'Türkiye'de ensest belli bir sosyal sınıfa ait değil'
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Nüfus Bilimleri Derneği Başkanı Doç. Dr. Alanur Çavlin Bozbeyoğlu, Türkiye'de ensest ilişkinin belli bir sosyal sınıfa ait olmadığına dikkat çekti.
Türkiye’de ensest sorunu üzerine yapılmış ilk rapor çalışması olan “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak” adlı raporu hayata geçiren; Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Nüfus Bilimleri Derneği Başkanı Doç. Dr. Alanur Çavlin Bozbeyoğlu toplumda yaygın olan ancak birçok nedenden dolayı dile getirilemeyen ensest sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Ünlü sunucu Murat Başol'un öz yeğeni ile görüntülerinin ortaya çıkması üzerine gündeme gelen ensest ilişki sorunu hakkında Birgün'den Meltem Yılmaz'ın sorularını yanıtlayan Bozbeyoğlu, Türkiye’de ensest saldırganların belli bir sosyal sınıfa ait olmadığına dikkat çekti. Bozbeyoğlu, ensestin açığa çıkmasının da çok zor olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Türkiye’de doğrudan, enseste maruz kaldığı için hizmet alma yaklaşımı çok az. Ensest ilişki genellikle gebelik, sahipsiz bir çocuk bulunması ya da gebelik sırasında yaşanan kanama nedeniyle hastane kaydına girmesiyle açığa çıkıyor. Çocukların okulda olayı anlatması ile evden kaçmaları da, ensestin en yaygın açığa çıkma biçimi.”
2007 yılında, Türkiye’nin ilk ensest raporunu kamuoyuyla paylaşan isimsiniz. Bu rapor nasıl hazırlandı ve Türkiye’de ensest gerçeğine dair ne gibi sonuçlar ortaya çıkardı?
“Türkiye’de ensest sorununu anlamak” başlıklı raporumuz, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun mali desteğiyle, Nüfusbilim Derneği’nin, ensest konusunda doğrudan veya dolaylı bir şekilde uzman olan 98 isimle yaptığı niteliksel görüşmelerle hazırladığı bir rapor. Biz, bu rapor aracılığıyla, rakamlardan ziyade, Türkiye’de ensestin durumu nedir bunu anlamaya çalıştık. Öncelikle gördük ki, enseste maruz kalan çocuklar hem kız hem de erkek çocuklar oluyor. Görürde kız çocukların daha fazla olmasının sebebi ise gebelik gibi nedenlerle kız çocuklarının adli vakalarla daha fazla ortaya çıkıyor oluşu. Ama diğer yandan, kadının ikinci sırada olduğu bir hiyerarşide yaşıyor olmamız, kız çocuklarının ensest konunda da daha dezavantajlı olmasının bir nedeni olabilir. Raporun bir diğer önemli sonucu da, ensest vakalarında ilk sırada babanın geliyor olması. Babayı abi, dede ve amca takip ediyor. Üvey baba tacizi bizim ülkemizde Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’ya kıyasla daha az çünkü oralarda ikinci evlilikler daha fazla.
Cinsel saldırı faillerinin baba, abi gibi, birinci dereceden kan bağı olan kişilerden oluşması, söz konusu cinsel saldırıyı çok daha farklı bir boyuta taşıyor herhalde.
Elbette. Ensestte çok önemli bir sorun daha var ki, o da çocuğun kaçabileceği başka bir yer yok. Çocuk için en güvenli alanlar olması gereken evi, odası ve yatağı, ensest vakalarda çocuğun “kaçamadığı alanlar” haline dönüşüyor.
Ensest saldırılar genellikle çocuk kaç yaşındayken başlıyor, ne zaman son buluyor? Ya da buluyor mu?
Ağırlıklı olarak 9- 10 yaş civarına tekabül eden ön ergenlikte başlayıp, çocuğun dışarıya söyleme olanaklarının oluştuğu ve gebe kalma riskinin arttığı 14- 15 yaşlarında son buluyor. Ve fakat yine yaygın örüntülerden bir tanesi de şu ki, babanın ensest saldırısı, büyük çocuktan küçük çocuğa geçiyor. Yani bir evde üç kız kardeşin üçünün de baba tarafından cinsel saldırıya uğraması durumu söz konusu.
Faillerin ortak özellikleri var mıdır? Sosyal sınıf ensest vakalarında etkili mi?
Kesinlikle hayır. Ensest, belirli sosyal sınıftan insanların sorunu değil. Failler arasında işsiz de var, profesyonel mesleklerden insanlar da. Ancak ne oluyor biliyor musunuz? Biz ensesti adli vakalardan duyuyoruz ve daha çok sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerin vakaları adliyeye yansıyor. Çünkü yüksek ekonomik sınıflarda bulunan ailelerde bu sorun gizli bir şekilde çözülüyor. Boşanma aşamasında boşanmanın gerçek nedeni dile getirilmiyor ya da çocuk psikiyatri yardımı alacağı zaman devlet hastanesinden değil, özelden yardım alıyor. Yoksul kişilerin ise böyle bir şansı yok. Dahası, Türkiye yoksul bir ülke. Yoksulumuz sayıca fazla olunca, istismarcılar arasında da sayısı fazla oluyor.
Ensest failleri aynı zamanda pedofil midir?
Hayır, çoğunlukla değil. Türkiye’de cinsel saldırı üzerine çalışan bir adli psikiyatrist, rapor sürecinde oldukça detaylı bilgi paylaşımında bulunmuştu bizimle. Pedofiller sadece çocuklarla cinsel ilişki arzulayan kişiler. Ensest failleri öyle değil. Bunlar evliler ve eşleriyle de cinsel ilişkiye giriyorlar. Bakın, ensest bir istismar şekli, daha zayıf bir insanı istismar etme biçimi.
Yani ensest faillerinin psikolojik problemleri, alkol sorunları, şiddet eğilimleri olması gerekmiyor?
Hayır, gerekmiyor. Her türden insan var. Son derece muhafazakar yaşam tarzı olup dini inançların dışardan gözlemlediğimiz kişiler de var, daha modern yaşam biçimi olan insan da var. Ama ailede eğer başka sorunlar varsa, başta şiddet ve yoksulluk gibi, olay daha çözümsüz hale geliyor.
Ensest zanlısı bir babanın mahkemedeki ifadesini unutamıyorum: Bahçemde yetiştirdiğim ağacın ilk meyvesine ben bakacağım gibi bir yaklaşımla açıklamıştı eylemini. Merak ediyorum, ensest faili bir baba, kendini baba olarak görüp de hakkı olduğunu mu düşünür yoksa çocuğuna dışardan bir gözle bakıp onu bir yabancı gibi mi konumlandırır?
Herkes, kendisi ne yaşıyorsa normali o oluyor. Elbette kendisini çocuğu babası olarak görüyor ama babası olmasını, çocuğa bakma ve çocuğun istedikleri için ona yol açma sorumluluğu olarak değil, çocuğun sahibi olması ve istediğini yapabilmesi olarak görüyor. Sözünü ettiğiniz meyve-ağaç hikayesi çok yaygın, adam babalığı oradan kuruyor.
Ensest saldırganlar, aile içinde yaşanan istismarı, aynı aile içinde gizlemek için nasıl bir yol izliyor?
Ensest bilinçli bir saldırı biçimi. Bu saldırganlar çocuğu yalnız yakalamak için plan yapıyorlar. Dahası, “bu çocuk zaten hikayeler anlatır, yalan söyler” gibi imaj yaratarak çocuğun yardım almasını engelliyorlar. Çocuğa hediyeler verip ödüllendiriyorlar ya da cinsel olarak istismar ettiği çocuğu daha fazla severek o çocukta bir ayrıcalık hissi uyandırıyorlar.
Mağdurlar nasıl bir psikolojik süreçten geçiyor? Olayın çok erken yaşta başlamasıyla geç başlaması arasında, mağdur psikolojisi açısından ne gibi farklılıklar var?
Raporumuzu hazırlarken gördük ki, olay çok küçük yaşta başlamışsa çocuğun normal duygularını kaybetmesi söz konusu. Daha ileri yaşlarda başlamışsa, çocuklar ortada çok yanlış bir şey olduğunu anlıyorlar. Çok küçük yaşlarda başlamışa yine rahatsız oldukları, istemedikleri bir eylem var ama bunun bir babayla olmaması gereken bir şey olduğunu tanımlamaları mümkün olmuyor. Bedenlerine yapılan şeyden hoşlanmıyor ve kaçınmaya çalışıyorlar ama buna bir anlam yükleyemiyorlar. Zira okulun olmadığı yaşlarda çocuğun sosyal hayatı evle sınırlı. Evde ne yaşanıyorsa o kadarını biliyor. Bu nedenle okulda verilen eğitim hayati önem taşıyor istismara uğrayan çocuklar açısından. Ancak ensest saldırıya kaç yaşında uğramış olursa olsun, uzun süren psikolojik desteklere ihtiyaç duruyorlar. Uzmanlar nasıl ki saldırganın kişisel özellikleri varsa, mağdurların da kişisel özellikleri olduğunu söylüyorlar. Bazı çocuklar bununla daha mücadele edebilme kabiliyeti geliştiriyor, bazı çocuklar daha kırılgan oluyor. Ama şurası kesin ki istismarcı dışındaki aile üyelerinden destek alan çocuklar çok daha hızlı yol alabiliyor.
Ensest vakaları en sık hangi biçimlerde açığa çıkıyor?
Doğrudan, enseste maruz kaldığı için hizmet alma yaklaşımı çok az. Öncelikle adli süreçte ortaya çıkıyor. Bu adli süreç gebelik olur, sahipsiz bir çocuk bulunması olur ya da gebelik sırasında yaşanan kanama nedeniyle hastane kaydına girmesiyle olur. Çocukların okulda olayı anlatması ile evden kaçmaları da, ensestin en yaygın açığa çıkma biçimi.
Anne nerede duruyor? Annenin suskun kaldığı pek çok olaya da tanık oluyoruz.
Annenin suskunluğu çok sık görülüyor ama bu annenin suçudur diyemeyiz. Anne dayak yediğinde de aileyi bozamıyor. Yani aile dışında bir yaşama şekli düşünemiyor pek çok nedenden dolayı. Anne nasıl fark etmez deniliyor ama nasıl fark etsin, beklenmedik bir durumdan söz ediyoruz. Kondurmuyorlar. Ayrıca, saldırgan, annenin de görmeyeceği şekilde çocuğu istismar ediyor. Anne görse bile, gördüğünün doğru olmadığını kabul ediyor, böyle bir şeye ihtimal vermiyor. Anne profesyonel bir uzman değil ki, o ailede bir aktör. Ama sonuç olarak ensest vakalarının ortaya çıktığı pek çok durumda annenin çocuğun tarafında olmasının ciddi bir rolü olduğu da göz ardı edilemez. Bir de saldırganın abi olduğu durumları düşünün, bu durum çok daha zor bir anne için. İki çocuğundan biri mağdur biri saldırgan. Bu ne biçim anne demeden önce, annenin bir insan olarak o zor durumun içinde kendisinin de mağdur olduğunu unutmayalım. Öğretmenler de benzer şekilde ne yapacağını bilmiyor, örneğin çocuğa “intihar etme numarası yap, baban sana saldırmasın” diyen öğretmenler var. Öneri çok kötü ama daha kötüsü öğretmenin doğru öneri getirebileceği bir sistem olmaması.
Kadın dernekleri federasyonunun 2014’te yayımladığı ve önceki gün tekrar gündeme gelen raporuna göre Türkiye’de ensest oranı yüzde 40. Bu oran size gerçekçi geliyor mu?
Ülkemizde, her ülkede olduğu gibi, hem medeni kanunda, hem geleneklerde, hem de dinde yakın akrabaların evlenme kuralları vardır. Bu kurallar dışına çıkan ilişki biçimleri gördüğümüzde, bunları yadırgarız ama bu ilişki biçimleri illa ki ensest saldırı değildir. Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün 2014’te yaptığı Türkiye’de Aile İçi Şiddet araştırmasına rakam için bakmak doğru olur. Türkiye’yi yansıtan en gerçekçi rakamı o çalışma ortaya çıkarmıştı. Görüştüğümüz 15-59 yaş arası kadınlara, 15 yaşından önce cinsel istismara uğrayıp uğramadıklarını sorduk. Kadınların yüzde 9’u 15 yaşından önce cinsel istismara uğradıklarını, bu yüzde 9’un yarısı da aile bireyleri tarafından cinsel istismara uğradıklarını belirttiler. Tabii, muhakkak ki Türkiye’de ensest yüzde 4.5’in üstündedir zira herkes söylemiyor ama yüzde 40 çok iddialı.
Söz konusu rapor acaba ensest tanımını çok geniş tuttuğu için mi rakam bu derece yüksek çıktı?
Ben de öyle düşünüyorum. Çok küçük yaşta yakın akrabayla evlendirme yaygın bizde. Ancak bu ensest değil kadının insan hakları sorunudur, çocuk gelin sorunudur. Toplumdaki evliliklerin dörtte biri bu şekilde.
Peki toplumsal yapı ensest olgusunu nasıl etkiliyor ve şekillendiriyor?
Toplumsal yapımız bireyden önce aileyi öne çıkara bir yapı. Yani aileye zarar gelmemesi için, mağdur çocuk kurban edilebiliyor. Çocuk sahibi olmayı çok isteriz ama çocuğun birey olarak kıymetinin yüksek olduğu bir toplumsal yapıdan bahsetmiyoruz ne yazık ki. Oysa enseste karşı mücadelede aile ilişkilerini değiştirmeden bir yol izlemek mümkün değil. Aksi halde ailenin devamı için mağdur çocuk yalnız bırakılıyor.
Öyleyse Kadın Bakanlığından Aile Bakanlığına geçmiş olmanın, ensest vakalarında da olumsuz bir etkisi oldu?
Doğrudan Aile Bakanlığı ensest rakamlarını elbette artırmaz. Ancak bakanlığın genel olarak hizmet verme hatta veri toplama birimi, birey değil aile olunca birey ikinci plana atılıyor. Bireyin ikinci planda olduğu, ailenin birinci planda olduğu bir toplumda, ensest gibi cinsel istismarlar gizli kalıyor. Pek çok durumun gizlenmesini kolaylaştırıyor. Bu nedenle kadın bakanlığından aile bakanlığına geçmiş olması, diğer alanlarda olduğu gibi, ensesti de dolaylı olarak yükseltiyor. Ayrıca, biz raporu hazırladığımız 10 yıl önce devletin ilgisinin şimdikinden fazla olduğunu söyleyebilirim.
Ensest vakalarında cezalar yeterli midir ve ne yapılmalı, nasıl mücadele edilmeli?
Ensest hukukta ayrı bir tanıma sahip değil. Ancak ceza kanununda, çocuğa bakmakla yükümlü olan bireyler tarafından bir istismar gelirse cezaların hakim tarafından artırılması hükmü var. Bu öğretmenin istismarında da geçerli, ceza hakimin takdirine kalmış. Ama zaten o aşamaya kadar gelmek çok zor. Bizde o aşamaya kadar çocuklar çok yıpratılıyor, çok fazla sorgulanıyor, çok fazla bekletiliyor; gebelik varsa gebeliğin sonlandırılması için alınan kararlar çok yavaş oluyor, çocuk hem psikolojik hem de bedensel olarak yıpratılıyor. Böyle durumlar için izlenmesi gereken eylem planları standardına göre uygulanmıyor. Olay açığa çıktıktan sonra da, okul değiştirmek, yer değiştirmek , saldırgan ailede para getiren kişiyse onun yerini alacak birini sağlamak gibi çok zor süreçler bekliyor mağduru ve aileyi. Çok disiplinli bir süreç gerekiyor yani, sadece çocuk değil; çocuk ve aile için. Bu nedenle ben ceza aşamasını geçtim, o aşamaya gelmeyi de, o aşamadan sonra ailelerin ayakta kalmasını sağlamayı da beceremiyoruz.
*****
Doğruluk kaynağı…
Ensest vakalarda çocuk yalan söylüyor mu gibi bir kuşku da doğuyor. Çocuk böyle bir konuda yalan söyler mi?
Tabii ki çocuklar pek çok konuda yalan söyler ama yaşı itibariyle karşılaşma olasılığı olmayan cinsel davranışlarda nasıl yalan söylesin? Uzmanların yaşa göre yöntemleri var ve hiç yanılmadıklarını ifade ediyorlar. Ve bu yöntemler, çocukların cinsel istismarda yalan söylemediğini, doğruyu söylediğini ortaya koyuyor. İkincisi de bu çok ayıp bir konu olduğu için bunun üzerinden yalan söylemek çocuğa prim kazandırmaz. O neden başka konuda yalan söyleyen bir çocuk bile bu konuda yalan söylemez.
Kimi uzmanlardan, küçük kardeşleri aynı odada yatırmayın uyarıları geliyor. Haklı buluyor musunuz?
Uzmanlar, çocukların küçük cinsel oyunlarıyla ensest saldırıyı birbirinden ayırıyorlar. Yakın yaşlardaki çocukların birbirleriyle oynadıkları cinsel oyunlar istismar değil. Aileler elbette yaşam şekillerine ve koşullarına göre çocukların odalarını ayırabilirler. Ancak ensestte, arada yaş farkı olan, birinin cinsel arzuları bildiği, ergenlik çağını bitirmiş, bedensel olarak aktif olan istismarcıdan bahsediyoruz.
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!