The Irishman Netflix’te
Martin Scorsese, 10 yıllık projesi The Irishman’i sonunda Netflix’ten destek alarak gerçekleştirdi. Oyuncu kadrosunda Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Harvey Keitel gibi dev isimler yer alıyor. The Irishman, zaman, kibir, pişmanlık, ihanet, bağışlanma üzerine dramatik bir gerilim.
“Geçmişi yeniden yaratmayı seviyorum. Dünya özellikle 90’larda değişmeye başlayınca yerimde olmadığımın bilincine vardım. Yeni medyatik formlar, yeni teknolojiler, yeni düşünce biçimleri, Soğuk Savaş sonrası, 11 Eylül sonrası benim zamanlarım değil. Ne benim kültürüm ne de ait olduğum toplum. Anlattığım öykülerin çağdaş yaşamın özelliklerini, günümüz dünyasını kullanmadan anlamlı olmalarını nasıl sağlayabilirim ? Dönem filmleri, çağdaş sorunların dikkatimi dağıtmadan olayların özüne odaklanmamı sağlıyor. Hepimiz yaşlanıyoruz. Neden bunlarla yorulayım, en Iyisi hepsinden olabildiğince uzaklaşmak. Bu yeni filmleri Izlemiyorum, yeni yazarları okumuyorum demek değil. Dönemleri, eski zamanları yaratmak için geçmişe dönüyorum” diyor 1942 doğumlu, Taksi Şoförü, Öfkeli Boğa, Komedi Kralı, Günaha Son Çağrı, Sıkı Dostlar, Casino, Para Avcısı’nın yönetmeni Martin Scorsese.
Scorsese’nin The Irishman’I tam 10 yıllık bir proje. Hollywood’da bu filmi asla yapamayacağını söyleyen sinemacıya Netflix kanalı ekonomik destek verdi. “Gereken bütçeyi toplayamadık. Dijital efektle gençleştirme Için para bulamadık. Film zamandan, akıp giden zamandan söz ediyor. Bizim de çok zamanımız kalmadı. Seçim yapıp hemen karar vermeliydim. Tamam, yeterince zaman kaybettik, bu filmi yapmalıyım dedim. Fazla bekleyemeyiz, ya şimdi ya da hiç” diyen Scorsese, Netflix’in The Irishman’i ABD’inde sinema salonlarında gösterim garantisi verdiğini de belirtiyor.
The Irishman, Charles Brandt’ın 2004 tarihli romanı I Heard You Paint Houses: Frank “The Irishman” Sheeran and Closing the Case of Jimmy Hoffa’dan uyarlama. Öykü, 1950’lerden 2000’lere dek uzanıyor, ikinci adam, mafya tetikçisi, işçi sendikası üyesi Frank Sheeran’ın (Robert De Niro) gözünden anlatılıyor. Sheeran, 2. Dünya Savaşı’na katılmış eski asker, sıradan bir karakter. Mafyanın önde gelen adamı Russell Bufalino (Joe Pesci) ile tanışınca yaşamı değişiveriyor. Bufalino’nun üstünde Angelo Bruno (Harvey Keitel) Var. İşçi Sendikası lideri Jimmy Hoffa (Al Pacino) etkili konuşmalarıyla, karizmatik kişiliğiyle kitleleri ardından sürüklüyor. Sonunda Jimmy onu destekleyenleri, arkasında kimler olduğunu, iplerin kimlerin elinde olduğunu unutuveriyor. “Benim sendikam, ben yoksam sendika da yoktur” dilyor. Yerini unutunca da sonunu hazırlıyor. Bu öyle bir zaman ki tüm liderler ard arda öldürülüyorlar. John F. Kennedy suikasti, Martin Luther King cinayeti, Malcolm X, Küba krizi, Fidel Castro, Domuzlar Körfezi Çıkartması, Vietnam Savaşı. ABD’nin başkanını indirenler sendika başkanını da indiriyorlar. Hükümet, büyük şirketler, mafya, organize suç çeteleri hepsi içiçe.
Martin Scorsese, öylesine bir atmosfer ve dünya kuruyor ki Izleyiciyi olayların tam ortasına sokuveriyor. Entrika, gizem, anlatı yayı açısından izleyicinin bu evreni ve atmosferi deneyimlemesini istiyor. Öyküyü yavaşlatıyor, ayrıntılara giriyor, algılama zamanı tanıyor. Bu duragan, yavaş anlatımı sürdürerek seyirciyi şartlandırıyor. İzleyici bir şey olacağını hissediyor ama ne zaman olacağını kestiremiyor. Ayrıntılar Izleyicinin odaklanmasını, dikkatinin sürmesini sağlıyor. Dönemi yansıtan ayrıntılı bir müzik seçimi yapılmış. The Irishman’le Martin Scorsese yaratıcı bir usta olduğunu yeniden kanıtlıyor.
Yeni formlar denediğini açıklayan Scorsese duraganlık, sabit kadrajlar, plansekanslarla yepyeni bir anlatım dili kullanıyor. Mafya filmi izlememize, bu türün uzmanlarının elinden çıkmasına karşın ritm beklenmedik ölçüde yavaş, ağır. Scorsese seyirciyi şaşırtıyor adeta. 3 saat 29 dakikalık filmde Scorsese, Robert De Niro’yla dokuzuncu, Joe Pesci’yle dördüncü, Harvey Keitel’le altıncı, Al Pacino’yla Ilk kez çalışıyor.
Finalde, herkesin göçtüğünü, kimsenin kalmadığını görüyoruz. Sheeran’ı yaşlılar yurdunda ziyaret eden FBI ajanları ona “Kimi koruyorsunuz ? Geride Hoffa’nın ailesi kaldı, ona ne olduğunu bilmeden yaşıyorlar” diyorlar. Frank Sheeran herşeyin bittiğine inanmıyor,onu ortadan kaldıracakları günü bekliyor. “Kapıyı aralık bırakın, kapatmayın” diyor.
The Irishman, zaman, kibir, pişmanlık, bağışlanma, yaşama tutunma, ihanet, üstüne bir çalışma.
The Irishman Yönetmen: Martin Scorsese/ Senaryo: Steve Zaillian Müzik: Robbie Robertson /Görüntü yönetmeni: Rodrigo Prieto Kurgu: Thelma Schoonmaker /Yapım: Netflix /Oyuncular: Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Harvey Keitel, Anna Paquin, Ray Romano, Stephen Graham /Süre :3 saat 29 dakika.
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben o gün tecavüze uğramadım diye...'
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama
- Sürecin şifreleri!
- İstanbul'da sahilde 2 ceset bulundu