Kent içinde kent (mi) var? Y. Bekir Yurdakul’un yazısı...
Önce kitabın adı dikkatinizi çekiyor: Aşağistanbul! Haklı olarak merak ediyorsunuz anlatılanın ya da anlatıya konu olan kentin neresi olduğunu. Kapaktaki tek boynuzlu uçan beyaz atın sizi davet ettiği gerçeküstü dünyanın büyüsüne bile baskın geliyor “Aşağistanbul” merakı... Bir süre bu, rüya kentte yaşamış ya da halen yaşamaktaysanız semtten semte bir koşunun içinde buluyorsunuz kendinizi daha kitabın kapağını açmadan...
Hangi kapısından girerseniz girin hiçbir kent varır varmaz ele vermez kendini. Uzun süreler sonra da vâkıf olamayabilirsiniz o kentin gerçekliğine.
Bir kent, ilk elden algıladığınız mıdır yalnızca? Sokakları, yapıları, parkları, tesisleri; sokaklarını dolduran insanları; tükenmeyen hayhuyu, kalabalığı, gürültüsüyle aslında kaç kent barınır bir kentte?
Ve iç içe yaşayan iki (belki daha çok) kentin nedendir kimimiz / çoğumuz yalnızca görmemiz istenen / sunulu haliyle yetiniriz? Yasak ilişkiler, kâğıt üzerinde / belgelerde görülmeyen alışverişler, gözlerden saklanan değerler / değersizlikler, bilinsin istenmeyen hayatlar...
Elbette nereden ve hangi bilinçle baktığınız, orada ne yaşadığınız, ne aradığınız/ ne bulmak istediğiniz de size ipuçları ya da bambaşka olanaklar sunar. Ve boşuna değildir yaşadığınız çağda, bugününüzde ortaya çıkan, birbirinin benzeri semtlerine ilgisiz kalışlarınız; kent dediğiniz tarih koksun, dünü söylesin, yüzünü yarına dönsün, yakın-uzak geçmişten sesler, kokular, izler barındırsın istersiniz / isteriz.
KEŞFEDECEK ÇOK ŞEY VAR!
“Gündüzleri sosyal bilimlerle, geceleri edebiyatla insanları anlamaya çalışan” Melis Sena Yılmaz bu ilk romanında, okurunu Beyoğlu sokaklarında dolaştırarak başarıyla tasarladığı gerçeküstü mekânla yalnızca İstanbul’a değil; hangisiyse sizin kentiniz ona / kentlerimize daha yakından bakmaya, bir bütün olarak insanı ve hayatı kavramaya, veriliye sessizce peki dememeye çağırıyor.
Kitabı kucakladığınız anda çocukların durdurulamayan merakı, sınır tanımayan hayal gücü tutuyor elinizden. Kendinizi bir anda, kahramanımız Zeynep’in dedektif olan babasının ansızın ortadan kaybolmasıyla başlayan maceranın içinde, tam ortasında buluyorsunuz. Artık onca yetişkinin arasında siz de çocuksunuz / Zeynep’siniz!
Akıcı dili, dupduru anlatımı, düşmeyen temposuyla sizi, sahnede kim varsa onun / onların (Zeynep’in, büyükannenin, Orkun’un, Noel Baba’nın Süslü’nün ve ötekilerin) yanı başında koştururken bir yandan da sunulanla gizleneni, yetinmemiz beklenenle burnumuzu sokmamamız gerekeni, iyiyle kötüyü yan yana, çoğu zaman aynı karede duyumsuyor hatta görüyorsunuz!
Bu kitabı okuduktan sonra kentinize bakışınız değişecek, İstanbul’daysanız başka bir kent gülümseyecek size...
Aşağistanbul / Melis Sena Yılmaz / Günışığı Kitaplığı / 200 s. / 10+ / 2022.
En Çok Okunan Haberler
- Köyüne dönmek isteyene 5 gebe düve verilecek
- Barış Atay’dan Özgür Özel'e sert yanıt
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!
- Yatak odasında yakalandı: Kaçarken balkondan düşüp öldü
- Rusya'dan, Bakan Fidan'ın Suriye açıklamalarına yanıt
- Bakan Yerlikaya'dan 'kayyum' açıklaması
- Cemal Enginyurt'tan, Soylu'ya büyük taş
- İstanbul'da AVM yangını: Çok sayıda itfaiye sevk edildi!
- AKP'li üst düzey isimden 'genel af' yanıtı
- Kürsüde Erdoğan'a çok sert 'İsrail' tepkisi