Cinsiyet eşitliği ve Pippi Uzunçorap! Necdet Neydim’in yazısı...
Bu kitabı önemli ve değerli kılan şey, o güne dek doğal kız figürünün aksine Pippi’nin, güçlü, akıllı ve hem toplum yaşamına hem de eğitim sistemine muhalif yanlar taşıyan özellikleri yansıtabilmesidir.
Türkiye’de dönemsel olarak bu kavram kullanılmasa da “Cinsiyet Eşitliği”ne dayalı çocuk edebiyatı anlayışı 70’li yılların sonunda kendini görünür kılmaya başlamıştır. Bu sürecin başlamasına Cem Yayınevi’nin “Arkadaş Kitaplar” serisini yayımlayan Erdal Öz öncü katkı sağlamıştır. Öz, o dönem ciddi tepkiler oluşturabilecek (hem modernist hem de muhafazakârlardan) çeviri kitapları çocuk edebiyatı dizgesine kazandırmış ve alana yeni bir düşünceyi taşımıştır.
PIPPI UZUNÇORAP’IN İLK ÇEVRİLİŞİ
Bunlardan başta geleni Pippi Uzunçorap’tır. Görselden de görülebileceği gibi kitap 1979 (Dünya Çocuk Yılı) da yayımlanmış, bir yıl önce ise kitabın yazarı Astrid Lindgren, 1978 Frankfurt Kitap Fuarı’nda “Dünyanın En Büyük Çocuk Edebiyatı Yazarı” seçilmiştir.
KİTAP NİYE ÖNEMLİ?
Kitabı önemli ve değerli kılan şey, o güne dek yayımlanan, kız çocuğun kahraman olduğu kitaplar, onlara salt annelik ve eşlik öğretirken ve bu toplumsal bağlamda çok doğal karşılanırken Pippi, atıyla bir kasabaya gelen ve atın üstündeki sandığı kucaklayıp eve taşıyabilen ve ayrıca atı da kucaklayıp köşkün balkonuna götüren güçlü, akıllı ve hem toplum yaşamına hem de eğitim sistemine muhalif yanlar taşıyan özellikleri yansıtabilmesidir.
Yayımlandığında kendi ülkesinde de büyük tepkiler alan kitap özellikle muhafazakâr kadın derneklerince tepkiyle karşılanmıştır. Bu tepkinin onu mahkemeye verecek kadar ileri gittiğini söyleyebiliriz.
Ancak bu süreç sonunda Lindgren’in hem ülkesinde hem de dünyada saygınlık kazanmasıyla sonuçlanmıştır. Ona tepki gösterenler sonunda ona “Dünyanın En Büyük Yazarı” ünvanı verilmesini saygıyla karşılamışlardır.
Ancak Pippi Uzunçorap kendi özgün kimliğini kabul ettirene kadar uzun bir süreç geçmiştir. Fransızcaya çevrilirken, cici bir kız olarak gösterilen Pippi, özgün metnin değiştirilmesi durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Kültürel bağlamda böyle bir kadın tipinin kabul edilmemesi onun cici bir kız olarak yansıtılması sonucunu doğurmuştur.
Aynı şekilde Almanca’ya çevrilirken Pippi’nin güçlü bir kız olması kabul edilemez düşüncesiyle Pippi’nin kocaman atı kaldırması uygun bulunmamış onun yerine kaldırması için midili tipi bir at tercih edilmiştir.
TÜRKÇEYE İLK ÇEVİRİ
Pippi Uzunçorap Türkçe’ye ilk Fransızca üzerinde çevrilir. Kütüphanemdeki eski kitapları incelerken görselinin yer aldığı çeviriyi buldum. Kitap Erdal Öz tarafından yayına hazırlanmış. Çevirmeni ise “SAMİYE”. Kadın çevirmenlerde sadece ismin yer alması Osmanlı’dan bu yana bir gelenek gibi görünüyor ama burada sanki bu geleneğe uymanın dışında başka bir şeye dikkat edilmiş sanki.
Erdal Öz’ün eşi Samiye Öz daha sonra yayımlanan kitaplarda Samiye Öz olarak yer almış ama bu kitapta SAMİYE olarak büyük harflerle yer alması yayıncılık ve araştırmacılar için önemli bir tanıklık.
TÜRK YAYINCILIK TARİHİNDE 1978, 1979, 1980’İN ETKİLERİ
!978 yılı dünya tarihinde çocuk edebiyatının saygınlığının perçinlendiği bir tarihtir ve bunun göstergesi Astrid Lindgren’in Dünyanın En Büyük Çocuk Edebiyatı yazarı ilan edilmesidir.
Bu bizi de etkilemiş ve bir yıl sonra 1979 yılının Dünya Çocuk Yılı olarak kutlanması bizde de ayrı bir şekilde kutlanarak çocuk edebiyatı yeniden ele alınmış ve bu alana katkılar yapması için ünlü yazarlara Yaşar Kemal, Oktay Akbal...) çocuklar için kitap yazdırılmıştır.
Ayrıca bu dönemde Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay çocuklar için “KOLO” isimli kitap yazmıştır. Dahası, TÖBDER çocuk edebiyatı konusunda bir manifesto yayınlamış ve özelinde çocuk edebiyatının idealist felsefenin etkisinden kurtulması çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu yılda aynı zamanda yetişkin edebiyatından seçilen bazı kitaplar çocuk edebiyatı alanına gönderilmiş bu da büyük tartışmalara neden olmuştur.
Ancak tüm bu gelişmeler kendi evrimsel sürecini tamamlamadan 12 Eylül Darbesi gerçekleşmiş ve her şey donakalmıştır. Yayınevleri, kitapçılar kapatılmış, insan ve kitap ilişkisi suskunluğa bürünmüştür.
MUZIR NEŞRİYATTAN KORUMA KANUNU VE PIPPI UZUNÇORAP!
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde farklı amaçlar doğrultusunda çıkarılmış “Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu” bu dönemde yeniden keşfedilmiş ve çocuk kitapları bu gerekçeyle yasaklanmaya başlamıştır.
Pippi Uzunçorap da bundan etkilenmiş, bağımsız, özgür çocuk ve kadın özgürlüğü ve eşitliğini savunan bu kitap 80’li yıllarda poşete koyularak satılmak zorunda kalınmıştır.
Daha ilginci, 80’lerin başında TRT’de dizi film olarak yayınlanan Pippi Uzunçorap özellikle dönemin öğretmenleri tarafından, yaramazlığı, teşvik ettiği, eğitim sistemini eleştirdiği ve toplumsal yapıyı sorguladığı gerekçesiyle şikayet edilmiş ve dizi hemen yayından kaldırılmıştır.
Günümüze baktığımızda bu yükü velilerin üstlendiğini ve edebiyatı denetlemek (!) gibi bir görevi yerine getirdiğini görmek mümkündür.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!