Şehir Hatları vapurlarının gönüllü müzisyenlerinden Burak Şen
İstanbullunun sadece ulaşım aracı değil, aynı zamanda keyfi, Şehir Hatları vapurlarının gönüllü müzisyenlerinden Burak Şen, yıllardır süren ilginç hikâyesini anlattı.
Müzik sektörü çok geniş bir evren. Ünlü müzisyenler buzdağının sadece görünen yüzü. Bir de her gün sokakta, akşamları barlarda, konser salonlarında veya vapurlarda insanın hayatına dokunan, müziğiyle mutlu eden çok sayıda müzisyen var. Ama onlar, çok sevdikleri müzikle hayatlarını yıldız isimler gibi değil, zorlukla sürdürebiliyorlar, müziğe âşık olmasalar yapılabilecek bir iş değil.
Bu isimlerden biri de Burak Şen. 2006’dan beri sokakta müzik yapıyor. 2012’den bu yana ise vapurlarda ona denk gelmiş olmanız çok olası. Arama motoruna “vapur müzisyeni” yazıldığında ilk onun isminin çıkması da rastlantı değil. Vapurlarda müzik yapabilmek için çok mücadele etti, ceza yedi, o ve onun gibi müzisyenlerin hakkında olumsuz haberler yapıldı ama sonunda halkın da büyük desteğiyle şarkı söyleme hakkını kazandılar. Artık bir yerleri var ve bu işi bir anlamda gönüllü yapıyorlar.
Burak Şen, “aklının ermeye başladığından bu yana” şarkı söyleyip ritim tuttuğunu söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Bir başlangıç almak istersek, sıra dışı bir noktadan başlıyor... 2001 yılında, ‘Mehter Takımı’na katıldım, cevgen/solist ve nakkarezen/ritimci olarak. Aynı zamanda da ‘neyzen’ olmak istiyordum, o yıl müzikten kazandığım parayla Unkapanı’na gidip bir ney satın aldım ve hikâye konservatuvara kadar gitti...”
Müziğin hayatında ne ifade ettiğini de “Ben hayatımı müzikle ifade edebiliyorum. Müzikten bağımsız bir hayat düşünemiyorum” sözleriyle dile getiriyor.
“Mehter Takımı”yla on beş sene boyunca yurtiçi ve yurtdışında yüzlerce konser vermiş. TV programlarında klarnet ve trompet çalmış, müzik topluluklarında solist olarak çalışmış. 2019’da bir şarkı çıkarmış, şimdi ise sekiz parçalık pop rock formatında bir albüm hazırlığı içerisinde olduğunu belirtiyor. Albümün ABD’li Art Records şirketinden bahar aylarında çıkması bekleniyor.
‘YÜZDE 99’U SIKINTIDA’
Amatör müzisyenlerin çektiği sıkıntıları sorduğumuz Şen, “Yüzde 99’u ekonomik sıkıntı yaşıyordur” diyor ve ekliyor: “Özellikle küçük, orta büyüklükte kafe, bar, gece kulübü tarzı mekânlar, sahne emekçileri ve müzisyen arkadaşlar için başta gelen geçim kaynakları. Ama ne yazık ki istisnalar hariç bu mekânların birçoğu, hiçbir güvencesi olmadan, sabahlara kadar çalıştırılıp ‘az müşteri vardı’ bahanesiyle parası verilmeyen müzisyenlerle doludur...”
Müzisyenler bu sorunların yanında pandemide de ağır yara aldı. Şen, “Ülkenin yaşadığı her olumsuzlukta ilk önce müzik susar, bunu her müzisyen bilir ve alışıktır! Ama bu sefer başka ve beklemekten başka çare yok. Her geçen gün artan hayat pahalılığı, yükselen faturalar ve kiralarla süreci çok zor geçiriyoruz” şeklinde konuşuyor.
‘ÖĞRETMEN, MÜHENDİS, EDEBİYATÇI...’
Peki, vapurda müzik yapmaya ne zaman ve nasıl başladı? Şen, şöyle anlatıyor: “2006 yılı sokak müziği yaptığım bir dönem, tesadüfen vapurda da çalalım fikri doğdu. İki arkadaş ara ara yolculuk esnasında müzik yapmaya başladık. 2012 yılında vapurda müzik işini yoğunlaştırdım. Benimle beraber orada çalan belli başlı gruplar bu işin günümüze kadar gelmesine önemli katkı sağladı... Ailesini geçindiren, atanamayan öğretmen, mühendis, edebiyatçı, müzisyen bir sürü arkadaşla ekonomik açıdan bize nefes aldıran bir yol bulmuştuk ve pes etmedik! Uzun yıllar cezalar, baskılar, tatsız olaylarla engellenmek istendik, bir sürü haber yapıldı, sesimizi her yerden duyurmaya çalıştık, toplanıp eylem yaptık, yürüyüş düzenledik ve bir ölçüde sesimizi duyurduk. Bu yüzden aratınca benim ve birkaç arkadaşın adı önde çıkar. O mücadele çok güzeldi... Sonraları Şehir Hatları bir anket düzenledi, yolcuların yüzde sekseninden fazlasının müzik istediği tespit edildi ve sonuç olarak izinli, düzenli bir gelir kapısı açılmış oldu.”
İKİ GÜZEL ANI...
Vapurda aslında çok fazla ilginç anısı olduğunu da ifade eden Burak Şen, unutamadığı ikisini anlatıyor: “Ben bir Levent Kırca hayranıyımdır; öte âleme gittiğinde cenazesine katılamadım, çok dert olmuştu içime... Biz de anısına ‘Olacak O Kadar’ müziğini çalmaya başladık. Yolcular arasından bir hanımefendi duygulanmış, yanımıza geldi. Levent Kırca’nın kız kardeşi olduğunu söyledi, bize teşekkür etti ve cenazede dağıtılan kutu lokumlardan verdi. Hepimiz çok duygulandık.
Diğeri ise şöyle: Bir gün müziğimizi yaptık, gemi yanaşmak üzereyken yolcular arasından oyuncu Şebnem Sönmez kalktı ve yanımıza geldi, para toplayacak arkadaşın elinden şapkayı kaptı, tüm pozitif enerjisiyle bizim için yolculardan gezerek para topladı. Çok mutlu olmuştuk.” Evet, vapur yolculuğu sırasında severek dinlediğiniz, telefonla videosunu çektiğiniz o müzisyenlere teşekkür etmek için yanlarından boş geçmeyin olur mu? Siz de gönlünüzden ne koparsa verin. Her emeğin hakkı vardır!
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!