Kolay değil geride bırakmak! Y. Bekir Yurdakul’un yazısı...

Nazlı Deniz Güler, babasının işi nedeniyle şehir değişikliğiyle karşı karşıya kalan dokuz yaşındaki Yankı’nın öyküsünü anlatırken aslında bile isteye, bazen de zorunlu olarak geride bıraktıklarımızı da hatırlatıyor bize. Dahası altüst oluşların, göçlerin bitmek bilmediği ülkemizin, elbette dünyanın halleri üzerine düşünmemizi de istiyor.

Kolay değil geride bırakmak! Y. Bekir Yurdakul’un yazısı...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.04.2022 - 00:02

Her ne kadar alışkanlıkla yaptıklarımız bitip tükenmez tekrarları getirse bu da bir tıkanıklığa, durağanlığa açık kapı olsa da şairin “...Alıştığımız bir şeydi yaşamak...” (Cahit Sıtkı) deyişi o tekrarları olumlar bir yanıyla. Yeni, başka, bilmediğimiz mekânların içimizde yarattığı heyecanın altında yatansa biraz da alışık olduğumuz mekâna dönüp geleceğimiz bilgisi / güvenidir sanki.

HEPİMİZİN ÖYKÜSÜ

İlkokul bitince bizim için görünen Ankara yolunun, ayrılığın kederiyle harmanlanan heyecanı günlerce sürmüştü içimde. Aradan geçen onca yıla karşın o günlerin hüznü bir gün olsun bırakmadı yakamı. Sanki İki Kere İyi Geceler’i de o hüznün eşliğinde, on iki yaşımın merakıyla okudum.

Demem o ki hoş heyecanlar barındırsa da ev, okul, semt, şehir değişikliği öncelikle ayrılığı, bir şeyleri (hadi, ‘terk etmeyi’ demeyelim) geride bırakmayı imler.

Okul arkadaşlarınızdan, mahallede size güven veren yüzlerden, telden tele, daldan dala ürkek uçuşlar sergileyen serçelerden, sokağınızın kedilerinden, her sabah pencerenize gelen kumrudan da ayrılmaktır; kısacası alıştığınız, sıcak gelen ilişkilerin, dostlukların kimilerini geride bırakmaktır taşınmak.

Ne zaman göçmekten açılsa söz, Yankı’nın ya da benimki gibi masum da olsa nedeni, inceden bir hüzün kaplar içimi. Bir de “mübadiller”i, “muhacirler”i, “mülteciler”i düşünür avunurum.

Desen: ÇAĞIL BEKTAŞ

DÜŞÜNMEMİZ GEREK

Nazlı Deniz Güler, babasının işi nedeniyle şehir değişikliğiyle karşı karşıya kalan dokuz yaşındaki Yankı’nın öyküsünü anlatırken aslında bile isteye, bazen de zorunlu olarak geride bıraktıklarımızı da hatırlatıyor bize. Dahası altüst oluşların, göçlerin durmadığı/ bitmediği bir coğrafyanın / ülkemizin ve elbette dünyanın halleri üzerine düşünmemizi de istiyor.

Arkadaşlarından ayrılacak olmanın kederiyle başa çıkmaya çalışan Yankı’nın duygu dünyasının sokaklarında yer yer gülümseyerek dolaşırken yanı başımda bulduğum çocukluğumla sohbetin ötesinde çocuklara bakışımızı, arkadaşlığın kıymetini, dahası var: insanlığın bu hazin hallerini de düşünmeden edemedim işte.

Sonra çocukların duygularının uzağına düşmelerimizi, onları yer yer sevimli birer oyuncak sanmalarımızı, çevreleriyle ilişkilerinde kurdukları bağları gevşek, kolayca çözülebilir hatta kıymetsiz görmelerimizi de düşündüm.

Kitabın adına taşınan “iyi geceler”in “iki kere”sinin keşfini size bırakıp şöyle koysam noktayı hoş olacak: Bakalım Nazlı Deniz Güler’in sarıp sarmalayan öyküsü, Çağıl Bektaş’ın yalın resimleri sizi nasıl bir yolculuğa çıkaracak!

İki Kere İyi Geceler / Nazlı Deniz Güler / Resimleyen: Çağıl Bektaş / Çınar Yayınları / 54 s. / 7+.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon