Türkmen dramı

Rusya’nın havadan, Esad’ın karadan vurarak ilerlediği Bayır Bucak Türkmen bölgesinde tam bir insani dram yaşanıyor. Yamadi Kampı’na yerleştirilenler de güvenlik riski nedeniyle Yayladağı ilçesine getiriliyor. 29 ve 30 Ocak’ta 1635 kişi Yayladağı’na getirildi.

Türkmen dramı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.02.2016 - 05:57

Rusya’nın havadan, Esad’ın karadan vurarak ilerlediği Bayır Bucak Türkmen bölgesinde tam bir insani dram yaşanıyor. Tabela üzerinde 6 bin 300 nüfusu gözüken Yayladağı’ın nüfusunun, savaştan kaçan Suriyelilerin eklenmesiyle 30 bini aştığı söyleniyor. Sınıra sıfır noktada olan Yayladağı aslında örtülü bir askeri bölge. Köylere çıkan her yol, askerler tarafından kesilmiş.

Yayladağı’na doğru Hatay’dan çıkıldığında ilk olarak polis güvenlik noktasını geçiliyor. Önümüzde plakasız bir AFAD aracı Yayladağı’na giderken dikkatimizi çekiyor. Yayladağı’na girmeden önce ilk askeri arama noktası ile karşılaşılıyor. Özel silahlarla donatımlı zırhlı Ejder aracıyla yolu kesen askerler kimlik kontrolü yapıyor.

İlk adresimiz Yayladağı Sınır Kapısı oluyor. Daha ilçeye varır varmaz, sınırın diğer tarafından yükselen patlama sesleri kulaklarımızı çınlatıyor. Halk, Esad askerlerinin Kızıldağ’dan Türkmen Bayır bölgesini top ve tanklarla vurduğunu anlatıyor. Sınır kapısındaki görevliler, karşı tarafın Esad yönetimi altında olduğuna dikkati çekti. Aylık ancak 30 kişinin bu sınır kapısını kullanarak Suriye’ye geçtiği anlatıldı.

Yasak bölgeler

Türkmenlerin sınırdan geçtikleri noktaya gitmek istiyoruz. Suriye’deki Yamadi kampı, Aşağı Pulluyazı, Yukarı Pulluyazı ile Güvençi Köyü üçgeninin tam karşısında yer alıyor. Ancak bu köylere girişler kapatılmış ve bir nevi bu alan askeri yasak bölge ilan edilmiş. Kızılçat Köyü girişindeki askeri karakoldakiler, yolu keserek köylere gidenlere kimlik kontrolü yapıyor. Köylüler dışında özellikle gazeteciler ve diğer siviller içeri alınmıyor.

Ancak arama noktasını atlatıp üç köye doğru yola çıkıyoruz. Köylerin dışında sınıra giden ara yollar asker tarafından tutulmuş. Her yolun başında zırhlı bir araç da bekliyor. Buraya çok sayıda AFAD, UMKE araçları ile minibüslerin gidip geldiği görülüyor. İlk karşımıza çıkan Aşağı Pulluyazı Köyü oluyor. Türkmenlerin geçtiği sınır bölgesine gitmek istiyoruz ancak yine jandarma engeli ile karşılaşıyoruz.

Yukarı Pulluyazı Köyü’nü aşıp Güveççi Köyü’ne ulaşıyoruz. Buranın hâkim tepesine aynı isimle bir karakol konuşlanmış. Karakolun hemen karşı tepesini Suriye toprakları oluşturuyor. Burada Arapların oluşturduğu bir çadırkent görülüyor. Askerler, Güveççi’de oluşturulmak istenilen kamp bölgesine gidişimize izin vermiyor. Bir komutan, “Buraya nasıl girdiniz. Çabuk çıkın yoksa sizin için de bizim için de sıkıntı olur” diyor. Çoğunluğunu çocuk, kadın ve yaşlı olan Türkmenler, minibüslerle Kızılay’a ait Yayladağı Transit Deposu’na getiriliyor. 29 ve 30 Ocak tarihlerinde toplam 1635 kişi Yayladağı’na getirildi. Kimlik verilen ailelerin bir kısmı akrabalarının yanına, diğerleri ise Hatay, Antep ve Urfa’daki barınma merkezlerine sevk edildi.

İsmi okunan gitti

Türkmen erkeğin meydanda toplandığı, bir görevlinin isimlerini okuduğu dikkati çekiyor. İsmi listede okunanlar, minibüslere binerek askeri bölgeden AFAD’ın kiraladığı araçlarla sınıra doğru gitti. Bu kişilerin nereye gittiğinizi sorduğumuzda, “Bir kısmı Türkmen bölgesindeki araçlarını kontrol etmek için gidiyor ama çoğunluğu savaşmak amacıyla yola çıkıyor” dedi. Bir Türkmen, bölgeye savaşmak için gitmek isteyenlerin Yayladağı Emniyeti’nden izin almak zorunda olduklarını anlattı.

Türkiye savaşa girmesin diye dua ediyorum

Dün gün boyunca yaklaşık bin 500 Türkmen ve Arap aile Yayladağı’a getirildi. Transit deposunda tam bir dram yaşanıyor. Kaldıkları köylerden veya Yamadi kampından apar topar aldıkları eşyalarla Yayladağı’na gelenlerin tümüne hüzün hâkim. Bunlardan biri de 60 yaşındaki Ayşe Şerşi... Kulakları duymayan eşi Muhammet ve zihinsel engelli oğlu Rami ile Türkiye’ye sığındı. Şerşi, eşyalarıyla Yayladağı’nın ortasında kalakalmış. Akrabası olmadığı için sığınacak bir evi olmayan Şerşi ailesi, Yayladağı’ndaki kampa da alınmamış. Bu nedenle akşama kadar aile, transit deposu denilen alanda soğukta beklemek zorunda kaldı. Yamadi’de üç gün kaldıklarını anlatan Ayşe Şerşi, “nizam” dedikleri Esad askerlerinin buraya yaklaştığını belirterek, “Havada da tayyareler uçuyor. Bir oğlum ve 3 kızım Lazkiye’den çıkamadı. Köylerimiz bombalandı” dedi.

Müslümanlar sattı

74 yaşındaki Huriye Kabakçı da eşi ve bir kızıyla Yayladağı’a gelmiş. Yamadi’de bir hafta kaldıklarını anlatan Kabakçı, “Bayır’da köyümüz vardı. Tayyere geldi bombaladı. Köyler hep yakılıp yıkıldı, harap oldu. Bir oğlum şehit oldu. Bir oğlum Lazkiye’de. Suriyeliler, ‘Müslümanlar bizi sattı’ diyor. 5 sene oldu, hiçbir Arap ülkesi bize yardım etmedi” diye konuştu.

Ne olacak böyle?

4 yıldır Yayladağı’daki kampta kalan Türkmen Behçet Acus, iki gündür Kızıldağ’daki atışların arttığına dikkati çekerken, “Ne olacak böyle? Türkiye savaşa girmesin diye dua ediyorum” diye konuştu. Acus, 17 yaşındaki oğlunun Bayır bölgesinde savaştığını anlatırken gözleri dalıyor... Şerşi ailesinin durumuna da üzülen Acus, “Bu insanları nereye götüreceğim. Kimse sahip çıkmıyor” diye yakındı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler