‘Çirkin’ ile tavuk!
Güray Dinçol’un yönettiği, Nihal Yalçın, Onur Berk Arslanoğlu’nun rol aldığı oyun her cuma ve cumartesi Hope Alkazar’da tiyatroseverlerle buluşuyor.
Dijital sanat ile tiyatronun birleştiği bir oyun “Çirkin”. Hope Alkazar’da sahnelenen oyun bir masal ya da anlatıcı tiyatronun güzel bir örneği de diyebiliriz. Bu mekânda seyirciye özel bir deneyim olarak tasarlanan “Çirkin”, Anadolu’nun gelenek ve masallarından ilham alan gerçeküstü bir ihanet öyküsünü konu alıyor. Yenilikçi oyunlar bizleri biraz korkutsa da bu oyundan mutlu çıkıyoruz. Firuze Engin’in yazdığı, Güray Dinçol’un yönettiği oyun, ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelendi. “Çirkin” her cuma ve cumartesi aynı mekânda tiyatroseverlerle buluşmaya devam edecek.
Bildiğimiz tiyatro salonlarından farklı bir düzenin içinde seyrediyoruz oyunu. Seyirci koltukları ortada, sağ ve sol duvarın önünde yer alıyor. (Bu düzen biz seyircileri biraz zorladı, sola bakmaktan boynumuz tutuldu.)
Oyunun dekoru salonun diğer başında, oyuncular ise ortada sahneliyorlar oyunu. Dekorun az kullanıldığı oyunda kostüm ve makyaj etkileyici. Oyunculuklar ise çok başarılı. Dijital enstalasyon oyunun başından sonuna kadar kullanıldı. Ama böyle bir teknoloji varken daha gösterişli olabilir miydi sorusunu sormadan edemedik.
OYUNUN KONUSU...
Çirkin olarak lanetlenmiş Şiva karakterini Nihal Yalçın canlandırıyor. Tavuk rolünde ise Onur Berk Arslanoğlu yer alıyor. Arslanoğlu tavuk rolünde oldukça başarılı bir performans sergiledi, Yalçın ile uyumları ve yakaladıkları ritim ise biz seyircileri bitime kadar oyunda tuttu.
Oyunun konusuna gelirsek “Bin yıllardır yaşayan, çirkin bir mahluk olan Şiva, kendisiyle birlikte lanetlenerek ölümsüzlük cezasına çarptırılan tavuk ile beraber geçmiş ve bugün arasında gezinmekte. Zamanın dışına atılmış bu iki karakterin didişmeleri bir yandan sahnedeki anlatı evreninde gerçekleşirken bir yandan da duvarlardaki etkileşimli görüntü evreninde hikâyenin geçmişine ait parçaları canlandırıyor.”
ALKAZAR SİNEMASI
Alkazar Sineması restore edilmiş ve birçok disiplinlerarası sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Bizler kültürel mirasımız olan tarihi mekânların restore edilmesinden yanayız her zaman. Yani kimlik değiştirmesi ya da “Yeniledik” adı altında yıkılıp yeniden yapılmasından üzüntü duyan kesimin içindeyiz. Rantı sanata bulaştırdıkları için de birçok projeye önyargıyla bakıyoruz.
Yenilenen adıyla Hope Alkazar, ama bizim alışık olduğumuz adıyla Alkazar Sineması, İstiklal Caddesi’nde ve 1923’ten itibaren sinema olarak hizmet vermiş. Tarihinden bahsedecek olursak Beyoğlu’nun ve sinema tarihinin önemli yapılarından biri. Kısa aralıklarla kapalı kalan sinemada, 1994-2010 yılları arasında sinema sanatına katkıda bulunan filmler sergilendi. 1 Mart 2010 tarihinde perdelerini son kez kapatan sinema, 2016’da başlayan restorasyon çalışmalarının ardından 2021 yılında, spor ve kültür sanat alanında etkinliklerin yapılabileceği bir mekân olarak “Hope Alkazar” adıyla bugün kapılarını açtı. Tarihi bir sinema yine sadece sinema olarak kalamaz mıydı? Bu kadar kimlik değiştirmesi gerekli miydi? Zincir çoktan kırıldı evet gelecek kuşaklar tarihi sanat mekânlarını eski kimlikleriyle maalesef ki tanıyamayacaklar.
En Çok Okunan Haberler
- Apocularla ülkücüleri kucaklaştıran adam!
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- Mardin, Batman ve Halfeti'ye kayyum atandı!
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- AKP'den kayyum için ilk açıklama
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- Bülent Arınç'tan dikkat çeken çıkış