Suyun da canı var

İnsanın yaşam kaynağı olan suya erişmek her geçen gün zorlaşıyor, aktivistler suyun insan hakkı olarak tanınmasını istiyor.

Suyun da canı var
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.03.2017 - 19:56

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1993’te 22 Mart’ı dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek için “Dünya Su Günü” ilan etti. Su Hakkı Kampanyası aktivistleri 2010’dan beri “Su yaşamdır” diyerek Türkiye’de “su hakkı”nın “insan hakkı” olarak tanınması için mücadele ediyor. Kampanya kurucuları Akgün İlhan ve Özdeş Özbay amaçlarını “Suyun azalması ve suya erişimin gittikçe zorlaşması nedeniyle suyun satılmasına, ticari bir meta olarak ele alınmasına karşı çıkmak temel felsefesimiz” diye özetliyor. Kampanya yürütücüleri çözüm için devlet politikasının değişmesi gerektiğini söylüyor.

Kampanya aktivistler, “Dünyada ve Türkiye’de suyun özelleştirilmesine, ticari bir meta olarak ele alınmasına; yeni HES’ler ve barajlar inşa ederek doğanın tahrip edilmesine, ekolojik dengenin bozulmasına karşı çıkan herkes için bir adres olmak, çığlıkların duyulabileceği bir platform olmak için çaba gösterdiklerini” belirtiyor.

Özdeş Özbay, “Su ticarileştirilemez ve metalaştırılamaz. Temiz suya ulaşım hakkı bazı ülkelerde insan hakkı olarak tanındı. Türkiye’de de zaten su kıt. Biz, bizim topraklarda suyun metalaştırılmasına ve ticarileştirilmesine önüne geçilmesi ve bu bir insan hakkı olarak görüldüğünde bir sonucu olarak temel ihtiyaçlara yetecek kadar olan suyun ücretsiz verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Belirli bir tonaja kadar ücretsiz onun üzerinin ücretlendirilmesi gerekiyor” diyor.

‘Suyumuz pahalı’

Su fiyatlarının sürekli arttığına dikkat çeken Akgün İlhan da şöyle konuşuyor: “Suyumuz pahalı. Dünyanın standartları var. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın tespiti var eğer bir hane halkının aylık gelirinin yüzde 2’si ve daha fazlası suya gidiyorsa o zaman o su çok pahalı kategorisine girer.”

2040 yılında 33 ülkeyi su sıkıntısı bekliyor

Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, 2040 yılında iklim değişikliği ile değişen yağış modelleri ve artan nüfusla yükselen su talebi nedeniyle, dünya genelindeki ülkelerin beşte birinde (33 ülke) ciddi derecelerde kuraklık ve su sıkıntısı beklendiğine dikkat çekti. Kumbur, “Türkiye bu listede 27. sırada yer almaktadır” diye konuştu. Kumbur şöyle devam etti: “Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2030 için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının yıllık 1120 metreküp civarında olacağı tahmin edilmektedir. Su yoksulluk sınırı bin metreküptür. Buna göre ülkemiz, Avrupa’nın su açısından en fakir ülkelerinden biriyken, Ortadoğu ülkelerine göre su zengini sayılmaktadır” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon