Rabia'yı dilinden düşürmeyen Başbakan Berkin için tek söz etmedi
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Bitlis'te, partisinin Gök Meydanı'nda düzenlediği mitingde halka hitap etti. Başbakan Erdoğan bugüne kadar neredeyse bütün konuşmalarında Rabia'yı dilinden düşürmezken Berkin Elvan için tek söz etmemesi büyük tepki topladı.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Bitlis'te, partisinin Gök Meydanı'nda düzenlediği mitingde halka hitap etti.
Erdoğan, konuşmasının başında, Bitlis ve ilçelerinin isimlerini sayarak halkı selamladı. "Evliyaların şehri, alimlerin şehri, ilim şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum. Bediüzzaman Sadi-i Nursi'nin şehri Bitlis seni kalpten selamlıyorum" diyen Erdoğan, Bitlis'in bugün demokrasiye ve Başbakanına bir farklı sahip çıktığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, "Bitlis, bugün kabına sığmıyor. Sizden Allah razı olsun. Muhabbetimiz, uhuvvetimiz, yol arkadaşlığımız, inşallah daim olsun. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için, Bitlis için inşallah hayırlara vesile olsun" dedi.
Başbakan Erdoğan, alandakilerin, "Dik Dur Eğilme Bu Millet Seninle" şeklinde slogan atması üzerine, "Bitlisli kardeşlerim, biz sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz. Başka bir güç bizi eğdiremez. Ondan hiç endişeniz olmasın, dik duracağız dikleşmeyeceğiz" yanıtını verdi.
Erdoğan, Kırşehir'de meydana gelen kazada şehit olan polis memurları için Allah'tan rahmet dileğinde bulunurken, "Aynı kazada yaralanan polislerimize de Allah'tan acil şifalar diliyorum. Kendilerine geçmiş olsun derken, şehit polislerimizin ailelerine, mesai arkadaşlarına, emniyet camiasına, milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Polis şehitlerimizin ailelerine sabır diliyorum, acılarını yürekten paylaşıyorum. Görevlerinin başında şehit olan kardeşlerimizin mekanının cennet olması niyazında bulunuyorum" diye konuştu.
"Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik"
Bitlis'in tarih boyunca hep ilim şehri olduğuna ve birçok büyük tarihi şahsiyetler ve alimler için okul olduğuna işaret eden Erdoğan, bu kentte yetişen alimlerden örnekler vererek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hele hele Nurs köyünde doğan, yiğitliğiyle, vatanseverliğiyle, geride bıraktığı eserleriyle hep minnetle anılan Bediüzzaman Said-i Nursi'yi bir kez daha buradan rahmetle yad ediyorum. En başta bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, Sadi-i Nursi'nin doğduğu köyün, Nurs köyünün ismi, 1960 yılından sonra biliyorsunuz "Kepirli" olarak değiştirmişlerdi. Ne zaman? 1960. Biz İçişleri Bakanlığımıza talimatı verdik, gerekli düzenleme yapıldı. 3 Temmuz 2012'de, Nurs köyünün tarihi ismini iade ettik. Şimdi sırada Norşin var. Siirt'te Aydınlar, çıkardığımız yasayla, Tillo ismine kavuştu. Şimdi de çıkaracağımız yeni yasayla Güroymak'ı tarihi ismine kavuşturacağız, "Norşin" ismini artık resmi hale getireceğiz."
"Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi"
Said-i Nursi'nin, Nurs köyünde doğduğunu, Bitlis ve başka illerde eğitim aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"1. Dünya Savaşında milis kuvvetlerine katılarak düşmana karşı bu toprakları savundu. Esir düştü, Sibirya'ya. Esaretten kurtuldu, ülkesine döndü ve eserler yazmaya başladı. Said-i Nursi, iftiralarla tutukladılar, mahkum ettiler. Hapishanelere gönderdiler. Bütün ömrü hapishanelerde, sürgünde geçti. Eserlerini yasakladılar, ders vermesini yasakladılar, talebelerine çok zulmettiler ama Said-i Nursi hak bildiği yoldan dönmedi, asla eğilmedi, inançlarından ilkelerinden, değerlerinden taviz vermedi. Kendisine yapılan zulme rağmen ilimden, konuşmaktan, yazmaktan, talebe yetiştirmekten başka yollara tevessül etmedi. Kendi ülkesinden kaçıp gitmeyi aklının ucundan geçirmedi. Sürgünlere rağmen, ülkesini, milletini, vatanını terk etmedi."
"CHP iktidarı tarafından Risale-i Nur'u yasaklandı"
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı yapılan Sadi-i Nursi'nin "İşaratül İcaz" isimli bir eserini gösterirken de şöyle konuştu:
"Bu eser, Said-i Nursi hayattayken Diyanet İşleri Başkanlığına mektup yazmış, diyanet tarafından basılmasını, çoğlatılmasını rica etmiş. Maalesef, Sadi-i Nursi'nin talebi yerine getirilmedi tam tersine tek parti CHP iktidarı tarafından, 27 Mayıs sonrası hükümetler tarafından Risale-i Nur yasaklandı, basılması, dağıtılması, okunması engellendi. İşte biz Sadi- Nursi'nin o arzusunu yerine getirdik. Diyanet İşleri Başkanlığımız "İşaratül İcaz" kitabını çok özenli şekilde bastı, inşallah diğer bazı kitaplarını da Diyanet İşleri Başkanığı eliyle basacağız."
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İnsanların mahrem telefon görüşmelerini dinleyeceksin, bunları kaydedeceksin, bunları iftira, şantaj için kullanacaksın, hatta daha da ileri gidip insanların yatak odalarını gözetleyecek, onları kaydedecek, şantaj yapacaksın, ondan sonra da 'ben alimim' diyeceksin. Soruyorum, tarihte böyle bir alim var mı? Gördünüz mü, duydunuz mu? Tarihte kendi ülkesine ihanet eden, kendi ülkesini karıştıran, kendi ülkesinde fitne çıkaran alim gördünüz mü?'' dedi.
Erdoğan, partisinin Gök Meydanı'nda düzenlenen mitinginde halka hitap etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Türkiye'nin bugünleri gördüğünü, yasaklanan, toplatılan, yazılan kitapların özgürlüklerine kavuştuğunu kaydetti.
CHP'nin Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklattığı kitapların Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basıldığını söyleyen Erdoğan, şu anda Faki Teyran'ın Divanı'nı da yayıma hazırladıklarını, hem Türkçe hem Kürtçe basacaklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''BDP bugüne kadar ne yaptı? Bunların bulundukları belediyelerde halka hizmet namına ne var? Ben burada size açık ve net bir şey söylüyorum. Bunlar çıkıp 'Biz Kürtlerin temsilcisiyiz' diyorlar. Siz buna inanıyor musunuz? 'Kürtlerin temsilcisiyiz' diyenler acaba benim Türk vatandaşıma, Kürt kardeşime ne hizmet verdi bugüne kadar? İşte Tatvan'ın hali? Beş yılda ne gördünüz?'' diye konuştu.
Belediyenin hizmet olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Eser üretebildiler mi? Var mı eserleri? Şu son 5 senede bizim iktidarımızdaki 10 yılda şu Bitlis bizden gördüğü yatırımları tarihte gördü mü?'' dedi.
"Alim öğrenci yetiştirir, alim eser yazar''
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Burada, Bitlis'te bir hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Son günlerde hükümetimize, Türkiye'ye yönelik saldırılar nedeniyle Pensilvanya'daki zatın maskesini düşürmeye başladık. Şimdi birileri çıkıyor 'Başbakan ilme ve alimlere ağır sözler söylüyor' diyorlar. Bizim ilme hürmetimiz bellidir, bizim alime hürmetimiz bellidir. İşte şu bastırdığımız eserler tek başına bizim bu konudaki hassasiyetimizin ispatıdır. Ama burada Bitlis'te bir şey söyleyeceğim. Tüm Türkiye'ye, ekranları başında bizi izleyen kardeşlerime sesleniyorum. Alim, sadece bilen değildir, alim kendisini bilen kişidir. Alim, hırslarını yenen kişidir. Alim, vatanını, ülkesini, milletini seven kişidir. Hem holding patronu olacaksın hem büyük paraları idare edeceksin hem ülkende fitne, kaos çıkarmak için gayret edeceksin hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, alimin bu işlerle ne alakası var ya?
Alim, öğrenci yetiştirir, alim eser yazar. Sen bunlarla uğraş. Tehditlerle, şantajlarla iş göreceksin, hak yiyeceksin, zulmedeceksin, ananaslarla tespihlerle iş göreceksin, hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, insanların mahrem telefon görüşmelerini dinleyeceksin, bunları kaydedeceksin, bunları iftira için, şantaj için kullanacaksın, hatta daha da ileri gidip insanların yatak odalarını gözetleyecek, onları kaydedecek şantaj yapacaksın. Ondan sonra da 'ben alimim' diyeceksin. Soruyorum, tarihte böyle bir alim var mı? Gördünüz mü, duydunuz mu? Tarihte kendi ülkesine ihanet eden, kendi ülkesini karıştıran, kendi ülkesinde fitne çıkaran alim gördünüz mü? Tarihte, hiçbir sebep yokken kendi ülkesinden kaçan, hiçbir sebep yokken ülkesine dönmeyen, uzaktan ülkesine kötülük yapan alim gördünüz mü? Göremezsiniz. Ne diyor Said-i Nursi? Bunun Said-i Nursi'yle de alakası yok. Pensilvanya'daki zatın Said-i Nursi ile bir alakası yok. Hayatında onu bir kere görmüş değil. Bunu da bilmenizi istiyorum. Ne diyor Said-i Nursi? 'Baki hakikatler, fani şahsiyetler üzerine bina edilmez.' Burası çok önemli, din hiçbir şahsi, uhrevi, dünyevi, maddi ve manevi bir şeye alet edilemez. İşte ben, aziz milletimden özellikle de bu paralel yapının mensubu iyi niyetli kardeşlerimden bunu görmelerini rica ediyorum.''
"Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez''
Erdoğan, ''Ey Pensilvanya'nın peşine takılan kardeşlerim. Başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünün Said-i Nursi ne diyor? Baki hakikatlerin, fani şahsiyetlerin ve fani arzuların, niyetlerin, emellerin üzerine bina edilemeyeceğini görmelerini istiyorum. Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez. Ananasla, tehditle, şantajla, usulsüzlükle baki hakikatlere ulaşılamayacağını görmelerini istiyorum. Bir Başbakan'ın görüşmelerini kayda alanlardan Allah aşkına alim olur mu? Bir Başbakan'ın bakanlarıyla, Cumhurbaşkanıyla, Genelkurmayıyla yaptığı görüşmeleri kayda alanlardan, soruyorum alim olur mu?'' diye konuştu.
Bunu yapanların inancından şüphe ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Çünkü bunu yapamaz. Benim dinim böyle bir şeye müsaade etmiyor, benim dinimde böyle bir şey yok. İnsanların mahrem görüşmelerini dinleyerek, devletin sırlarını kaydederek, ülkede fitne çıkararak baki hakikatlere ulaşmanın mümkün olmadığını görmelerini istiyorum'' dedi.
İslam dininin aziz olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Elbette birilerinin yaptığı kötülükler dine asla zarar vermez, veremez. Ama bundan insanlar yara alır, duygular yara alır, nesiller yara alır. Gerçekten alimler, gerçek alimler bundan yara alır. Baki hakikatlerin peşinden koşan hizmet ve hizmetkarlar bundan yara alır, yardımlaşma duygusu bundan yara alır. Gerçek cemaatler, gerçekten hak için, yardım için, insan yetiştirmek için çırpınan cemaatler bundan yara alır'' dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda artık açık açık ne diyor Pensilvanya? Oyunuzu AKP'ye değil CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor" dedi.
Erdoğan, partisinin Gök Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Pensilvanya'daki zatın şimdi CHP ile hareket ettiğini söyledi.
"Siz, bu milletin kutsallarına bu ülkede hayat hakkı tanımadınız" diyen Başbakan Erdoğan, "Şu anda artık açık açık ne diyor Pensilvanya, ablaları kapı kapı dolaştırıyor, abileri dolaştırıyor, SMS'ler çekiliyor, 'oyunuzu AKP'ye değil, CHP'ye verin, MHP'ye verin, BDP'ye verin' diye telkin yapıyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, yurtlarda, evlerde, ikna odalarında zulüm yapıldığını belirterek, "CHP Genel Başkanında yüz olsa bu Pensilvanya ile zaten hareket etmemesi lazım. Bu Pensilvanya'daki zat da Said-i Nursi'ye zerre kadar vefa olsa işte o da bu CHP ile ortak hareket edemez. Ne diyorlar, 'Arabanın sağ tekeri bozulduysa sol tekerle devam edilir.' Ondan sonra ne olur? Şarampole yuvarlanır gidersin, olacak olan budur. İşte onun için AKP'ye düşmanlık yapıyor, CHP ile MHP ile hareket ediyorlar. Bu CHP, bu MHP ne zaman bu ülkeyi selamate götürdü ki bugün götürsün. Bunlar ne zaman iktidar ortağı oldularsa o zaman kamyonu devirdiler, şimdi de bu MHP, bu CHP yanlarına Pensilvanya'yı aldılar, üç kafadar yola devam ediyorlar. Bunlar zaten araç devirmekte baya ustadırlar, bunların gideceği yer uçurumdur, başka bir yere gidemezler" diye konuştu.
"Pensilvanya onlara 'susun, susun' diyor"
Mersin'de bir dinleme skandalını ortaya çıkardıklarına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, Mersin'de 123 kişinin uydurma soruşturmalarla dinlendiğini söyledi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Vali, korumaları, hakimler, memurlar, AKP'nin, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin il başkanlıkları, emniyet müdürleri, bürokratlar keyfice dinlenmişler. Bunun dışında 'Selam Örgütü' diye bir örgüt uydurmuşlar. 3 bine yakın kişiyi, 3 yıl dinlemişler. CHP'nin Genel Merkezini dinlemişler, MHP'yi dinlemişler ama hiçbirinde ses yok, tık yok. Gazetecileri, sanatçıları dinlemişler. Günlerdir bu skandalla ilgili bir tek soru sorduklarına şahit oldunuz mu? Bu CHP, bu MHP niye susuyor. Biz bu dinlemelerin üstüne giderken, internet yasasını çıkarırken, HSYK düzenlemesi yaparken neden itiraz ediyorlar çünkü Pensilvanya onlara 'susun, susun' diyor. Talimatı oradan alıyorlar. Ellerindeki iftira kasetlerini, hukusuz kasetleri, montajları oradan alıyorlar üç kafadar CHP, MHP, Pensilvanya. Türkiye'ye karşı, devlete karşı yapılan bir saldırı var. Bunlar da bunlara payendelik yapıyorlar."
"Genel Müdürlük, yüksek bir makamdır"
Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP Genel Başkanını savunduğunu vurgulayarak, "Hani ben CHP Genel Başkanı'na 'Genel Müdür' diyorum ya, diyor ki, 'Genel Müdürlük, yüksek bir makamdır' diyor. Tamam, niye rahatsız oluyorsun. Yüksek makamsa demek ki tertip ediyoruz, niye rahatsız oluyorsun. Şimdi de biraraya geldiler, beraberler genel müdür, partisi aynı şekilde Bahçeli hepsi bir aradalar" ifadesini kullandı.
Yerel seçimlere 19 gün kaldığını hatırlatan Erdoğan, meydanda kendisini dinleyenlere "gece, gündüz demeden çalışmaya var mıyız? Bizim ablamız sizsiniz, kapı kapı dolaşacağız inşallah" diyerek çağrıda bulundu.
Başbakan Erdoğan, Bitlis'teki Kuzgunkıran Tüneli'nin temelini atmaya geldiği gün kar olduğunu anımsatarak, "Diyorlardı ki, 'burası bitmez'. Ben de demiştim ki, 'Biz burayı bitireceğiz'. Şimdi siz, bize inandınız biz de sizi mahcup etmedik. O, reklamda şoför kardeşim, Bitlis Kuzgunkıran Tüneli'nin hikayesini anlatıyor, hikaye bitene kadar tünelden geçip gidiyor. İşte biz buyuz, laf değil o kadar. Sadece Bitlis'te değil bakınız Cumhuriyet tarihinde yapılan tünellerin sayısı parmak sayılarını geçmez. 10 senede biz sadece karayollarında 123 tünel yaptık. Dağları deldik dağları aynen delmeye de devam ediyoruz. Ayrıca denizin altından geçişleri saymıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Bu adımları atarak Bitlis'i yerelde iyi bir yere getirdiklerini bildiren Erdoğan, bundan sonra genelde de bütünleştirerek Bitlis'in ilçelerinin her birini AKP ile taçlandıracaklarını kaydetti.
"Zalimler için yaşasın cehennem"
Erdoğan, yeni bir adım daha attıklarına da değinerek, devletin malasef başörtüye kapalı olduğunu dile getirdi. Bu durumun "gasp edilmiş haklar" olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, "Şimdi bu haklar, kendilerine iade ediliyor ve devam edilecek. Bunun gerisi de gelecek. Sizler, işte bunun azmi, gayreti içerisinde inşallah bu zulmün hesabını soracaksınız. Ben, hanım kardeşlerimden bunu istiyorum çünkü bilin şunu, dünyada hiçbir zaman zalimler eksik olmayacak, hiçbir zaman ama biz Said-i Nursi'nin ifadesiyle 'zalimler için yaşasın cehennem' diyeceğiz" ifadelerini kullandı.
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!