Yalçın Küçük: Dava mankeniyim

Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın da bulunduğu 11'i tutuklu 13 sanık hakkında açılan Odatv davasının ikinci duruşması İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Sanıkların kimlik tespiti ile duruşmaya başlandı. Yalçın Küçük, "Gaziyim. Kıbrıs hava alanını, Magosa'yı ben aldım. Önemli davalarda beni alırlar, dava mankeniyim. Ayrıca emekli profesörüm" diyerek kendini tanıttı.

Yalçın Küçük: Dava mankeniyim
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.12.2011 - 10:39

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci duruşması görülen Odatv davasının hemen öncesinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde tutuklu gazetecilere destek eylemi yapıldı. Eyleme Tuzla'daki tersane işçileri "Özgür basın susturulamaz" sloganlarıyla katıldı.

CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner ve Musa Çam da eyleme destek verdi. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, medya üzerinden bir linç kampanyası yürütüldüğünü söylerek, "Birinin kalkıp niçin polis raporlarında virüs artıklarının hiç yer almadığını açıklaması gerekiyor. Odatv davasında insanların özgürlük alanına giren hakları yargılanıyor. Hükümeti yıpratmak amaçlı haber yapmak bir suç olamaz. Haber yapmak suç olamaz. Bu basın özgürlüğüdür" şeklinde konuştu.

Adliye önünde destek eylemi

Türkiye'de terörle mücadele adı altında terör uygulandığını öne süren Cihaner, "Bunu sadece Oda Tv davasında değil, KCK tutuklamalarında, üniversite öğrencilerine yapılan saldırılarda da görüyoruz" dedi.

Cihaner'le birlikte adliyeye gelen CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da, "Türkiye'de ayakta kalabilmek için ya bir tarikatın üyesi olacaksın ya da AKP'li olacaksın" diye konuştu.

Duruşmayı izlemek için aralarında uluslararası basın kuruluşları temsilcileri ve gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi, salona akın etti. Sanık yakınlarının yanı sıra, milletvekilleri, gazeteciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda uluslararası kuruluşa mensup kişilerin izlemek istediği duruşmanın görüldüğü salonun, sadece 58 kişilik olması sıkıntı yarattı.
 

Turnikeden geçerek salona girdiler

Duruşma salonunun önünde alınan güvenlik önlemleri en üst düzeydeydi. Salonunun önünde barikat oluşturan özel güvenlik görevlileri ile salona girmek isteyenler arasında tartışmalar yaşandı.

Duruşma salonunun bulunduğu koridora turnike konulması dikkat çekti. İzleyiciler daha önceden oluşturulan listelere göre duruşma salonuna alındı. Sanık avukatları bile salona girmekte güçlük çektiler. Avukatların kimliklerini kontrol etmek isteyen özel güvenlik görevlileri ile zaman zaman gergin anlar yaşandı. Duruşmayı izlemek için Almanya'dan gelen Nedim Şener'in annesi liste okunurken yetişemediği için içeri girmekte güçlük çekti. Avukatların ve gazetecilerin özel güvenlik görevlilerine yaptıkları müdahale ile salona alındı. Salondaki yer darlığı nedeniyle Anadolu Ajansı dışındaki gazetelerin temsilcileri salona alınmak istenmedi. Ancak bazı gazeteciler salona girerek, duruşmayı takip etmeyi başarabildi. Gazeteciler sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden içeride yaşananları an be an dışarıya aktardı.
 

Milletvekilleri takip etti

Duruşma salonuna girerek duruşmayı takip edenler arasında BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Melda Onur, Sezgin Tanrıkulu, Umut Oran, Binnaz Toprak, Mevlüt Arslanoğlu, Musa Çam ve Oktay Ekşi de yer aldı.

Davayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, Türkiye'nin bir bütün olarak AKP'nin baskısı altında olduğunu, burada görülen davanın da yargısal bir faaliyet değil siyasi bir faaliyet olduğunu söyledi.

Davaya izleyici olarak katılan CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi de, bugüne kadar bir çok davayı izlediğini belirterek, ''Bu kadar utanç vericisini hiç bir zaman yaşamadık. İddianamenin davada dinlediğim kısmı beni utandırdı. Bu dönemin sonu düşüncelere saygı gösterenler için aydınlık olacaktır'' diye konuştu.

Bu arada, duruşma nedeniyle adliye binası ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.

Duruşma salonun bulunduğu koridora sadece ana bloktan giriş sağlanabiliyor. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler, güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engellendi.


 

Hakim salonu düzenledi

Yeni atanan Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, duruşma başlamadan önce ayağa kalkarak salondaki düzeni oluşturdu. İlk sıralara çok sayıda güvenlik görevlisi yerleştirildi.

Avukatların kimlik tespitinin yapılmasıyla başlanan duruşmada daha sonra sanıklar salona alındı. Salona ilk gelen Ahmet Şık oldu. Ahmet Şık, "Çok özledim hepinizi " diyerek salonu selamladı. Ardından da Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Yalçın Küçük ve diğer tutuklu gazeteciler salona alındı. Nedim Şener, salona girince avukatların elini sıktı.

Daha sonra duruşmaya başlandı. Mahkeme Başkanı, duruşmayla ilgili yayın yasağı talebinde bulunulduğunu ve ilk olarak bununla ilgili bir karar verileceğini belirtti.

"Dava mankeniyim"

Daha sonra sanıkların kimlik tespitine başlandı. Sanıklardan Yalçın Küçük, bu sırada iddianameye karşı görüşlerini söylemek için kürsüye yaklaştı. Yalçın Küçük, "Gaziyim. Kıbrıs hava alanını, Magosa'yı ben aldım. Önemli davalarda beni alırlar, dava mankeniyim. Ayrıca emekli profesörüm" diyerek kendini tanıttı. Küçük'ün söyledikleri salonda gülüşmelere yol açtı. Küçük'ün bu sözlerini tutanağa aynen geçiren Mahkeme Başkanı Ekinci, "Görevimiz olgularla, yakıştırmaları birbirinden ayırmak" dedi. Mahkeme Başkanı Ekinci, gülerek Yalçın Küçük'e "Size ulaşacağımız bir telefon numarası var mı?" diye sordu. Küçük'ün yanıtı ise, "Şu anda bir telefonum yok" oldu.
 

"Çocuğum büyüyünce eşkiya olacak"

Hakim daha sonra Ahmet Şık'ı kimlik bilgileri alınmak üzere kürsüye çağırdı. Hakimin çağrısını önce duymayan Şık, daha sonra kürsüye geldi ve kimlik tespiti sırasında Hopa olaylarına değinen Şık, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “eşkıya” dediği Hopa eylemcilerine selam gönderdi ve "Bir çocuğum var. O da büyüyünce eşkıya olacak" dedi.
 

"30 yıllık gazeteciyim, 'terörist' yazıyor"

Tutuklu gazeteci Müesser Yıldız ise "30 yıllık gazeteciyim ama iddianamede terörist yazıyor" diyerek kendini tanıttı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Ekinci, "Estağfurullah" diye yanıt verdi.

Davanın tutuklu sanıklarından Hanefi Avcı da kimlik beyanında bulundu ve aylık gelirinin 2 bin TL olduğunu söyledi.
 

"Tutuklandığımda evliydim, şimdi dulum"

Tutuklu bulunduğu sırada kanser hastası olan eşini kaybeden gazeteci Doğan Yurdakul da kimlik tespiti sırasında medeni hali sorulunca, ”Tutuklandığımda evliydim, şimdi dulum” yanıtı verdi.

"Öldüğü anlaşılmıştır"

Silivri Cezaevi’ndeyken ölen tutuklu sanıklardan Kaşif Kozinoğlu’nun adı “tutuklu” diye okununca salondan tepkiler geldi. Bunun üzerine hakim Ekinci, “öldüğü anlaşılmıştır” diyerek düzeltme yaptı.

Cihaner sanıklara su alıp geldi

Davanın devam ettiği sırada CHP milletvekili ve eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, salondan çıkarak kantinden su aldı ve sanıklara getirdi.

İddianamenin okunmasına geçilmeden önce Müesser Yıldız’ın avukatı söz alarak, davayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle iddianamede yer alan özel telefon görüşmelerinin yayınına, yasak getirilmesini talep etti. Avukat, özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini belirtti. Tutuklu gazeteci Yıldız ise yayın yasağı talebi bulunmadığını, sadece telefon görüşmelerine ilişkin talebi olduğunu söyledi. Mahkeme talebi reddetti.
 

İddianameyi spikerler okudu

Daha sonra iddianamenin okunmasına geçildi. 130 sayfalık iddianameyi iki spiker  dönüşümlü olarak okudu. İddianamedeki, “Nedim’i kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın” sözlerine sıra gelince salonda gülüşmeler oldu.
 

Kayıt sistemi doldu

Bu sırada duruşmanın kaydedildiği kamera sisteminin hafızası dolunca mahkeme heyeti, sorunun giderilmesi için duruşmaya 1 dakika ara verdi. Ardından iddianamenin okunmasına devam edildi.
 

İçeri alınmayan avukat tutanak tutturdu

Bu ara sırasında salondan çıkanlar ve yerlerine yeni girenler oldu. İçeri girmeye çalışan Avukat Nazlı Akalın’a güvenlik görevlileri, “İçeride 80 sandalye var, hepsi dolu alamayız” diyerek engel olunca tartışma yaşandı. Avukat, Akalın, güvenlik amirine, “Bu duruşmanın gizlilik kararı var mı?” diye sordu. Tutanak tutturan avukat, duruşma salonuna girmesine engel olan tüm görevlilerin imzasını aldı. Güvenlik amiri ismini vermekten kaçındı.
 
 Bir dakikalık aradan sonra devam edilen duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.

Telefonları kapattırdı, Tweet yasak!

Mahkeme Başkanı Ekinci, salonda bulunanların cep telefonlarını kapatmalarını istedi. Hakim Ekinci, telefonla konuşan BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'yü de konuşmaması için uyardı. Kürkçü, "Mecliste'de konuşuyoruz" yanıtı verdi. Hakim kapaması yönünde ısrar edince, Kürkçü salondan çıkarak konuşmasını dışarıda tamamladı. Bu sırada cep telefonlarını kapatmayanlar ve sosyal paylaşım sitesi Twitter'a mesaj yazanlar için hakim, polise talimat verdi ve telefonlarını kapatmayanlara işlem yapmasını istedi.


Ceza istemleri

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, Yalçın Küçük'ün ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ekmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'' suçlarından ve ''örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'' suçundan 21 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Soner Yalçın'ın ''silahlı örgüte üye olmak'', ''kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'', ''yasaklanan bilgileri temin etmek'', ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek'', ''özel hayatın gizliğini ihlal etmek'' ve ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek'' suçlarından 14 ile 36,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, gazeteci Ahmet Şık ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Kaşif Kozinoğlu'nun ''silahlı örgüte üye olmak'', ''devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek'' ve ''yasaklanan bilgileri temin etmek'' suçlarından 11,5 yıldan 26 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Nedim Şener'in de ''silahlı örgüte yardım etmek'' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

İddianamede, diğer sanıkların da benzer suçlara ilişkin olarak 7,5 ila 23 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım'da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler