‘Yeni normal’in ‘yeni faşizmi’

Faşizmin Nazi üniformasıyla geleceğini sananlar büyük bir yanılgı içinde. “Yeni” haliyle faşizm, eskisinden çok daha sinsi ve tehlikeli. Ergin Yıldızoğlu, yeni kitabıyla bu tehlikeye ideolojik temellendirmeyle dikkat çekiyor ve bir nevi “kurşun eritmeye çağırıyor.”

‘Yeni normal’in ‘yeni faşizmi’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.12.2020 - 12:01

Sadece 2020’de yaşanan birçok gelişme, adeta bir distopya. “Toplumlarda en hızlı değişimler, ‘şok’ dönemlerinde yaşanır” diyor, Yeni Faşizm kitabının genişletişmiş ikinci baskısıyla okuru selamlamaya hazırlanan Ergin Yıldızoğlu.

Toplumlar yaşananlardan ötürü panik halinde. Fakat dünyanın bu hale gelmesinde payı olan yetkililerin bu gelişmelerden ders çıkarmaya niyeti yok. Niyetleri olmadığı gibi, kaosu fırsata çıkarmanın derdindeler. Yıldızoğlu’nun “Yeni Faşizm”i, bu açıdan çok önemli. Kitap, yazarla aynı dünya görüşünde olmayanları bile düşünmeye, “diyalektikten beslemeye” kararlı.

‘YENİ’ EVET, AMA NEDEN ‘FAŞİZM’?

Yazar, “kötü şey”in adını doğru koymanın, “gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemek” olduğunun farkında. Kavramsal anlamda tercihini vurgulu biçimde “Faşizm”den yana kullanması, sağ popülist anlayışın durumu izah ederkenki muğlak tavrına karşı “teşhisi doğru koyma” açıklanabilir.

Yazar haklı, çünkü birçok kavramın, esas kavramı gizlemek için ortaya sürüldüğü aşikar. Bu liberal, ‘öyle demeyelim de’ci tavır ise çok tanıdık.

Pandemi sürecindeki temel beklenti aşının bulunması, öncesinde de virüsün mutasyona uğramasıydı. Halen de öyle. Oysa görüyoruz ki, COVID-19’dan önce mutasyona uğrayan ‘şey’ faşizm.

Yazar, faşizm- COVID-19 tepkimesi sonucu ortaya çıkan ürkütücü manzaranın ana başlıklarını şu şekilde sıralıyor:

ABD’den İngiltere’ye, Filipinler’den Macaristana’a kadar birçok ülkede devletlerin “halk sağlığını koruma” meşru gerekçesinden faydalanarak otoriterleşmesi, yürütme erkinin kuvvetler ayrılığı terazinde dengeyi bozacak kadar ağır basması, yargının baskılanması…

“Kapitalizm, çoktandır ‘olağan’ rejimlerle yönetmenin giderek zorlaştığı bir döneme girmişti. COVID-19 bu dönemi yeni bir aşamaya taşıdı; süreç olarak ‘yeni faşizmin’ ilerleyişi hızlandı.” tespitiyle de pandeminin birileri için hızır gibi yetiştiği tezini ortaya koyuyor. Bu tezin azımsanmayacak biçimde destekçisi olduğu, son dönemdeki bilimsel birçok çalışmada da görülmekte.

SOL’UN EKSİK VE YANLIŞLARI

Yıldızoğlu, yükselen sağ popülist politikaların ipliğini pazara çıkarırken, “sol”un eksik ve yanlışlarını dile getirirken de kalemi eğip bükmüyor:

“Kitleler eşitlik özgürlük demokrasi talepleriyle yeniden siyaset sahnesine çıktılar. Dünya bir ucundan öbürüne, uzun yıllardır görülmemiş bir toplumsal muhalefet dalgasının yükselişine tanık oldu. (…)

Ne yazık ki, bir önceki dönemin alışkanlıklarından, ön yargılarından ve dogmalarından kurtulamayan sol hareket, önce şaşırdı, sonra bu hareketlerle ilişki kurmaya uygun bir ‘örgütsel arayüz’ bulamadığını, söylem geliştirmeyi başaramadığını görünce, ‘uzanamadığı üzüme murdar’ diyen tilki misali, kendini, geçersiz, eleştiri nesnesinden çok eleştirenin zaaflarını sergileyen yorumların, komplo teorilerinin içine attı.

Sonra bu dalga, sol hareketi, ‘tarihin kumsalında’ daha da zayıflamış ve yılgın bir halde bırakarak, geri çekilmeye başladı.”

Kitap, Faşizme dair kavramsal yanıt vermekle birlikte kısa bir “Faşizm tarihi”. Anlatımdaki felsefi derinlik ve nitelikli betimleme ise okuyucunun hemen dikkatini çekiyor. Kitap, bu olanlarda faturayı haklı olarak “liberal demokrasi”ye keserken, çözümü ise “sosyal demokrasi”de görmekte.

Tarihsel süreçte sosyal demokratların, Olof Palme istisnası dışında ve özellikle de 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde konumlanışını düşünecek olursak, bu önerme de ön kabulden ziyade nitelikli bir tartışmayı hak ediyor.

UYGAR KONUMLANIŞ, ASİL BİR ÇAĞRI

Yazar kitabını, “yeni faşizm” adını verdiği ‘başka şey’i anlatma çabasının ürünü olarak tanımlarken, okuyucu kitabın esas yazılma sebebini şu cümlelerle özümsetiyor:

“Bu döneme, Dickens’in, ölümsüz sözleri biraz değiştirerek yaklaşabiliriz: ‘Zamanların en kötüsü olmaya aday, ama iyi şeyler de olanaklı’. Yeter ki, bu kez Gramsci’yi anımsayarak, ‘aklın kötümserliğine karşın iradenin iyimserliğini’ korumayı başaralım. Gerçekten de akıl iyimser olmaya izin vermiyor. Öyleyse iyimserliğe olanak verecek, umudu yeşertecek koşullar için mücadele etmek gerekiyor.”

İlk baskısı büyük ilgi görüp, ikinci ve genişletilmiş baskısını okuyucuya ulaştırmaya hazırlanan bu çalışma; işte bu “mücadele”ye omuz verme kaygısının kısa ve öz bir izdüşümü. İdeolojik terminolojiden uzak okuyucular için üslup biraz alışılagelmişin dışında gelebilir. Fakat özellikle kavramsal ve kavramlar üzerinden çalışmalar yapanlara göz kırpan bir eser.

Yazar “Yeni Faşizm”, kitabıyla dünya görüşü ve kaygıları doğrultusunda bir işaret fişeği atmak isterken, kayda değer ve düşünsel altyapısı olan bir çağrıda bulunuyor. Denetimi reddedenlerin yönetiminde dünyanın geldiği durum gözlendiğinde, yazarın okuyucuya yapmak istediği uyarı çok da temelsiz değil.

Yeni Faşizm / Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet Kitapları / 112 s. / 2020.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon