Poyraz Ali cezaevinde büyüyor
Zeynep Bakır 9 aydır atipik otizm durumuyla karşı karşıya olan 2.5 yaşındaki oğlu Poyraz Ali’yle birlikte cezaevinde. Poyraz Ali’nin tedavisi ve ihtiyaçları bürokrasinin hantallığına takılıyor. Zeynep Bakır kendisiyle aynı durumda olan bütün anneler için denetimli serbestlik istiyor.
“Oğlum Poyraz Ali, 2.5 yaşında. Dokuz aydır hapishanedeyiz. Dosyamızda yasal olarak ‘suç’ teşkil eden hiçbir şey olmadığı halde sekiz arkadaşımla örgüt üyeliği cezası almıştık. Yıllar sonra bu durum Yargıtay’da da onaylandı ve oğlumla beraber hapiste bulduk kendimizi. Bazı şüphelerimden dolayı oğlumu hastaneye götürürken tutuklanmıştım ve şüphelerimin yersiz olmadığını hapishanede öğrendim. Oğlum Poyraz Ali ‘atipik otizm’ durumuyla karşı karşıya. Sağlık Bakanlığı yüzde 40 engelli raporu vermişti. Bir an önce özel eğitime ve kreşe başlaması gerekiyordu. Üç yaşından önceki her gün altın değerindeydi. Ancak bizim kreşe ve özel eğitime başlayabilmemiz aylar aldı. Oğlum tamamen benim hapishanede olmamdan kaynaklı mağdur duruma düşmüştü. Şu an eğitimin ve beraber kaldığım arkadaşların emek ve ilgisinin etkisiyle durumun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak aklı başında her insan takdir eder ki, atipik otist olan bir çocuğun olması gereken son yer tecrit koşullarıdır, hapishanedir. Poyraz Ali’nin okul öncesi bütün dönemi hapishanede geçecek gibi görünüyor. Elbette birileri umursarsa bu ‘ceza’ farklı şekillerde uygulanabilir ve Poyraz Ali eğitime-tedaviye dışarıda devam edebilir”.
Böyle yazıyordu Zeynep Bakır, oğlunun eğitim ve tedavisini kesintisiz sağlayabilmek için sesini duyurmaya çalıştığı mektubunda. Biz de eşi Emrah Bakır’ı bulup Poyraz Ali’nin durumunu ve hikâyenin öncesini konuştuk.
Hâkimler müneccim gibi çalışıyordu
Zeynep ve Emrah Bakır Trabzon’da yaşıyordu. Muhaliflerdi. Eşitsiz dağılıma, insanları ölüme götüren çalışma koşullarına, çevrenin ranta dönüştürülmesine; kısacası içinde yaşadığımız sisteme düşmanlardı, evet. Bunu dillendirmek için eylemlere katıldılar. O da doğru. Hatta kimi zaman o eylemleri organize ettiler. Sonra bir gün evleri yüzleri maskeli polislerce basıldı. Emrah babasının cenazesi için Rize’deydi o gün. Zeynep evde yalnız. Gözaltına alındı. Mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldılar.
“Davada delil diye; gözaltına alınana kadar katıldığı, organize ettiği basın açıklamaları, o dönem çıkarttığımız Özgür Karadeniz’in Sesi adlı yerel gazetemiz, slogan atmak, ölüm oruçlarına, ‘Hayata Dönüş’ operasyonuna karşı basın açıklaması düzenleyerek suçluyu ve suçu övmek, pankart açmak gibi şeyler gösterildi” diyor Emrah Bakır, “Hani sürekli şiddet olaylarına karışmamış olmaktan bahsediyorlar ya, eşimin şiddetle ilgili hiçbir eylemi yok. Ama hâkimler müneccim gibi çalışıyor. Zeynep’in cezasının onaylanmasında, şiddet eylemlerine karışmamış olsalar dahi, eylemlerindeki süreklilik onların bir örgüte daha yakın olduklarının göstergesidir, deniyor. Hani yanlış işliyor deyip kapattıkları Özel Yetkili Mahkemeler’de yargılandı. Biraz aklı, vicdani olanların yorumlamalarına bırakıyorum mahkemenin tarafsızlığıyla ilgili kararı.”
Mahkeme, “örgüt üyeliği”nden ceza veriyor Zeynep Bakır’a. Yargıtay’a başvuruyorlar. Poyraz Ali işte bu bekleme sürecinde katılıyor aileye. O bir yaşını bulmadan Yargıtay’da onanıyor ceza. Bir ay hücrede tek başına tutuluyor Zeynep. Koğuşta olmadığı için oğlunu da yanına alamıyor. Siyasi olduğu için adli hükümlülerin yanına verilemeyeceğini söylüyor cezaevi yönetimi. Bir de paranız varsa sevkini isteyin, diye öneriyor. Mecbur, öyle yapıyorlar. Gebze’ye çıkıyor sevk. Haftalar sonra annesine kavuşuyor Poyraz Ali. İçerde onu izlerken Zeynep’in şüpheleri daha da güçleniyor. Çocuk gelişim uzmanına göstermek istiyor oğlunu. “Tabii cezaevinde işler farklı yürüyor” diye anlatıyor Emrah Bakır, “Aslında ihtiyaç halinde anne cezaevinden doktora gidebiliyor, ancak bunun bir sürü prosedörü var. Annenin dilekçe yazması gerekiyor, cezaevi idaresi onu değerlendirmeye alıyor. O kabul etse de, dış güvenliği jandarma sağladığı için kendi gerekçelerine göre istenilen günü kabul etmeyebiliyor.”
Neyse ki Poyraz Ali’nin dışarıda bir yakını var, yoksa bu atıl bürokrasiyle, her günü önemli olan bu hastalığa rağmen, haftalarını cezaevinde bekleyerek geçirecek. Atipik otizm teşhisi konduktan sonra, tam da anneye en çok ihtiyaç duyulan yaşlarda olduğu için yine cezaevine dönüyor Poyraz Ali, üstelik uzmanlar tanıdan sonra anneyle bağının daha da önemli olduğunu vurguluyor. Ancak cezaevinde Poyraz Ali’nin ihtiyaçlarını karşılamak büyük sorun. En basitinden, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine annesiyle gitmesine izin verilmiyor. Oysa atipik otist çocuklar beş, altı yaş öncesinde alacakları iyi bir eğitim ve tedaviyle normal hayata uyum sağlayabiliyor. Tekrar sevk isteniyor.
Poyraz Ali’nin ihtiyaçları bekletilemez
Şimdi Bakırköy Cezaevi’ndeler. Haftanın üç günü annesiyle özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine gidiyor Poyraz Ali. Motor yetenekleri gelişiyor. Sosyalleşiyor. Ortada değişmez bir yasa varken, cezaevi yöneticilerinin yetkileri belliyken Gebze ve Bakırköy’deki uygulama farklılığını anlamıyor Bakır çifti. Tedirginler, “Bu koşullarda Poyraz Ali için bir gelecek beklentimiz olamıyor” diyor Emrah Bakır, “Bugünü anlamak istiyorsan geçmişe, geleceği anlamak istiyorsan da bugüne bak, derler. Biz bugüne kadar zorlayarak alabildik haklarımızı. Bunu, maddi ve manevi olarak ne kadar yıpratıcı olsa da bir çocuğun, -evet, Zeynep’le benim ama aynı zamanda bir çocuğun- geleceği mevzu bahis olduğu için bıkmadan yaptık. Bunun aslında hak olduğunu onlara hatırlattık. Poyraz Ali büyüyor, atipik otistik biri olarak bilimsel anlamda belirlenmiş ihtiyaçları var. Bunlar için her seferinde o bürokratik eziyeti çekmek zorundayız. Onun hantallığı yüzünden Poyraz Ali’nin bir şeyleri erteleniyor. Oysa oğlumun hayatını daha iyi geçirebilmesi için özellikle şu birkaç yıl çok önemli. Eşimin cezasının kalan üç yılında yine bürokratik duvarlara toslayacağımızdan korkuyoruz”.
Sadece eşi ve Poyraz Ali için talepte bulunmuyor Bakır, çocuklu ve özellikle de böyle özel durumları olan annelerin denetimli serbestlikten yararlanmasını istiyor. “Bundan eli kanlı katiller yararlanıyor, Hizbullah davasından yatanların salındığını biliyoruz. Ancak muhalifler yararlanamıyor” diyor. Ne dersiniz, haksız da sayılmaz.
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı