17. İstanbul Bienali’nin artçıları
İstanbul Bienali ve Contemporary İstanbul ile hemen hemen eş zamanlarda açılan sayısız serginin en ağır topları İstiklal Caddesi’nde kuşkusuz. İlk durak Yapı Kredi Kültür Sanat’ta “Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet” Sergisi.
Kim demiş İstiklal Caddesi öldü diye?
Günün her saatindeki baş döndüren dinamizmi, insan, dil, moda çeşitliliğini, müziği ve çağdaş sanatı dünyanın başka hangi caddesinde bulabilirsiniz?
Küllerinden sürekli doğan bir cadde İstiklal.
Önceki sabah Yapı Kredi Kültür Sanat’ta yeni açılan “Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet” Sergisi’ne doğru yol alırken aklımdan geçenler bunlar.
İstanbul Bienali ve Contemporary İstanbul ile hemen hemen eş zamanlarda açılan sayısız serginin en ağır topları İstiklal Caddesi’nde kuşkusuz. İlk durak Yapı Kredi Kültür Sanat’ta “Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet” Sergisi.
İsmini sanatçı Hale Tenger’in aynı adlı ses yerleştirmesinden alan sergi güncel yerli-yabancı sanatçıların fotoğraf, yerleştirme, video ve duvar resimlerine yer veriyor.
Sergi için özel üretilmiş eserler de var.
Yapı Kredi Kültür Sanat Müdürü Tülay Gürgen’in dediği tüm yaşamımızı özetleyen dört sözcük “Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet”.
Sergiyi birlikte gezdiğimiz küratör Didem Yazıcı’ya göre, ölüm ve hayat döngüsü özellikle pandemide üzerinde düşündüğümüz kavramlar.
TOKAT GİBİ ÇARPAN İŞLER
Pandemi, aşıya erişim başta olmak üzere küresel adaletsizliklerin de daha çok su yüzüne çıktığı bir dönem.
Çoğunlukla bu dönemde üretilmiş işler buna dikkat çekiyor, tokat gibi çarpıyor insana sanatçı Mustafa Emin Büyükçoşkun’un Galatasaray Meydanı’ndaki Cumartesi Annelerine atıfta bulunan fotoğraf yerleştirmesi, dünya çapında hak ihlallerini araştıran çok disiplinli sanatçı grubu Forensic Architecture’un videosu ciddi tokatlar.
Ama bunların yanı sıra sergide aşk ve umut da var.
Küratörün neredeyse gözyaşları içinde anlattığı “Sınır-Sız Aşk” fotoğrafı Budapeşte’de Keleti İstasyonu’nda İstvan Zsiros tarafından 2015 yılında çekilmiş.
Duvarın büyük bir bölümünü kaplayan fotoğraf, Macar yetkililerin trene binmelerine izin vermedikleri mülteci kampında çekilmiş. Üç bine yakın mültecinin yaşadığı kampta, çadırları içinde tutkuyla öpüşen bir çift fotografçının objektifine takılmış.
“Sınır-Sız Aşk”ın tam karşı duvarında ise Paris’te yaşayan Azerbaycan doğumlu Babi Badalov’un kumaşa basılı görsel şiirleri ve kelime oyunları yer alıyor.
“Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet” Sergisi’nde hak ihlallerinden, doğa tahribatına günümüzde dert ettiğimiz meseleler var.
SAHNEDE 90’LAR
Yapı Kredi Kültür Sanat’ın biraz ötesindeki Salt Beyoğlu’nın yeni sergisi “Sahnede 90”lar daha neşeli, daha tasasız günlerimize özlem duyacağımız bir sergi.
1990’lar Türkiye’de hızlı toplumsal değişimlerin yaşandığı bir dönem.
Siyasi ve ekonomik çalkantılara rağmen popüler kültürün, sanat, eğlence yaşamının yükselişe geçtiği yıllar.
Huysuz Virjin, Sabah Sultanı Seda Sayan, Yasemin ile Gece Jimnastiği gibi programların videolarını izlemek eğlenceli.
Geçtiğimiz günlerde Kanlıca’daki Mehmet Emin Yalısı’nda açtığı “Aheste Çek Kürekleri Mehtâb Uyanmasın” Sergisi büyük ses getiren Taner Ceylan “Monte Carlo Stili” adında dört tablo ve videodan oluşan işini, Canan’ın “Aydınlık İçin Bir Mum Yak” performansını Salt’ta görebilirsiniz.
1990’lar parklarda, eğlence mekânlarında, tarihi alanlarda, terk edilmiş mekânlarda performans sanatı yaygınlaştığı yıllar.
Pek çok ünlü ismin katıldığı Seretonin örneğin benim o yıllarda kaçırdığım oldukça ilginç bir performans gösterisi.
Assos Gösteri Sanatları Festivali için Selçuk Gürışık’ın elyaf enstalasyonları çarpıcı.
“Sahnede 90’lar için önemli bir arşiv çalışması yapan küratör Amira Akbıyıkoğlu ve ekibi özellikle gençlerin görmesi gereken müthiş bir sergi ortaya koymuş.
Salt Galata sergiye paralel halka açık programlar da düzenliyor.
BEDENİM MÜCADELE ALANIMDIR
İstiklal’de yer almayan iki sergiye de kısaca değineyim.
İstanbul Modern’in geçici binası Alexander Vallaury Binası’ndaki Agah Uğur Koleksiyonu’ndan “Bedenim Mücadele Alanımdır” Sergisi.
Başlığını Barbara Kruger’ın 1989 tarihli eserinden alan, Halil Altındere küratörlüğündeki sergi, cinsiyet politikaları, özgürlük, göç, hafıza gibi meseleleri görünür kılma amacında.
Perşembe Pazarı’ndaki Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nde ise Ankaralı iç mimar ve sanatçı Oğuz Yalım’ın teknolojik bir ürün olan “kalesinterflex” ile yaptığı işlerle yağlı boya tabloları arasındaki diyalog kurmayı başarıyor.
En Çok Okunan Haberler
- Meyve suyu devi konkordato ilan etti
- Erdoğan'dan 'emekliler' açıklaması
- ABD’nin Colani’den beş talebi
- Can Grubu'ndan 'şimdi ne olacak' sorusuna yanıt!
- Bombacı Mülayim neden tutuklandı
- CHP'nin cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?
- Belgrad Ormanları yapılaşmaya mı açılacak?
- Özel: Hepimizin vicdanlarını sızlattı
- Kuzey Altuğ'dan korkutan haber! Çağla Şıkel paylaştı
- 'Erdoğan’ın programıyla ilişkisi var mı?'