Adaletin ve gerçeğin peşinde!

Bu hafta üç önemli film gösterime girdi. Marc Webb’in müzikal animasyonu Pamuk Prenses, Dougal Wilson’ın komedisi Ayı Paddington: Ormanda Macera ve Ellen Kuras’ın biyografik dramı Lee. Bu filmlerin ortak noktaları adaleti, cesareti, dürüstlüğü, gerçeği, dayanışmayı vurgulamaları.

CESUR PRENSES

Pamuk Prenses masalının günümüze uyarlanmış versiyonunda olay örgüsü çok farklı gelişiyor. Prenses beyaz atlı prens tarafından kurtarılmıyor, aşk düşleri kurmuyor. Karşımızda savaşçı cesur, halkını, ülkesinin geleceğini düşünen genç bir kadın var. Halkını sömüren, kral babasını öldürten kötü kraliçeye karşı duran prenses kral için savaşan isyancılarla birlik olup “Yönetilme değil yönetme zamanı, bu krallık benim kaderim” diyerek ülkesini, halkını kötülükten, zorbalıktan kurtarmak için yola çıkıyor. Disney stüdyosu kar gibi beyaz tenli prenses yerine koyu tenli Kolombiyalı Rachel Zegler’e rolü verdi.

Zegler’i Batı Yakasının Hikayesi’ndeki (Steven Spielberg) Maria rolünden tanıyoruz. Küçük Deniz Kızı’nda Ariel için afroamerikalı Halle Bailey’i seçen stüdyo, tutucuların tepkilerini yine göz ardı etti. Son yıllarda stüdyo Ariel, Moana gibi genç, güçlü kadın kahramanlarla ilgili yapımlara yöneldi.

Bütçesi 200 milyon dolarlık Pamuk Prenses’in güncellenmesi tartışması sürüyor, Rachel Zegler’e ırkçı yorumlar yapıldı, Donald Trump’ı yeren Zegler sonradan özür diledi kötü kraliçeyi oynayan İsrailli milliyetçi oyuncu Gal Gadot İsrail propagandası yaptı, animasyon cücelerden ötürü cüce aktörler işsiz kaldı.

KÖKENLER VE AİLE

SEVIMLI ayı Paddington, serisinin üçüncü bölümü Ayı Paddington: Ormanda Macera’da, doğum yeri Peru’ya doğru yolculuğa çıkıyor. Yönetmen Dougal Wilson, Amazon ormanları, Machu Picchu gibi gerçek mekânlarda yaptığı çekimlerle izleyiciyi görsel bir şölenin içine sokuyor. Paddington Londra’da Brown ailesiyle mutlu mesut yaşar, artık İngiliz yurttaşı olmuştur. Peru’da emekli ayılar evinde yaşayan Lucy teyzesinin kaybolduğu haberini alır almaz Brown’larla birlikte yola çıkar. Doğum yerinde onu büyük bir macera bekler. İngiliz mizahı dolu, eğlenceli, komik filmde Paddington kökenlerinin izlerini takip etmeye başlar.

Efsanevi El Dorado şehri, İspanyol hazine avcıları, altın çılgınlığı, çılgın bir rahibe, çok kişilikli gemi kaptanı, portakal marmelatıyla birlikte Mary Poppins, Neşeli Günler, Indiana Jones filmlerine yapılan göndermeler filmi şenlendirir. Lucy teyzesini bulmaya gelen Paddington aslında kendini, kabilesini bulur. Oyuncu kadrosunda Emily Mortimer, Hugh Bonneville, Julie Walters, Olivia Colman, Antonio Banderas ve sesiyle Ben Whishaw yer alıyor. 

VAHŞETİ KAYDETMEK

30 Nisan 1945’te Life Magazine’in fotoğrafçısı David Schermann’la birlikte Lee Miller, Dachau toplama kampının dehşetiyle yüzleşti. Hitler, Eva Braun ile Berlin’de intihar ettiğinde onun Münih’teki dairesine girmeyi başardı, banyosunda ünlü vahşetten arınma pozunu verdi. Belge fotoğraflarıyla tarihe geçen Lee Miller (1907- 1977) zamanımızın en büyük savaş muhabirlerinden biridir, toplama kamplarında çektiği fotoğrafları en önemli soykırım belgeleri arasındadır.

Yönetmen Ellen Kuras, geriye dönüşlerle kurduğu klasik anlatımıyla Man Ray’in ilham perisi, şair Paul Eluard’ın arkadaşı Vogue mankeni Lee Miller’in olağanüstü hayatını oğlu Anthony Penrose’un romanından uyarladığı etkileyici biyografik dramında başarıyla anlatıyor. Kadınlığı, cesareti, gerçeği, özveriyi, dayanıklığı temsil eden Miller öncü ve örnek bir sanatçı. Kate Winslet, Alexander Skarsgard, Marion Cotillard, Noémie Merlant’ın oynadığı Lee’yi tüm kadınlar izlemeli.