Sinemanın 'çirkin kralı': Yılmaz Güney doğum gününde anılıyor
Oyuncu, yönetmen, senarist ve yazar Yılmaz Güney, yaş gününde anılıyor. Türk sinemasının dünyaya açılmasında önemli bir yeri olan sanatçı, kariyeri boyunca pek çok filmde rol aldı ve yönetmen koltuğunda oturdu. Peki, Yılmaz Güney kimdir?
Türk sinemasının ‘Çirkin Kral’ lakaplı sanatçısı Yılmaz Güney, doğum gününde anılıyor. 1 Nisan 1937 tarihinde dünyaya gelen ve 9 Eylül 1984'de yaşamını yitiren Yılmaz Güney, oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik, senaristlik ve yazarlık da yaptı. Güney, ayrıca Cannes Film Festivalinde ödüle layık görüldü. Yol, Sürü, Umutsuzlar, Baba, Ağıt, Endişe gibi filmleriyle adını unutulmazlar arasına yazdırdı.
İşte Cannes ödüllü usta sanatçı Yılmaz Güney’in hayatı…
Güney, 1 Nisan 1937 tarihinde Yenice, Yüreğir, Adana'da dünyaya geldi. Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Kendi ifadesine göre Pütün, kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. Köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Zaza kökenli babası Siverek'in Desman köyünden olup, Kürt kökenli annesi Muş'un Varto ilçesindendir. Kendisi Adana'da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur. Adana'da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalışmıştır. Üniversite okumak üzere İstanbul'a gitmiş Atıf Yılmaz ile tanışmıştır. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazmıştır. Daha sonra Atıf Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başlamıştır.
SİNEMAYA BAŞLAMASI
Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazar hem de filmlerde rol alır ve oynar. Karacaoğlan'ın Karasevdası'nda da yönetmen yardımcılığı yapar. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanır ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm olur.
İki yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çeker. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir "Anadolu çocuğunun" otoriteye başkaldırısı vardır. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını alır. Bu dönemdeki en önemli Lütfü Akad'ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan Hudutların Kanunu'dur. Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturtmuştur.
CEZAEVİ YILLARI
Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom'un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Partisi üyelerini sakladığı gerekçe gösterilerek 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınlamıştır. 1974'te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden yurt dışına firar etti. Yılmaz Güney'in hapisten kaçışı da filmlerini anımsatmıştır. Hapse girmeden önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde, bir günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştır. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etmiştir. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya'nın Kaş ilçesinden Yunanistan'a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre'ye kaçmıştır. Daha sonra Fransa'ya geçer ve yaşamının geri kalanını orada geçirir.
YOL FİLMİ CANNES’TA ÖDÜL ALDI
Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve yurt dışında ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından Yol çekildi. Cezaevindeyken GÜNEY adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali'nde ödül aldı. Yurt dışına gittikten sonra Fransa'da Duvar filmini çekti. Güney'in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı Duvar onun son filmi olmuştur.
Güney, ilk resmi eşi Nebahat Çehre ile 1966'da bir birlikteliğe başladı, 1968'de çift boşandı. İkinci evliliği ise 1970'den ölümüne kadar Fatoş Güney'le (Jale Fatma Pütün) olmuştur, doğan çocuklarına Yılmaz adını vermişlerdir. 1963-66 yıllarında Birten Ünal'dan Elif (d. 1966) adlı bir kızı vardır.
Son yıllarını Paris'te geçiren Güney, mide kanseri hastalığı nedeniyle 9 Eylül 1984 tarihinde 47 yaşında yaşamını yitirdi. Mezarı Paris'te bulunan Père Lachaise Mezarlığı'nda 62. kısımda bulunmaktadır.
FİLMLERİNDEN BAZILARI
- Yol
- Umut
- Duvar
- Sürü
- Hudutların Kanunu
- Çirkin Kral Affetmez
- Seyyit Han (Toprağın Gelini)
- Bir Çirkin Adam
- Arkadaş
- Baba
- Kaçaklar
- Umutsuzlar
- Acı
- Adana-Paris
- O’na Çirkin Kral Derlerdi
- Zavallılar
- Yarın Son Gündür
- Çirkin ve Cesur
- Silah ve Namus
KİTAPLARI
- Boynu Bükük Öldüler (1971)
- Ağıt
- Arkadaş
- Sürü
- Salpa (1975)
- Ölüm Beni Çağırıyor Gençlik Öyküleri
- Acı
- Sonsuz Bekleyiş Otuz Yılın Şiirleri
- Yol
- Sanık
- Hücrem
- Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
- Oğluma hikayeler
- Zavallılar
- Sen ve ötekiler
En Çok Okunan Haberler
- Hediye Güran'ın ifadelerinde 'Enes' çelişkisi
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!
- AKP’li vekil ateş püskürdü!