Uzmanı anlattı: Cinsel istismarı önlemede çocuklarla iletişimin önemi
Toplumda sıkça karşılaşılan sorunlardan biri olan çocuğa yönelik cinsel istismarı önlemede iletişim büyük bir rol oynuyor. Klinik Psikolog Barlas, cinsel istismarı önlemek için çocuklarla açık şekilde cinselliği konuşmanın, onlara dokunulamaz özel bölgeleri anlatmanın ve hayır kelimesini öğretmenin önemini vurguluyor.
Çocuğa yönelik cinsel istismar toplumda sıkça karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor. Cinsel istismarı önlemede ilk adımın çocuklarla açık şekilde cinselliğin konuşulabilmesi olduğunu belirten uzmanlar, hangi bölgelerinin özel olduğu ve kimlerin dokunup kimlerin dokunamayacağının da net bir şekilde çocuğa anlatılması gerektiğinin altını çiziyor. Uzmanlar, çizdiği resimlerin ve oynadığı oyunların cinsel istismarla ilgili ipucu olabileceğini belirtiyor ve önemli bir adım olarak ebeveynlere ‘Hayır’ kelimesini çocuklarına öğretmelerini tavsiye ediyor.
Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, sık gündeme gelen sorunlardan biri olan çocuk istismarı ile ilgili önemli bilgilere değinerek ailelere tavsiyeler verdi.
3-4 YAŞINDAN İTİBAREN CİNSELLİKLE İLGİLİ SORULARI BAŞLIYOR
Yaklaşık 3-4 yaşında kız ve erkek çocuklarının cinsiyet fark etmeksizin cinsellikle ilgili sorular sormaya başladıklarını söyleyen Klinik Psikolog Duygu Barlas, “Genel olarak kültürümüze baktığımızda cinsellik konusunda konuşmanın zor olduğunu biliyoruz. Anne ve babalar her ne kadar modern dünyada yetişmiş olsalar da kendi annelerinden, babalarından getirmiş oldukları öğretilerden dolayı çocuklarıyla cinsellik konusunda konuşmakta zorlanabilirler” ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLA CİNSELLİK AÇIKÇA KONUŞULMALI"
Barlas, ‘Her şeyden önce çocukla cinselliğin çok açık bir şekilde konuşulması gerekiyor’ diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Cinsel istismarı önleyen şeylerden bir tanesi aslında budur. Eğer çocukla anne baba olarak kız ya da erkek çocuk fark etmez, cinsellik rahat bir şekilde konuşulabilirse, çocuğun cinsellikle ilgili soruları cevaplanabilirse çocuk bu konuda utanılacak bir şey olmadığını kavrar ve annesiyle babasıyla her şeyi açık bir şekilde paylaşma güdüsünü kendinde bulur. Bununla ilgili çeşitli kitaplar var. Eğer anneler babalar kendini cinsellik konusunda konuşmaya hazır veya rahat hissetmiyorlarsa bunlarla ilgili çok çeşitli kitaplar var. Öncesinde anneler babalar bu kitapları okuyorlar ve çocuklarına bu konuda nasıl yaklaşmaları gerektiğini öğrenmiş oluyorlar. İlk önce cinselliği 3-4 yaş itibariyle, çocuklar soru sormaya başladıkça rahat bir şekilde konuşuluyor olması gerekiyor. Çeşitli cinsel eğitimlerin verilmesi gerekiyor.”
"ÇOCUĞA ‘HAYIR’ DEMEYİ ÖĞRETMEK GEREKİYOR"
İlk adımda çocuk ile cinsellik hakkında açıkça konuşmayı gerçekleştirdikten sonra çocuğa hangi bölgelerinin özel olduğunun öğretileceği ikinci adıma geçilmesi gerektiğini belirten Barlas, “Hangi bölgeleri özel, bu bölgelere kimler dokunabilir, kimler dokunamaz, hangi koşullar altında dokunulduğunda bir sıkıntı değildir, hangi koşullar altında sıkıntıdır? gibi başlıklar altında çok açık bir şekilde çocuğa bunların öğretilmesi gerekir. Daha sonra ise üçüncü adımda çocuğa, ‘hayır’ demeyi öğretmek gerekir. Çocuk, özel bölgelerine dokunulmaması gereken bir olay yaşadığında bağırmayı, hayır demeyi ve sınır çekmeyi kesinlikle yapması, bunun utanılacak bir şey olmadığını bilmesi gerekir” dedi.
"YAKIN AKRABALAR DOKUNABİLİR ANLAYIŞI YANLIŞ"
Klinik Psikolog Duygu Barlas, ‘Bizim ülkemizde amca, dayı, teyze, kadın erkek fark etmeksizin çocuğun sınırlarına dalabilir, çocuğun özel bölgelerine dokunabilir gibi yaygın bir anlayış hakim’ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu aslında çok yanlış bir inanış ve algılayıştır. Çocuğun özel bilgelerine sadece doktor, o da annenin ve babanın gözetiminde bakabilir ve hatta yaş ilerledikçe karşı cins ebeveynin bile gerekmedikçe dokunmaması, bakmaması gerekir. Hatta bazı durumlarda yaş ilerledikçe aynı cinsten ebeveynin bile sınırlara özen göstermesi gerekir. Çocuğa kimlerin dokunabileceğini anlatırken akrabaları, sevdikleri değil de çok net bir şekilde kimlerin dokunabileceği söylenmesi gerekir. Ve dokunduğu anda, böyle bir şey olduğunda, ne yapması gerektiği kriz planı halinde anlatılmalıdır. Örneğin; hayır diye bağıracaksın, hemen benim yanıma koşacaksın, hemen babana söyleyeceksin, hemen bana söyleyeceksin diye çocuğa madde madde ne yapması gerektiğinin aktarılması gerekir.”
"ÇOCUK ÇİZDİĞİ RESİMLERDE İPUCU VEREBİLİR"
Alınabilecek tüm önlemler anlatılmasına rağmen halen cinsel istismar bulgularının olduğuna dikkat çeken Barlas, “Peki ebeveynler bunları nasıl anlayacak? Daha küçük yaş grubuna baktığımız zaman çocuklar oyun ve resim aracılığıyla çok güzel ipuçları verebiliyor. Çoğu rehber öğretmen ve çoğu ilkokul öğretmeni resimlerle bunu anlayıp, ebeveynlere haber verebiliyor. Resmin haricinde oyun çağında olan 3-9 yaş arası çocuklar ise oyunlar aracılığıyla gösterebilir. Sadece resimle göstermek zorunda değildir. Oyun ve resmin haricinde çocukta bir takım olağan dışı belirtiler de görülebiliyor” dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Klinik Psikolog Duygu Barlas, cinsel istismara maruz kalan çocuklarda görülebilecek olağandışı belirtilerden şöyle bahsetti:
“Alt ıslatmalarının olması, tuvaletle ilgili sorunların olması, gece kabuslarında artışların olması veya yeniden başlaması, hırçınlıkların olması, çok belirgin olan bir başka belirti ise; yaşına uyumlu olmayan cinsel eylemlerde bulunması, aşırı cinselleşmiş davranışlar göstermesidir. Bazen hiçbir bulgu bu kadar aşikar bir şekilde kendini göstermeyebilir. Çocuk daha depresif, daha kaygılı olarak da mesaj verebiliyor. Çocukların göstermesi dışında önleme aşamasına baktığımızda çocuğa cinsellik hakkında bir eğitim verilmesi, ne yapması gerektiği ile ilgili maddeler belirlenmesi ve bunların haricinde ebeveynler çocuklarını 2-3 günde bir gözlemlemeleri gerekir. ‘Bugün okulda kimlerle beraberdin, oyunlardan ne oynadın, bugününü paylaşmak ister misin, anlatmak ister misin?’ gibi sorular sorulmalıdır.”
"EBEVEYNLERİN ÇOCUKLA SOHBET ETMESİ ÇOK ÖNEMLİ"
Çocukla ne kadar iç içe olunursa, ne kadar çok gözlemlenebilirse, ne kadar çok sohbet edebilirse çocuğun o kadar yakınlık duyacağının ve iç dünyasını anlatmaya çalışacağının altını çizen Barlas, “O yüzden cinsel istismarı veya diğer istismarları önleyebilecek en güzel yaklaşımlardan bir tanesi ebeveynlerin çocuğuyla yakın olması ve onunla sohbet edebilmeyi, konuşmayı bilmesidir. Bunun haricinde çocukla olan bu gözlemin dışında anne ve baba dış dünyayı da gözlemlemelidir. ‘Öğretmeni nasıl birisi, müdürü nasıl birisi, akrabalarla olan ilişkisi nedir, başka eve gittiğinde nerde oynuyor, kiminle oynuyor, yaşıtları var mı yoksa yaşından büyükler mi var, onu acaba gözlemleyebilecek başka yetişkin biri var mı?’ gibi tüm bu soruları kendilerine soruyor olmaları gerekiyor” diye konuştu.
"CİNSEL İSTİSMAR EN AZA İNDİRİLEBİLİR"
Elbette her şeyin yapılmasına karşın cinsel istismar olabileceğini söyleyen Barlas, “Ancak bütün bunları uygularsak en aza indirmiş oluruz. Öncelikle cinsellik hakkında çok rahat konuşulmalı, cinsellik hakkında eğitim verilmeli, cinsellik hakkında olumsuz bir şey yaşandığında bunu nasıl bildireceği hakkında bilgi verilmeli, bir kriz planı yapılmalı ve çocuğun gittiği yerler, çocuğun iç dünyası, çocuğun davranışı ebeveynler tarafından çok iyi bir şekilde gözlenmelidir. Eğer bu beş maddeye dikkat edilirse o zaman cinsel istismar riskini en aza indirmiş oluruz” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- 'Ev hapsi' kararının ardından ilk kez konuştu
- İstanbul Barosu hakkında soruşturma!