Şehrimize Doktor geldi

Hastaları için onu yıllarca dizide hayranlıkla seyrettikten sonra kısa mesafeden canlı izlemek, büyük ayrıcalık. En azından doktorları geldi, tedavi gördüler…

Şehrimize Doktor geldi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.07.2014 - 09:54

Alakaya göre değerlendirirsek, 21. Caz Festivali’nin yıldızı Hugh Laurie ya da dizi-severlerin hitabıyla Doktor House.

BBC’nin klasiklerden televizyon için uyarladığı dizilerin sahnesine benzer tiyatral bir dünya kurmuş Doktor kendine, Açık Hava Sahnesi’nde. Dekorun en önemli objesi rengârenk parlayan abajurlar, bir de antika avize.

Önce The Copper Bottom Band üyeleri yerini alıyor, oynak bir blues ritminin eşliğinde Doktor teşrif ediyor, elinde bir viski şatı. Türkçe “İyi akşamlar İstanbul” diyerek efe gibi tek dizinin üzerine çöküyor ve kafaya dikiyor.

“Iko Iko”nun ardından hal hatır soruyor, bir aktör olarak şarkı söylemesinden endişe edilmemesi gerektiği konusunda içleri rahatlatıyor; garantör olarak arkasındaki sağlam orkestrayı gösteriyor ve piyanosunun başına geçiyor.

Malum, Doktor’un hastaları kadın, o da soruyor: “Burada hiç erkek var mı?”, yükselen sesleri Ray Charles şarkısıyla yanıtlıyor: “What Kind of Man Are You.”

Arjantinli gitarcı Mark Goldenberg’i takdim ederken, bu akşam yarı final maçına çıkacak futbol takımlarına başarılar diliyor ve bu ülkede bir de tango müziği olduğunu “Kiss Of Fire” şarkısıyla hatırlatıyor. Parçanın ortasında ince belli, kalın sesli Guatemalalı muazzam şarkıcı Gaby Moreno ile komik bir tango yapıyor.

Devlet gibi kadın Sister Mcclain tarafından söylenen “Send Me to the ‘Lectric Chair” hüzünlü bir Bessie Smith anmasına dönüşüyor. Ardından bir başka saygı şarkısı: Lead Belly’nin “You Don’t Know My Mind”ı…

Nadiren dram görülse de, genelde yaşama sevinci ağır basıyor bu repertuvarda. Ayrıca kesif bir naftalin kokusu; zira aralarında bir asrı tamamlamış şarkılar var. Yaptığı müzik için sayısız ustaya şükran duyuyor Doktor ki, bunu da elinden geldiğince gösteriyor.

Buraya bu akşam birileri stand-up izlemeye gelmiş olabilir, tuhaf değil çünkü Doktor neticede 55 yaşında bir gösteri adamı ve komedyen (yanı sıra yazar, yönetmen), sonra müzisyen.

Esprilerini mimikleri ile destekliyor, vücut hareketleriyle daha da komikleştiriyor. Ceketini hızla sırtından sıyırıp yere fırlatıyor, pantolon kemerini çözmekten ise son anda alıkoyuyor kendini, Peter Sellers edasıyla. Elvis Presley hareketlerini karikatürize ediyor, elindeki akustik gitarıyla.

“The Weed Smoker’s Dream” şarkısının ortasındaki kadın tromboncu Elizabeth Lea’nın surdinli canhıraş solosu tüyler ürpertiyor.

Gençten bir garson dalıyor sahneye, elinde viski şatlarıyla dolu bir tepsi. Doktor orkestraya dağıtıyor tek tek. Uzaktan bir asansör müziği duyulurken içilmeye başlanıyor, sahnede değilmişçesine. Zaman epeyce bir duruyor. Sonra Doktor izah ediyor: “Bunu İsviçre konserinde 45 dakika yapmıştık.” Açık hava bugüne değin hiç bu kadar kahkahayla çınlamamıştı.

Bu orkestranın erkeklerini ortada buluşturuyor Doktor; davulcu Herman Matthews, saksofoncu Vince Henry ve bizim Arjantinli canti gitarcı “Lazy River” şarkısına vokal grubu oluyor. Salon dönemlerinin nostaljik stillerini canlandırıyorlar hep birlikte. Onlar söylerken komedyen tarafı hepten öne çıkıyor, içine Delta Blues şeytanı girmiş İngiliz aktörün.

Louis Armstrong parçası “St. James Infirmary”, Randy Newman tarafından ünlendirilen “Louisiana 1927” ve Dr John şarkısı “Wild Honey” bizi sona yaklaştırıyor. Üç şarkılık bis öncesinde teker teker orkestra üyelerini tanıtıyor Doktor; bu arada sıra kendine geldiğinde kafasına burada bulduğu fesi geçiren Kanadalı basçı David Piltch solo alıyor.

Hastaları için onu yıllarca dizide hayranlıkla seyrettikten sonra kısa mesafeden canlı izlemek, büyük ayrıcalık. En azından doktorları geldi, tedavi gördüler…

Murat Beşer (muratbeser@muratbeser.com)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon