Türk diplomata düzenlenen suikastın ulusal ve bölgesel boyutları
“Türkiye’nin güvenliği, Türkiye’den sağlanamaz”. Türk güvenlik bürokrasisinden sık sık duyduğumuz bu değerlendirmeyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İnlerine gireceğiz” diye siyasi söyleme çevirdi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi başkenti Erbil’de Türk diplomat Osman Köse’ye yönelik suikast, bölgede yeni ve tehlikeli bir sürecin başlangıcı olabilir mi?
Konuyu açık kaynaklardan derlediğimiz bilgiler ışığında anlamaya çalışacağız.
1 Eylem niye gerçekleştirildi, hedef kim?
Eylemi gerçekleştirdiği düşünülen PKK. Örgütle son 3 yılda yürütülen mücadele, örgütün durumu, eylemin niye gerçekleştirildiğinin de yanıtını veriyor. Son dönemde Türkiye, kalıcı olarak Irak’ın kuzeyinde daha önce olmadığı kadar güneye, Sidekan’a kadar indi. Terörle mücadele bölgesindeki kamuoyu önderleriyle görüştüğümüzde, “Alan hâkimiyetinin net biçimde güvenlik güçlerinde olduğu” yorumlarını duyduk. Son örnek Tunceli’de, içimizi burkan Ayaz, Nupelda kardeşlerin yaşamını yitirmesiyle yaşanan olay. Teknik açıdan bakınca, “Örgüt, kırsala bıraktığı patlayıcı ve benzer malzemelerin hedefe ulaşmasını sağlayamıyor”. Tersine tüm toplumdan tepki toplayacak sonuçlara yol açıyor.
Bir başka değerlendirme, “Eskiden örgüt, sohbet sırasında kendisini eleştiren insanları bulundukları şehrin dışına sürgüne gönderirdi. Bu artık söz konusu değil” şeklinde... İçeriden iki örnek böyle.
Irak’ın kuzeyine yönelik kalıcı operasyonlar, örgütü bu bölgede de tarihinde ilk kez sıkıştırdı. Lider militanlara yönelik nokta operasyonlar ciddi psikolojik etkiler bırakıyor. Örgütün mevcut baskıya cevap için bu eylemi yaptığı konusuna kimse itiraz etmiyor.
Kuşkusuz birinci hedef Türkiye. Ancak, örgütün Barzani yönetimine de ciddi mesajlar vermek istediği açık. Çünkü olay yeri Erbil’in en korunaklı ve lüks semti. Barzani istihbaratı etkinliği çerçevesinde düşünüldüğünde, eylem bölgesel yönetim açısından da ciddi şekilde otorite sarsıcı. Bölgesel yönetim Türkiye’nin operasyonlarına itiraz etmiyor. Hatta ileride Türk birliklerinin bulundukları bölgeyi bölgesel yönetime bırakma konusunda uzlaşı sağlandığı da dillendiriliyor. Türkiye yalnızca bölgesel yönetimle değil, Irak merkezi hükümetiyle de iyi dönemini yaşıyor. Erdoğan’ın basına yansıyan, “Sincar yeni bir kandil olmayacak, orası temizlendi” sözlerini unutmamalı. Yani mesaj üç merkeze.
2 Olayın bölgesel boyutu var mı?
Saldırı, Türk diplomat kimliğini taşıyan kişilere yönelik olması açısından bir ilk. Zamanlama dikkat çekiyor. Haziran ayı sonunda yürütülen dış ziyaretler kapsamında Türkiye savunduğu politikalardan geri adım atmadı. Kendince kararlılığını sürdürdü. Uzun süredir “Fırat’ın doğusu” olarak Türk politik söyleminde yerini bulan konuda, 1200 kilometrelik sınırın güneyinde de Ankara kararlı tutumunu korumaya çalışıyor. Soruyu yanıtlayalım: Olayın bölgesel boyutu kesinlikle var.
Ankara’da, suikastı gerçekleştirenlere “eylem ve istihbari” destek verildiğinin de açık olduğu dile getiriliyor.
O zaman soruyu sorabiliriz: Türkiye’nin bölgesel ve toplam tavrına “farklı yanıtlar” verilmeye başlanacağı bir döneme mi giriliyor?
Yanıtı, gelişmeler gösterecek...
<haber-dikey:1494828>
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında karar açıklandı!
- DEM Parti açıklamayı erteledi
- Yolcu otobüsü şarampole devrildi
- Erdoğan'dan yeni 'asgari ücret' açıklaması
- Mahkemenin kararı bekleniyor!
- Sendikalara 'grev', Erdoğan'a 'istifa' çağrısı!
- Suriye'deki son durum ne?
- Yurtdışı seyahatte yeni dönem 1 Ocak'ta başlıyor
- Teğmen Ebru Eroğlu'nun savunması ortaya çıktı!
- Türk Böbrek Vakfı Başkanı 'pestisit' kabusunu anlattı