‘Yeni Kaddafi, Erdoğan’

Almanya Yeşiller Partisi Federal Milletvekili ve Göç ve Uyum Politikaları Sözcüsü Mehmet Kılıç, sığınmacılarla ilgili olarak AB’nin daha önce Kaddafi’ye verdiği rolü şimdi Erdoğan’a verdiğini söyledi. Kılıç, Avrupa’ya Türkiye üzerinden gelen sığınmacıların geri alınmasına ilişkin zaten AB ile Türkiye arasında 16 Aralık 2013 tarihinde ikili bir anlaşmanın varlığına dikkat çekerek, “1 Ekim 2014’te yürürlüğe giren bu anlaşmanın içeriğinin Türk kamuoyundan saklandığını öne sürdü. Kılıç şunları söyledi: “Bu anlaşmanın ayrıntıları şöyledir: Türkiye mecburiyetlerini yerine getirecek. Yani kendi vatandaşı olanları 2017’ye kadar zaten alacak. Üçüncü ülkelerle sığınmacıları geri alma anlaşmaları varsa o vatandaşları da geri alacak. 2017 tarihinden itibaren ise başka üçüncü ülkelerden Avrupa’ya geçenleri de geri alacak. Bütün bunları yerine getirdikten sonra şu koşulları da yerine getiriyorsa Türkiye, komisyon düşenecek. 1- Kendi vatandaşlarını ve üçüncü ülkelerden gelenlerin vatandaşların temel insan haklarını garanti altına alacak. 2- Güvenli pasaportlar oluşturacak. 3- Sınırlarının geçişini güvence altına alacak. 4- İnsan hakları, düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri garanti altına alacak. Bunlar gerçekleştikten sonra komisyon, vize engeli konusunda karar verebilir.”

Merkel’in, sığınmacıların Türkiye’nin geri alması halinde 3 milyar Avro önermesi konusunda ise “Çünkü o kadar mülteci Almanya’ya gittiğinde zaten o paradan daha fazlası harcanacak” diyen Mehmet Kılıç, “Türk hükümetinin para karşılığı bu işe sıcak bakacağını biliyorlar. Bir de ellerinde bizim bilmediğimiz başka kozlar da var” diye konuştu. AB’nin daha önce sığınmacılar için tampon bölge olarak Libya’yı seçtiğini ve para karşılığı bu işi Kaddafi’ye yaptırdıklarını açıklayan Kılıç şöyle devam etti: “Merkel bu attığı adımın kendi ülkesinin ve Avrupa’nın çıkarına olduğunu biliyor. Bazı görüşmeleri yüzyüze yapmanın doğru olduğunun farkında. Çünkü Merkel’in de telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Gelip burda Türk yönetiminin anladığı dilden konuşmuştur. Bir para istiyorsan para istersen elimizde kamçı da var demiştir.”