Antakya için acele: Yanlış
Kültür Yolu Projesi ve TOKİ’nin mart başında inşaata başlayıp bir yılda bitireceği konutlar yapması açıklaması tarihi restorasyon uzmanlarını ürküttü.
Hatay’da incelemelerde bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un Kültür Yolu projesi ve “Bir yıldan kısa bir sürede burayı ayağa kaldırmak istiyoruz” demesi bölgenin tarihi önemi açısından bazı endişelere yol açtı. Bakan Ersoy “Özel şahıslara ait mülkiyetlerle ilgili yönetmelikte düzenleme yapacaklarını” da ekleyerek mart ayı itibarıyla restorasyon çalışmalarına başlanılacağını söyledi. Bölgede bazı binaların üzerine T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı damgalı “Tescilli Kültür Varlığıdır! İzinsiz Müdahale Edilemez!” levhalarının asılması ise sevindirici bir gelişme. İş dünyasından gelen ve turizmci olan Ersoy’un Hatay’ın tarihi, kültürel ve gastronomi açısından değerini bilmesi, korumak ve ayağa kaldırmak istemesi her ne kadar takdir edilecek bir değerlendirme ise de restorasyon uzmanları Antakya’da pek çok yapılaşmanın altında çok değerli mozaikler olduğu bilinmesine karşın çarpık yapılaşma nedeniyle gün ışığına çıkarılamadığına işaretle sadece yıkılan eserlere değil, tüm Antakya’ya arkeolojik alan hassasiyeti ile yaklaşmak ve her şerden hayır doğar mantığıyla özellikle The Museum Hotel’in yapımı sırasında ortaya çıkan mozaikler nasıl bir ara çözüm yoluyla korunduysa yıkımdan sonra o bölgedeki diğer mozaiklerin de çıkarılması ve bölgenin yapılaşmadan arındırılması gereğine işaret ediyor.
DAHA ÖNCE DE YIKILDI
Bilindiği gibi Hatay’ın ilçesi Antakya’nın tarihi İÖ’ye dayanıyor. Burası daha sonra gelişip büyüyerek Roma İmparatorluğu’nun en önemli dört kentinden biri oluyor. O dönemden kalma, tarihin meşalelerle aydınlatılan ilk caddesi de depreme kadar ayaktaydı. Medeniyetler beşiği diye anılan Antakya’nın günümüze kadar gelen kültürel yaşamı içinde Süryanilerden Müslümanlara, Yahudi ve Rumlara, çok çeşitli dinler ve onların ibadet yerleri var. Ne yazık ki dünyanın en eski kiliselerinden biri olup camiye dönüştürülmüş Habibi Neccar Camii’nin yanı sıra Musevi Havrası, Uzun Çarşı, Rum Ortodoks ve Antakya Protestan Kilisesi ve daha yeni örneklerden Hatay Meclis Binası’nın yıkılmış olması kentin en önemli kayıplarından.
Tarihi eser restorasyon uzmanları, bakanlık projeleri kadar onların iş vereceği müteahhitlerin yapacağı hatalı müdahalelerden de korkuyor ve örnek olarak Gaziantep’te depremde kesme şeker gibi dökülüp yıkılan kale duvarlarını gösteriyor ve bunların son restorasyonu yapan müteahhitin taş işleri olduğunu söylüyorlar.
KORUMA LEVHALARI TAKILDI
Şimdilik hem Kültür ve Turizm Bakanlığı’na hem de kamuya ait kültürel varlıkların hasar tespitlerinin tamamlanmış olması ve mülkiyeti özel kişilere ait binalara da koruma levhaları takılarak bilinçsiz olarak enkaz kaldırılmasının engellenmesi, bakanlığın Hatay ve Antakya için bölgedeki bütün tescilli yapıların sorumluluğunu üstlenmesi koruma açısından çok önemli ve yararlı. Bundan sonrası ise bölgenin uzmanlarıyla da birlikte çalışarak Adıyaman’daki yıkılmayan tek bina olan Kommagene Kültür Merkezi ve Nemrut Alan Yönetimi gibi kalıcı işler yapılması. Antakya, tarihi boyunca hep böyle büyük depremlerle yıkılmış, yerle bir olmuş, yüz binlerce insan kayıpları vermiş ama küllerinden yeniden doğmayı başarmış.
Antakya Kültürel Mirasını Koruma Derneği Başkanı Kenan Yurttagül de depremde rastlantı eseri sağ kalanlardan. Yaşadıklarını anlattığı birartıbir.org’a verdiği röportajında ayrılmak zorunda kaldıkları kente yeniden döneceklerini, ancak restorasyon için acele edilmemesi gerektiğini söylüyor. “Mart başında TOKİ evlerine başlanması talimatı verilmiş, inanılır gibi değil. Kentin beklediği büyük Antakya depremini de düşünerek yeniden planlanması gerek. Yıkıntı alanına aynı binaları dikerek insanları ölüme mahkûm etmeye izin verilmemeli. Bunca enkazı nereye boşaltacaklar? Amik Ovası’na boşaltılması tarımı bitirmek demek olur” diyor.
Antakya Kültürel Mirasını Koruma Derneği Başkanı Kenan Yurttagül’ün “Geri döneceğiz, umudu yitirme Hatay” dediği gibi bölgenin insanlarıyla da uzun vadeli ortak projeler üretilmesi gerekiyor. Antakya, Hatay, ne bir Başakşehir olmalı ne de müze şehir. Yaraları sarmak, iş bitirici olmak, yıkıntıları kaldırmak, insanlara barınacakları yerler yapmak, kültür varlıklarını korumak elbette çok önemli. Ama geri dönüşü olmayan hatalar yapmak yerine felaketi kazanca dönüştürmek ve Antakya’yı yeniden kurmak da mümkün olmalı. On gün sonra inşaata başlamak olsa olsa müteahhitleri kazandırır.
SAVAŞ, ‘BİRLİKTE YAPALIM’
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da Halk TV’de Serhan Asker’in yaptığı programda Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a seslenerek “Hatay’ı birlikte ele alalım, birlikte ayağa kaldıralım. Fay hatlarından uzak yeni bir şehir inşa edelim. Hemen inşaatlara başlamasınlar; bir ay, birkaç gecikiriz ama düzgün bir iş yaparız. Hatay’ın kimliğinin kaybolmasını istemiyoruz. Biz üniversitelerle birlikte çalışıyoruz, Hatay’daki meslek odalarını da yanımıza alıp tekrar, kimliğine, kişiliğine uygun bir şehir yapalım” talebini iletti.
ORTAYLI: HATAY’IN TARİHİ RESTORASYONU İÇİN KOMİSYON KURULMALI!
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, depremde en büyük hasarı alan Hatay’la ilgili açıklamalarda bulundu. Ortaylı, televizyonda yaptığı açıklamada; “Antakya bize binlerce yıllık imparatorlukların mirasıdır. Onu korumak zorundayız. İnanıyorum ki bu korumayı da Türkiye Cumhuriyeti yapacaktır. Etrafta buna el atabilecek, düzenleyebilecek başka bir güç, iktidar düşünülemez. Eski ile yeni yan yana. Eskiye belli ki kötü müdahaleler yapılmış zaman zaman. Onu tekrardan aslı ile ortaya çıkarmak şart olmalı. Antakya için hususi bir komisyon kurarak işi götürmeliyiz” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!