Pekinel Kardeşler: ‘En çok müzik etkilendi’

Güher Pekinel, “Müzik özelinden başlarsak, virüs tedbirlerinden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Tedbirler nedeniyle iptal edilen tüm etkinlikler dolayısı ile müzisyenler çok zor durumda; bilinen üzere, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada çoğunlukla konser ve etkinlik başına ödeme alan sektör genelinde büyük bir geçim sıkıntısı yaşanmaya başlandı” diyor.

Pekinel Kardeşler: ‘En çok müzik etkilendi’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.04.2020 - 02:00

Uluslararası üne sahip ikiz kardeşler Güher ve Süher Pekinel, piyano ikilisi, birbirini görmeden çalıyor. Konserlerinde piyanolarını yan yana ve bir metre ara ile yerleştiren Pekinel kardeşler, klasik müziğin yanı sıra modern müzik repertuvarındaki eserleri de icra ediyor.

Dünyanın en iyi piyano ikililerinden biri olarak kabul edilen kardeşler kısa süre önce koronaviruse yakalandı.

Bu salgın hastalığı nasıl atlattıklarını, neler yaşadıklarını, bu karantina günlerini nasıl değerlendirdikleri ve müzik dünyasını nelerin beklediğini konuştuk.

- Korona virüse maalesef siz de yakalanmışsınız bu süreci anlatabilir misiniz? Neler yaşadınız, nasıl atlattınız?

Güher Pekinel: Ben rahatsızlığı çok hafif şekilde, soğuk algınlığı gibi atlattım, tüm önlemlerimizi alıyor olmamıza ve maske kullanmamıza rağmen, anlamadığımız bir şekilde Süher virüsü kaptı. 

Süher Pekinel: Baş ağrısı, devamlı baş dönmesi ve yoğun halsizlik şikayetlerim başlayınca hemen doktorumla iletişime geçerek, hastaneye tetkikler için başvurdum ve ardından evde tedavi için derhal kendimi izole ettim, odamı ve ihtiyacım olan  eşyaları da  14 gün boyunca ayırarak evde kimseyle temasta olmadan bu dönemi atlattım. 

Güher Pekinel: Tedbirlere uymak, izolasyon kurallarını yerine getirmek ve sosyal mesafe hakikaten virüsün yayılmasının önüne geçilmesinde en önemli unsurlar.

Süher Pekinel: Bağışıklık sisteminizi bu süreçte düzenli beslenme  ve en az 9 saatlik uyku, vitamin ve egzersizlerle güçlendirmek , ayrıca  pozitif düşünmek ve moralinizi yüksek tutmak olayın seyrini değiştiriyor. Tüm zorluklara rağmen, içimizde yaratıcı güçlere yönelerek güvenle paylaşılınabilecek ve insanlara yardımcı olabilecek en basitten en zora üretilebilecek her türlü diyalog araçlarının paylaşımını öneriyor ve temenni ediyorum. Bunların zamanla büyüyen kitlelere de ulaşması kapalı ortamdaki insanların dışarı dünya ile sıcak temasını tekrar birleştirecektir. 

Güher Pekinel: Dünyanın her yerinde bu rahatsızlığı hafif geçirmeyen, bizim kadar şanslı olmayan hastalara , bu hastalığı karşı savaşlarını  cesaret ve inançla sürdürmeleri için tüm olumlu düşüncülerimizi gönderiyoruz. Ülkemizde ve dünyada büyük bir fedakarlık ile çalışan tüm sağlık emekçilerine derin minnetle birlikte ve teşekkürlerimizi bu vesile ile iletmek ve düşüncelerimizin her koşulda onlara eşlik ettiğini ifade etmek isteriz. 

- Korona virüsünün sanat sektörüne etkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?  

GP -  Müzik özelinden başlarsak, virüs tedbirlerinden en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Tedbirler nedeni ile iptal edilen tüm etkinlikler dolayısı ile, müzisyenler  çok zor durumda, bilinen üzere, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada çoğunlukla konser ve etkinlik başına ödeme alan sektör genelinde büyük bir geçim sıkıntısı yaşamaya başlandı. Özellikle bu konularla ilgili neler yapabiliriz düşüncesi ile Covid-19  süreci ve sonrası için  adımlarımızı planlıyoruz.  

SP-  İnsanlığın acılar ve yıkımlardan geçtiği süreçler, yaratıcılığı farklı bir seviyede etkileyerek, ifade gücünün en üst düzeyde temsil edimesini sağladığını, geriye dönüp baktığımızda tüm sanat disiplinlerinde  görüyoruz .  Böyle zamanlar, herşeyi tekrar  sorgulatarak yeni bir yaratım sürecine evrildiği için,  tüm müzisyen ve sanatçıların da bu doğrultuda tarihe iz bırakacak bir çok eser ve yorum sunacağına eminiz.

Süher Pekinel: Kültür ve sanat bağlamında dünyada yaşanan en güncel gelişmelere istinaden araştırmacılar ve bilim adamları, normalleşme sürecinin ve etkinliklerin devamının 2021 yazından evvel gerçekleştirilemeyeceği bir tabloyu ortaya koyuyorlar. 

Güher Pekinel: Bu açıdan sanat ve kültürün müziği de içine alarak dinleyici ile buluşmasının dijital ortamda sağlanması için, yepyeni, farklı ve kaliteli platformlar oluşturulması gerekliliğine inanıyor ve bunun kaçınılmaz olacağını düşünüyoruz. 

- Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

GP- Korona nedeni ile, insanların alıştığı dünyanın nasıl bir transformasyona uğradığını da izliyor ve kültür endüstrisi ve sanat alanında çıkarımlar yaparak analizleri değerlendiriyoruz. 

Plak şirketleri uzun bir süredir gelişmeleri takip ederek ve tanıtım stratejilerini geliştirerek online platformlara geçiş yaptı. Ancak korona virüs nedeni ile plak şirketlerinden bağımsız olarak sanatçılar her türlü ev hallerinde bile online videolar yüklüyor. 

SP- Bu bireysellik plak şirketlerini, müzik literatürünü, müzik yayıncılığını ve ses tekniği konusunu nasıl etkileyecek, nasıl yankıları olacak önümüzdeki günlerde göreceğiz. Korona virüs süreci ve ardından bildiğimiz anlamıyla, sahne ve performans sanatları kabuk değiştirmiş olacak, hızla dijitalleşen dünyada farklı boyutlarda seyriciyle buluşmaya olanak bulacak müzisyenler.  

GP-Dijital müzik platformları, internet ve sosyal medya ile klasik müziğin kitlelere ulaşması ve konser atmosferine bakış açısı gün be gün değişiyor.  Şu an dahi bu konuyla ilgili ihtilaflı tartışmalar söz konusu.  Seçicilik konusu burada devreye giriyor. Sosyal medya dinleyicisinin müzik ihtiyacı hiç olmadığı kadar dominant bir rol oynuyor. Klasik müziğin varlığını sürdürme yönteminin değişmesinin yanı sıra, Rap, Pop ya da Film Müziklerinden etkilenerek ve yepyeni oluşumlara kapı açarak bambaşka düzeylerde ilerleyeceğini görüyoruz. 

- Virus sonrası değişimler konusunda ne düşünüyorsunuz?

SP-Genel anlamda ekonomiden, sosyal alanların tümüne büyük bir  değişimin eşiğinde olduğumuzu düşünüyoruz. Yapılan araştırmalar gelecekte, sadece virüs değil , doğal felaketlerin de iklim sorunu nedeni ile karşımıza daha büyük mücadeleler olarak çıkabileceği , biyolojik tehlikelerin artabileceği  bilgisini sunuyor. Hazırlıksız yakalanan bu pandemi, insanın kendini ve çevresiyle ilişkisini sorgulamasına neden olduğu bir dönemde yaşıyoruz.

GP-Doğaya duyarlı, sunduğu zenginlikleri; bilinçle kullanarak , koruyan ve bir dönüşüm sistemi içerisinde değerlendiren , daha insancıl, sosyal bilinci, tüketim ve beslenme alışkanlıkları doğaya karşı olmak yerine, aynı doğrultuda devam eden bir toplum yapısının oluşacağı düşüncesindeyiz. 

"Artık ben değil biz" olgusunun ön plana çıkarak, sorunlarla mücadele, yeni ifadesel olanaklar, toplumsal düzen gibi konularda, bu dayanışma, ortak bilinç ve sorumluluk duygusu ile yaratıcılığın da daha kuvvetli olacağına inanıyoruz.

- Gününüz nasıl geçiyor?

SP- Maalesef tedbirler nedeni ile bir araya gelemiyoruz ve çalışmalarımızı evden yürütüyoruz. Öncelikle gündemi, belirttiğimiz üzere çok yakından , farklı yönleri ile takip etmeye çalışıyoruz. Evde kalıyoruz ve herkesten de bu kritik dönemde zorunlu olmadıkça evden çıkmamalarını rica ediyoruz. Belirttiğimiz gibi, sanat, müzik bizim için bir nefes alma şekli, bu nedenle günlük hayatımızın her zaman vazgeçilmez bir parçası. Ayrıca profesyonel anlamda, yeni repertuvarlar üzerine çalışıyoruz. Berlin Filarmoni, La Scala, Metropolitan Opera stream sayfalarını keyifle takip ediyor ayrıca  zorunlu olarak kendimize vakit de ayırabildiğimiz bu dönemde, uzun süredir okumak istediğimiz kitaplara da yöneldik.  

GP- DSGM müzisyenleri ile Whatsapp, telefon, mail ile haberleşiyoruz. Yine Anadolu Orff Müzik Eğitimi eğitmenleri ve TEVİTÖL bölüm öğretmen ve öğrencileri ile de iletişimdeyiz. Dünyada Sosyal Medya paylaşımlarını sanat, kültür, politika, bilim, sağlık alanlarında takip ediyor ve bizler de takipçilerimiz için özenle oluşturulmuş içerikler paylaşıyor, sorularını yanıtlıyoruz. Takipçilerimiz için video kesitleri yayınlıyor, dünyada önemli stream konserlerini, çok önemli müzisyenlerin performanslarını da paylaşıyoruz. Diyalog herşeyde olduğu gibi sosyal medyada da çok önemli, bu sayede keşif ve en yüksek düzeyde paylaşım bu denge ile mümkün oluyor.

Uzmanların da belirttiği gibi bu süreçte bağışıklık sistemini güçlendirmek çok önemli, evde ufak egzersizler yapıyoruz. Olağanüstü durumlarda pozitif düşünceyi  önemsiyoruz.  Bu nedenle müziğin bilimsel çalışmalar ile de kanıtlanmış, iyileştirici ve birleştirici gücünü her sosyal medya paylaşımımızda yineliyoruz.

- Evde kalanlar için müzik önerileriniz?

SP- Evde Kal Müzikle kal diyerek bizde yeri küçük yaşlardan itibaren her zaman özel olan Bach, doğumunun 250. yılı bu sene kutlanan, zamanının ötesinde hümanist müzisyen Beethoven ve Mozart’ın tüm eserlerini önerebiliriz. Tüm önemli plak şirketleri, bu günlerde özel oluşturulmuş çalma listeleri paylaşıyor, sosyal medyadan takip edilebilir.

GP- Yeni nesilden takip etttiğimiz, piyanistler arasında ; Daniil Trifonov, Yuja Wang, Lisa Batiashvili, Jean-Efflam Bavouzet , viyolonistler Janine Jansen, Vilde Frang , Khatia Buniatishvili, bunun yanı sıra daima keyifle dinlediğimiz, Karajan, Haitink,  Abbado, Barenboim ’n da  kayıtlarını öneriyoruz.

Geçtiğimiz günlerde müzik dünyası çok büyük bir kayıp yaşadı . 21. yüzyılın en önemli müzik insanlarından, herşeyden önce hümanist Penderecki hayatını kaybetti. Gençler , „The Exorcist“ „Shining“  film müziklerinin bestecisi dersek hemen kim olduğunu bileceklerdir. Kendisinin de senfoni ve koro eserlerinin, insana dair söylenmemiş ve keşfedilmemiş duyguları yansıtması yönünden dinlenmesini öneriyoruz. Sosyal medya hesaplarımızda ( @pekinels) eserleri ile ilgili detaylı paylaşım gerçekleştirdik.  

- Piyano çalarken motivasyon kaynağınız nedir?

SP-  Müzik yapabilmenin en önemli unsurlarından birisi, özümüze geri dönerken, yenininde devamlılığını yaratarak, ileriye taşınmasını sağlamak. Böylece müzik bitmeyen keşifleriyle, sanatçıyı yeni seviyelere taşırken değişik alanlarda da yeni bir enerjiye dönüşüyor.

GP- Müzisyen vizyonel yorumuyla esere değişik açılım katarken , besteciye yaklaşım dürtüsü içinde yeniden sorgulama tekniğini de devreye sokuyor . Çalışırken, detayların ötesinde anı yeniden tanımladığımız ve algılama alanını risklerle devamlı genişletmeye çalıştığımız için zaman ve nefes kavramları da genişliyor ve her eserin icrası telepatimizin de bir sonucu olarak sürprize dönüşebiliyor. Bu da duygusal açıdan en önemli motivasyon kaynaklarımızdan biri; live performansın çekiciliğini ve akışını yönlendiriyor.

- Çalışmanızdaki size öz karekteristik öğeler nedir?

SP- Arka arkaya çalarken, daha fazla risk alıyor ve anı daha yoğun yaşıyor ve yaşatıyoruz. Bu çalış tarzı, çok daha intansif bir çalışma gerektiriyor. Öncelikle her ikimiz de tüm esere çalışıyor ve sonrasında bir araya gelerek kendine has renklerimizi ve yorumumuzu birleştiriyoruz. Bu birleşim yeni enerjilere dönüşerek, çalışmamıza yön veriyor.

GP- Yoğun konsantrasyon gerektiren çalışma rutinimiz de,müziğin katmanlarına farklı bir vizyonla girmemize olanak sağlıyor.

- Yaptığınız sosyal Sorumluluk projesinden bahseder misiniz?

GP- Almanya’da eğitim yıllarımızda, dönemin sosyo-kültürel yapısı içerisinde biz de „Ne yapabiliriz?“ konusunda düşündük ve 22 yaşımızdan itibaren ,  huzur evlerinden, özel ihtiyacı olan çocuklara kadar bir çok sosyal sorumluluk projesinin her zaman bir parçası olduk.

SP- Türkiye’ye konserler nedeni ile davet edildiğimizde, müzik eğitiminin içerik ve programlarını takip etmeye ve incelemeye başladık. Sistemin bir formasyona ihtiyacı olması ve temel eksiklikleri doğrultusunda,  bugün 13 yıldır sürdürdüğümüz müzik eğitimi kuruluşlarını hayata geçirdik. Her kuruluşumuz, sistemli yapı çerçevesinde birbirini tamamlıyor. Dengeli , her yönden kendi ile barışık ve global vizyona sahip bir nesil yetişmesi hayaliyle yürüttüğümüz kuruluşlar , sponsorlarımızın da desteği ile sınırları aşan başarılarla devam ediyor.

- Dünya kariyerinizin yanı sıra, en önemli isteklerinizden birisinin gelecek nesilleri yetiştirmek olduğunu biliyoruz. Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

GP- İlk kuruluş Türkiye’de müzik eğitimi ve klasik müzik alanında kaybedilen jenerasyonların telafisini büyük bir hızla gerçekleştirmeye devam eden “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” .  3 etaplı bir süreçte, bize baş vuran sıra dışı yetenekleri seçerek DSGM’ye dahil ediyoruz.  Bu sıra dışı müzisyenlerin, başta Avrupa'da olmak üzere, önemli müzisyen ve müzik pedagogları ile  eğitimlerini sürdürmelerini, ayrıca bu gençlerin  önemli uluslararası yarışmalarda yer almak ve rekabet edebilmek üzere yaşam bursu ve 17.- 18. yüzyıldan enstrümanları sağlamaktayız. Sadece maddi olarak değil, manen de ülkemizin bu kültür elçilerini attıkları adımlarla,her zaman, birebir diyalog ile rehberlik ederek destekliyoruz.  Ayrıca ülkemizde de bir çok etkinlik ve festival için kendilerini bir araya getirerek, konserlerin gerçekleştirmesini sağlıyoruz. 

Bu doğrultuda en önemli, uluslararası prestijli yarışmalarda Türkiye için ilk olarak 17 birincilik derecesi  kazanıldı. Bu müzisyenler solist olarak da Japonya, İngiltere’de ve Tüm Avrupa’da en prestijli salonlarda resitaller ve en önemli orkestralarla konserler vermeye devam ediyorlar. Maalesef Korona virüs kısıtlamaları nedeni ile şu an konserleri hepimizde olduğu gibi ertelendi .

DSGM’nin üzerinde durduğu en önemli noktalardan biri Oda Müziği. Ülkemizde özellikle eksikliği yaşanan, 12 yıl evvel başladığımızda neredeyse yok derecesinde olan oda müziği konserleri, alanında en başarılı solistlerin bir araya gelerek, karşılıklı etkileşim ile yeni enerji, vizyon ve derinlikelere, deneyim ve bakış açılarını paylaşarak ulaşmasına olanak sağlıyor.

SP- Eğitim bir denge meselesi. Çocuklar fazlasıyla tek yönlü yetişiyor. Duygu ve zekâyı aynı seviyede eğitebilirsek, dengeli kişilikler olarak yetiştirilemelerine  yardımcı olabiliriz. . İkinci kuruluşumuz Güher & Süher Pekinel Anadolu Orff Müzik Eğitimi'nde  okul öncesi ve ilköğretimde Orff yaklaşımının kullanılarak,  müzik eğitiminin müfredata yeniden dahil edilmesini  hedefledik. Metod, öğrencilere temel müzik eğitimi vermek için alışık oldukları araçları kullanarak , tamamen doğal biçimde öğretmeyi amaçlıyor. Tekniğin, insanın zaten içinde var olan yaratıcı güçleri ve ritmi, hareket, konuşma ve şarkı yoluyla ortaya çıkartmaya dayanıyor. Avusturya Salzburg Mozarteum Üniversitesi, Orff Enstitüsünde burslu olarak eğitim almalarını sağladığımız seçilmiş müzik öğretmenlerinin , Anadolu’da devlet okullarında görev alan  okul öncesi ve müzik öğretmelerine  Orff Metodu konusunda eğitim vermelerinin planlanmasını sağladık. Bu sistem ile her çocuğun hakkı olan bireysel yaratıcılık, özgüven ve kendi sınırlarını tanıma olgusunu oturtarak eğitimlerine katkı sağlamaya devam ediyoruz.  Ayrıca bu yaşta tespit edilebilecek sıra dışı  yetenekler de, doğru yönlendirilerek uygun eğitim sayesinde potansiyellerini kanıtlıyorlar. Şimdiye kadar Anadolu’da yaklaşık 110.000 çocuğa ulaşıldı. Yegane arzumuz ve hedefimiz  en yakın zamanda 500.000’i yakalamak.

GP- Türkiye’de IQ ‘ları 130’un üzerinde, üstün zekalı gençlerin eğitim gördüğü TEVİTÖL’de öğrencilerin, sanat ve müzik ile ilişkilerini artırmak ve sağlamlaştırmak, bu duyarlı gençlere yeni vizyon kapıları açmak ve uluslararası alanlarda yönlendirmek için “Pekinel Müzik Bölümü”nü  bir yol gösterici  olması adına  bu eğitim kurumunda 2007 yılında devreye soktuk.  Bu gençler altyapısını aldıkları müzik duyarlılığı ve sanat nosyonu ile geleceği yönlendiren isimler olarak Harvard, Columbia, Princeton, Stanford gibi prestijli üniversitelerden mezun oluyor. Şu an öğrenciler online dersler ile kayıtlar yapıyor ve aksatmadan bölüm derslerine devam ediyorlar.

Bizler ancak duyarlı bireyler ve nesillerle kültürel altyapımızı geliştirebilir ve evrensel değerleri içselleştirebiliriz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler