Selanik Belgesel 20 yaşında
İlk kez 1998’de düzenlenen, Uluslarararası Selanik Film Festivali’nin uzantısı olan Selanik Belgesel Festivali bu yıl yirminci yaşını kutluyor. Etkinlik yirminci yılında sinema sanatının öncüsü, efsanevi yaratıcı yönetmen Agnès Varda’nın toplu gösterimini düzenliyor.
Fransız Yeni Dalga Akımı’nın annesi, belgeselci, yönetmen, senarist, fotoğrafçı, foto muhabiri, yönetmen Jacques Demy’nin eşi, iki çocuk sahibi Agnès Varda’nın (1928) büyük dedesi Selanikli, dedesi İzmirliydi. Belçika’da doğup Fransa’da büyüyen Varda, Paris Sorbonne’da edebiyat ve psikoloji, Ecole du Louvre’da fotoğrafçılık okudu. İlk filmi La Pointe Courte’u (Paralel Yaşamlar) 1954’te 26 yaşındayken çekti.
Sinema öğrenimi yoktu, çekim tekniğinden de habersizdi. William Faulkner’in Vahşi Palmiyeler romanından etkilenen Varda, filmi boyunca kurmaca ile belgeseli iç içe geçirdi. Ünlü Fransız sinema tarihçisi ve eleştirmeni Georges Sadoul, La Pointe Courte’u Fransız Yeni Dalga Akımı’nın ilk filmi saymıştır. Kurgusunu Alain Resnais’nin yaptığı filmle Varda Yeni Dalga’nın ilk kıvılcımını çakmıştır. Uluslararası ününü Le Bonheur (Mutluluk/ 1965) ile yakalamıştır Agnès Varda. Film, feminist hareketin kült filmi olur.
41. Uluslararası Selanik Film Festivali’nde Altın İskender ödülü ile onurlandırılan Agnès Varda, belgesel bir filmde objektifliğe kesinlikle inanmadığını belirtti: “Her belgeselde kaçınılmaz olarak yönetmenin bakışı ve yorumu vardır. Gleaners and I ‘ı (Çöp Toplayıcıları) çekerken yoksulların kendilerinden çok daha yoksul olanları düşündüğünü görünce şaşırdım” dedi. Savunduğu gibi belgesellerinde anlatıcı Agnès Varda’dır.
Etkinlik, sinemacının kısa ve uzun olmak üzere 10 belgeselini izleyiciye sunacak. 2-11 Mart’ta gerçekleştirilecek 20. Selanik Belgesel Festivali, Agnès Varda’nın Fransız fotoğrafçı ve sanatçı JR ile ortaklaşa yönettiği son belgeseli Faces Places filmiyle açılışını yapacak.
Toplu gösterimde Varda’nın Salut les Cubains (1963), Uncle Yanco (1967), Black Panthers (1968), Daguerréotypes (1975), Mural Murals (1980), The So-called Caryatids (1984), The World of Jacques Demy (1995), Gleaners and I (2000), The Beaches of Agnès (2008), Faces Places (2016) belgeselleri gösterilecek.
Yalın, naïf, duygulu anlatımı, hiç yitirmediği sol eğilimli dünya görüşü, derin, estetik titizliği, çerçeve ve görüntüleri, fotoğraf tadındaki detay çekimleri, yoğunlukla dolu planları Varda’nın sinemasını kalıcı kılan başlıca öğelerdir. Kendi sinemasını alçakgönüllü bir zanaatkar gözüyle değerlendiren Agnès Varda, filmlerinin her bir karesini özenle, bir tablo niteliğinde işlemiştir. Filmlerinin öykülerindeki yürekten yaklaşımı, insanlara yönelik sevgi dolu çalışmaları, Agnès Varda’nın 1950’lerin başında girdiği Dünya sinemasındaki özgün yerini pekiştirmiştir.
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!