Tutuklamaya sevk edilen Boğaziçili öğrencilerin tamamı serbest bırakıldı

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemler nedeniyle gözaltına alınan 51 kişi, emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildi. Öğrencilerin tamamı serbest bırakıldı.

Tutuklamaya sevk edilen Boğaziçili öğrencilerin tamamı serbest bırakıldı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.02.2021 - 02:34

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü önünden gözaltına alınan öğrenciler için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 30'u için tutuklama, 12'si için ev hapsi talebinde bulunuldu. Tutuklamaya sevk edilen Boğaziçili öğrencilerin tamamı serbest bırakıldı.

Öte yandan Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, 51 kişinin "kişi hürriyetini yoksun kılma, kamu malına zarar verme ve 2911 sayılı Kanun'a muhalefet etmek" suçlarından gözaltına alındığı belirtildi.

SERBEST BIRAKILAN ÖĞRENCİLERDEN İLK AÇIKLAMA

Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan öğrenciler, yaptıkları ilk açıklamada, "Arkadaşlarımızın acilen serbest bırakılmalarını istiyoruz. Kayyum zulmü bitene kadar mücadelemiz devam edecek" ifadelerini kullandılar.

Öte yandan tutuklamaya sevk kararına karşı çıkan Boğaziçili öğrenciler, tencere tava çalarak kararı protesto ediyor.

AVUKAT DAYANIŞMASI: BİR AVUKAT, MAHKEME SALONU GİRİŞİNDE İTİLDİ

Avukat Dayanışması, bir kadın meslektaşlarının mahkeme salonu girişinde itildiğini duyururken, paylaşılan mesajda şu ifadeler kullanıldı:

"Bir kadın meslektaşımız kimliği belirsiz bir şahıs tarafından itildi, kim olduğunun tespit edilmesini isterken o şahsı mahkemenin arka kapısından çıkarmaya çalışıyorlar. Bu kişi hakkında tutanak tutulmasını istediğimiz için şahıs oradan kaçırılmaya çalışıyor."

Avukatların konuya ilişkin tutanak tuttuğu belirtildi.

BOĞAZİÇİLİ ÖĞRENCİLERDEN ADLİYE ÖNÜNDE DESTEK

Boğaziçi Üniversitesi’nde 1 Şubat'ta gözaltına alınan 51 öğrenci Çağlayan Adliyesi’ne getirildi. Arkadaşları adliye önünde basın açıklamasında bulundu.

Boğaziçili öğrencilerin yaptığı açıklama şöyle:

1 Şubat Pazartesi günü 51 öğrenci okulumuz içinden gözaltına alındı. İki gün içinde bu sayı yaklaşık 350'ye ulaştı. Bugün, gözaltına alınan arkadaşlarımız için Çağlayan Adliyesinin önündeyiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz!

Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum olarak atanması, yıllardır yasadığımız olağanüstü hal uygulamalarının bir başka örneği olarak karsımıza çıktı.

Bugün hiçbir şekilde şiddet içermeyen eylemlerimize polis saldırıları gerçekleştiriliyor.

Güney Kapıya yürüyen 108 arkadaşımız “Aşağı Bak” denilerek, hiçbir gerekçe olmaksızın polis şiddetiyle gözaltına alındı.

Üniversitemize atanan kayyum tarafından açık cezaevine dönüştürülen okuldan dışarı çıkmamıza polis tarafından izin verilmedi, okulun içine kapatıldık.

Güney Meydan'da herhangi bir şiddet söz konusu olmadan, demokratik şekilde devam ettirdiğimiz eylemimize kayyumun okula soktuğu yüzlerce polis tarafından müdahale edildi, 51 arkadaşımız mukavemet göstermemelerine rağmen şiddete maruz bırakılarak gözaltına alındı.

Okulumuzda faaliyet yürüten LGBTİ+ çalışmaları kulübü, siyasi iktidarın desteği ile başlatılan hedef gösterme ve linç kampanyaları sonucunda kayyum Melih Bulu tarafından kapatıldı.

Öte yandan dün Kadıköy’de yapılması planlanan dayanışma eylemimize okuldan ulaşımımız engellendi, arkadaşlarımız otobüsten zorla indirilerek gözaltına alındı. Kadıköy’de ise yüzlerce kişi orantısız polis şiddetine maruz kaldı.

Üniversitemiz bu atamanın ilk gününden beri barikatlarla, TOMA’larla, Akreplerle, uzun namlulu silahlarla abluka altında. Bir aydır üniversitenin bütün bileşenleri bu hukuksuzluğa ve polis şiddetine karşı direngen dayanışmasını sürdürüyor. En başından beri taleplerimiz sadece üniversitemiz özelinde değil, bütün Türkiye’de eşitlikçi, demokratik, özgür ve özerk bir üniversite sistemine yönelik oldu. Tam da bu yüzden Türkiye’nin farklı yerlerinden atanmış kayyumlara ses çıkaran herkesle dayanışma içinde olabildik.

Bütün saldırılara, hedef göstermelere, zora ve zorbalığa karşın hep aynı şeyi söyledik: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz! Üniversitemizin kapısına kelepçe vurulması, evlerimizin gece yarısı basılması, hukuksuz bir şekilde yapılan gözaltı ve tutuklamalar bizleri yıldırmadı ve yıldıramayacak. Ayrıştırma çabalarına ve kulüp kapatılmalarına rağmen burada yeniden bir aradayız. Asla boyun eğmeyeceğiz! Bizler, muktedirlerin hayalini dahi kuramayacakları haklı ve onurlu bir yerden sesleniyoruz. Bir kere daha taleplerimizi yineliyoruz:

- Gözaltına alınan ve tutuklanan bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır!

- Üniversitemizi abluka altına alan polis ordusu geri çekilmelidir!

- Başta Melih Bulu olmak üzere tüm kayyum rektörler derhal istifa etmelidir!

- Rektörlük seçimleri üniversitelerin tüm bileşenlerinin katılımıyla yapılmalıdır!

Aşağı bakmayacağız!

ADLİYEDE BEKLEYİŞ SÜRÜYOR

Boğaziçi direnişinde gözaltına alınanların sebest bırakılması için adliyede bekleyiş sürüyor. Çok sayıda yurttaşın bulunduğu Çağlayan Adliyesi'nde bekleyişini sürdürenler arasında Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri Ali Şeker, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkılu, Mahmut Tanal, Turan Aydoğan ve bağımsız milletvekili Ahmet Şık da bulunuyor.

'15 ÖĞRENCİNİN İFADELERİ ALINDI, DİĞERLERİNİN İŞLEMLERİ DEVAM EDİYOR'

Konuya ilişkin açıklama yapan CHP'li Milletvekili Ali Şeker, 15 öğrencinin ifadeleri alındı, diğer öğrencilerin ifadeleri alınmaya devam ediyor. 9 savcı ifade alma işlemine devam ediyor. Suçlamalardan biri de Melih Bulu'nun makam aracının lastiklerinin indirilmesi! Bu komik suçlamalarla bu kadar gencin gözaltında tutulması hukuksuzluktur. Demokratik haklarını kullanan gençlerin yanındayız. Melih bulu derhal istifa etmelidir." dedi.

TANAL: İNSANLARI PEŞİNEN SUÇLU İLAN ETMEK SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİR

Çağlayan Adliyesi önünde bulunan CHP Milletvekili Mahmut Tanal da, gözaltındaki kişilerin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Tanal, “Gözaltına alınan öğrencilere yemek verilmediğine dair iddialar var” diye konuştu.

Tanal, şöyle devam etti:

"Anayasamızın 38'inci maddesi diyor ki; mahkumiyet kararı kesinleşinceye kadar herkes masumdur. Siz Cumhurbaşkanı da olsanız, Bakan da olsanız, milletvekili de olsanız mahkumiyet kararı kesinleşinceye kadar anayasanın 38'inci maddesi uyarınca olağan üstü hal dahil olmak üzere masumiyet karinesinden vazgeçemezsiniz. İnsanları peşinen suçlu ilan etmek suç teşkil etmektedir.

Aslında İçişleri Bakanı ülkede sorunları en aza indirmesi gereken bakanlık iken; sorunları sürekli büyüyen sürekli kamuoyuna meşgul eden, sorunları gittikçe kaos haline getiren bir bakanlık haline dönüşmüştür. Soylu'nun bu tavrından vazgeçmesini talep ediyoruz"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon