Soma mağduru aileye şok tehdit!

Soma’da eşini kaybeden Selda Sümer: Eşimi ve arkadaşlarını ‘Aman sus işinden olursun’ diye ölüme gönderdiler. Şimdi de bize sus diyorlar.

Yayınlanma: 10.06.2014 - 19:44
Abone Ol google-news

Meclis araştırma komisyonu üyeleri, Soma Kaymakmalığı’nda faciaya ilişkin brifing alırken, 20 metre ilerideki şehitlik anıtından Selda Sümer’in çığlığı yankılanıyordu. Ancak, eşi Gazi Osman Sümer’i madende kaybeden Selda Sümer’in sesini duyan yoktu. Zaten 9 yaşındaki Özgür ve 4 yaşındaki Oğuzhan’la birlikte kalan Sümer’in kapısını şimdiye kadar hiçbir devlet görevlisi çalmamış. Yalnızca sivil toplum kuruluşları yardım için ziline basmış. Ama o yardıma bağımlı olmak yerine, hakkını istiyor. Önce maden cinayetinin sorumlularının cezalandırılması, sonra da hakkı olanı almak için mücadele ediyor.

İlkokul mezunu Sümer’in kurduğu cümlelerde şimdi “sömürü, ezilenler, hak, mücadele” kelimeleri geçiyor. “Haklarımızı acıyla öğrendik” diyor, evindeki çarşaftan hazırladığı pankart kenarda hazır bekliyor. “Eşimi ve arkadaşlarını ‘Aman sus işinden olursun’ diye diye ölüme gönderdiler. Şimdi de bize ‘Aman sus yardımdan yararlanamazsın’ diyorlar. Ama artık sesimi kimse kesemez” diye konuşuyor.

Sümer 37 yaşında, madende can veren eşinden bir yaş küçük. Soma’ya, madende çalışmak için Isparta’dan göçmüşler. Hatta madendeki olumsuz koşullar nedeniyle bir ara memleketlerine geri dönmüşler, ancak “sigortalı iş” ve “çocukların geleceğini” göz önünde bulundurarak yeniden kömür diyarının yolunu tutmuşlar.

Eşiyle çalışma koşulları hakkında konuştuklarını dile getiren Selda Sümer şunları söylüyor:

“Mecburiyetten bu işi yapıyorlardı. İçerisinin hamam gibi olduğunu söylüyordu. ‘Kömür içten içten yanıyor’ diyordu. Zaten ayakları sırılsıklam geliyordu. Bunu yetkilelere de söylemişler. Kimsenin dikkate almadığı anlaşılıyor. Hasta da olsa işe gitmek zorundaydı, çünkü yevmiyeleri kesiliyordu. Biz taşeron diyorduk, meğer adları dayıbaşıymış, kömür az çıktığı zaman eşlerimize sürekli hakaretler, küfürler yağdırıyorlardı. Eşlerimize hayattayken saygı gösterilmediği gibi, ölülerine de saygı gösterilmedi. Buzhanelere taşındılar. Onu 274. kişi olarak teslim aldım. Artık, bizden sonrakiler aynı acıları yaşamasın diye mücadele ediyoruz.”

Sömürü düzeni

Facianın ardından devletten yalnızca cenaze için yardım gördüğünü, onun dışında sivil toplum örgütleri ve komşularının desteğiyle ayakta kaldığını aktaran Sümer, yaraların sarılması bir yana, devletten hiç arayan soran olmaması nedeniyle daha da kanadığını vurguluyor. “Sustukça daha çok ezileceğimizi gördük”diye konuşuyor:

“Madende çalışanlar zaten genelde ezilmiş köy çocukları. Eşleri de ilkokul mezunu. Oturup ağlamaktan başka bir şey yapamayacaklarını düşünüyorlar. Ama bu yaşananlar bizi değiştirdi. Haklarımızı acıyla öğrenmek zorunda kaldık. Bir insana bu kadar çok baskı yaparsanız, ne kadar güçsüz olursa olsun sonunda kalkar sizin boğazınıza yapışır. Zayıf çelimsiz çocuk bir gün silkelenip yakalarına yapışacaktır. Birlik olmalıyız. Bu sömürünün, bu düzenin bir sonu gelmeli.”

Küçük oğlu Oğuzhan’ın her gün babasını sorduğunu, Özgür’ünse cenazeyi toprağa verdikleri gün babasının altı delik ayakkabısını boyayıp kapının önüne koyduğunu anlatan Sümer, o delik ayakkabıyı göstererek şöyle devam ediyor:

“Şerefsizler daha iyi ayakkabı giysin diye delindi bu ayakkabı. Oğlumun yaptığını görünce, işte o zaman sesimi kısıp oturmamam gerektiğini anladım. Çünkü asıl travma el ayak çekildiğinde başlayacak. Şimdiki zorluklar hiçbir şey değil. Biz o zaman psikolojik yardım alacağız. Yine de çocuklarım için ayakta durmak zorundayım. Ama Erzurum’da, Zonguldak’ta, Elbistan’da ölen madencilerin eşleri gibi yıllar sürecek mahkemenin sonunu beklemek istemiyoruz. Kaderimize razı olmayacağız. Artık kimse sesimizi kesemez.”

Sümer, hem diğer madenci eşlerini bilinçlendirmek, hem de hakkını aramak için mücadelesini sürdüreceğini söylüyor. “Bu acıları unutturmaya çalışacaklar, ama biz unutmayacağız. Bu acıyla yaşamaya çalışacağız. Haklarımızı alana kadar da mücadele edeceğiz” diye konuşuyor.

Bir de artık sobalı evde oturmak istemiyor, çünkü “Ben o sobada kocamı mı yakacağım” diye sormadan edemiyor...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler