Sabahattin Ali’den öyküler
Çocukları edebiyatın derin sularına davet etmek amacıyla yayımlanan Sabahattin Ali seçkisinde üç öykü yer alıyor.
Edebiyatımızın kilometre taşlarından olan bir yazarın öyküleri, Sedat Girgin’in sıra dışı çizgileriyle ve seçkiyi yayına hazırlayan Filiz Özdem’in çocuk okuru yakından tanımasının yarattığı şans ile birleşince iyi bir kitap ortaya çıkmış.
Üç Öykü’nün yaş grubuna uygun tasarımla yayımlanmasının, on bir yaş üstü okurun, Sabahattin Ali gibi bir öykücüyü tanıyabilmesi açısından da değerli olduğunu düşünüyorum. Öykü ve roman yazarı olarak Sabahattin Ali’nin Cumhuriyet Edebiyatı’ndaki yerini kuramsal olarak anlatmak yerine, çocukları onun metinleriyle tanıştırmak iyi fikir değil mi?
Yazarın, Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943) ve Sırça Köşk (1947) adlı beş öykü kitabında toplam 64 öykü var. Bu kitapta, çocuklar için özenle seçilmiş üçünü okuyoruz: Arabalar Beş Kuruşa, Ayran, Sırça Köşk. Üçü de yazarın toplumsal konuları işleyen yönünü genç okura fark ettiriyor.
İlk iki öykü, Sabahattin Ali’nin yakından tanıdığı, köy ve kasabalardaki ekonomik düzene dikkat çekerken, Sırça Köşk yazarın masalsı dili kullanmadaki ustalığını gösteriyor.
EKMEK PARASI KAZANAN ÇOCUKLAR
“Arabalar Beş Kuruşa” ile “Ayran”da ekmek parası kazanmak zorunda olan iki çocuk anlatılıyor. Kağnı- Ses adlı kitabında yer alan ‘Arabalar Beş Kuruşa’da, sokakta oyuncak satmaya çalışarak ailesine katkıda bulunan yoksul çocuk ile onun arkadaşı olan varsıl çocuğun arasındaki eşitsiz durum ortaya koyuluyor. Çocukların yürekleri her ne kadar bir olsa da varsıl aileler çocuklarının diğerleri ile dostluk kurmasını istemiyorlar. Bu öykü Sabahattin Ali’nin, öykü kişileri arasındaki farkları anlatan, ezilen yoksul kesimi yansıttığı öykülerine bir örnek.
Yazarın Yeni Dünya adlı kitabında yer alan “Ayran”da, Anadolu’da ailesinin geçimini yüklenen Küçük Hasan’ın, bir kış günü köyünden epey uzaktaki istasyonda ayran satmaya çalışması, ekmek parası kazanamadan köye dönerken yaşadıkları anlatılıyor. Belki de çocuk okurun yüreğine en çok bu hikâye dokunacak.
Ezen-ezilen çatışmasına masalsı dille dikkat çeken “Sırça Köşk”, Sabahattin Ali'nin 1947'de yayımlanan kitabına adını vermiş. Sırça Köşk’te anlatılanların, her çağın politik ve sosyal şartlarında yaşanması olası. Kendini gücün odağı zannedenlere halkın nasıl bir ders verdiğini anlatan, değerler üzerine düşündüren bir masal.
ÇOCUKLAR İÇİN NEDEN SABAHATTİN ALİ?
Çocukların çeşitli yazınsal türleri okuyarak, nitelikli bir okuma deneyimi, edebiyat kültürü kazanmasını önemsiyoruz. Fakat bunu yaparken ilk şart, kitaptan zevk alması, onunla heyecanlanması. Sabahattin Ali’nin neden çocuklarla buluşturulduğu, neden bu üç öykünün seçildiği düşünülebilir. Çocuk okurun heyecanları, nelere üzülüp sevindiği, paylaşmak istedikleri, sorun çözümlerine nasıl ortak olabildiği gibi soruların yanıtları verildiğinde, bu yazınsal metinlerin seçilme nedeni daha iyi anlaşılıyor.
Sabahattin Ali’nin sade dili, güçlü anlatımı, önerilen yaş grubu için metni kolay kılar, kitabın rahatça okunmasını sağlar (Asım Bezirci, Sabahattin Ali’nin yüzde 82 Türkçe sözcük kullandığını belirtmiştir). Yeis, mukabil, iktifa, tahayyül gibi günümüz çocuğunun dağarcığında olmayan sözcüklerin Türkçelerinin kitapta dipnotlar aracılığı ile verilmesi, dil sorununu tamamen ortadan kaldırmıştır.
Anlatılanlar “sıradan” olaylar gibi görünse de çocuk okurun derinliklerine dokunur, bireyselden yola çıkarak toplumsala nasıl varılacağını gösterir. Farklı toplumsal ve ekonomik koşullarda yaşayan çocukların buluşabildikleri ortak duyarlıkları başarıyla yakalamış metinlerdir bunlar.
Öyküler uzun olmadığı için, kitabın hedeflediği yaş grubunun ilgisini daha çok çeker, çocukların dikkat süresini zorlamaz. Bu kitaptaki öyküler aracılığı ile nitelikli atölye çalışmaları da yapılabileceğini düşünüyorum.
Klasik olay düzenine bağlı yazılması, eğitim sistemimizin sıkı sıkıya bağlı olduğu, “giriş, gelişme, düğüm, çözüm” formatına uzak düşmez. Sabahattin Ali, küçük insanların yaşamlarına ayna tuttuğu için bu kitabın ilerinin yazarlarının kulağına öykü türü ile ilgili fısıldayacakları vardır. Yazarın didaktik bir söylevci olmaması önemlidir. Bu öyküler aracılığı ile yaşamın farklı durumlarına çocuğun tanıklığı sağlanır. On bir yaş üstü okur, kendi deneyimleriyle sınırlı olarak metinleri algılar. Dilin anlatım gücünü sezinler.
Sabahattin Ali edebiyatını gözden geçirmek için elbette buradaki yerimiz yetersiz kalır. Edebiyat geçmişimizin köşe taşlarından birini, ilk gençliğe adım atan çocukların bilincine katmanın önemli bir çaba olduğu kanısındayım.
Üç Öykü / Sabahattin Ali / Resimleyen: Sedat Girgin / YKY / 2016 / 51 s. / 11+
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti