Pandeminin görünmeyen yüzü: Seks işçileri anlatıyor
Seks işçiliği, koronavirüs pandemisinden en çok etkilenen sektörler arasında yer alıyor. Yaklaşık 1 yıldır ekonomik zorluklarla baş başa bırakılan seks işçilerinin çoğu, salgın gerekçe gösterilerek genelevlerin kapatılması sonucu kayıt dışı çalışmaya itildi. Bu süreçte seks işçileri merdivenaltı işlere yönelmek zorunda bırakılırken; devletten ise bir hamle gelmedi.
Dünya, 1 yılı aşkın süredir yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını ile mücadele ediyor. Pandeminin ortaya çıkmasıyla hizmet sektöründe çalışan birçok kişi gibi seks işçileri de etkilendi. Türkiye'de genelevler, vilayetlerde valiliklere, kazalarda ise kaymakamlıklara bağlı olarak faaliyet gösteren 'Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu' kararıyla 16 Mart tarihinde kapatıldı. 15 Mart Pazar günü, polisler tüm genelevlere ertesi gün karantina tedbirleri kapsamında kapatılacaklarını sözlü olarak bildirdi. 16 Mart sabahı da her ilde komisyon kararları yazılı olarak tebliğ edildi, genelevler boşaltıldı. Genelevlerin ana kapılarına asma kilit vuruldu ve geçici bir süre kapalı olduklarına dair bilgi notu asıldı.
Genelevler karantina tedbirleri kapsamında belirsiz bir süreliğine kapatılırken, seks işçileri de yaşadıkları ekonomik zorluklarla baş başa bırakıldı.
Biz Derneği Avukatı Ahmet Çevik, trans seks işçisi İpek Ceylan ve 7 Renk LGBTİQ+ Derneği Proje Koordinatörü Yağmur Arıcan, salgın süreci boyunca 'bilinen ama hiç konuşulmayan' seks işçilerinin sorunlarını, taleplerini ve kapatma kararından sonra genelev çalışanlarının yaşadıklarını Cumhuriyet'e anlattı.
Pandemi döneminde genelevlerin kapatılmasına değinen Avukat Ahmet Çevik, "Aslında ülke genelinde var olan genelevleri son 15 - 20 yıl içerisinde ciddi baskı altına girmiş durumda. Pandemiden önce zaten genelevler yavaş yavaş kapatılmaya başlanmıştı. Genelevler denetlenirken seks işçilerinin emekçi olarak haklarının ve koşullarının düzeltilmesi gibi bir çaba olmadığı gibi kapatmaların 'ihtiyaç temelli bir bakış açısından ziyade ahlakçı bir bakış açısıyla' olduğunu süreç içerisinde de görmüş olduk" dedi.
'GENELEVLER OSMANLI DÖNEMİNDEN KALMA TÜZÜKLE YÖNETİLİYOR'
2017 yılı içinde, Antep, Zonguldak ve Konya Akşehir’deki genelevler ile Denizli'deki genelev içerisindeki üç ruhsatlı evin çeşitli gerekçelerle kapatıldığını aktaran Çevik, "Aydın Söke'deki genelevin ruhsatı yenilenmedi. 2019 yılında Diyarbakır Genelevinde Osmanlı döneminden kalma tüzük ile pencere neden açık nedeniyle bazı evler kapatıldı. Türkiye’de ilk genelevin İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kurulmasından bu yana 189 yıl geçmesine rağmen birçok genelev, hâlen bu dönemden kalma tüzükle yönetiliyor. Bazı genelevlerin yüzyıldan fazla zaman önce çarşı içerisinde kalması nedeniyle kapı ve pencerelerin kapalı tutulmasını şart koşan tüzük, günümüze uyarlanmayınca ilginç uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor. Bu durumun bir örneği de Diyarbakır'da yaşandı" diye konuştu.
CİDDİ MAĞDURİYETLER VAR
"İstanbul, Karaköy’de Zürafa Sokak’ta bulunan 'İstanbul Genelevi'nin' de bu kapsamda kapatıldığını belirten Çevik, "Çorum da pandemi sürecinde geçici olarak kapatılan genelevinin bundan sonra hiç açılmamasına karar verildiği söyledi. Yetkililer ise mevcut genelevi binasının çürük raporu ve yine taşınacak yer sorunu olması nedenleriyle kapatılmasına karar verildiğini ifade ettiler. Bu durum da genelevler içerisinde çalışan kadınlar için ciddi mağduriyetler ortaya çıkarıyor. Genelevde çalışmak birçok seks işçisi için güvence olmakla birlikte genelevlerde çalışan seks işçileri, toplamın küçük bir bölümünü oluşturuyor" sözlerini kullandı.
'İŞSİZ KALAN GENELEV ÇALIŞANLARI MERDİVENALTI İŞLERE YÖNELİYOR'
"Genelevde sigortalılar ve pandemi sürecinde ücretsiz izne çıkarılan ve işsizlik maaşından faydalanamayanlar için hazırlanan devlet desteğinden yararlandığını biliyoruz" diyen Çevik, "Son yıllarda birçok genelevin yıkılması, bu yıkımlar nedeniyle işsiz kalan kadınların vesikalarının iptal edilmesi ve yeni vesika başvurularının sonuçlanmaması, seks işçilerini kayıtsız alana itiyor. Pandemiyle birlikte, kayıtsız seks işçilerinin yanı sıra işsiz kalan genelevi çalışanları da merdivenaltı işlere yöneliyor" diye konuştu.
'SEKS İŞÇİLİĞİ ŞİDDETE EN AÇIK MESLEK GRUPLARINDAN BİRİ'
Genelevlerin kapatılmasının ‘bulaş’ riskini azaltıp azaltmadığına değinen Çevik, "Pandeminin seks işçileri ile bir alakası olmadığını düşünüyorum ve biliyorum. Seks işçiliği şiddete en açık meslek gruplarından biridir. Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkilerle ilgili nefret ifadeleri sarf etmesinden birkaç gün sonra bile saldırıya maruz kaldıklarını biliyoruz" dedi.
'ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ ORTADAN KALKMIŞ OLDU'
Genelevlerin seks işçileri için hem sağlık açısından hem de fiziksel olarak daha güvenli olduğunu söyleyen Çevik, "Genelevlerde haftada iki kere sağlık kontrolü var. Güvenlik görevlileri var, kapıda X-ray cihazı var, kimse içeri kesici-delici aletle giremiyor. Şimdi genelevler kapanınca, seks işçileri internetten ya da tavsiye üzerine telefonla müşteri buluyorlar. Bazıları evine çağırıyor, bazıları otelde buluşuyor. Bu sefer karşılarına sapık, psikopat ya da uyuşturucu etkisi altında biri çıkabiliyor" dedi. Çevik, ayrıca, "İçinden geçtiğimiz pandemi sürecinde seks işçilerinin tekrar güvenle çalışması için gerekli koşulların ne zaman oluşacağı belirsiz. Genelevlerin kapatılmasından sonra çalışanların güvenliği ortadan kalkmış oldu" diye ekledi.
Genelevlerin kapatılmasıyla kayıt dışı seks endüstrisinin büyüdüğünü aktaran Çevik, "Seks işçileri yasaklar sebebi ile çalışamadıkları ve gelir elde edemedikleri için yaşamsal ihtiyaçlarını sürdürme çabası içine girmişlerdir" dedi.
Çevik, sözlerine şöyle devam etti:
"Ayrıca bu dönemde hak ihlalleri de artmış, kayıtsız çalışan sex işçilerine yönelik Antlaya Teomanpaşa Caddesinde saldırılarda olmuştur. Bu konuda kendilerine kamuoyu oluşması adına sosyal medyada failleri ifşa eden destek veren açıklamalar yaptık ve özneler ile görüşerek faillerin cezalandırılması için hukuki sürece destek vereceğimizi bildirmiştik. Sonrasında özneler mahalleliden şikayetçi olmadı."
Kapanmalardan dolayı zor durumda kalan seks işçilerinin 'Biz Derneği'yle nasıl iletişim kurduğuna da değinen Çevik, "Bu dönemde sosyal medyadan başvuru yaparak veya telefon ile arayarak derneğe ulaşıyorlar. Uğradıkları haksızlıklar, yaşadıkları olaylar nedeniyle hukuki destek talebinde bulunuyorlar. Talep olursa psikolojik danışmanlık hizmeti de vermeye çalışıyoruz. Ayrıca kamuoyu oluşturmak adına basına bilgi vererek açıklamalar da bulunuyoruz" dedi.
'DEVLETTEN BİR HAMLE GELMEDİ'
'Yeni normal' ile birlikte geçim kaynaklarını kaybeden seks işçileri için devletten bir hamle gelmediğini söyleyen Çevik, "Genelevde sigortalılar ve pandemi sürecinde ücretsiz izne çıkarılan ve işsizlik maaşından faydalanamayanlar için hazırlanan devlet desteğinden cüzzi de yararlandığını biliyoruz. Bu yardımlar da çok yetersiz yardımlar olup, yaşamsal ihtiyaçları karşılamadan yoksun kalan desteklerdir" diye konuştu.
'Hükümetten destek göremediği için yaşamına son veren seks işçileri oldu mu?' sorusunu yanıtlayan Çevik, "Seks işçileri yönünden genelevlerin kapanması, ardından tam kapanma ve sokağa çıkma yasaklarının olması, seks işçilerinin çalışma saatleri olan akşam saatlerinde çalışma imkanlarını neredeyse tamamen ortadan kaldırdı. Seks işçilerini açlıktan ölüme iten bir sürecin başlangıcı oldu. Pandemi de tüm seks işçileri kayıtdışı alana itildi" dedi.
'MÜVEKKİLİMİN İNTİHARINI SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİM'
"İtalya'da koronavirüs salgını nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşayan seks işçilerine yardım edildi ve birçok ülkede yardımlar yerel ve merkezi düzeyde yapıldı. Ülkemizde ise herhangi bir yardım olmadı" diyen Çevik, "Müvekkillim olan Melis'in intiharını sosyal medyadan öğrendim. Bunda pandeminin yarattığı zorluklar etkilidir. Bu dönemde kimsesizlikten dem vurararak intihara teşebbüs edenler de oldu" ifadelerini kullandı.
'SEKS İŞÇİLERİ ADINA HİÇ KİMSE HİÇBİR ŞEY YAPMADI'
Seks işçilerinin bu süreçte yaşadıklarına değinen trans seks işçisi İpek Ceylan, "Bizlerin varlığı hiç kimse tarafından fark edilmedi. Ne yerler, ne içerler, açlar mı, toklar mı?.. Ne biri kapımızı çaldı, ne biri soru sordu, ne bir tanıdığı var mı, eşi dostu var mı, kenarda parası var mı, kendini geçindirebiliyor mu diye... Ve hatta hatta bazıları ölümü bile göze alarak yasak zamanında çalışmak zorunda kaldılar" dedi.
'ZATEN BİZİ KİMSE GÖRMÜYOR'
"Hiç bir zaman görülmedik ki, sorun burda zaten bizi kimse görmüyor ki, bizim varlığımız yok ki" diyen Ceylan, "Bizim varlığımız sadece hukuksal bazda, eğer bi cinayete kurban gitmişseniz ya da bi kavgaya karışmışsanız bilinen şahıslar olarak varız o kadar. Bir de kimlik kavgamızda yasal prosedürler yerine getirilirken. Zaten yokuz ki biz yokuz, LGBTİQ+ diye bir şey yok. Bunu her yerde söylüyorlar zaten, kabul edilmiyoruz ki" sözlerini kullandı.
'TAMAMIYLA YOK SAYILAN BİR KESİMİZ'
"Aslında bizim bulunduğumuz konum başlı başına bir sorun, çocukluğumuzdan beri başlayan başlı başına bir sorun" diyen Ceylan, "Çünkü aile dışlaması, çevre dışlaması ve kendi bedenimizde yaşadığımız bir dışlama da var. Çünkü bedenimizde erkek ve erkekliğe dair bir şeyler yaşamak istemiyor oluşumuz, beynimize hükmediyor olmamız ve biz kadınız ibaresini ya da tam tersinde kadın doğup da erkeğiz ibaresini kullanıp kısaca bir ömrü boşa harcıyoruz" diye konuştu.
"Erkekken kadın olmak isteyenler bu amaca ulaşıncaya kadar, kadınken de erkek olmak için aynı çabayı veren diğer trans erkekler, hayatının maalesef ki yüzde 70'lik bölümünü sadece cinsiyetini belirleme olarak ayırıyor" sözlerini kullanan Ceylan, "Oysa ki toplumda o kadar çok faydalı şey yapabilecek kabiliyet, beceri, yetenek hepsi mevcut çoğunda. Ama maalesef ki bizler büyük bir ötekileştirilme içerisinde ailenin dışladığı, toplumun dışladığı ve yasaların dışladığı tamamıyla yoksayılan bir kesimiz. Bu hep böyle oldu böyle de olmaya devam edecek" diye ekledi.
'YETKİLİLER BİZLERİ GÖRMÜYOR'
Pandemi dönemi hiçe sayılmış bir grup insan olduklarını aktaran Ceylan, "Biz transseksüeller, gayler, crossdresserlar, trans erkekler veya eskort kadınlar tamamen hiçe sayıldık. Çünkü pandemide herkese, her kesime en ücraya kadar maddi destek de verildi ve sağlık desteği de verildi ama bize hiç kimse hiçbir şey yapmadı. Kendi arkadaş çevremden birçok kişi oturduğu evlerin kiralarını ödeyemedi, elektriklerini, sularını yatıramadı. Biz kısa sürecek diye, maddi geliri yerinde olanlar ile yardımda bulunduk ama tabii ki yetişemedik. Mecburen şimdi bir evde 5 kişi, 6 kişi, 7 kişi olarak hayatı devam ettirmeye çalışıyorlar. Tamamen çok büyük bir zorluk içersindeler" dedi.
"En azından pandemide cinsel kimlik de, insanların yaptığı iş de göz önünde bulundurulmalıydı," diyen Ceylan, "Tamamıyla bir ötekileştirilmenin içerisinde ne olacağımızı da bilmiyoruz. Yeni bir varyant daha geliyor, büyük bir sorun. Eğer bu varyant da korktuğumuz gibi olacak olursa, zaten bizleri hiç görmeyen yetkililer, nelerle karşılaşacağımızı da bilmeyen bizler... İnşallah sonumuz hayra gider, biz pek hayırlı görmüyoruz maalesef" sözlerini kullandı.
'BİZİ ÇARESİZ BIRAKTILAR'
Türkiye'de LGBTİQ+ bireylere hiçbir iş imkanı tanınmadığı ve başka bir iş yapma ihtimallerinin de bulunmadığını vurgulayan Ceylan, "İnsanların alternatifleri olursa alternatiflerine yönelir. Çaresizlik nedir biliyorlar mı? Bizi çaresiz bıraktılar. Çaresiz olan insandan hırsızlığı da bekleyebilirsiniz, gaspı da bekleyebilirsiniz, arsızlığı da bekleyebilirsiniz, soysuzluğu da bekleyebilirsiniz. Biz yine de bunların hiçbirine yönelmedik . Elimizde olanları birbirimizle paylaşarak bugüne kadar idare ettik ama bu idarenin sonunun daha nereye kadar gidip gitmeyeceğı konusunda hepimiz bilinçsisiz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz inanın ki" diye konuştu.
'ELEKTRİĞİ VE SUYU KESİLENLER OLDU'
Herkese 'elektrik ve sularınız kesilmeyecek' dendiğini anlatan Ceylan, "Benim travesti bir arkadaşım var, o insanın elektriği kesildi ve kesilen elektriğine biz olmayan parayı ödedik. Çünkü neden? Hiç kimsenin umrunda değildik. Yetkililer diyor 'elektriğiniz kesilmeyecek, suyunuz kesilmeyecek' ama kurum ve firmalar diyor ki 'online sistem üzerinden ödeyin'. 'Var mı' diyen yok. Biz aç bırakıldık. Aç bırakılan insan her şeyi yapar. Hırsızlık, gasp yapamayağımıza göre insanların hakkını alamayacağımıza göre yani ortaya bir beden kullanımı kalıyor. Biz de onu açmak zorundaydık yani hiç kapatmadık, hiç kapatmayı da düşünmedik, hiç de kapatamazdık. Maalesef birçoğumuzda defalarca korona oldu, atlattı. Yapılacak bir şey yok açlıktan da olsa gelecek koronadan da olsa gelicek" dedi.
'SEKS İŞÇİLERİ BU ÜLKENİN NAMUS BEKÇİSİDİR'
"Genelevlerin kapanması yalnızca pandemi değil, hiçbir zaman bir çözüm değildi" ifadelerini kullanan Ceylan, "Bu ülkedeki seks isçileri bu ülkenin namus bekçileridir. Bu ülkedeki kadınların, çocukların rahat gezebilmesi için seks isçileri zaten zorunlu. Bence kapatılmasıyla daha çok bulaşmıştır koronavirüs. Çünkü, genelev harici seks isçileri aç bırakıldıkları için çalıştılar. Hatta insanlar da kaça göçe bütün yasakları delerek geldiler" dedi.
'NEREDE DEVLETİN DESTEĞİ?'
Kendisinin bağışıklık sistemi rahatsızlığı olduğu için o dönemde çalışamadığını aktaran Ceylan, "Bütün korunma ve hijyen kurallarını uyguluyorum. Bir sosyal medya uygulamasından para kazanarak yaşamımı devam ettiriyorum ama hadi bunlar olmasaydı ben de yapmak zorunda kalsaydım, ben de yapacaktım üzgünüm. Maalesef aç yaşanmaz. Ben aç bırakılırsam yaşayamam veya ihtiyaçlarımı göremezsem, elektriğim suyum kapalı nasıl yaşayabilirim? Maalesef Antalya gibi metropol bir kentte benim arkadaşımın evinde elektrik, su yok. Mum ışığında oturuyor ya ve bi seks isçisi. Hani o tonla para kazanıyorsunuz dediğiniz insanlar? Hani nerede devletin desteği? O insan can taşımıyor mu, o insan bu ülkeye vergi vermedi mi? Arkadaşım askerliğini yapmış biri, bu ülke için savaşmış biri benim gibi. Bu mu yani karşılığı?" ifadelerini kullandı.
'BİZLERİ KORUYAN BİR YASA YOK'
"Maalesef pandemi dolayısıyla susmak zorundayız. Bir yasa yok bizleri koruyan, egemenliği altına alan" diyen Ceylan, "Halbuki kadın sığınma evleri var ama LGBTİQ+ bireyler için açılmış olan veya bu insanları koruyan ne bir kurum, ne bir kuruluş, ne bir devlet desteği, hiçbir şey yok. Açsak açız, toksak tokuz, birbirimize kardeşsek kardeşiz, birbirimize düşmansak düşmanız. Kendi içimizde savaşlar başladı. Çünkü artık gemisini kurtaran kaptan mevzusuna dönüşmeye başladı. Ne olacağı konusunda henüz bir çözümü olmayan bir pandemiden bahsediyoruz. Yaşatmıyorlar bizi zaten, zaten biz hep yoktuk hala yokuz. Siz beni görüyor musunuz? Ben yokum çünkü. Görüyorsanız siz insansınız, görmüyorsanız ne diyebiliriz yani?" diye konuştu.
'YA KORONADAN ÖLECEĞİM YA AÇLIKTAN'
"Ya koronadan öleceğim ya da açlıktan" diyen Ceylan, sözlerine şöyle devam etti:
"Normal şartlarda da zaten devletten yardım görmüyoruz. Yaşadığımız adli süreçlerde, ailesel süreçlerde, yaşamsal sağlık sorunları süreçlerinde bile, ben hiçbir LGBTİQ+ bireyine ve seks işçilerine maddi destek verildiğini bilmiyorum, ya da hiç almadığım için yapılmadığını biliyorum. Duymadım çünkü hatta benim kanser olan arkadaşım var, ailesi aldı ailesi tedavi ettiriyor, çünkü devlet yardım etmiyor."
'AİLEM BENİ DIŞLADI'
"Ben eğer dünyaya tekrar gelecek olsaydım, yaradanıma yalvarırdım ya beni sağlam bir erkek olarak gönder ya da sağlam bir kadın olarak" diye konuşan Ceylan, "İki arada bir derede bir hayat yaşamanın ne kadar ağır, ne kadar sorunlu olduğunu ben çok iyi biliyorum. Benim ailem bile beni dışladı, ben babamın cenazesine gidememiş bir insanım. Sonuçta biz de etten kemikteniz. Siz neyseniz biz de oyuz, biz de duygu taşıyoruz. Ama maalesef bizim duygularımız hiçe sayıldı ve hep böyle devam etti. Ölümdeyse tüh tüh vah vah denilen bir evlat olarak toprağa veriliyoruz" ifadelerini kullandı.
'PANDEMİDE DESTEK DE YOK, BABADAN MAAŞ DA YOK'
"Biz zaten bin 500-2 bin TL'den aşağı ev kirası ödemiyoruz. Bin TL ile nasıl geçinebilirsiniz?" diye soran Ceylan, "Bu miktarı 1 yıl boyunca veriyorlar. 12 ayda bin TL, hergün 1 TL yememiz lazım. Her gün simit alacak para etmiyor demektir ve sokakta, parkta yatmak kaydıyla. Bize pandemide destek de yok, babadan maaş da yok. Açız aç!" sözlerini kullandı.
"Korona da bir tehlike, sıradan bir vatandaşın yanında getirdiği kesici aletle bize zarar vermesi de tehlike" diyen Ceylan, "Antalya'dan örnek vereyim. Gökçe Saygı cinayeti. 22 yerinden bıçaklanarak öldürüldü ve bu pandemi sürecinin başlangıcındaydı. Yani ne fark eder ki koronadan da ölse fark etmiyor, bıçaklansa da fark etmiyor" diye konuştu.
'POLİS ŞİDDETİNE MARUZ KALDIM'
Gözaltına alındığını ve polis şiddetine maruz kaldığını aktaran Ceylan, "Bir arkadaşım polis otosuna bindirilmeye çalışılıyordu. 'Arkadaşımı zorla bindirmeyin, ben ikna ederim' dediğim için beni de aldılar. Ve gittiğimizde, savcılığa sevk edilirken memura mukavemetten sevk edilmişiz. 'Çay çorba parası istiyorlar' demişiz. Yapmadığım bir suçtan dolayı 10 ay 20 gun hapis cezası, 2 bin 500 TL para cezası aldım. Yargıtaya gönderdim, istinafa gönderdim. Beraat ettim, daha doğrusu dava düştü, 10 yıllık zaman aşımına uğradı. Ama ne gerek vardı?" dedi.
'EŞİMDEN ŞİDDET GÖRDÜM, POLİS BENİ KORUMADI'
"Evlilik yaptım, eşimden şiddet gördüğümde bile polis bana yardım etmedi. Ben kaç defa koruma kararıyla gittim. Her seferinde dayak yedim" diyen Ceylan, "Gece önüme konan 'Ben eşimle barıştım. Tüm haklarımdan feragat ediyorum' yazılı kağıdı imzaladım. Sabah yanımda o eşkıya. Gittim mecburen savcılığa verdim ve savcılıktan çıktım eve geldim tekrar dayak yedim. Gittim fırsatını buldum yine şikayet ettim. Öldürülmemek adına önüme koyulan kağıdı tekrar imzaladım çünkü yasa beni korumuyor. A4 kağıdının nesi beni korusun?" şeklinde konuştu.
"Keşke bu ülkede sorunları ortaya çıkarmaktan ziyade çözümlere ulaşabilsek" diyen Ceylan, "İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığına şunu söylüyorum, bakın ezilmiş bir kadınım. Koruma kararlarına rağmen zoraki diretmeler altında yaşamış bi kadınım. İsmim İpek Ceylan. Antalya'da yaşıyorum. Bütün dosyalarımı inceleyebilirsiniz. Uğramış olduğum haksızlıkların hepsi ortada. Bu sadece benim açımdan da değil, bu ülkede ne kadar çok kadının canının yandığını siz biliyor musunuz? Sadece trans kadınlar mı? Ben de direnseydim zaten öldürülecektim, öldürülmemek için direnmedim" ifadelerini kullandı.
‘SEKS İŞÇİLERİNE HİÇBİR SOSYAL HAK SUNULMADI’
Pandemi döneminde seks işçilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çeken 7 Renk LGBT Derneği Proje Koordinatörü Yağmur Arıcan ise, “Pandemiden önce de seks işçilerinin büyük sorunları vardı. Seks işçiliğinin bir meslek olarak tanımlanmaması, yasal güvence altına alınmaması... Bir de kayıtsız binlerce seks isçisi var. Elbette ki en büyük sorun sokaktaki erklik ve erk düşünce. Bunun yanında devletin koyduğu bariyerler tabii ki en büyük sorun. Pandemi sürecinde genelevler tamamen kapatıldı. Genelevler kapatılırken seks işçilerinin sosyal haklardan yararlanabileceği hiçbir fırsat sunulmadı” dedi.
‘KORONADAN KORKMA ERKLİKTEN KORK’
“Seks isçileri sendikalaşsın çok istiyoruz, bir meslek olarak tanınsın istiyoruz. Fakat hep ret cevabı aldık. Devlet seks işçilerini tanımıyor” diyen Arıcan, şu ifadeleri kullandı:
“Tepeden bir söylem geliştirildi. İçişleri Bakanlığı’nın hedef göstermeleri, Diyanet İşleri Bakanlığı’nın Cuma hutbelerinde verdiği vaazlar, hatta Cumhurbaşkanı’nın hedef göstermeleri, halk arasında böyle bir hiyerarşi başlattı. Bu sadece onur yürüyüşüyle sınırlanan bir şey değil. LGBTİQ+ derneklerinin etkinlikleri yasaklandı. Bu birden bire başlayan bir şey değil. Tamamen devlet eliyle bilinçli bir şekilde yapılan bir şey. Seks işçileri için korona öldürücü değil, erklik öldürücü. Koronadan korkma erklikten kork.”
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!