‘Şeriat hukuku var da benim mi haberim yok’

 “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” ile suçlanan Kılıç, “Beni en çok şaşırtan şey, dini konulardaki tartışmalarla ilgili açıkladığım görüşlerimin dava konusu olması. Sonuç itibarıyla Türkiye, dini kurallara göre yönetilen bir ülke değil. Çağdaş hukuk, laik hukuk diyoruz ama fiiliyatta bu tip görüşler dava konusu olabiliyor” dedi.

Savcılığın hakkında dava açtığını sosyal medya hesabından duyuran Kılıç, “Şeriat hukukuna geçtik de bir tek benim mi haberim yok” diyerek tepki gösterdi.

Kılıç hakkında hazırlanan iddianamede, “18/01/2019 tarihinde ‘Başını kapatmaktan vazgeçen kadınlara yönelik saldırgan ve suçlayıcı tutum kesinlikle İslami değildir. Başörtüsü İslami bir gelenektir, ilahi değil’ diyerek paylaştığının, 12/01/2019 tarihinde ‘AKP-MHP ittifakı, kökü muaviyeye dayanan Emevi Müslümanlığı’nı anımsatıyor. Bu durumda vicdan ve iman sahibi hen mümine İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi örnek alarak’ şeklinde yazı paylaştığının, şüphelinin yargılanmasının mahkemenizde yapılarak cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına iddia olunur” denildi.
Cumhuriyet’e konuşan Cemil Kılıç, “Ben sosyal medya hesabımda paylaştıklarım için daha önce ifade vermeye gitmiştim ama bunlar için bana dava açacaklarını hiç tahmin etmezdim. Beni en çok şaşırtan şey, dini konulardaki tartışmalarla ilgili açıkladığım görüşlerimin dava konusu olması. Sonuç itibarıyla Türkiye, dini kurallara göre yönetilen bir ülke değil. Benim söylediklerime yakın görüş belirten yüzlerce ilahiyatçı var, hoca var, kitap var. Burası sözün bittiği yer çünkü söyleyecek bir şey bulamıyorum artık” dedi.

Kişisel görüşlerin hukuka konu olmaması gerektiğini savunan Kılıç, “Yaşadığımız duruma bakınca şunu soruyor insan: Sadece bir dini anlayışı esas alan hukuk sistemi mi inşa edilecek, dini anlayışı esas alan bir hukuk mu esas alınacak... Çağdaş hukuk, laik hukuk diyoruz ama fiiliyatta bu tip görüşler dava konusu olabiliyor” diye konuştu.

Uzaklaştırılmıştı...
Cemil Kılıç, daha önce yandaş Yeni Akit gazetesinin hedef göstermesinin ardından Rami Atatürk Anadolu Lisesi’ndeki öğretmenlik görevinden uzaklaştırılmış daha sonra ise görevine iade edilmişti. Ancak, Kılıç görev yaptığı okula değil sürgün edilerek Anadolu’da uzak bir köye gönderilmişti.