Şeriat-Tarikat-Hakikat
Şeriat-Tarikat-Hakikat
Bu üç kavramın birbiriyle ilişkisi, çağdaş İslâm düşünürlerinden Seyyid Hüseyin Nasr’ın bir kitabında nakledilen şu mecazi tanımlama ile gayet güzel açıklık kazanır:
Bir “daire” düşünün! Bu dairenin çemberi üzerinde sonsuz sayıda nokta var... Ve çemberden dairenin merkezine sonsuz sayıda yarıçap çizgisi çekebilirsiniz.
Dairenin sınırlarını belirleyen çember, “şeriat”tır. Merkezdeki nokta ise “hakikat”, yani Allah’ın özü. Çemberden merkeze çekilen yarıçap çizgisi ise “tarikat”...
Demek ki tarikat, Allah’a giden yol. Başlangıcı da şeriat, yani İslâmi hayatın, çerçevesi Kur’an ve hadislerce belirlenen kurallar, yasalar, yükümlülükler seti...
Kimileri şeriat “çeper”i ile yetinebilir. Ama kimilerine de bu yetmez ve onlar Allah’ın hakikatini deneyimleme için “çemberden”den “merkez”e bir “yol” tutmak isteyebilirler.
Arapça “yol” anlamına gelen tarikat, adına şeyh, pir veya mürşid denilen bir “rehber” eşliğinde Allah’ın hakikatine erişmek-ermek isteyenlerin izlediği “mistik” yöntemi işaret eder. Dolayısıyla tarikatlar, tasavvuf denilen İslâm mistisizminin kurumsal tezahürleri veya Turgut Akpınar’ın deyişiyle “teşkilatlanmış tasavvuf”tur.
Hacı Bektaş Veli
Tarikatlar 12’nci yüzyıldan itibaren ortaya çıkıp özellikle İslâm’ın yeni yeni nüfuz ettiği bölgelere hızla yayıldılar. Aslında İslâm’ın Orta Asya’ya, Hint Yarımdası’na, G. Doğu Asya’ya, Afrika, Anadolu ve Balkanlar’a (günümüzde de Batı’ya) yayılması büyük ölçüde tarikatlar sayesinde olmuştur.
İşin sırrı şu ki bu yayılma sürecinde söz konusu bölgelerde İslâm’dan önce hâkim inanç sistemleri, dini kültler ve bunlarla bağlantılı kültürel gelenekler, tarikatlarla İslâm’a içselleştirilmiştir. Mesela Anadolu’da Hıristiyan azizlerine ait mezarlar, şeyh-evliya mezarları olarak gösterilmiş, azizlerle evliyalar bütünleştirilmiştir. Hacı Bektaş, Aziz Charalambos’la, Sarı Saltuk Aziz Nikola ile özdeştirilmiştir.
Tarikatlar bu şekilde Müslüman dünyanın pek çok bölgesinde farklı halkların yaşamı ve kültürü ile karışmış kaynaşmış, siyaset bilimci- sosyolog Nur Vergin’in ifadesiyle, “Homo Islamicus”un kitle örgütleri haline gelmişlerdir.
Ancak süreç hiç pürüzsüz ve güllük- gülistanlık da ilerlemedi. İslâm tarihi, “daire”nin çeperi (şeriat) ile yetinmekte ısrar edenlerle, oradan “hakikat”e yol tutmaya (tarikat) istekli olanların kıran kırana mücadeleleri ile doludur.
Yarın: ŞERİATTARİKAT KAVGASI
En Çok Okunan Haberler
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 'Bu işin şakası yok, herkes ayağını denk alsın'
- Ölü ve yaralı var!
- AKP'li isim açıkladı!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki