Tahir Elçi Davası başladı: Sanıklar kim, iddianamede neler var?
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin 28 Kasım 2015'te Sur ilçesinde yaptığı bir basın açıklamasından sonra silahlı çatışmada başından vurularak öldürülmesiyle ilgili dava bugün Diyarbakır'da başladı. İddianamede 3 polis ile PKK üyesi olmakla suçlanan bir kişi sanık olarak geçiyor. Hatice Kamer'in haberi.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin 28 Kasım 2015'te Sur ilçesinde yaptığı bir basın açıklamasından sonra silahlı çatışmada başından vurularak öldürülmesiyle ilgili dava bugün Diyarbakır'da başladı.
Yaklaşık 5 yıl süren soruşturmada 3 başsavcı değişti ve 40 sayfalık bir iddianame hazırladı.
10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 3 Nisan 2020'de kabul ettiği iddianamede, Başlıkçılarbaşı'nda PKK'lılarca öldürülen polis memurları Cengiz Erdur ve Ahmet Çiftaslan'ın davası da Elçi'nin davasıyla birleştirildi.
Sanıklar kim, hangi cezalar talep ediliyor?
İddianame dosyasında 3 polis ile PKK üyesi olmakla suçlanan bir kişi sanık olarak geçiyor.
PKK üyeliğiyle suçlanan ve firari olan Uğur Yakışır, "İki polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak"tan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi "olası kastla öldürmek"ten 20 yıl, polis memuru S.T yi "öldürmeye teşebbüsten" 20 yıl ve "izinsiz silah bulundurmaktan" 5 yıl olmak üzere, toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Üç sanık polis F.T, M.S. ve S.T. için ise "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede neler var?
İddianamede olay günü orada bulunan 24 polis ile PKK üyeliğiyle suçlanan Masum Gürkan ve Uğur Yakışır'ın itirafları ve beyanları da yer alıyor. Beyanlarda "Tahir Elçi'nin sürekli olarak barış istediğini söylemesi nedeniyle savaş stratejisi gereği örgüt tarafından verilen kararla öldürüldüğü" iddia edildi.
Diyarbakır Barosu'nun Londra Üniversitesi'nde faaliyet gösteren Forensic Architecture Goldsmiths isimli enstitüden olayı ile ilgili 13 Aralık 2018 tarihinde bilimsel yöntemlerle hazırlattığı görsel ve işitsel veri analiz raporu da iddianamede yer aldı.
https://www.youtube.com/watch?v=mhlXIskm_kQ&feature=youtu.be
Rapora göre Tahir Elçi'nin "saat yaklaşık 10:55'te 7 saniye 12 karelik bir süre diliminde tek bir mermi ile vurularak öldürüldüğü, örgüt mensuplarının ikisinin de öldürücü atış yapmış oldukları" tespitine yer verildi.
Sanık polislerin ifadesinde ne var?
Şüpheli üç polisten biri olan F.T, 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede grup amiri olarak görev yaptığını, örgüt üyeliğiyle suçlanan ikinci kişinin sokağa girdiği sırada kendilerine ateş açınca, şahıs kaçıncıya kadar ona ateş ettiğini söyledi.
Silahında 15 adet mermi olduğunu, kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını söyleyen F.T, şahsa ateş ettikten sonra şarjörde mermi olup olmadığını hatırlamadığını, iki şahıs olay yerinden geçtikten sonra sokağın ortasına doğru cami kapısının hizasına geldiğini, bu sırada Dört Ayaklı Minare'nin arka ayaklarında bir şahsın yerde yattığını gördüğünü aktardı:
"Ben şahsın baro başkanı olduğunu sonradan öğrendim... Tahir Elçi'nin vurulma anını görmedim. Zira Tahir Elçi'ye ben ateş etmedim. Tahir ELÇİ benim atış menzilimde değildi ve bu şahsı kimin vurduğunu görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum"
Elçi'nin yaptığı Kürtçe açıklamayı Türkçe'ye çevirmekle görevli polis memuru M.S de 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede, silah seslerini duyduktan sonra sokağa kaçan iki örgüt mensubunu gördüğünü, arkadakinin sağ elinde silah olduğunu ve sokağa koşarken ateş ettiğini, bunun üzerine silahını bu şahsın ayağında doğrultarak ateş etmeye çalıştığını ama şarjörü tam olarak takılı olmadığı için silahın ateş almadığını ifade etti:
"Silaha alttan vurarak şarjörü sabitledim. Bunun üzerine ilk atışımı şahsın ayağına doğru yaptım. Şahıs benim hizama geldiğinde tam bana silahı fırlatacağı sırada, silahı ateşlememle şahıs sokağın diğer tarafında duvar tarafına sendeleyerek gitti. O şekilde duvar kenarından koşmaya başladı. Bu atıştan sonra 2-3 atış daha yaptım. Zira mermim bitmişti. Hatırladığım kadarıyla silahımda 15 adet mermi bulunmaktaydı. Ben son atışı yaptığımda yüzüm Dört Ayaklı Minarenin tam karşısındaki duvara bakıyordu. Hakeza hedef hattımda son baktığım yerdi. Son atışı yaptığım anda göz ucuyla Dört Ayaklı Minarenin ayağına baktığımda bir şahsın yerde yattığını gördüm. İlk anda bu şahsın Tahir Elçi olduğunu anlamamıştım. "
9 Ocak 2020 tarihinde ifade veren üçüncü şüpheli polis memuru S.T ise silah seslerini duyduktan yaklaşık bir dakika sonra ilk örgüt mensubunun önünden geçtiğini görünce ona ateş ettiğini, ikinci şahıs da geçince ona da 5-6 el ateş ettiğini, ikinci şahsın arkası dönük bir vaziyette kendisine doğru bir el ateş ettiğini, sol karın boşluğumdan yaralandığını belirtti:
"Sol karın boşluğumdan giren mermi belimden çıkmıştı. Buna ilişkin raporlar vardır. Ben yaralandıktan sonra bulunduğum yere çöktüm. Herhangi bir şekilde ateş etmedim. Ben olay anında Tahir Elçi'yi görmedim."
Her üç şüpheli polis de suçlamaları kabul etmeyip Tahir Elçi'nin vurulma anını görmediklerini, onu vuran kişi ya da kişileri de bilmediklerini, olay anında silahlı şahsı durdurmak amacıyla ateş ettiklerini söylüyor.
Diyarbakır Barosu Başkanı: Faili meçhul cinayet haline getirip kapatma gibi bir eğilim vardı
Türkiye'deki 80 baro başkanlığına dayanışma çağrısı yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Türkiye'nin birçok barosunda 25 avukat ile yaklaşık 40 gündür dava dosyasına çalıştıklarını söyledi.
Soruşturma sürecinin beş yıla yayılmasının olağan bir durum olmadığını söyleyen Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın "kamu görevlilerinin şüpheli olduğu ya da suçlandığı davalarda bir cezasızlık politikası" olduğunu savundu.
Bu süre zarfında soruşturma giren tek yeni şeyin Diyarbakır Barosu'nun Londra'da hazırlatmış olduğu rapor olduğunu belirten Aydın "Onun dışında soruşturma makamının bu dosyaya bir katkısı olmadı" dedi:
"Niye bu kadar beklediler derseniz, acaba bu gecikmenin altında bir cezasızlık fikri var mı, elbette var, sebep buydu. Bu dosyayı bir şekilde kapatma, bir faili meçhul cinayet haline getirip kapatma gibi bir eğilim vardı. Ancak Diyarbakır Barosu'nun ve dost kurumların yoğun çabasılarıyla süreci buraya kadar getirebildik ama bu bitmedi, daha yeni başlıyor. Çünkü yargılama sürecine biz avukatlar daha yoğun bir şekilde katılabiliyoruz."
Şüpheli üç polisin halen görevlerinin başında olduğunu belirten Aydın, "Bu memurlar, davada delil toplamakla görevli teşkilatın içinde yer alıyor" diyerek bu durumun delilleri sağlıklı bir şekilde toplanması önünde büyük bir engel olduğunu savundu.
Sanıkların tamamının SEGBİS ile dinlenmesi için mahkemenin koyduğu ara karara karşı Diyarbakır Barosu, geçen hafta sanıkların duruşma salonunda hazır bulunması gerektiğini yönünde itirazda bulundu ama mahkeme bu konuda henüz bir karar vermedi:
"İtirazımızın sonucunu öğrenemedik ama biz bu davadaki tüm aktörlerin duruşma salonunda hazır bulunması, tarafların çapraz sorgu yapması gibi taleplerimizi yenileyeceğiz çünkü zaten kötü yapılmış bir soruşturma süreci, zaten iyi yapılmamış bir olay yeri inceleme tutanağı ile karşı karşıyayız. Bir de sanıkların mahkemeden kaçırılması ayrı bir krize sebep olur... Buradaki mücadelemiz, sadece duruşma salonunda değil, eğer adil olmayan bir karar çıkarsa, diğer yargı mercileri önünde de, AYM, belki AİHM önünde de bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz"
Avukat Neşet Girasun: Nerdesye laf olsun diye hazırlanmış bir iddianame
Tahir Elçi'nin ortağı ve Tahir Elçi Vakfı Başkan Yardımcısı olan avukat Neşet Girasun da davada Elçi ailesinin avukatlığını yapacak 25 isimden biri. Avukat Neşet Girasun da, sağlıksız bir soruşturma yapıldığını ve 4,5 yıldaki aksaklıkların, hukuksuzlukların, isteksizliğin ürünü olan bir iddianamenin ortaya çıktığını savundu.
Neşet Girasun, "Hem hukuken hem de beklentilerimizi karşılamayan sağlıksız bir iddianame hazırlandı, yargılamada iddianame dikkate alınacağı için bu durum, yargılamanın olumsuz seyretmesine sebebiyet verecektir ama Tahir Elçi'nin ailesinin avukatları, dostları ve Diyarbakır Barosu olarak böyle bir gidişata engel olmak için mücadele edeceğiz" dedi.
Girasun da, Aydın gibi, öldürülen iki polis memuru dosyasının Elçi dosyası ile birleştirilmesinin yanlış olduğunu savundu:
"MOBESE kayıtlarından polis memurlarının kim tarafından öldürüldüğü açıktı ama buna rağmen 4,5 yıl boyunca bu olayla ilgili bir iddianamenin düzenlenmeyip, Tahir Elçi davasıyla birleştirilmesi, tabiri caiz ise meselenin sulandırılması anlamına geliyor ve bu durum soruşturma makamının soruşturmaya ciddiyetsizliğini de gösteriyor. Neredeyse laf olsun diye bir iddianame düzenlenmiş diyebiliriz. Tahir Elçi'nin kişiliği, orada bulunma sebebi, muhtemel failleri dikkate alındığında, bu şekilde bir kurgu iyi niyetli değerlendirilemez. Elçi'yi öldüren kurşunun örgüt mensuplarının silahından çıkmadığı görüntülerden net anlaşılıyor, böyle bir realiteye karşı böyle bir iddianame düzenlemek kötü niyetli bir yaklaşımdır."
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!