Politikacıların gürültüsüne karşı, birlikte daha güçlüyüz

İstanbul Müzik Festivali için Türkiye’ye gelen Gidon Kremer, müziği, politika ve ideolojilerden kaynaklanan gürültünün karşısında bir güç olarak görüyor.

Politikacıların gürültüsüne karşı, birlikte daha güçlüyüz
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.05.2015 - 16:06

  Gidon Kremer, dünyanın efsane kabul edilen keman virtüözlerinden biri. 43. İstanbul Müzik Festival’inde Kremerata Baltica ile birlikte Mevsimler konseriyle, 2 Haziran’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda olacak. 1947’de Litvanya, Riga’da doğan Kremer, ailenin üçüncü kuşak kemancısı. Yahudi babası, Holokost zamanında iki yıl boyunca bir mahzende saklanarak ölmekten kurtuluyor. Gidon, babasının hırsları bir yana, bir de baskıcı bir atmosferde büyüyor. O dönemde özgür bir sanatçı olmaya çalışmanın ne denli zor olduğunu söylüyor hep. Başarıyor da, 1970’te bir Çaykovski yarışmasında şef Herbert von Karajan, dünyanın en iyi kemancısı olarak takdim ediyor 23 yaşındaki Kremer’i. Sonra ünü dünyada dalga dalga yayılıyor. 

 

MÜZİK BİR OYALANMA ARACI DEĞİLDİR 

Müziğe karşı herkesten farklı bir tutkusu var. Başka bir anlam yüklüyor müziğe. Bir röportajında sanatçıların uyumu ve barışı teşvik etmesi gerektiğini söyleyen Kremer’e müziği neye dair bir araç olarak gördüğünü sorduğumuzda şöyle diyor: “Elimde müzikten başka bir araç olmadığından dolayı seslerle iyilik yapmak istiyorum. Müzik bir pozitif enerji kaynağı, ve bu enerji kaynağı herkesin işine yarayabiliyor, müziğe kalbini ve kulaklarını açan herkesin. Ben müziğin bir eğlence aracı olduğunu düşünmüyorum. Müziğin bize daha iyi, daha derin bir insan yapmak ve birbirimizle duygularımızı paylaşmamızı sağlamak gibi bir gücü var. Bir çıkar yahut oyalanma aracı olarak görüyorsak, bir şeyi gözden kaçırıyoruz demektir.” 

Gidon Kremer, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne önem verdiğini her zaman  vurgulayan müzisyenlerden. Arkadaşlarıyla birlikte özgürlükler uğruna ve yetkileri suistimale karşı mücadele ederken Mstislav Rostropoviç, Leonard Bernstein, Yehudi Menuhin gibi sanatçıların açtığı yolda ilerlediklerini söylüyor. 2013’te Rusya’da LGBTİ karşıtı yasanın Putin tarafından onaylanmasından hemen sonra, Kremer'in insan hakları için düzenlediği konser "Rusya'ya Sevgilerle", 7 Ekim 2013’te, Berlin Filarmoni Salonu’ndaydı ve bir konser olmanın yanında müzikal bir protesto olarak da görülüyordu. Putin Rusya'sında son 10 yılda yaşanan geniş çaplı insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacı taşıyan konserin Putin karşıtı olarak anılmasından da hoşlanmayan Kremer, “Rusya’ya Sevgilerle” organizasyonunu, adaletsizliğe karşı müzikle ve dostlarla dile getirilen kişisel bir ifade olarak görüyordu. Kremer, protestonun barışçıl karakterine vurgu yapmaya özen göstererek, sözü müziğe ve eserlere bıraktığını söylüyordu. Konserin tarihi, 2006'da Moskova'da öldürülen Rus-Amerikalı gazeteci Anna Politkovskaya'nın ölüm gününe denk geliyordu. Gazetecinin yazdıkları konser boyunca Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Herta Müller ile Alman oyuncular Martina Gedeck ve Sebastian Koch tarafından seslendirildi. 

 

EN KÖTÜ ŞEY ACILARA DUYARSIZ KALMAK

 “Çocukluğumu otoriter bir ülkede geçirdim. Rusya’nın son zamanlardaki durumu bana o zamanları hatırlatıyor” diyor ve konseriyle Putin Rusya’sında insan haklarına ve özgürlüğe dikkat çektiğini söylüyordu. Bu yılın başında Hong Kong’da düzenlenen başka bir resitalini, Ukrayna’ya ve Ukrayna’da acı çeken halka ithaf etmişti. Kendisine politikayla olan bağıyla ilgili yönelttiğimiz soruya karşılık olarak, “Bence, herkesin kendi bilincini takip etmesi ve bununla uyum içinde adımlar atması gerekiyor. Bence dünyadaki en kötü şey başkalarının çektiği acılara karşı duyarsız kalmak. Ben bir politikacı değilim fakat, müziğimle ve projelerimle başı dertteki insanlara destek olarak elimden gelen en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hiç kimse elimizden içinde yaşadığımız dünyayı dinleme yeteneğimizi alamaz. Eğer bu yeteneğimizi hep birlikte paylaşırsak en çok da ideolojiler ve politikacılar tarafından yapılan gürültüye karşı giderek güçleniriz diye düşünüyorum” diyor, Kremer.

 

2 Haziran’da gerçekleşecek konsere gelirsek, Mevsimler adındaki konserde hem solist hem de şef olacak Gidon Kremer’e, 1997’de kendisine 50. yaş hediyesi olarak kurduğu Kremerata Baltica Orkestrası olacak. Kremerata Baltica, Baltık Ülkeleri’nden seçtiği genç yetenekli müzisyenlerden oluşuyor. Konserde sadece onlar yok. Philip Glass’ın Vivaldi’nin Dört Mevsim’inden esinlenerek bestelediği “The American Four Seasons” Türkiye’de ilk kez dinlenebilecek eserlerden biri. Konserin bir de farklı sanat dallarını birleştirmek gibi de bir özelliği var. Dört farklı video, konserle eşzamanlı olarak gösterilecek. Video görüntüleri, Amerikan avangard sinemasının babası kabul edilen Jonas Mekas, Litvanyalı genç video sanatçısı Rimas Sakalauskas, insanın faniliği ve dünyada bıraktığı izler üzerine odaklanmış Adam Magyar ve Kopenhaglı 4D Sinema sanatçısı Pingo Van Der Brinkloev tarafından hazırlandı. Tüm videolar sanatçılar tarafından bu proje için uyarlanmış. 

Fazıl Say ile Mozart Maratonu 

Fazıl Say, festival süresince dört ayrı mekanda gerçekleştireceği “Mozart Maratonu”nda, Mozart’ın bütün sonatlarını yorumlayacak. Mozart konçertoları albümü övgü toplayan Say, Bu yılın başında Salzburg’da Mozart Haftası’nda sahneye çıktı. Nisan ayında ise Carnegie Hall’da, Orpheus Oda Orkestrası eşliğinde Mozart konçerto seslendirecek. 9 Haziran Süreyya Operası, 11 Haziran Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall, 12 Haziran Heybeliada Aya Triada Manastırı, 13 Haziran Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı. 

 

 

Magdalena Kozena & Les Solistes du Concert d’Astrée

Şef Emmanuelle Haïm, topluluğu Le Concert d’Astrée ile konserinde Fransız baroğunun en etkileyici eserlerini, günümüzün en önemli şancılarından biri olarak kabul edilen mezzosoprano Magdalena Kozená solistliğinde seslendirecek. Berlin, Viyana, Paris, Metropolitan operalarında başrollere çıkan sanatçı aynı zamanda dünyanın ünlü konser salonlarında da önemli orkestralar ve efsane piyanistlerle konserler veriyor. 23 Haziran Aya İrini Müzesi.

 

BIFO & Yuja Wang

Müzikal sezgisinin derinliği ve sahne karizmasıyla tanınan Çinli piyanist Yuja Wang, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'yla vereceği konserle 43. İstanbul Müzik Festivali'nin kapanışını yapacak. Dünyanın dört bir yanındaki büyük orkestralara konuk olan ve turnelere katılan Wang, günümüzün en genç ve en yetenekli piyanistlerinden. 29 Haziran Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı.

 

Brahms Aydınlanması I ve II:
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen & Tetzlaff ve Lars Vogt

Özellikle romantik repertuvarın en iyi yorumcuları arasında gösterilen Deutsche Kammerpshilharmonie Bremen (DKAM’)ın festivalin Yerleşik Konuk Orkestrası olarak vereceği iki konserde solist olarak Alman keman virtüözü Christian Tetzlaff ve Lars Vogt iki ayrı gün sahnede olacak. 24 Haziran Aya İrini Müzesi, 25 Haziran Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı. 

 

Hafta Sonu Klasikleri

Geçen yıl Pazar Klasikleri adıyla düzenlenen konser serileri, bu yıl ücretsiz olarak açık havada gerçekleşecek. Hafta Sonu Klasikleri, festival boyunca cumartesi veya pazar günleri gerçekleşecek. 6 Haziran Hollanda Başkonsolosluğu Bahçesi, 14 Haziran Selamiçeşme Özgürlük Parkı, 20 Haziran Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi, 28 Haziran Sakıp Sabancı Müzesi Bahçesi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon