengi halk masallarını derlemiş ve onları yeniden yorumlayarak yarı fantastik metinler olarak oluşturmuş ve yayımlamıştır. Behrengi, metinlerinde adalet, eşitlik, dogmaya karşıt duran bir anlayışı ortaya koymuş ve dönemsel bakıldığında şah yönetimini rahatsız etmiştir.
Behrengi bir öğretmendir, köy okullarında öğretmenlik yapmış bu süreçte çocuklarına yaşamı anlatan öyküler, derlemeler anlatmıştır.
İKİ KİTAPLA BEHRENGİ TANIKLIĞI
Bir Şeftali Bin Şeftali, iki çocuk ve iki şeftali ağacı arasındaki fantastik ilişkiyi anlatır. Şeftaliye hak ettiği sevgiyi veren ve onun meyvesinden geriye kalan çekirdeği gizlice toprağa diken çocuklara şeftali, bir çekirdeğe karşılık bin meyve verecektir ama çocuklardan biri yılan sokması sonucu ölünce diğer çocuk hayat küser ve oradan ayrılmaya karar verir. Ama şeftalinin üzerinde binlerce çiçek vardır ve şeftali olacaktır.
Bunları gören kötü yürekli bahçıvan çok sevinir ama bu sevinç erkendir. Şeftali tüm çiçeklerini döker ve bahçıvan tüm beklentilerini yitirmiştir. Masalsı bir dille anlatılmış bu hikâye, sevgiyi, dostluğu, paylaşmayı, açgözlülüğe karşı mücadeleyi ve emeği öne çıkartan içeriğe sahiptir.
Küçük Kara Balık, merak duygusunu sorgular. Merak kötüdür. Merak eden soru sormaya başlar. Sormak tehlikelidir. Nereye varacağınız belli olmaz. Bu nedenle sormaktan daha çok kabullenmek öğretilir.
Öykümüzdeki Karabalık da sorular sorduğu için çevresince dışlanan bir balıktan söz eder. Ama balık, yılmaz ve sorularının peşinden gider. Bu yolculuk onu nereye götürür? Özgürlük mü tutsaklık mı? Ya da sorularının yanıtını bulmanın yarattığı özgürlük duygusu mu?
BEHRENGİ VE ONA DÖNÜK ÇEVİRİ YAKLAŞIMI
Behrengi’yi çeviri çocuk edebiyatı alanında ilginç kılan sadece yazdıkları değil. Onun edebiyat dizgemize gelişi, kabul görmesi veya reddi de bu konuda önemli rol oynuyor.
70’li yıllarda çevrilen ve çoğu zaman çevirmeninin bilinmediği metinlerin okura gönderildiği süreçlerin de yaşandığını görürüz. Ama tüm bunlar Behrengi’nin edebiyat dizgesinde saygın bir yer almasına engel değildir.
Dönemin aydınları onu övgüyle karşılar. Sadun Tanju’dan Selim İleri’ye, Oktay Akbal’a uzanan bir yelpazede övgü ile bahsedilen bir yazardır Behrengi. Akbal ondan “Türk yazarı” olarak söz ederken, Hilmi Yavuz onu “bilinç işçisi” olarak tanımlar. Erdal Öz, Behrengi için “devrimci yazar” tanımlaması yapar. Yılmaz Elmas, “usta bir devrimci” der.
Tüm bunlar Behrengi’nin dönemsel algılamasının o dönemin baskın anlayışıyla uygun olduğunu gösterir. Hem siyasi yönelimi hem de etnik kimliği öne çıkmış ve bu bağlamda değer kazanmıştır.
1979 DÜNYA ÇOCUK YILI VE SONRASI
1979 Dünya Çocuk Yılı’nda en çok öne çıkartılan yazardır ve Ankara Belediyesi de kitaplarını yayımlar.
2000’li yıllar Behrengi’nin farklı kesimlerce yeniden değerlendirildiği ve kitaplarının yayımlandığı yıllar olmuştur.
İlginç olan 70’li yıllarda farklı bir ideolojik anlayışla solun öncülüğünde yayın çeviri edebiyat dizgesine giren Behrengi bu yıllarda farklı bakış açılarına sahip yayınevlerince de yayımlanmaya başlamıştır. Bunlara dönük örnekler verecek olursak:
Tekin Yayınları, Boyut Kitaplar, Gün Yayıncılık, Alfa Yayınları, Ecem Yayıncılık, Engin Yayıncılık, Nilüfer Yayıncılık, Kare Yayınları, Ateş Böceği, Özgür Eğitim Yayıncılık, Hepşen Yayıncılık, Gönül Yayıncılık, Say, Kırmızı Kedi, Can Çocuk, Özyürek Yayınevi, Kaynak Çocuk, Nemesis Çocuk, Çizmeli Kedi, Can Çocuk, Bilgi Yayınevi, Nar Çocuk, Doğan Egmont, Parodi Yayınları, Martı Yayınları, Everest Yayınları, Büyülü Fener, Beyaz Balina, Arkadaş Çocuk, Eksik Parça Yayınları bunlardan sadece birkaçıdır.
SONUÇ
Behrengi çeviri çocuk edebiyatında son elli yıldır saygın bir biçimde yer almış ve yayımlanması konusunda bir sorun yaşamamıştır. Kitaplarının çoğu dilimize çevrilmiş ve artık her kesimce okunan bir yazar olmuştur.
Bu durum onun evrenselliğini mi mi vurgular yoksa ticari bir süreç midir sorusunu sorduğumuzda en azından günümüz gerçeğinde Behrengi’nin iyi bir yazar ve derlemeci olduğunu yeniden yazma konusunda öncü ve cesur bir yazar oluşunu hiç de unutmadan onu edebiyat dizgemizde görmek, süreç içinde onu farklı amaçlarla da olsa edebiyatımıza kazandıranları da şükranla anmak gerekir diye düşünüyorum.
En Çok Okunan Haberler
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı