Bill Fontana’nın İstanbul’daki ilk ses yerleştirme sergisi yerin altından geliyor

Arter’deki sergiler 24 yaş altına ücretsiz. Yerlere şilteler de atılmış, ailece hafta sonu gidip izlemek için uygun bir eğitim ve eğlence fırsatı.

Yayınlanma: 12.03.2022 - 02:00
Bill Fontana’nın İstanbul’daki ilk ses yerleştirme sergisi yerin altından geliyor
Abone Ol google-news

Arter, dünyanın ünlü ses yerleştirme sanatçılarından Amerikalı Bill Fontana’nın dev ses ve video işi “Io”nun Yeni Sesi’ni izleyiciyle buluşturdu. Bill Fontana’nın Türkiye’de sergilenen ilk işi bu. Arter’in alt kat Karbon salonunda, sanatçı sekiz adet duvar büyüklüğündeki ekrandan İstanbul Boğazı’nın derinliklerinden alınan sesi, Yerebatan (Bazilika) ve Şerefiye (Theodosius) sarnıçlarının sularının sesleriyle çok kanallı ve çok ekranlı buluşturuyor ve izleyiciyi zaman ve mekân içinde kaybediyor. 

Arter’in kurucu direktörü ve Io’nun Yeni Sesi sergisinin küratörü Melih Fereli, Ukrayna bayrağı renkleri, sarı-mavi ile bantlanmış mikrofonundan “Bill Fontana’nın bu işi burada dünya prömiyerini yapıyor; bu eseri satın alıp müzemize hediye eden Grundig’e teşekkür ederim” diyor. 

Bill Fontana, (1947) San Francisco’da yaşıyor. Dünyanın en tanınmış modern sanat müzelerinde işleri sergileniyor. Felsefe okumuş, klarnet çalıyor ve New York’ta New School’da elektroakustik müziğin öncüsü sayılan 20. yüzyıl besteci, müzisyen, sessizliği de müzik olarak nitelendiren John Cage’in müzik öğrencisi olmuş. Hocası bu kadar avantgart olan Fontana da sesin ürettiği imaja ve bir imajın yarattığı sese yönelik araştırmalar yapıyor, işler üretiyor. Çalışmalarını daha iyi anlayabilmeniz için bir çalışmasından örnek vereyim: Teksas’ta 5 milyon yarasanın yaşadığı bir mağara var, bu yarasalar zaman zaman göç ediyorlar. Bir üniversite göç zamanını saptayabilmek  için Fontana’dan yardım istiyor. Fontana, yarasaların insan kulağının duyamadığı 50 frekansla belirli zamanlarda haberleştiklerini ve göçe karar verdiklerini ölçüyor ve bu araştırma bilime yardımcı oluyor.

İSTANBUL’A DAVET 

Melih Fereli, Bill Fontana ile 2017’de tanışmış ve kendisinden İstanbul’la ilgili bir iş yapmasını rica etmiş. Fontana da “Siz bana altın tepside İstanbul’u sunuyorsunuz; ben hayır mı diyeceğim?” yanıtını vermiş. Fontana üç-dört kez İstanbul’a gelmiş, çoğu su altında olmak üzere İstanbul Boğazı’nın çeşitli noktalarında, özellikle de Haliç’in ağzında, sekiz kanallı, dijital kayıt cihazı, akustik mikrofonlar, hidrofonlar ve ivme ölçerlerden oluşan taşınabilir kayıt stüdyosu aracılığıyla ses verileri toplamış. Daha sonra Bizans döneminden kalan Şerefiye ve Yerebatan sarnıçlarına gitmiş, oralardan da ses ölçümleri yaparak bir veritabanı oluşturmuş; sonra bu verileri yeniden konumlandırarak gece Yerebatan Sarnıcı’nda hoparlörlerle yayımlamış, yapının kubbelerinden, devasa boşluğundan gelen, yankılanan sesleri kaydetmiş ve “yeni(den) ses(lendirme)” adını verdiği yöntemle bizim izlediğimiz kompoziyonlara ulaşmış. 

SERGİYİ GEZERKEN

Çok yüksek tavanlı geniş Karbon Salonu’na girdiğinizde işitsel ve görsel kompozisyonlardan oluşan bir dünyaya da girmiş oluyorsunuz. Şerefiye Sarnıcı’ndan görsellerin yer aldığı çok büyük bir projeksiyon ekranında damlayan su görüntüsü ve sesleri var. Tavandaki dev ekranda ise patlayan bir küpten dökülen sular yere ve etrafa ses ve görüntü saçıyor. Boğazda kaydedilen seslere ve görüntülere Yerebatan ve Şerefiye Sarnıçlarındaki ses ve görüntüler yanıt veriyor.  Fontana, sesi ve görüntüyü heykelsi bir mecra olarak kullanıyor. 

Bill Fontana şimdilerde sanatçılar arasında moda olan blokzincir üzerinden işlerini satmıyor (kendi işleri için uygun bir aracı olmasına rağmen) ve altı-yedi yıldır da ses yerleştirmelerinin yanı sıra görüntüleri de kendisi üretiyor.

IO DA KİM?

“Io’nun Yeni Sesi” neden sergi başlığı, “Io” da kim derseniz, Io, Yunan mitolojisinde, Zeus’un karısı Tanrıça Hera’nın rahibesi ve rakibi, ölümlü bir kadın. Zeus’un Io’ya âşık olduğu, karısı Hera’nın gazabından korumak için Io’yu beyaz bir öküze dönüştürdüğü, Hera’nın da intikam için Io’ya at sineklerini musallat ettiği ve Io’nun bunlardan kaçmak için dünyayı dönüp dolaştığı ve İyon Denizi’nden geçerek İstanbul Boğazı’na vardığı ve öküz geçidi anlamına gelen Bosphorus adını aldığı bahsediliyor Yunan mitolojisinde. Serginin ismi buradan esinlenerek konmuş; binlerce yıl sonra Bill Fontana’nın yorumuyla “Io’nun Yeni Sesi”...


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler