Yazarlığa giden yollar

Deborah Levy'nin yazdığı 'Bilmek İstemediğim Şeyler', yetişme çağında genç bir insanın yazarlığa giden yollardan geçerken aynı zamanda yaşadığımız dünyada “insan” olabilmenin de ne denli zorluklar içerdiğini vurguluyor.

Yayınlanma: 02.06.2020 - 15:53
Abone Ol google-news

TÜRLER ARASI BİR BÜTÜN

Bilmek İstemediğim Şeyler’i okurken sık sık durup kitabın hangi türde olduğunu düşündüm: Roman mı, öykü mü, yaşamöyküsü mü, anı mı?.. Belki de hepsini içeren türler arası bir bütün.

Kapakta ya da içerde kitabın türü hakkında bir bilgi yok. Yalnızca ön kapakta The Irish Examiner’dan bir alıntı var: “Bilmek istemediğim Şeyler, George Orwell’in Neden Yazıyorum adlı denemesine bir cevap ama aynı zamanda Kendine Ait Bir Oda’nın güncel bir yorumu da. Virginia Woolf’un ünlü denemesi gibi bu da önümüzdeki yıllarda sık sık alıntılanacak bir metin.”

Bir yazarı övmek için daha büyük yazarlara benzetilmesi hiç sevmediğim bir yöntem. Överken yermek gibi. Her yazar kendi olabildiği ölçüde başarılı olur bu işte; başkalarıyla anılmak daha ilk adımda onların bir alt sınıfına yerleştirilmeyi getiriyor.

Oysa Deborah Levy, hiç değilse okuduğum bu kitabıyla son derece kendine özgü bir dil ve anlatım dünyası kurabilmiş bir yazar.

KATI IRK AYRIMI YASALARI

Bilmek İstemediğim Şeyler her biri ayrı bir başlık taşıyan dört bölümden oluşuyor: Birinci bölümde yazar erken bahar günlerinde daha önce de gelip kitaplar yazdığı Mallorca adasında ıssız bir pansiyona gelir. Kendi içinde altı bölümlü ikinci bölümde yazar, çocukluğunun geçtiği Güney Afrika yıllarını anlatır.

Beş yaşındadır ve ırk ayrımı yasalarının egemenliğindeki Güney Afrika’da olağanüstü bir doğa olayı gerçekleşmiş, kar yağmaktadır. Babasıyla bahçeye kardan adam yaparlarken bir polis aracı gelir ve babasını götürür. Çünkü babası ırk ayrımına karşıdır ve Afrika Ulusal Konseyi’ne üyedir. Ve beş yıl boyunca bir daha babasını göremez.

Bu beş yıl boyunca dört yaşından dokuz yaşına kadar bir kız çocuğunun katı ırk ayrımı yasaları altındaki Güney Afrika’daki yaşamından çeşitli, birbirinden ilginç sahnelere tanık oluruz:

Kapısında, bahçeye girenlere silahla karşılık verileceğini yazan bir tabelanın olduğu bir evde yaşamaktan yalnızca beyaz ırktan olanların denize girebildiği plajlara dek. Beş yıl sonra cezaevinden çıkıp evlerine döneceği zaman babasını tanıyabilmek için onun fotoğrafını kucağına alıp bekleyen dokuz yaşında bir çocuk.

İNGİLTERE-MALLORCA HATTINDA

Kitabın üçüncü bölümünde aile Güney Afrika’dan ayrılıp İngiltere’ye göç etmiş, 1974 yılının İngiltere’sinde on beş yaşında yazar olmak isteyen bir gencin hayatından sahneler izleriz.

Dördüncü bölümde yine kitabın başına döneriz. Yazar Mallorca adasındadır ve yine sıra dışı bir doğa olayına tanık olur. Akdeniz’in ortasındaki adada kar fırtınası vardır. Artık orta yaşa gelmiş yazar, bu karlı adada geçmişini, bugününü yeniden düşünmektedir.

Bilmek İstemediğim Şeyler’i okurken, güzel bir kitap okurken duyduğum mutluluğu tattım. Bir edebiyat eserini var eden unsurlardan biri olan ayrıntı zenginliğinin nasıl ustaca kullanıldığına tanık oldum. Yazar, elindeki malzemeyi öyle güzel yoğurup sunmuş ki okuruna, güzellik karşısında duyulan çaresizliğe benziyor kitabın bıraktığı etki.

Bunu söylerken elbet kitabı dilimize çeviren İnci Asena’nın akıcı Türkçesini de anmak gerek.

Bilmek İstemediğim Şeyler / Deborah Levy / Türkçesi: İnci Asena / Everest Yayınları / 103 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler