Vitrindekiler... Okuma önerileri...

Romanlar, öyküler, şiirler, araştırma ve incelemeler, yakın ve uzak tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, kişisel gelişim... Vitrindekiler her zamanki gibi pek çok türden yetkin kitap önerileriyle Cumhuriyet Kitap okurlarını bekliyor. Kitap önerilerimiz sıklıkla sürecek. Evde Kal Kitap Oku Türkiye!

Vitrindekiler... Okuma önerileri...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.04.2020 - 13:27

Romanlar, öyküler, şiirler, araştırma ve incelemeler, yakın ve uzak tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, kişisel gelişim... Vitrindekiler her zamanki gibi pek çok türden yetkin kitap önerileriyle Cumhuriyet Kitap okurlarını bekliyor. Kitap önerilerimiz sıklıkla sürecek. Evde Kal Kitap Oku Türkiye! 

Kuzeyliler Bir Viking Efsanesi / John Haywood / Çeviren: Emre Erbatur / İnkılâp Kitabevi / 384 s.

Kuzeyliler Bir Viking Efsanesi; günümüzde İsveç, Norveç ve Danimarka olarak adlandırılan bölgelerde yaşayan İskandinav halkını, kültürünü ve tarihini kurgu dışı bir anlatımla okuyucuya sunuyor. Kitap, Vikinglerin sosyal hayatlarını ya da sanatsal başarılarını aktarmaktan çok Vikingleri tarih öncesi Pagan kökenlerinden Hıristiyan Avrupalılara dönüşmelerine dek, daha geniş coğrafi ve tarihsel bağlamlarına konuşlandırmayı amaçlıyor. 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar varlıklarını devam ettiren Vikinglerin seyahat ettikleri, baskın yaptıkları ya da keşfettikleri bölgelerdeki mevcut kültürlerin ve insanların üzerinde bıraktıkları etkileri de inceleyerek geniş bir coğrafi ve tarihsel anlatım sunuyor.

Buji / Burak Soyer / Doğan Kitap / 144 s.

“Aradığım şey buydu işte. Eskiden olduğu gibi aynı… Sevdiğin insanlarla sohbet edip içki içmek, gülmek, ciddi mevzulara dalmak, anıları anlatmak… Herhangi bir sahtelik olmadan, o anda ne varsa içini dökmek ve dökenlerinkini de alıp öptükten sonra başının üzerine koymak kadar tarifsiz bir duygu durumu olmadığına adım kadar eminim. Ama herkesin bir tekerleğe yapışır gibi yapışıp gittiği sorumluluklar, mecburiyetler bunların hepsini elinden alıyordu insanın. Şikâyet etsek de yapmaya devam ettiğimiz şeyler, köküne dinamit yerleştirme isteği uyandıran dişliler arasında kaybolup gidiyordu.” Burak Soyer, otobiyografik üçlemesinin ilk kitabı olan Zıvana’dan sonra kaleme aldığı Buji’de yine lafını esirgemiyor; ilki kadar sarsıcı, ilki kadar sert bir dille anlattığı Sarı’nın hikâyesi kaldığı yerden devam ediyor.

Fikret: Kendi Cevvim - Kendi Eflakimde Kendim Tairim / Beşir Ayvazoğlu / Everest Yayınları / 655 s.

Edebiyatımızın en tartışmalı şairlerinden biri olan Tevfik Fikret’e yepyeni bir bakış! Tevfik Fikret (1867-1915) edebiyatımızın belli bir dönemine damgasını vurmuş, modern Türk şiirinin kurucularından biri olarak etkileri uzun süre devam etmiş, en az şiirleri kadar fikirleri ve politik duruşuyla da tartışılmış bir şair. Fuat Köprülü’den Rıza Tevfik’e, Ruşen Eşref Ünaydın’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Mehmet Kaplan’dan Kenan Akyüz’e, Sabiha Sertel’den Eşref Edip’e kadar çok sayıda önemli yazar ve bilim insanının hakkında eserler yazdığı Fikret şimdi de Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden... Yazdığı biyografilerle geniş bir okur kitlesine ulaşmış, hayatını yazdığı kişiler hakkında yaptığı kapsamlı araştırmalar ve soğukkanlı değerlendirmelerle takdir edilmiş bir yazar olan Beşir Ayvazoğlu, bu geniş oylumlu kitabında Fikret’i sadece bir şair olarak değil, bütün yönleriyle anlatıyor: Ailesi, öğrencilik hayatı, şiirle nasıl tanıştığı ve kimlerden etkilendiği, mizacındaki ani değişme, Serveti Fünun macerası, ressamlığı, mimarlığı, Mektebi Sultani Müdürlüğü ve Robert Kolej hocalığı, gazeteciliği, İttihat ve Terakki yönetimiyle sancılı ilişkileri, hayalleri, öfkeleri, isyanları, kavgaları, heccavlığı, istifaları, hastalıkları, ölümünden sonraki gelişmeler; dili, fikirleri ve oğlu Halûk etrafında yıllardır devam eden tartışmalar... Tevfik Fikret hakkında hayranları tarafından yazılanların çoğu birer hagiografi, düşmanları tarafından yazılanlarsa onu her bakımdan değersizleştiren metinlerdir. Elinizdeki kitapta ise Fikret, hain veya kahraman, dost veya düşman ilan edilmeksizin, doğruları ve yanlışlarıyla, meziyetleri ve zaaflarıyla bir insan olarak anlatılıyor.

Hayaletin Garip Huyları / Stephen King / Altın Kitaplar / Çeviren: Gönül Suveren, Esat Ören / 416 s.

Korkunun hüküm sürdüğü, uğursuz güçlerin ve ürkütücü yaratıkların varlığını sürdürdüğü, güzel her şeyin bir anda yok olabileceği o tuhaf ve harika durakta buluşalım. İğrenç sıçanların yeni bir dünya kurduğu karanlıkların derinliklerinden, hayatla ölümü birbirinden ayıran baş döndürücü yüksekliklere... İnsanlığı yeryüzünden silmeye çalışan bir virüsten, uzayın sonsuzluğundan gelen korkunç bir tehdide... Bağımlılıktan kurtulmak için alışılmadık yollara başvuran bir adamdan, mide bulandırıcı bir dönüşüm geçiren yalnız bir alkoliğe... Tüylerinizi diken diken edecek yirmi müthiş öykü. Hayaletin Garip Huyları King’in deli hayal gücünün nasıl da sınır tanımadığının bir kanıtı.

Beyaz Atlı Prens Cem Sultan / Tuna Serim / Destek Yayınları / 288 s.

Biz Cem diyoruz, Avrupalılar Zizim. Cem Sultan; güzel, yakışıklı, akıllı, çalışkan, savaşçı, bir bilim ve sanat âşığı... Aynı zamanda büyük bir şair ve Fatih Sultan Mehmet’in üçüncü oğlu. Sultanlığı yalnızca 17 gün sürmüş. Batı’nın elinde, özellikle de Tapınak / Malta Şövalyeleri ve Papalık’ın -aralarında Borgia’lar da var - elinde oyuncak olmuş bir Osmanlı prensi. Avrupa’da doğan bebeklerine sahip olamayan, ikisini de yabancı soylulara kaptıran bir esir. Tuna Serim, Beyaz Atlı Prens Cem Sultan romanında, Cem Sultan’ın hazin öyküsünü okurlara tarihin içinden karakterlerin bambaşka boyutlarıyla anlatıyor.

Post-Mortem / Albert Caraco / Çeviren: Işık Ergüden / Sel Yayıncılık / 117 s.

Sevilen ve nefret edilen annenin insan varlığına nüfuz eden tensel ve tinsel köklerini, ölümün ardında bıraktığı muğlak duyguları, mesafeli ve ihtiyatlı ama şiirsellikten nasibini almış bir üslupla resmeden bir ağıt. Caraco'nun felsefesini, güçlü üslubunu, berrak ama karanlık, nihilist ve kötümser tarzını somutlayan aforizmalar toplamı Post-Mortem; yalın ve aynı ölçüde incelikli, paradokslarla dolu otobiyografik bir metin.

Koyda / Katherine Mansfield / Çeviren: Seçkin Selvi / Can Yayınları / 80 s.

Yeni Zelanda’da yazlık bir muhitte konaklayan bir ailenin sıradan bir gününü anlatarak hayatlarını sadelikle ve ustalıkla resmeden Koyda; bu geniş ailedeki her bir kişinin hayallerini, özlemlerini ve kaygılarını çevrelerindeki doğal güzelliklerin tasvirleriyle birleştiriyor. Virginia Woolf’un, “Kıskandığım tek yazar,” dediği Katherine Mansfield’ın rengârenk bir empresyonist tabloyu andıran uzun öyküsü, aile hayatını kadın gözünden, dürüstlük ve sadelikle resmeden bir yapıt.

Dublörün Dilemması / Murat Menteş / Alfa Yayıncılık / 296 s.

Nuh Tufan kendinden kaçarken aşkı nasıl yakalasın? Ferruh Ferman ölme sırasını Nuh’a devredebilir mi? İbrahim Kurban biricik dostunu korkunç belalardan ya koruyamazsa?.. Habip Hobo bir cinayeti araştırırken ne tür çılgınlıklara şahit olacak? Bir görünüp bir kaybolan ‘metropol serabı’ Dilara Dilemma hangi felaketlere yol açacak? Parmağı tetikte Rıza Silahlıpoda, doğru hedefi kaosa rağmen vurabilecek mi?.. Taliha Teyze, Baretta, Profesör Umur Samaz, Hacer Ceren, Pembe Pepe ve Afili Filintalar çetesi… Hepsi bu matrak macerada! Dublörün Dilemması, güldüren, afallatan, derin düşüncelere sevk eden hem felsefi hem delice bir roman.

Serap / Mehmet Rauf / Çeviren: Fatma Damak / Koç Üniversitesi Yayınları / 176 s.

Koç Üniversitesi Yayınları (KUY) tarafından Tefrika dizisinden yayımlanan Serap kitapseverlerle buluştu. Servet-i Fünun ve Cumhuriyet dönemlerinin tanınmış yazarlarından Mehmet Rauf tarafından kaleme alınan kitap, Fatma Damak tarafından Latin harflerine aktarıldı. Koç Üniversitesi Yayınları (KUY) tarafından yayımlanan Serap adlı kitap raflardaki yerini aldı. Kitap, siyasal baskıların neden olduğu bunalımla “erkeklik krizi”nin harmanlandığı bir iç hesaplaşmayı anlatıyor. İstibdat Dönemi’nin ruhunda yarattığı tahribat nedeniyle Meşrutiyet ile birlikte gelen hürriyeti yeteri kadar yaşayamayan genç bir adamın, vapurda rastladığı güzel kadının tetiklediği, unutulmaya yüz tutmuş arzularının uyanmasıyla bu kez orta yaş krizine sürüklenme hikâyesini okuyucu ile paylaşıyor. 1909’da Resimli Roman dergisinde tefrika edilen, bir anlamda tarihi ve o tarihin öznesi bireylerin deneyimlerini edebiyat içinde kayıt altına alan Serap, özgün metinde yer alan illüstrasyonlarının tıpkıbasımlarını 110 yıl sonra günümüze taşıyor.

Edebiyatta Pati İzleri / Hazırlayan: Damla Yazıcı / Karakarga Yayınları / 112 s.

Bir kediyle uyumamış ya da bir köpekle dostluk kurmamış yazar yoktur neredeyse! Bu kitap çağdaş edebiyatımızın yaşayan kıymetli on yazarının hayvanlarla olan ilişkisini okurla buluşturuyor. Faruk Duman, İnci Aral, Haydar Ergülen, Buket Uzuner, Doğu Yücel, Sevin Okyay, Neslihan Önderoğlu, Haldun Çubukçu ve Murat Batmankaya mektuptan öyküye, denemeden anlatıya uzanan metinlerle hayvanlarla dostluklarını büyük bir içtenlikle paylaşıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, Neyzen Tevfik’in bir yerlere gitmeyen Mernuş’undan Nâzım’ın köpeği Şeytan’a, Nurullah Ataç’ın kedi dostluğundan, Tevfik Fikret’in Zerrişte’sine, Bilge Karasu’nun filozof kedilerinden, Fikret Otyam’ın çalınan keçisi Nimetçik’e kadar uzanan yelpazede hayvanlarla ilişkilerinden doğan ilginç olayları, anekdotları ve izdüşümler sizi bekliyor.

Ayaz / Işıl Beril Tetik / Maceraperest Kitaplar / 560 s.

Kadın, ağacın yaşlı ve geniş gövdesinin tam ortasına yerleştirilmişti. Bedenini saran incecik, şeffaf simli kumaş dışında çırılçıplaktı. Yüzü de dahil olmak üzere, bütün vücudu gümüş beyaz bir boyayla boyanmış, cılız gün ışığında ara ara metalik bir ışıltıyla parıldıyordu. Gözkapağının üstü de çeşitli tonlarda maviyle boyanmıştı. Gümüş rengi kaşların altında koyu maviyle başlıyor, aşağı doğru rengi açılarak kirpik diplerinde beyazla bitiyordu. Aynı biçimde beyaza boyanmış kirpikler, takma kirpik kadar uzun ve gürdü. Uçlarına kar yağmış gibi beyaz bir madde toplanmıştı. Kirpiklerinin gölgelediği gözleriyse sanki özlem dolu bir ifadeyle donakalmış, üstünü kaplayan sütümsü tabakanın altında, mavi mavi hiçliğe dalmıştı.  Karla ıslanmış çürük yaprakların kapladığı toprak zeminde, ıslak ıslak parlayan, koyulu açıklı bir yığın vardı; genç kadının bedeninin tam ortası oyulmuş, o boşlukta her ne varsa çıkarılmış, yere, tam önüne yem gibi atılmıştı. Soluk güneşin altında gümüşten bir tanrıçayı andıran genç kadının ölümü, manzarayla bütünleşmiş ama bir o kadar da akıllara durgunluk verecek bir vahşetle sergilenmişti.

Meridian / Alice Walker / Çeviren: Yeşim Seber / Doğan Kitap / 288 s.

¨Benim kadar yapayalnız olan tüm insanlar günün birinde ırmakta buluşacaklar. Akşam güneşinin batışını izleyeceğiz. Ve karanlık çöktüğünde belki de hakikati öğrenmiş olacağız. ¨Pulitzer Ödüllü Amerikalı yazar Alice Walker’ın romanı Meridian, toplumsal eşitsizliklere, şiddet döngüsüne, kararlılığın gücüne, sevginin ve bağışlamanın önemine dair büyüleyici bir roman... 1960’lar Amerikası... Sivil Haklar Hareketi’nin yükseliş yılları... Meridian Hill, henüz lisedeyken hamile olduğu için okulu bırakmak zorunda kalır. Sadece annelik yapmak istemediğini fark ettiğinde yeni bir hayata yelken açar... Kabul edildiği Saxon College, onun tüm hayatını değiştirir. Burada kendini hem Sivil Haklar Hareketi’nin hem de bir aşk üçgeninin içinde bulur.  Meridian, ne ailesinin istediği gibi bir evlat olur ne de arkadaşlarının istediği gibi radikal bir eylemci... Ama sınırlarını keşfeder. Ve şiddet içermeyen yöntemlerin de daha az radikal görünmekle birlikte, inançlarını yaymak için etkili bir araç olduğunu kanıtlar.

Kırık Değirmen Sokağı / Emine Çal / Kanguru Yayınları / 256 s.

Emine Çal, son romanında; gelenekle modernitenin çarpıştığı, her birinin içlerinde yaşattığı hayal ve umutlarıyla yeni yaşamlarına tutunmaya çalıştığı Esma ve ailesini merkeze alıyor. Ardından sevgisiz geçen çocukluğunu, eşit olma talebi ve isyanıyla gençliğini harcadığı yüksek statü arayışı içinde geçen yıllarını, başarıya odaklı seçtiği hayatın açtığı boşlukları, duygu dünyasındaki yalnızlığın öyküsünü anlatıyor.

Tarih Yazıcılığında Yeni Bakış Açıları / Peter Burke / Çeviren: Turgay Sivrikaya, Özge Özdemir, Umut Yener Kara, Kemal Özdil, Ozan Çömelekoğlu / Islık Yayınları / 464 s.

Peter Burke'ün öncülüğünde Robert Darnton, Ivan Gaskell, Richard Grove, Giovanni Levi, Roy Porter, Gwyn Prins, Joan Scott, Jim Sharpe, Richard Tuck ve Henk Wesseling gibi uluslararası üne sahip tarihçilerin ayrı ayrı makalelerle katkı sunduğu kitap, “aşağıdan tarih”, “kadın tarihi”, “denizaşırı tarih”, “mikrotarih”, “sözlü tarih”, “okuma tarihi”, “görsel tarih”, “siyasal düşünce tarihi”, “beden tarihi”, “çevre tarihi” gibi birbirini tamamlayan alt başlıklardan oluşuyor.

Geride Kalan / Tekin Özertem / DeliDolu Yayınları / 340 s.

İzmir’i nasıl bilirdiniz? Peki, ya on yıllar öncesinin İzmir’ini? Melantia olarak bilinen Karataş’ı, Havra Sokağı’nı, Kemeraltı’nı? Alevlerin göğü tuttuğu unutulmaz Hıdrellez gecelerini, açıkhava sinemalarını, deniz hamamlarını, dolup taşan şiir matinelerini, izahlı plak konserlerini, vazgeçilmez gezi durağı Kültürpark’ı… Tekin Özertem, farklı din, etnik köken ve kültürlerin kaynaştığı bir kent olan İzmir’in hiç unutulmayan dününü, bugünün okurları için kaleme alıyor. 1950’li, 60’lı ve 70’li yılların İzmir’ine, özellikle kentin sanatsal üretkenliğine ve kozmopolit toplum yaşantısına tanıklık sunan ve ünlü Gagin Yokuşu’ndan Basmane’ye, okuru eski İzmir’in arka sokaklarında dolaştıran kitap, kent belleğine de önemli bir katkıda bulunuyor.

Bırak Kanasın - Bir Dedektif John Rebus Polisiyesi, 7 / Ian Rankin / Çeviren: Cem Demirkan / Alfa Yayıncılık / 436 s.

Bırak Kanasın’da işler Dedektif John Rebus için içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Edinburgh’un çetin kışlarından birinde, Rebus kariyerinin en çarpıcı soruşturmasına adım atmak üzeredir. Polisten kaçan iki arkadaşın ve hapisten henüz çıkmış bir adamın birbirinden bağımsız görünen intiharları, Rebus’u derine indikçe cevaptan çok soru üreten bir ilişki ağıyla karşı karşıya getirir. Belediye Başkanının kızı kendi mi kaçmış, yoksa kaçırılmış mıdır? İskoçya’daki en önemli teknoloji şirketinin intiharlarla bir bağlantısı olabilir mi? Polis teşkilatı içindeki huzursuzluğun sebebi nedir? Başını belaya sokma pahasına cevap avına çıkan Rebus, zorunlu izinlere de doğrudan tehditlere de meydan okumaya hazırdır. Ama sona yaklaştıkça, bulduğu cevapları hiç bulmamış olmayı dileyecektir.

Sınırda Üç Kadın / Feyza Altun / İnkılap Yayınevi / 120 s.

Feyza içeriğinde, derinliğinde, cesaretindeki kadınlar nadiren de olsa dönem dönem gelirler, yaşadıkları coğrafyayı, normalleştirilmiş saçmalıkları, korkaklığa bezenmiş cesaretsizliği kökten silkeleyip izlerini; özlerini görebilecek derinlikteki her bilinçte bırakıp karanlığı aydınlıkla yüzleştirerek geçerler... ama asla geçip gitmezler. Etkileri kalıcı ve ilham verici olur. Kıymetleri bilinmeli, coşkuları sahip çıkılmalı ve yargısızca dinlenmeliler. Sınırda Üç Kadın, kahramanı Feyza’nın zihin labirentlerinde gezinmek, zaman zaman kaybolmak, duygunun dört mevsiminde bir yolculuk gibi. Kadınların sınırda değil merkezde olduğu bir yaşam umudu için yazılı...

Sabitâlem Mahallesi / Eyüp Aygün Taşyir / İletişim Yayınları / 163 s.

Sabitâlem Mahallesi, birbirine paralel konumlanmış, her biri kaydırağa benzeyen altı sokak ve bu sokakların her iki yanına dizilmiş yeşil, kireç, tuğla, sidik sarısı, pembe ve sıklıkla da sıva rengi gecekondulardan müteşekkil bir mahalle. Çöplüğün ortasında ilahe gibi açan çiçek, mahalleliyi şaşkına çeviriyor. “Anadolu Kaplanı”, çocuklarına hiddetle soruyor: Siz işçi çocuğu musunuz yoksa patron çocuğu musunuz? Fiskobirlik’ten emekli kadınla sosyal medya bağımlısı genç adam arasında absürt şeyler yaşanıyor. Siyahlı beyazlı tekir kedi, küçük bir anafora kapılmış gibi kendi etrafında dönüyor. Taşralı delikanlı, “PLASURE EROTİK ŞHOP”tan ağlayarak kaçıyor. Kahraman Şirketler Topluluğu’nu böcekler istila ediyor... Eyüp Aygün Tayşir, çok sevilen romanları 4 Hane 1 Teslim ve Tuhaflıklar Fabrikası’ndan sonra ilk kez bir öykü kitabıyla karşımıza çıkıyor. Kendine özgü efsunlu üslubuyla, neşe ve hüznü harmanlayan hikâyeler anlatıyor. Sabitâlem Mahallesi, 1990’lı yıllardan günümüze dek uzanan, memlekette sabitimizin hiç değişmediğini gösteren öykülerin kitabı.

Virane Harita / Kobo Abe / Çeviren: Barış Bayıksel / Monokl Yayınları / 240 s.

Dainen Ticaret Satış ve Genişleme Bölüm Şefi, 34 yaşındaki Hiroshi Nemuro altı aydır kayıptır. Eşi Haru Nemuro, 2 Şubat 1967’de “T… Dedektiflik Bürosu Kayıp Şahıslar Büro Amirliği”ne başvurur. Dedektifleri araştırmaya ilişkin yetki verir ve istedikleri tüm belgeleri sunar. Kendisine sunulacak raporların gizliliğini koruyacağına, dışarıya sızdırmayacağına, kötü niyetle kullanmayacağına da yemin eder. Kobo Abe, dedektiflik romanı Virane Harita’da, Chandler’in kurgusu ile Dostoyevski’nin psikolojik derinliğini buluşturuyor. Roman Hiroshi Teshigahara tarafından aynı adla sinemaya uyarlandı.

Unutma, Mutlu Bir Hayat Çok Az Şeye Bağlıdır / Marcus Aurelius / Yayıma Hazırlayan: Özlem Esmergül / Destek Yayınları / 88 s.

Ölümlü bir dünyada, insana yaraşır şekilde yaşamaktan daha iyi ne olabilir? Roma’yı en iyi yöneten beş imparatorun sonuncusu olarak tarihe geçen Marcus Aurelius, stoacı bir filozof olarak sadece liderliğiyle değil, düşünceleriyle ölümsüzleşmiştir. Mutlu bir hayatın çok az şeye bağlı olduğunu ve ölümlü bir dünyada insana yaraşır şekilde yaşamaktan daha yüksek bir amaç olamayacağını hatırlatan Aurelius’un gösterişten uzak, yalın, basit ama mutlu bir yaşam üzerine inşa ettiği güçlü felsefesi, insanlığın binlerce yıldır süregelen mutluluk arayışına ışık tutmaya devam ediyor.

Yanığı Bulmak / Gülce Başer / Mylos Kitap / 290 s.

Gülce Başer’in ilk romanı Bir Ceset ve Bir Söz’deki kahramanlarının başrolde olduğu Yanığı Bulmak yine heyecanlı bir polisiye. Toplumsal romanın işlevini üstlenen bir polisiye roman örneği. Yazar, değişen koşulların hızla değersizleştirdiği ama geçerli olması gereken değer yargılarının erozyona uğramasını gerek Nihal’in kişiliğiyle gerek başarıyla çizdiği bitip tükenmiş ama yine de bir şeyler yapmak için çalışan polis ve gizli servis elemanlarının davranışlarıyla çarpıcı bir şekilde vurguluyor.

Kantolar / Ezra Pound / Çeviren: Efe Murad / Yapı Kredi Yayınları / 888 s.

Pound, ağırlıklı olarak 1915-1962 yılları arasında kaleme aldığı, 116 bölümden oluşan, tarih, siyaset, ekonomi ve coğrafyaya yapılan sayısız gönderme, tarih kitaplarından ve mektuplardan doğrudan aktarılan parçalarla Kantolar’ı dünya kültürüne ait kolajlardan oluşan görkemli bir epik olarak kurgulamıştı. Bu dev şiir tamamlanamamış olmasına ve şairin, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tartışmalı politik tutumuna ve kullandığı deneysel tekniğe rağmen modernist şiirin yapıtaşlarından biri olarak kabul ediliyor.

Bilimde Parlama Anları / Anne Rooney / Çeviren: Duygu Dölek / İnkılap Kitabevi / 178 s.

Pavlov’un aç köpekleri, insan davranışı hakkındaki gerçekleri nasıl ortaya çıkardı? Radyo ile gelen çılgın kimdi? Bir ulusun çocuklarını hangi aşı kurtardı ve nasıl ortaya çıktı? Bilimde Parlama Anları; dönemleri, olayları ve insanları tanımlayan bu anları anlamaya ve tanıtmaya çalışıyor. Tüp bebekten ilk bilgisayarlara, koyun Dolly’den iskelet Lucy’e kadar her şeyi kapsayan çalışma, 20’inci yüzyılın dönüm noktalarını ve bugün dünyamıza nasıl etki ettiklerini araştırıyor. Karakter profilleriyle, ayrıntılı zaman çizelgeleriyle ve genel bakışlarıyla aktarılan önemli bilimsel keşiflerle; başlangıçlara, sonuçlara ve bilimin son 100 yılda nasıl geliştiğini açımlıyor.

Bu Tez Nasıl Bitecek? - Lisansüstü Öğrencileri İçin Araştırma Kılavuzu / Eyüp Aygün Taşır / İletişim Yayınları / 208 s.

İletişim Yayınları’nın başvuru dizisi Eyüp Aygün Tayşir’in Bu Tez Nasıl Bitecek? Lisansüstü Öğrencileri İçin Araştırma Kılavuzu adlı çalışmasıyla zenginleşiyor. Yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin sıklıkla sordukları “Bu tez nasıl bitecek?” sorusundan yola çıkan Tayşir, bir tezin bitmeme sebeplerini bulmayı sağlayacak yeni sorularla karşımıza gelerek, sorunları çözmek için önce doğru sorular sormamız gerektiğini hatırlatıyor. Lisansüstü öğrencileri için bir başucu kitabı... “Bu tez nasıl bitecek?” sorusu yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin birbirlerine ve kendilerine sıklıkla sorduğu bir sorudur. Bazen yakınmayla, bazen yılgınlık ve bıkkınlıkla, bazen de hakikaten tıkanma ve çaresizlikle sorulur. Danışmanla yapılan görüşmeler, tez yazan arkadaşlarla fikir teatileri, lisansüstü öğrencileri için oluşturulmuş özel toplantılar da zaman zaman bu soruya yanıt vermeye yardımcı olmaz. Bu Tez Nasıl Bitecek? Lisansüstü Öğrencileri İçin Araştırma Kılavuzu, bu sorunun önüne geçmeyi değil, nedenlerini tespit edebilmeyi öneriyor. Hazır yanıtlar sunan bir reçete vermektense, soruları ve yanıtları zenginleştiren bir yol arkadaşlığı vaat ediyor. Lisansüstü öğrencilerinin elinin altında bulunması gereken değerli bir tartışma kılavuzu... “Bu kitap nihayetinde, kendisi de hâlâ öğrenmek için çabalayıp duran birinin iyi niyetli bir çabasından fazlası değildir. İyi örnekleri okumak ve benzetmeye çalışarak ilerlemek bizi zaman içerisinde ilminde ve sanatında önceki haline nazaran daha ‘usta’ insanlara dönüştürecektir. Ve bu sonu olmayan bir süreçtir.”

Bilinçli Zihin / Zoltan T. Torey / Çeviren: Ali Bucak / Pan Yayıncılık / 208 s.

Nasıl oluyor da beyni oluşturan bir yığın nörondan insan zihni meydana gelebiliyor? Beyin nasıl özfarkındalık, işlevsel otonomi, dil ve düşünme becerisi edinip kendini ve dünyayı anlayabiliyor? Bu kitapta Zoltan Torey insan zihnini yaratanevrimsel atılımı anlaşılır ve özlü bir şekilde açıklıyor. MIT Press Gerekli Bilgiler dizisi, ilgi çeken güncel konularda özenle hazırlanmış, kolay erişilebilir, özlü cep kitaplarından oluşmaktadır. İleri gelen düşünürler tarafından yazılmış bu kitaplar kültürel ve tarihî konulardan bilimsel ve teknik konulara uzanan bir yelpazede uzman bakış açısı sunmaktadır. İçinde bulunduğumuz anlık bilgi hazzı çağında görüşlere, gerekçelendirmelere ve yüzeysel açıklamalara kolayca erişebiliyoruz. Çok daha zor olansa dünyaya dair ilkelere dayalı bir anlayış geliştirmemizi sağlayacak temel bilgiyi edinebilmek. Gerekli Bilgiler serisi bu ihtiyacı karşılıyor. Uzman olmayan okurlar için özelleşmiş alanlarda bilinenleri bir araya getiren ve önemli konu başlıklarını temel bilgilerle birbirine bağlayan bu kitapların her biri karmaşık fikirlere bir erişim noktası sağlamaktadır.

Ne Rezalet / Paulina Flores / Çeviren: Zeynep Çelikel / Notos Kitap / 236 s.

Şilili genç yazar Paulina Flores “Ne Rezalet” öyküsüyle Roberto Bolaño Öykü Ödülü’ne değer görüldü. Öykülerini topladığı aynı adlı kitabı Ne Rezalet’te aile, dostluk ve ten ilişkilerinden sarsıcı kesitler sunuyor. Doksanların Şili’sinden sosyal medya çağına uzanan bu dokuz öykü travmatik anılar, beklenmedik utançlar ve kabullenilmiş mutluluklarla örülü. İşsizlik ve geçim sıkıntıları, sıradanlık bunalımları, anne baba kompleksleri, tavsayan arkadaşlıklar, ters giden yakınlaşmalar, kötü kahramanlar... Flores’in kalemiyle eziklik hissi insan olmaya dair köklerini bularak ihtişam kazanıyor. Ne Rezalet uyuşmazlıkların gelgitli ritmine hayat veren, yenik düşmekten çok yenilgileri paylaşma arzusunun önem kazandığı bir yapıt.

Feminizmler Tarihi / Florence Rochefort / Çeviren: Özlem Altun / Sel Yayıncılık / 108 s.

Feminizmler Tarihi, 18. yüzyılda Batı'da gerçekleşen devrimler ve kitlesel hareketlerle adım adım gelişerek büyüyen ve son noktada gücünü küresel boyutta ilan eden feminizme can veren hareketleri dini, siyasal ve kültürel odaklar üzerinden keşfe çıkıyor. Kadınların hak, özgürlük ve eşitlik talepleriyle biçimlenen özgül deneyimleri kadar, sömürge karşıtı hareketle, siyahilerin mücadelesiyle, seçme hakkı ve eşit ücret talebiyle dayanışma halinde dört bir yandan sürgün veren çeşitli feminizmlerin tarihsel mirası serimleniyor.

Göbeklitepe'nin Sırrı / Özgür Özgülgün / Büyülü Fener Yayınları / 86 s.

Urfa yolculuğu Süleyman’ı çok heyecanlandırıyordu. Bu okul gezisi için babasından zar zor izin almıştı. Meraklı ve araştırmacı ama arkadaşlarına uyum sağlamakta zorluk çeken Süleyman için Göbeklitepe’ye yolculuk çok önemliydi. Belki de bu gezide arkadaşlarıyla kaynaşma fırsatı bulacaktı. Ama işler hiç de umduğu gibi gitmedi…  Süleyman en son rehberin, “Belki bir zaman makinemiz olsaydı ne olduğunu anlardık,” dediğini duydu. Bir anda ayaklarının altındaki toprağın kaydığını hissetti. Sanki bir el onu aşağı doğru çekiyordu. Uygarlığın doğuşuna şahit olmak için Süleyman’ı takip edin! Belki de zaman makineleri sadece bilimkurgu filmlerinde değildir!

Komünist / Cengiz Yalçın / Düş Sözcükleri / 232 s.

1914 yılında, bir Osmanlı tebaası olarak vatanından ayrılan ve 10 yıl sonra, 1924 yılında bir T.C. vatandaşı olarak memleketine dönen Hamdi Şamilof’un dudak uçuklatan hayat hikâyesi. Hem Çar Ordusu’nda hem Kızıl Ordu’da görev alan, Moskova’da üniversite eğitimi gören, uzun yıllar Nazım Hikmet’e yol arkadaşlığı yapan Hamdi Şamilof’un okuru çok uzun yıllar öncesine yolculuğa çıkaracak bir roman.

Duruş ve Onur Abidesi Mehmet Akif / Yusuf Tosun / Çıra Genç Yayınları / 176 s.

Akif sadece Akif değildir. O bir ekol, dönem, çağ... kısacası başlı başına bir tarihtir. Akif'i tanımakla sadece onun kişisel, kronolojik hayat hikayesini değil, tarihin önemli bir dilimi olan 19. Yüzyılın okumasını da yapıyoruz aynı zamanda. Koca bir İmparatorluğun çöküşüne ve yeni bir Cumhuriyetin doğusuna tanıklık ediyoruz onun hayat hikayesi üzerinden. Geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü inşa ediyoruz böylece. Akif'in zor koşullar altında verdiği mücadelenin ve örnek kişiliğin anlaşılması ve özellikle genç kuşaklar tarafından rol model olarak benimsenmesi en büyük temennimizdir.

Ağ - Sanal Dünyada Gerçek Kalmak / Kemal Sayar, Berna Yalaz / Kapı Yayınları / 488 s.

Bir gönüllü kölelik çağında yaşıyoruz. Her birimiz ağ vatandaşıyız artık. Herkesin önündeki ekrana baktığı bir çağda kimse diğerinin yüzüne bakmıyor. Oysaki bizi insan kılan şeylerden biri; muhatabımızın yüzünden, sesinden, duruşundan onu okuyabilmek. Ağ: Sanal Dünyada Gerçek Kalmak; yaşanmış örnekler üzerinden günümüzün bu yeni salgınını büyüteç altına almakla kalmayıp, insanı insan yapan öze sadık kalmak için dijital prangalardan nasıl kurtulabileceğimizi tartışıyor.

Kardeş / David Chariandy / Çeviren: Begüm Kovulmaz / Turkuvaz Kitap / 144 s.

Toronto’nun dışındaki Park adlı bu yerde Michael ve Francis adında iki kardeş yaşıyor. Trinidad’tan göçmüş bir ailenin çocukları. Anneleri para kazanabilmek için iki işte çalışırken Francis geleceğini müzikte görüyor. Küçük kardeş Michael’ın aklında lisenin en akıllı kızı Aisha var. Aisha zeki; hayalleri mahallelerinin dışında. Günlük yaşamın koşuşturmasında kaybolup giderlerken bir akşam Park’ta silah sesleri duyulacak. Bu sesler hepsinin hayatını değiştirecek çünkü... Artık yola bir kişi eksik devam edecekler. Kanadalı yazar David Chariandy, romanında yıkıma, umut etmeye, önyargılara ve küçümsenen hayatlara odaklanıyor.

Firiştegân / Gökçe İspi Turan / The Roman Yayınları / 208 s.

Onlar, henüz 8-9 haftalık hamileyken bebekleri rahimlerinden sökülüp alınan ve bir daha bebek sahibi olma şansları kalmayan kadınlar… 25 yıl önce Melek Katili’nin bıraktığı izler yüzünden analığını, umudunu, yaşama sevincini kaybeden kadınlar… Ve 25 yıl sonra katilin geri dönmesiyle korku yeniden başlar. Esrarengiz cinayetlerle tekrar ortaya çıkan Melek Katili, bebek sevinci yaşayan masum anneleri yavrularından ayırmaya devam eder. Çok izlenen bir televizyon programında seri katilin peşine düşen emekli polis Âlim Güntekin, yıllar sonra yeniden başlayan cinayetlerin sırrını çözmek ve bebek acısı yaşayan ailelerin intikamını almak için tehlikeli bir kovalamacanın içine girer. Ne yazık ki bu kovalamaca sandığı kadar kolay olmayacaktır.

Gölgeler Çekildiğinde / Cahide Birgül / Kafka Kitap / 208 s.

Cahide Birgül ilk romanı Gölgeler Çekildiğinde’yi yazdığında edebiyat camiasında büyük yankı uyandırmıştı. İşlemeyi seçtiği temalar; insanın bitimsiz yalnızlığını, kasveti, ruhun derinliklerinde gizlenenleri anlatmaktaki mahareti, polisiye unsurların sürükleyiciliğini kurguya yedirmedeki başarısı, tüm bunların ötesinde, okuru hiçbir karakterle özdeşleştirmeyen, gerçeğin üzerindeki o örtüyü çekip her şeyi olan çıplaklığıyla gösterme becerisi sayesinde... Gölgeler Çekildiğinde, hasta ve yalnız babasıyla yaşayan Esin’in ansızın çıkıp gelen bir misafirle hayatının altüst oluşunu anlatıyor. Bu davetsiz misafir Esin’in hayatına yavaş yavaş sızarken, Esin’in geçmişi kendi hayaletleriyle yüzleşir. Birgül, okurun ensesinde daimi bir ürperti oluşturur, tekinsizlik onun romanının başkahramanıdır. İnsanın yalnızlığının, en derin travmaların, sığınılmış evlerin, mühürlü ilişkilerin peşine düşmek elbette cesaret işidir. Cahide Birgül, cüretin kalemidir. Yıldırım Türker’in sunuş yazısıyla, yeniden, Gölgeler Çekildiğinde...

Kambur Aşkın Duruşu - Uykudan Önce Öyküler / Mutlu Hesapçı / The Roman Yayınları / 128 s.

Bir masada bütün insanlık toplandık ve birbirimize hikâyeler anlattık, aralarında siz de vardınız... Siz kim misiniz? Geçmeyen hayranlığım, yaradılışı en muhteşem varlık, insanoğlu... Fonda herkese iyi gelen şarkılar çalıyor... Parmak izlerimizle hayata ve birbirimize iz bırakacak hikâyeler anlatıyoruz. Sonra başımızı göğe kaldırıyoruz, derin bir nefes alıyoruz ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. İyi insan olmayı ve birbirimizi anlamayı seçiyoruz. Mutlu olarak ben, iyi insanların eşlik edeceği mutlu bir hayat diliyorum sizlere, iyi ki varsınız! Kambur Aşkın Duruşu, Mutlu Hesapçı’dan yaralara, iyiliğe ve bitmeyen umuda dair öyküler.

Yakınsama - Evreni Açıklayan En Derin Fikir / Peter Watson / Çeviren: Eylem Yenisoy Şahin / Kolektif Kitap / 552 s.

Günümüz bilgi toplumlarında önemli bir eğilime dönüşen; iş, eğitim ve teknoloji gibi çeşitli alanların gidişatına yön vermeye başlayan “yakınsama”, Nobel Ödüllü fizikçi Steven Weinberg’in nitelemesiyle “evreni açıklayan en derin fikir”. Peter Watson da bu çalışmasında; fizikle kimya arasındaki yakın ilişkiyi, kuantumun diğer bilimlere nasıl yakınsadığını, klimatolojinin mitolojiyle, botaniğin arkeolojiyle nasıl ilişkilendiğini ve disiplinler arası uyuma dair konuları irdeliyor. Farklı bilimler, farklı başlangıç noktaları bir araya gelerek; egemen anlatıyı, evrenin tarihini açımlamak üzere yakınsıyor ve birleşiyor.

Geçmişten Geleceğe Yaşam Dünyaları ve Mekânlar - Kastamonu Deneyimi / Nurderen Özbek / YEM Yayın / 224 s.

Kitapta, mimarlık, insan varlığının izlerini, değerlerini, toplumsal ve kültürel hafızasını yansıtan; insanı geçmişi, anıları ve geleceğiyle de kuşatan bir olgu olarak ele alınıyor. Nurderen Özbek’in, sokakları, bahçeleri ve evleriyle yerleşme dokusunun oluşumundaki gündelik yaşantı izlerinin etkisini adım adım ortaya çıkardığı çalışmasında hedeflediği; dokuyu fiziksel bir kabuk olarak korumak yerine geçmişin izlerini taşıyan ancak günümüzün yaşantısına engel olmayan bir sürdürülebilirlik için ana hatları çizmek. Dünyanın farklı tarihi kentlerinden örneklerin yanı sıra Anadolu’nun Antik Dönem’den günümüze uzanan yerleşme örnekleri üzerinde durulan çalışmada; tarihi binlerce yıla uzanan Kastamonu, çizimler ve resimler eşliğinde kapsamlı bir şekilde canlandırılıyor.

Dikey Dünya - Uydulardan Sığınaklara / Stephen Graham / Çeviren: Ali Karatay / Koç Üniversitesi Yayınları / 376 s.

Siyasi ve ekonomik dünya harita üzerindeki iki boyutlu çizgilerden mi ibarettir? Dünyanın her yerindeki inşaat çılgınlığının arkasında ne var? Neden Dubai’deki yapay adalar Google Earth’ten görülecek şekilde yapılıyor? Brezilyalı “über” zenginlerin gökdelenlerin tepesindeki yaşamları nasıl? Milyarderlerin Londra evlerinin bodrumlarındaki kazıların sırrı nedir? Dikey Dünya’da Stephen Graham, dünyayı ve kenti eksik olan üçüncü ekseni de yerleştirerek baştan resmediyor; eşitsizlik, siyaset ve kimliğin coğrafyasını bu eksik üçüncü boyutu da hesaba katarak keşfe çıkıyor. Graham, yoksul ülkelerin yeraltı kaynaklarının emperyalist güçlerce ve dev şirketlerce sömürüsünün insani maliyetinin de altını çiziyor. Sınıf mücadelesinde üçüncü boyutu gözler önüne seriyor.

Bir Günde Yazar Oldum / Şinasi Bademcioğlu / Mona Kitap / 270 s.

Cihangir’in havalı kızı Ayten, ayaklı müzik ansiklopedisi arkadaşı Behzat’a bir teklifte bulunur: Genç adam bir hafta sonra başlayacak İstanbul Müzik Festivali’nden on konser seçecek ve kendisine kavalyelik yapacaktır. Behzat bu iş için biçilmiş kaftandır ama küçük bir sorun vardır; Ayten kendi bilet paralarını peşin saymışken, müzik gurmesinin cebinde metelik yoktur! Bir Günde Yazar Oldum; Behzat, Ayten, edebiyat ve yemek gurmesi gazeteci Şahin Yavaş, foto rötuşçusu Erhan, işkembeci Tahsin, “iki yap şişman!” Selami, Sünger Emin, yalı züppesi Ahmet, ikinci üniversitesini okuyan “hamsi kebap ortaya karışık” Hako, boyacı Adil Baba ve Arnavut turşucusu gibi özgün karakterleriyle okurları yetmişli yıllar İstanbul’una götürüyor.

Duyu’lmak İstiyorum / Ebru Albayrak Sidar / Sola Unitas Yayınları / 104 s.

Çığlıkları duyulamayan çocuklara ve çaresiz ebeveynlerine ses veren kitabında Ebru Albayrak Sidar; tüm ebeveynlere, öğretmenlere ve uzmanlara sesleniyor. Binden fazla çocukla çalışmış bir bilim insanı, fizyoterapist, öğretim üyesi, uluslararası bir eğitmen ve konuşmacı olan Sidar’ın kitabı; günümüz çocuğuna bambaşka bir gözle bakabilmek, beynin yapısını basitçe kavrayabilmek ve çocuğun ihtiyacı olanı ona verebilmek için modern ebeveynin kılavuzu niteliğinde.

Sırr-ı Müphem / E. Levent Bakaç / Dipnot Yayınları / 208 s.

Berlin ve İstanbul arasında puslu bir yolculuk... Yolculuk boyunca her iki şehrin esrarlı havasını derinden duyumsatan caddeler, sokaklar, manzaralar... Katman katman bir muamma... Tam düğüm çözüldü derken ortaya çıkıveren başka bir bilmece... Lübnanlı nerede? Suzan hemşire kim? Her yeri dinleyen, her yeri gören, her şeyi bilen o mistik güç neyin nesi? Adımlarımızı takip edip her seferinde bize birtakım yollar açarken birtakım yolları kapayan o kudretli el?... Levent Bakaç’ın kaleminden her dönemeçte şaşırtmacalarla soluklanan bir polisiye.

Sadakat / Letizia Pezzali / Çeviren: Bengü Oya / Kafka Kitap / 196 s.

Hayat boyu doğru tarafta durmaya çalışıyoruz, eğlencenin doğru tarafını kastediyorun. Bizi ilgilendiren varoluşsal soru ise hep şu: Bir şey mi kaçırıyorum? Arzu öğrenilmez ve öngörülemezdir. Londra'nın, kendi kanunlarına göre işleyen finans merkezinde çalışan otuz iki yaşındaki Giulia'nın deneyimlerine göre arzu da tıpkı finans piyasaları gibi kaotik hatlar çizerek yükselişe geçer, çöker ve sağlamlaşır. Giulia'nın hayatı belir bir ritimde akmaktadır; çok para, az zaman, her şeyden öte itibarı korumak için kurulan ilişkiler tabii buna özel hayatı dahil değildir. Kısacası toplumun geri kalanının şüpheyle yaklaştığı ayncalıklı bir ekosistemde var olmaktadır. Kendinden yaşça büyük ve evli bir ada olan Michele ise onun için üniversite yıllarında yaşadığı ve eşi benz, olmasa da geride kalmış bir maceradır. Yalnızca sektöre' haberler üzerinden hayatına dair bilgi edindiği Michele'nin adı bir sohbette tesadüfen geçince Giulia gömülü olduğunu sandığı bu hikâyeyi yeni, gün yüzüne çıkaracak, acı ve aşkın köklerini sorgulamaya; insanlar arasındaki farklara, kuşaklara ve geleneklere rağmen değişmeyen kırılganlığımızı irdelemeye koyulacaktır. Günümüz finans ve duygu dünyalarının vahşi koşullarında var olmaya çalışan bir kadının takıntın aşkına yalın ve keskin bir bakış sunan Sadakat, arzunun doğasına, iktidar ilişkilerine ve çağımızda iletişimi yeni bir dil ihtiyacına dair sıra dışı bir roman.

Seyir / Piraye / Mona Kitap / 348 s.

Seyir eden misin, seyreden mi bu alemde? Eksikliğin boş gözleriyle büyümüştü Mina... Küçük bir kızken bunu ilk fark ettiğinde, şaşırmıştı; olmayan her ne ise kalbinin orta yerinde, orada bir oyuk oluşturmuştu sanki. Bozuktu. Defoluydu. Büyüdü, genç bir kadın oldu ve bir karar verdi; Madem eksiğim ben, bu eksikliği kapatacak olan malzeme başkalarında olmalı. Onların sözleri, onların ilgisi, onların tanımları, onların yorumları... Aşklar da oldu yaşamında, kırgınlıklar, savruluşlar da... Kaybetti, ama yıkılmadı yeniden ayağa kalktı. Bir sergi açılışında Celal ile göz göze geldiği ilk an, bir tokat patlamıştı sanki yüzünde. Deli gibi çarpan kalbinin sesini duyuyor, bu gergin ama bir o kadar da gizemli erkeği izlemekten kendini alamıyordu. Mina, onu kendi dönüşümüne götürecek uzun bir yolculuğa çıkmaya hazırdı artık!

Hep Uzak / Erinç Büyükaşık / İmleç Kitap / 110 s.

Anlayışsızlık, şiddet, erkek egemen bakış açısı, kadın cinayetleri, zorunlu göç, sürgün ve yoksullukla mücadele eden “öteki”lerin izini sürdüğü öyküleriyle Erinç Büyükaşık, Hep Uzak’ta, kahramanlarının zihinlerine yoğunlaşarak bilinçlerinin derinlerindeki sorunları su yüzüne çıkarıyor. Bunaltının, boğuntunun gölgesinde sürüklenen bedenleriyle insan cehenneminde yalnız, yalan hayatlar yaşamak istemeyen uyumsuz “kahraman”ları kendi dillerinde aktardığı öyküleriyle okuru empati kurmaya, anlatıcıyı anlamaya davet ediyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler