Kılıçdaroğlu: Halkı kandırmaya yönelik teklife her şeye rağmen evet diyeceğiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programında gazeteciler Erdem Gül, İsmail Saymaz ve Nedim Şener'in sorularını yanıtladı.

'Dokunulmazlıkların kalkmasını istiyoruz. Siyasetçi bedel öder. Biz de bedel ödemekten korkmuyoruz' diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

DOKUNULMAZLIK

Dokunulmazlıkların kalkmasını istiyoruz. Siyasetçi bedel öder. Biz de bedel ödemekten korkmuyoruz.Mevcut dosyası varsa böyle bir iddia varsa. Diyelim ki herhangi bir milletvekilinin yolsuzluk dosyası çıktı. Bunu kapsamıyor. Bağımsız olmayan yargı, yazarı hapse atıyor; biz de atılmayı göze aldık. Biz dokunulmazlık zırhının ardına asla saklanmak istemiyoruz. Bakanların da dokunulmazlıkları kalksın, mevcut ya da eski bakanlar hangisi olursa. Hiç kimsenin olmayacak. Başbakan dahil. Eğer bunlar yürekliyse, bakanların da dokunulmazlığını kaldırıyoruz derler.

İstismar yapılmasını engel olmak için 'evet' diyoruz. Anayasaya aykırı halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor. Bu hükümete ve aldığı kararların hiçbirine güvenmiyorum. Yargılanan milletvekilleri haklarını savunabilirler. Halkı kandırmaya yönelik teklife her şeye rağmen evet diyeceğiz.Korkacak bir şeyimiz yok, hiç kimsenin dokunulmazlığı olmasın. Bir bedel ödenecekse demokrasi adına onu ödeyeceğiz. Meclis'e polisin girmesi doğru değildir. Meclis Başkanı'nın buna izin vereceğine inanmıyorum. Anayasaya aykırı düzenleme geliyor. Buna rağmen biz evet diyoruz. Bizim yaptığımız düzenleme hukuka aykırı değil.

YARGI

12 Eylül yargısı bunlardan daha düzgündü. 100 üzerinden yargının aldığı puan 39. Ülkede yani yargı yok. O açıdan bir karar almalıyız. Her şeyi göze almalıyız. Güzel sözlerle artık yürümüyor. Hani varya yokuştan aşağıya bir araba gider freni boşalmıştır, nereye çarpacağı bilinmez. Türkiye'de öyle.

Adalet Bakanı'na yat deseler yatacak kalk deseler kalkacak. HSYK üyelerinin bir kısmı cemaatçi bir kısmı AKP'li bir kısmı MHP'li. Yargı bizim elimizde diyorlar. Biz de diyoruz ki, 'gel arkadaş bedel ödeyeceğiz'. Sert olma noktasına geldik. Ne diyorlarsa daha ağırını söyleyeceğim.

Yargı yasama yürütme ellerinde, kendileri de söylüyorlar zaten.

SORU VE CEVAP

-Yeter aşamasına ne zaman geldiniz?

Büyük buluşma diye toplantı yaptık. STK'leri, meslek örgütlerini davet ettik. Bu ülkede tam demokrasi, bağımsız yargı istiyorsak diye 16 madde sıraladık. Katılan bütün kuruluşlar itiraz etmedi. O toplantılarla başladı bu süreç

-Hangi kuruluşlar var?

Bütün kuruluşlar var, başkanları gelmedi ama görevlendirilen kişiler geldi.

Geçen 'ortak vicdan' diye açıklama yaptılar. AKP'ye yakın kuruluşlar. Aslında o 'ortak çıkar'. Allahı kitabı yok bunların. Hukuk içinde kalarak en sert söylemi her yerde gerçekleştireceğiz. Karşımızdaki grup dini istismar eden, devleti sömüren bir grup. Diplomatik dilde, çalmak dersiniz. Adam ben hırsızım diyor. Hırsızsan kardeşim sana diyeceğim bu.

SÖYLEM İTİRAFI

Bu zamana kadar çok yumuşak gittik. AB'ye de anlattılar biz ileri demokrasiyi getiriyoruz dediler. Şimdi Avrupa da gerçek yüzlerini anladı.

Can Dündar ve Erdem Gül'ün serbest kalması değişikliğe işaret değil mi?

Yargıda bağımsızlar da var. Namusuyla hareket eden yargıçlar da var. Özellikle seçilmiş yargıçların atandığını çok iyi biliyoruz. Açılacaksa savcı soruşturma açmalı.

CHP'nin eylemlerde de sertleşmesi olacak mı?

Cam çerçeve kırmayız. Ben buna karşıyım. Hukukun elverdiği şekilde. Koşullar ne gösterir bilmiyorum. Fiilen darbe döneminin içindeyiz. Ne kadar hızlı atlatırsak iyi olur.

CHP İzmir'de kimlikler sızdırıldı mı?

Tek hedefleri CHP'yi suçlamak. Bilgi işlemin başındaki arkadaşımız Erdal Aksünger. Dava dosyasında CHP bile bakmıyor. Pazarlayan satan AKP hükümetinin kendisi. Operasyon yapıldı mı yapıldı. Yargılandı mı yargılandı. Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım. Teknik olarak kimden çıktığı belli olur. Kimlik bilgileri CHP'den sızsaydı, kadınların kızlık soyadı da olurdu Erdal Bey'e gidin sorun. İsmet Berkan defalarca yazdı, satılıyor diye. AKP il örgütünden yapıldığı bilgisi geldi ama netleşmedi.

Bütün kişisel bilgileri siz pazara girdiniz, siz benim özel bilgilerimi hangi sebeple pazarlıyorsunuz? 12 kişi sen bunu sattın ben de seni hapse attım bitti gitti.

Kilis'e roket atıldı, bununla ilgili görüşünüz nedir?

Kilis şuanda patlamaya hazır bir il konumunda, Suriyelilere ait dükkanlar yağmalandı. Kilis'te ciddi bir sorun var ve bu sorunun aşılması lazım. Aşılabilir mi? Çok zor. Kilisli'den çok Suriyeli var Kilis'te. 

'ENSAR'ın önüne yattınız' sözünden tepki aldınız. Sizce haklı mıydı?

Hayır. Haber Birgün gazetesinde yayımlandı. Biz hemen oraya kadın vekillerimiz ve parti meclisinden oluşan bir heyet gönderdik. Gittiler görüştüler, kırmadan ve afişe etmeden gidip geldiler. Raporu okuyunca içim kan ağladı. Aileden sorumlu bakan, 'bir kereden bir şey olmaz' dedi. 'Nasıl anne, nasıl bakan?' dedim. Psikologlar dedi ki, bu tarz olaylarda bir kereden bir şey olmaz en tehlikeli söz. Bu laf üzerine emin olun ben daha hafifini söylemişim. Ben susuyorum, 12 Mart- 5 Nisan 3 hafta sonra konuşuyorum. TBMM'de konuşan Lale Akın'ı kim savunacak? Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar Ensar'ı savundu? Müsaade edin de çocukları ve mağdur aileleri ben savunayım. Evet Ensar'ın önüne yattılar.

Daha önce yine CNN Türk'te Enver Aysever'in programında bu ifadelerin aynısını kullanmıştım. Ben halka hitap ediyorum. Halkın anladığı dil budur. 'Önüne yatmak' tabirinin iki anlamı vardır. Başka türlü kullanmak konuyu saptırmaktır. Ensar Vakfı'nın önüne yattı dediğim Aile Bakanı'na en hafifini söylemişim. Aynısını yine kullanırım.

ERDOĞAN'IN YEMİNİ

Hırsızı savunan için hangi deyimi kullanıyım? Tarafsız olmak için namusu ve şerefi adına yemin etti mi? Etti. Peki ne oldu. Daha önce söyledim, 'Onda namus da yok şeref de'.

Genellemeyi ben doğru bulmam ama Ensar Vakfı yanlış yaptı. Yasa dışı ev açtı. Kim izin verdi? Milli eğitim müdürü, vali göz yumdu. Bu evlerden 10 binin üzerinde olduğu söyleniyor. Bu evlerde çok şey oluyor. Aileler gidilip ikna ediliyor. Ensar Vakfı'nın müdahil olması kendini kurtarmak için. Davadan vazgeçildiği zaman daha kolay kurtarılıcaktır. Devlet devlet olsa, bunların tamamını ortaya çıkarır. O savcı Ensar'a bu evleri nasıl açtınız sorusunu soracak mı?

9-10 yaşındaki çocukları kaçak evlerde barındırıyorsunuz. Bu çocuklar burada istismar ediliyorlar. Bu kişi Karaman'dan kalkıyor Konya Ereğli'ye gidiyor, çocukları götürüyor. Ensar, 'çocukları nereye götürüyorsun' diye sormuyor. Aileler, Ensar'a KAİMDER'e verdik çocukları diyorlar, bunlar ortaya çıkan gerçekler. Aileden sorumlu bakan ya da Milli Eğitim Bakanı sorgulamıyor. Sadece Ensar'dan da bahsetmiyoruz. Bu tarz çok vakıf var.

Ensar bizimle iletişime geçmedi. Bütün olaylar bürokrasinin önünde oluyor. Size açıkça yalan söylüyorlar. 'Bizimle beş ay çalıştı' diyor. Ne beş ayı?

Bir kenti düşünün, güzel şeylerle anılmak ister. Karaman, Karamanoğlu ile anılmak ister. Böyle bir olayın orada olması bölge halkını üzmüştür. Üzülmeyin. Bunların araştırılması ve ortaya çıkarılması güzel şeyler. Bir kişiye en ağır cezayı vermekle de yetmiyor. Bu eğitmenlere bu paraları kim veriyor? Bunları soruşturmaları lazım.

Ben bir camiayı töhmet altında bırakmıyorum. Diyorsunuz ki, 'buradan yola çıkıp bir camiayı suçlamak', aileler çocukları kimlere veriyor? Buralara. Şimdi diyorlar ki bu evler bizim değil. Evlerin açılmasını yasalara aykırı olduğunu biliyorlar. Bu vakfın gerekli şeyleri yapması lazım. Kamuoyuna, 'biz yasadışı ev açtık, çocuklara sahip çıkamadık' desinler. Dedikleri anda ne olur? Savcıların harekete geçmesi gerekir. Yasadışı bir şeyi kamu görevlisinin bildirmesi lazım. Burada aksine örtüyorlar. Ensar'ın yöneticileri bana, niye çocuklara sahip çıkmadıklarını açıklasın.