Tutuklu sayısı 31 oldu
Emniyet'teki cemaatçilere yönelik operasyonda Yurt Atayün ve 10 polis daha cezaevinde...
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 114 polise “casusluk ve usulsüz dinleme” iddialarıyla yapılan ancak cemaate yakın isimleri hedef aldığı savunulan operasyon kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 11 kişi tutuklandı. Mahkeme, Atayün ile beraber tutuklanan 11 kişinin devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan tutuklanmasına karar verdi. Aralarında eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse ve Gafur Ataç’ın da aralarında bulunduğu 8 kişi haklarında yeterli delil olmasına karşın hakimlikçe sorguları yapılmadığından, 30 kişi ise casusluk suçunu işlediklerine dair tutuklamayı gerektirir sorumluluk noktasında yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı. Operasyonda toplam 31 kişi tutuklanmış oldu.
İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi İslam Çiçek, savunmasını aldığı 32 şüpheli ve sorgu yapmadan dosya üzerinden işlem yaptığı 17 şüpheliyle ilgili önceki gece 21.00’da açıklayacağını duyurduğu kararını ancak gece yarısı açıklayabildi. Hakim İslam Çiçek’in gece yarısı tüm şüphelilerin yüzüne karşı okuduğu 115 sayfalık sorgu zabtı ve kararında, Yurt Atayün, Erhan Körtek, Ensar Doğan, Aytekin Koçak, Ali Fuat Altıntaş, Abdulkadir Ağır, Yunusemre Uzunoğlu, Şahin Akdeniz, Serdar Bayraktutan, Muhammed Kaya ve Mehmet Örs’ün tutuklanmasına karar verildiğini bildirdi. İfadesi alınamayan şüpheli 17 polisin de aralarında bulunduğu 38 kişi ise serbest bırakıldı.
Sorgulamayı yapan İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Atayün’ün de aralarında bulunduğu 11 şüphelinin tutuklanmasına gerekçe olarak, soruşturmaya çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci, yazar, iş adamları ve devlet kurumlarındaki görevliler, vakıf, dernek gibi kuruluşların başkan ve görevlilerinin dahil edilmesini gösterdi. Listedeki isimler arasında ise şu isimler yer aldı: “ Faruk Koca - AKP eski milletvekili - işadamı), Mustafa Varank - Başbakan Danışmanı, Sefer Turan - Başbakanlık danışmanı, - Ali Sarıkaya - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yardımcısı, Haydar Baş- BTP Genel Başkanı, İbrahim Karagül -Yenişafak Genel Yayın Yönetmeni, Mustafa İslamoğlu- İlahiyatçı yazar, Adnan İnanç - Hilal TV Genel yayın yönetmeni, Kemal Öztürk - AA yönetim Kurulu Başkanı - Başbakan Eski Basın Danışmanı, Sıtkı Ayan- Son Petrolün sahibi, Bülent Yıldırım - İHH Başkanı.”
Kararda, eski AKP milletvekili Faruk Koca’nın Kudüs Ordusu Terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya çıkarılması için kullandığı telefonların dinlendiği kaydedildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve özel kalemi Edip Ali Yavuz ile olan bir takım iletişimlerinin kayıt altına alındığının vurgulandığı kararda, bunlardan bir kısımın da tape dökümleri yapılmak sureti ile yazılı hale getirildiği belirtildi. Söz konusu iletişimlerin bir kısmının içeriklerinin devlet güvenliği açısından önem arz ettiği, bu kapsamda gizli kalması gerektiği düşünülen çok sayıda görüşmenin tapelerinin olduğu aktarıldı. Yapılan tape dökümlerinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın terör örgütü üyesi gibi gösterilerek “Emin” kod adı verildiği öne sürüldü.
Tesadüf değil
Dinlemelerin kod adı verilerek yapıldığının aktarıldığı kararda, dinlemeler sonucu elde edilen verilerin içeriklerinin devlet güvenliği açsısından önem arzettiği ve gizli kalması gereken bilgiler olduğu vurgulandı. Kararda, bu bilgilerin temini ile siyasal ve askeri casusluk suçunun oluşacağı, anlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
“Zira ülke Başbakanının diğer ülke Cumhurbaşkanları, Başbakanları ile onlarca dakika görüşmelerinin dinlenmesi ve kayıt altına alınmasının tesadüf olamayacağı, bu dinlemelerin gerçek kişilerin kimliklerinin mahkemelerden saklanarak yargıyı yanılttıkları, eksik ve yanlış bilgi verilmek suretiyle yapılan dinlemeleri amaç dışı kullandıkları, bizzat dinlemeyi yapan kişilerin dinlemelerinin içeriği ve hangi amaç için kullanılacağı konusunda bilgilerinin olmayabileceği ancak sorumluluk noktasında rütbeli görevlilerin ham dinlemelerin hangi kısmının çıkarılıp hangi kısmının çıkarılmayacağına karar verdikleri, bu noktada içeriğine vakıf oldukları anlaşılmaktadır.”
Haberdar olmama olasılığı yok
Şüphelilerin üzerlerine atılı devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve resmi belgede sahtecilik suçları yönünden emniyette rütbeli olduklarının ifade edildiği kararda, şüphelilerin uzun süre çalıştıkları, çok sayıda dinleme ve takip kararının altına imzalarının bulunduğu, dolayısı ile içeriklerinden haberdar olmamalarının mümkün olmadığı belirtildi. Böylece suç işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesi olduğunun belirtildiği kararda, tutuklama verilen suçlar için yasada ön görülen ceza miktarı, suçun nitelikli ve önemli suçlardan olduğu, devlet sırlarına karşı suçlardan sayıldığı, bu sebeple tutuklama nedeninin var olduğu kaydedildi. Söz konusu suçlar için kanunda düzenlenen cezanın alt ve üst miktarları göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu, soruşturmanın devam ettiği, delillerin yok edilme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin bulunduğu kaydedildi. Hakimlik, adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suçlara şüpheliler açısından yetersiz kalacağı kanaatine varıldığını kaydetti.
“Direnç gösterdiler”
Kararda, sorgu sürecinde yaşanan sıkıntılara da yer verildi. Bir kısım şüphelilerin savunmaları alınmamış olsa da 4 günün üzerinde sürekli olarak sorgu yapıldığı, tüm iyi niyet çabalarına rağmen şüpheli avukatlarının savunma yaptırmama konusunda sorgu hakimliğine direnç gösterdikleri iddia edildi. Avukatların sürekli taleplerde bulunduğu, reddedilmesine karşın bu taleplerin sonunun gelmediği kaydedildi. Kararda, sağlıklı ve güvenli sorgu ortamının kalmadığı aktarılarak, avukatların sorguyu gereksiz yere uzatmak için her türlü yolu denedikleri savunuldu. İlk iki gün bazı şüphelilerin birkaç savunma ile 20 sayfaya yakın ifade verdiği belirtildi.
49 şüpheliye 3’er avukat eklendiğinde toplamda 196 kişinin saatlerce dinlenmesi durumunda bir kısıtlama getirilemediği taktirde bu sorgunun günlerce uzayabileceğinin belirtildiği kararda, bunun savunma hakkının kısıtlanması değil savunma hakkının kötüye kullanılması olabileceği ifade edildi.
Hukuk içinde yaptık
Kararın açıklanmasından sonra serbest bırakılan polisler adliye önünde açıklama yaptı. Eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Müdürü Şube Müdürü Ömer Köse “Ne yaptıysak hukuk içinde yaptık” dedi. Emniyet Amiri Gaffur Ataç ise “Yapılanlar kanuna uymuyor. Hakkımı helal etmiyorum. Bizim namaz kılmamız bile engellendi. Beklediğimiz asgari insani muameleydi” diye konuştu.
Polis memuru Kazım Aksoy da Adnan Menderes’i örnek göstererek “Menderes, demokrasi mücadelesinde nasıl bir bedel ödedi, biz de rüşvet ve yolsuzluk mücadelesinde bedel ödememiz gerekiyordu. Onu ödedik” yorumunda bulundu.
Emniyet Amiri Oğuzhan Ceylan da yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Tayinimin çıktığı Zonguldak Devrek’te ev tutmak için gittiğimde öğretmenevinden apar topar gözaltına alınıp, İstanbul’da o gurur duyduğum şubeme gittiğimde koluma kelepçe takmaları ve beni o nezarete atmaları çok ağırıma gitti. Benim için en utanç verici şey budur.”
Metris Cezaevi’ne götürüldüler
Tutuklanan 11 polis, saat 03.00’da geniş güvenlik önlemleri altında Metris Cezaevi’ne götürüldü. Çevik kuvvet otobüsü içerisinde zırhlı ve sivil polis araçları eşliğinde cezaevine getirilen 11 kişiden bazılarının kendilerini bekleyen yakınlarına el salladığı görüldü.
22 Temmuz günü sahur vakti başlayan operasyonda 8 polis, “resmi belgede sahtecilik” ve “kişilerin arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması” suçlamasıyla, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın da olduğu 12 polis şefi de “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Resmi belgede sahtecilik ve kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etme” suçlamalarından tutuklanmıştı.
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!