Bernard Freydberg’den karanlık felsefe!

VakıfBank Kültür Yayınları’nca dilimizde ilk kez yayımlanan, Bernard Freydberg’in Modern Felsefenin Karanlık Tarihi; Antik Çağ’dan modern zamanlara düşünce sistemlerinin karanlıkta kalan oluşum sürecini, Sokrates, Kant, Hegel, Spinoza, Platon, Heidegger, Hume, Berkeley, Herakleitos, Locke, Leibniz ve Descartes gibi felsefecilerin görüşleriyle gün ışığına çıkarıyor.

Bernard Freydberg’den karanlık felsefe!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.03.2023 - 00:01

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) tarafından yayımlanan Modern Felsefenin Karanlık Tarihi, ABD’li felsefeci Prof. Dr. Bernard Freydberg’ün dilimizde yayımlanan ilk yapıtı. Kitapta, modern Batı felsefesinin karanlıkta kalan literatürü ayrıntılarıyla inceleniyor.

Freydberg, Antik Çağ felsefecilerinden modern çağın düşünürlerine kadar uzanırken Sokrates, Kant, Hegel, Spinoza, Platon, Heidegger, Hume, Berkeley, Herakleitos, Locke, Leibniz ve Descartes gibi felsefecilerin görüş ve çalışmaları ayrıntılarıyla aktarılıyor.

DERSLER KANT’LA SONA ERER

Kitapta, modern felsefe tarihi derslerinin genelde önemli şahıslar üzerinden bir ilerleme şeklinde anlatıldığını ifade eden Freydberg, bunun bir anlamda doğru olduğunu söylüyor.

Freydberg, Descartes’la başlayan çoğu dersin rasyonalistler ile ampiristleri kronolojik olarak gruplandırarak devam ettiğini ve her iki kesimi birleştirmeye çalıştığı düşünülen Kant’la sona erdiğini belirtiyor.

Yazar, “Her iki kesim de ayrı ayrı ya da birlikte aklın rolünü takdir etmiştir. Bu dönemin bütün önemli düşünürleri, aklın rolünün belirlenmesinin modern felsefenin esas konusu olduğunu teslim eder” diyor.

DESCARTES’TAN ZİHİN-BEDEN İKİLİĞİ

Freydberg, modern felsefenin önemli kurucusu olarak görülen Descartes’ın düşüncesinin, Anglo-Amerikan ve Kıta Avrupası filozofları tarafından zihin-beden ikiliği isimli bir doktrine sahip olduğunun düşünüldüğünü vurguluyor. Ancak ona göre, Descartes’ın öne sürdüğü zihin ile beden arasındaki ciddi fark, nicel, daha doğrusu matematiksel bir fark!:

“Bölünebilirlik ve bölünmezlik matematiksel kavramlardır. Düşünen töz (res cogitans) ile uzamlı töz (res extensa) arasındaki meşhur Latince ayrıma başvurmak suretiyle zihin ve beden arasındaki bu ciddi fark, res cogitans için olan ve onun içindeki bir farka tekabül eder. Bu şekilde ele alınan bedenler saf geometri nesnelerinden ne eksik ne de fazladır.”

LEIBNIZ’İN MANTIKSAL MODELİ

Descartes ile Leibniz’in matematiğe muazzam ve kalıcı biçimde katkı sunduklarını belirten Freydberg şöyle devam ediyor:

“Descartes, analitik geometriyi icat etmiştir; Leibniz ise kalkülüsün mucitlerinden biri olup sonrasında formal mantık olarak anılacak olan disipline ciddi katkılar sunmuştur. Evren, her iki düşünürde de rasyonel ve tümdengelim üzerinden işleyen bir düzendir. Bu noktadaki farksa Descartes’ın matematiksel ve Leibniz’in mantıksal modelinden kaynaklanır. Her iki modelde de bu zorunlu düzeni bozabilen hiçbir şey meydana gelmez. Her ikisi de kendi sisteminde mekanik etkin nedenselliğe yer verir.”

LOCKE KARTEZYEN SİSTEME KARŞI

Freydberg’e göre, büyük filozoflar arasında John Locke’ta, retorik tumturaklı ifadeler mühim görüşlere ve ara ara beliriveren ilhama karışıyor.

Locke’un 1690’ın başlarında yazdığı “İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme” isimli eserinin Kartezyen sistemi yıkma çabasının gücü felsefede hâlâ hissediliyor. Lockeçu zihnin boş bir levha (tabula rasa) olduğunu belirten John Locke, “İde, zihnin düşündüğü anda (ki her zaman düşünmez) düşünür olması gereken şeyden başkası değildir. Bütün ideler, duyulardan ve düşünceden gelir ki, bu ikincisi tamamen zihnin kendi operasyonlarını gözlemlemesinden ibarettir” diyor.

BERKELEY: “VAR OLMAK ALGILAMAKTIR”

George Berkeley’in, Locke’un töz kavramının ve töz çıkarımının yapılmasını sağlayan soyut ideler mefhumunun ne kadar boş olduğunu ifşa etmekten epey keyif aldığını da ifade eden Locke şu vargıları da kaydediyor:

“Esse est percipi (Var olmak algılamaktır) salt bir taahhüt değildir. Daha ziyade, çok daha titiz bir ampirizmi savunur. Bu ampirizm, Locke’un bahsettiği empeiros’u çok daha yakından sınırlandırır. Algı ve varlık geri kalan her şeyi dışlayacak şekilde birleştirilir. Algı, maddi töz gibi bir şeye değil, sadece zihindeki idelere yol verir.”

Modern Felsefenin Karanlık Tarihi / Bernard Freydberg / Çeviren: Öznur Karakaş / VBKY / 224 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler