Poyraz Ali'yi de mahkum etmeyin
3 yaşında bir çocuk. Cezaevinde bir koğuşta. Günde iki kere sayıma gelen gardiyanları görünce ağlıyor. O çocuk Poyraz Ali; bir yıldır annesi Zeynep Bakır’la cezaevinde. Poyraz Ali ‘atipik otizmli’. İstikrarlı bir ebeveyn bakımı ve ev düzeniyle iyileştirilebiliyor. Çözüm, Poyraz Ali’nin anneyle dışarı çıkması.
İzin verin; biraz empati kurarak başlayalım bu yazıya. Çocuk olalım mesela, üç yaşında bir çocuk. Cezaevinde, bir koğuşta, annesi ve 15 kadınla büyümeye çalışan bir çocuk. Büyük bir gürültüyle açılan demir kapıdan içeri, günde iki kere sayıma gelen gardiyanları her gördüğünde ağlayan bir çocuk. Dört duvar arasında, kendini çocuk gibi hissedebileceği tek yere, koğuştan 5 metre uzaktaki kreşe gidebilmek için annesinden ayrılmak zorunda kalan bir çocuk...
Şimdi biraz daha ilerleyip, o çocuğun bir de atipik otizmli olduğunu ekleyin bu bilgilerinize. Yani zaten “dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik kullanımındaki problemler, aşırı çekingenlik, aşırı utangaçlık, gündelik ve özel yaşamında belli ilkelere aşırı bağlılık” gibi sorunlar yaşayan bir çocuk olsun bu. İşte o çocuk Poyraz Ali; bir yıldır annesi Zeynep Bakır’la cezaevinde.
Sağlık Bakanlığı’ndan yüzde 40 engelli raporu var. Oysa atipik otizm iyi bir özel eğitimle, istikrarlı bir ebeveyn bakımı ve ev düzeniyle iyileştirilebiliyor! Change.org’daki kampanyanın amacı da bu; onu annesiyle cezaevinden çıkarmak hedefleniyor. Poyraz Ali, geçen hafta cezaevinden çıkıp babasıyla ve Otizm Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri İrem Afşin’le bizi ziyarete geldi.
- Sizinle eşiniz Zeynep’in Ekim 2014’teki mektubundan sonra tanışmış, Poyraz Ali’nin yaşadıklarını, taleplerinizi konuşmuştuk. Geçen beş ayda ne gibi gelişmeler var?
Emrah Bakır: Duyarlı arkadaşların haber katkılarıyla, sosyal medyadan daha fazla ve farklı kesimlere ulaşılmasıyla; kulaktan kulağa, kişiden kişiye haber yayıldı. Bir farkındalık sağlandı. İnsanların bu çabalarıyla, en azından kurumsal muhataplara ulaşma şansı bulduk. Bu çok önemli, sonuçta çözüm onlar tarafından gerçekleştirilecek çünkü. Melda Onur’un Poyraz Ali’yle ilgili Meclis konuşması da bir dönüm noktası oldu, sanırım. Nihayet, Adalet Bakanı’yla görüştük.
- Nasıl geçti?
E. Bakır: Talepleri not aldı. Yönetmenliklere bakılacağını, Zeynep’in durumunun değerlendirileceğini söyledi.
- Nelerdi talepler?
İrem Afşin: Oyuncakların içeri alınması. Oyuncak, otizmde bir eğitim materyalidir. Oyun terapisiyle öğretirsin pek çok şeyi. Bakanla görüşmede bir madde gösterildi; “Annesiyle cezaevinde kalan 0-6 yaş çocukların yiyecek ve giyecek ihtiyaçları karşılanır” deniyor. Yani oyuncak, kitap, eğitim materyali gibi şeyler yazılı değil diye alınmıyor.
E. Bakır: Bakanlıkla görüşmenin ardından oyuncakların bir kısmını aldılar. Ancak Poyraz Ali’nin oyuncakları verilse, hatta cezaevinde bir lunapark kurulsa bile çocuk dünyasına dair gerçek bir ortam yaratılmayacak, nerede kaldı ki atipik otizmli bir çocuk için dünya yaratılabilsin.
İ. Afşin: Evet, öyle. İçerde Zeynep’in kurgulayacağı bir düzen kurulmasını da talep ettik. Mesela sayım zamanı, koğuşa gardiyanlar girince bile bağırıyormuş Poyraz Ali. Önceden haber verilse, Zeynep hazırlasa onu, çözülecek bu. Zeynep’in onu, koğuştan 5 metre uzaktaki kreşe götürmesine izin verilmiyor! 15 adımlık yol. Kreşe gardiyanlar Poyraz Ali’yi annesinden ayırıp götürüyor. Dolayısıyla gitmek istemiyor. Oysa “çocuğunu okula bırakan anne” formatı yaratılmalı. Ama asıl çözüm, Poyraz Ali’nin anneyle dışarı çıkarılması.
E. Bakır: Bugüne kadar kurumsal alışkanlıklar yüzünden otizm ya da herhangi bir hastalıkla ilgili herhangi bir duyarlılık gelişmemiş. Gelişmeyecek de. Çünkü konuyla ilgili üst düzeylerde de sadece zorunlu hallerde, bazı yasa çerçeveleri yapılıyor. Bakanla görüşmede, olabildiğince iyisini yapmaya çalıştıklarını söylediler. Samimiyeti sorgulamıyoruz, şimdi.
Üç ay daha böyle devam edemez
- Şu an bekliyorsunuz yani...
E. Bakır: Poyraz Ali’nin bekleyecek zamanı yok. Dokuz aydır gittiği özel eğitimle çok daha iyi düzeye gelebilecekken, maalesef gerekli şartlar sağlanmadığından yeterince ilerleyemiyor. Uzmanlar, aile bütünlüğü içinde, yeterli sevgi bulması durumunda atipik otizmli çocuklar iyileştirilebilir, diyor. Çocuk mahkemesi üzerinden tedbir kararı çıkarmak, AİHM’ye gitmek gibi haklarımız olduğunu biliyoruz, ama biz bürokratik yoğunluğa girmek istemiyoruz. Çünkü artık söz konusu olan eşimin cezasının ne kadar haksız olduğu değil, tek derdimiz Poyraz Ali’yi bir an önce iyileşeceği koşullara ulaştırmak.
İ. Afşin: Son bir aydır konuşmaya başladıkça ve iletişimi arttıkça, içerdeki şartları anneyle özdeşleştirip kodlaması ve yavaş yavaş anneye tepki vermesi mümkün, şu an en büyük korkumuz bu. Üç ay daha bu vaziyette devam edemez. Maksimum bir ay. Atipik otizm rehabilite edilebilir ve iyileştirilebilir. Bu kadar üzerinde duruyor olmamızın nedeni bu. Ancak arka arkaya geçirdiği travmalardan sonra yakaladığı iyileşme ivmesini kaybeder ve kendini kapatırsa, sonra toparlamamız çok zor. O yüzden anne-babayla yan yana olmalı. Düşünün, ortada bir resim ve onu çok merak eden bir çocuk var, fakat resmin parçaları sürekli eksik. Bu, kaygı düzeyini çok yükseltir. Bu yaştaki atipik otizmli bir çocuk için kaygı düzeyi çok önemli. Sonunda en üst noktadaki insanla görüştük. Bakanın, iyi dinlediğini düşünüyorum. 33 bin imza toplamamızı önemsedi. Change.org’daki imzayı 50 bin yapmak istiyoruz. Takipçisiyiz, gündemde tutacağız.
Kapılar, silahlar, kurallar
- Bir çocuğun cezaevinde olması ağır, bir de otizmliyse daha zor tabii, ama biraz somutlarsak, bu; çocuk neye maruz kalıyor demek?
İ. Afşin: Denetimli serbestlik için başvurulmasının en önemli nedenlerinden biri, atipik otizm standart bir aile ve eğitim düzeyi gerektiriyor. Şu an ya anneyle ve 15 kadınla içerde ya da ayda bir babayla dışarıda. Anneden ayrılma korkusuyla, babadan ayrılma korkusu sürekli çakışıyor. Otizm eğitimi, çocuğa adım adım düzeni ve kuralları öğretir. Her çocuğun gündelik hayatta annesinden, babasından, çevresinden gördüğü şeyleri siz çocuğa tek tek gruplandırarak, sınıflandırarak anlatırsınız. Poyraz Ali’nin bir rutini yok. Haftada üç gün eğitime gidiyor, annesi ve bir cemse dolusu askerle! Eğitim odasında terapistiyle çok mutlu, öğrenmeyi seviyor yani. Ancak terapi odasından çıkar çıkmaz gördüğü inzibatlara öyle bir tepki veriyor ki, içerideki eğitimlerin hiçbir katkısı kalmıyor. İki güvenlik kapısından geçtiği için kıyafetleri ötmemeli, yoksa soyuyorlar. Herhangi bir çocuk için de travmatik bu, fakat otizmli çocukların bir de algı yoğunluğu vardır, onun için çok daha zor. Otizmli bir çocuğa niye cam arkasından görüştüklerini, dokunamadıklarını, sesinin duyulamadığını anlatamazsınız. Normal bir çocuğa bile anlatamazsınız, ama otizmli çocuk da soyut kavrama yoktur. Çok fazla demir, çok kapı, çok kapalılık, çok resmi görevli, silah, tüfek, sürekli bir kurallar zinciri var. Bunların hepsi travma. Otizm, bir ekip işidir. Özel eğitim ekibi, kreş öğretmenleri, aile hep iletişimde olmalı. Ortak eğitim programını birlikte uygulamalı. Ancak bu şartlarda sağlanamıyor.
E. Bakır: Uzmanlar, her ne kadar özel eğitim terapileri uygulanırsa uygulansın, asıl meselenin ailenin eğitilmesi olduğunu söyledi. Çünkü biz bütün gün onunlayız. Mesela Zeynep, Poyraz Ali kreşte, sosyal ortamlarda, uyaranlarla karşılaştığında gözlemlemeli. Gerekirse müdahale etmeli. Ancak bu şartlarda mümkün değil ki bu.
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!