Antonius ve Kleopatra
Bir yanda devlet ve toplumsal girişimlerde kadınlara yer verilmeyen bir çağda Mısır devletini başarıyla yöneten, zeki ve çeşitli yeteneklerle donatılmış, kendi yönetimi altındaki soylara kendi dillerinde seslenen çok dilli bir kraliçe: Kleopatra… Diğer yanda Roma’da kendi çıkarlarını önde tutarak devlete zarar verme pahasına birbirleriyle savaşan Pompeius Magnus, Julius Caesar ve Marcus Antonius adlı üç Romalı komutanı avucunda oynatabilmiş bir kadın... Yapıtlarıyla, Shakespeare gibi pek çok Batılı yazara esin kaynağı olmuş Mestrius Plutarkhos’un yapıtında, yalnız Marcus Antonius ve Kleopatra değil MÖ I. yüzyılın ikinci yarısındaki Roma siyasi yaşamı ve pek çok üst düzey kişileri de akıcı bir dille merkeze alınıyor.
Bir yanda devlet ve toplumsal girişimlerde kadınlara yer verilmeyen bir çağda Mısır devletini başarıyla yöneten, zeki ve çeşitli yeteneklerle donatılmış, kendi yönetimi altındaki soylara kendi dillerinde seslenen çok dilli bir kraliçe: Kleopatra…
Diğer yanda Roma’da kendi çıkarlarını önde tutarak devlete zarar verme pahasına birbirleriyle savaşan Pompeius Magnus, Julius Caesar ve Marcus Antonius adlı üç Romalı komutanı avucunda oynatabilmiş bir kadın...
Yapıtlarıyla, Shakespeare gibi pek çok Batılı yazara esin kaynağı olmuş Mestrius Plutarkhos’un yapıtında, yalnız Marcus Antonius ve Kleopatra değil MÖ I. yüzyılın ikinci yarısındaki Roma siyasi yaşamı ve pek çok üst düzey kişileri de akıcı bir dille merkeze alınıyor.
KLEOPATRA
Sezar’ın, Pompeius ile iç savaş yürüttüğü sıralarda Kleopatra da kardeşleri ile taht mücadelesine girmiş ve saraydan sürülmüştü. Sezar, Pompeius’u takip ederek Mısır’a geldiğinde saray görevlileri, Pompeius’un başını ona sunarak bu beladan kurtulmaya çalıştılar.
Sezar, İskenderiye sarayında 21 yaşındaki Kleopatra ile tanıştı. Söylentiye göre bir halı içinde saraya girebilmiş ve Sezar’ın karşısına bu yolla çıkabilmişti. Kleopatra, Sezar’ı etkileyerek ondan kardeşlerine karşı destek aldı, XII. Ptolemaios öldürüldü, kız kardeşi yakalandı, kendisi de diğer erkek kardeşi XIV. Ptolemaios ile evlenerek tahta çıktı.
Bir süre sonra Kleopatra’nın Sezar’dan bir oğlu olduğu ilan edildi. Kleopatra oğlunun ismini Kaisarion (Caesarion - Kaisar-Kayzer-Sezar) koymuştu.
Sezar Roma’ya dönerken yanında Kleopatra ve oğlunu da getirdi. Roma’da dört gün süren zafer alayı yapıldı. Bu alay sırasında Kleopatra’nın kızkardeşi ve iç savaştaki düşmanı Arsinae de halka teşhir edildi.
Sezar Kleopatra’yı Tiber nehri kıyısındaki villasına yerleştirdi. Venüs Genetrix Tapınağına altın heykeli dikildi. Sezar’ın Kaisarion’u kendi çocuğu olarak resmen ilan ettiği söylense de bazı kaynaklarda bu çocuğun Sezar’dan olduğuna dair bir kesinlik olmadığını belirtilir.
Sezar’ın senatoda uğradığı suikast ve ölümü üzerine Kleopatra’nın Roma’daki hayatı sona erdi, oğlunu da alıp tekrar İskenderiye kentine geldi.
Sezar’ın ölümünden sonra Roma karıştı. Octavianus, büyük amcası Jül Sezar tarafından evlat edinilmiş ve Sezar’ın öldürülmesinin ardından onun varisi olmuştu. Sezar’ın ölümünden sonra suikastçılara karşı savaş açan Marcus Antonius, Marcus Aemilius Lepidus ve Octavianus birlikte güç birliğine giderek “İkinci üçlü hükümdarlık” olarak bilinen yönetimi oluşturdular.
MARCUS ANTONIUS (MÖ 33- MÖ 30) Sezar’ın Galya’daki ordusuna katılarak askerlik hayatına başlamıştı ve Sezar’ın en yakınındaki kişilerden biriydi. Üçlü hükümdarlık döneminde Doğu bölgelerinin yönetimini alarak Tarsus’a geldi burada Kleopatra ile buluştu.
İkisinin de politik hedefleri vardı, özellikle Kleopatra doğuda kaybettiği toprakları geri almak istiyordu. Antonius da Partlara karşı yapacağı saldırı (İran) için Kleopatra’ya güveniyordu. Antonius, karısı Fulvia’yı ardında bırakarak Kleopatra ile İskenderiye’de yaşamaya başladı. Bağımsız bir hükümdar gibi davrandı.
MÖ 40’da Antonius, Roma’ya döndü, karısı ölmüştü. Bunun üzerine Octavianus’un kızkardeşi Octavia ile politik bir evlilik yaparak Octavianus ile uzlaştı ama Mısır’a döner dönmez Kleopatra ile evlendi. Octavianus ve Octavia bunu kendilerine hakaret kabul ettiler ve Roma yasalarına göre de bu evlilik meşru değildi.
Antonius’un Mısır’da olmadığı sırada Kleopatra, Roma’ya bağlı hükümdarların en zengin, en becerikli ve en nüfuzlu olanı; Yahuda Kralı Herodes (Hirodes) ile çatışmaya girmişti. Hatta Herodos’un sarayındaki kadınları kışkırtarak Herodas’a karşı entrikalar çevirdiği de söylenir.
Herodos’a olan düşmanlığının ise onu baştan çıkarmaya çalışmasına rağmen bunun başaramamasından ileri geldiği iddia edilmiştir. Antonius geri gelince Kleopatra ondan Herodos’a ait olan bazı yerlerin yönetimini kendisine vermesini istedi (Suriye ve Lübnan’ın bir kısmı ile Ceriko veya Eriha) ama Antonius, Herodos ile arasının bozulmasını istemediği için buna razı olmadı.
Bu sıralarda Antonius, İran’a karşı sefere çıkacaktı, Kleopatra’dan maddi destek istedi ama Kleopatra bunu reddetti. İran seferi çok pahalıya patlasa ve önemli bir başarı elde edilemese de Antonius için İskenderiye’ye dönüşünde görkemli bir tören düzenlendi (MÖ 34).
Bu törende Antonius, Casairion’u Sezar’ın yasal varisi ve “Kralların Kralı”, Kleopatra’yı da “Kralların Kraliçesi” ilan etti. Karısı Octavia’dan boşandı.
Bu sıralarda Octavianus, Vesta Rahibeleri’nin kutsal mabedini basarak başrahipten Antonius’un gizli vasiyetini zorla elde etti. Vasiyete göre Antonius, Romalıların fethettiği toprakları oğullarının yönetimine bırakıyor, karısı ve kendisi için İskenderiye’de öldükten sonra konulmaları için bir mezar planlıyordu.
Ve tek başına iktidara gelmek için savaş veren ve Antonius’u tasfiye etmeye çalışan Octavianus güç kazandı. Senatoyu kendi yanına çekti. Senato, Kleopatra’ya karşı savaş ilan etti. Antonius’un konsül yetkilerini resmen feshetti (MÖ 31).
Octavianus ile Aktium Savaşı’nı yapan Antonius, büyük bir yenilgiye uğradı (MÖ 31). Octavianus, peşlerini bırakmadı ve İskenderiye’ye geldi. Kleopatra kendisi için yaptırdığı anıtmezara çekilerek öldüğü haberinin Antonius’a ulaştırılmasını istedi.
Antonius bu haberi duyunca kılıcını göğsüne saplar ve Kleopatra’nın yanında ölmek üzere anıtmezara taşınmasını ister. Oysa Kleopatra yaşamaktadır ve Antonius orada, onun yanında ölür, ölmeden önce Octavianus ile barış yapmasını telkin eder.
Kleopatra, Octavianus’un niyetinin kendini ve çocuklarını İskenderiye sokaklarında teşhir etmek olduğunu anlayınca bu sefer gerçekten intihar eder, bir engerek yılanına kendini sokturur. Bu arada son mektubu da Octavianus’a ulaşmıştır. Mektubunda Antonius ile birlikte gömülmek istediğini dile getirir. Octavianus bu dileği yerine getirir, birlikte gömülürler.
Annesi tarafından Kızıldeniz kıyısındaki Berenike’ye kaçırılan Kaisarion’u Octavianus, İskenderiye’ye getirttir ve öldürtür. Antonius ve Kleopatra’nın üç tane çocukları olmuştur, Octavianus onların hayatını bağışlar.
Jül Sezar’ın yeğeni ve yasal varisi Octavianus, ilk Roma İmparatoru Augustus’tur. Roma’nın imparatorluk çağını başlatan kişidir. Kleopatra ve Mısır biterken; Roma İmparatorluğu da bu sıralarda böyle doğmuştur.
Antonius ve Kleopatra / Mestrius Plutarkhos / Çeviren: Mehmet Özaktürk / Doğu Batı Yayınları / 160 s.
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- AKP'den kayyum için ilk açıklama