Özgürlüklerini verin
‘Örgüte yardım yok’ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteciliğin yargılandığı Cumhuriyet davasına verilen mahkumiyet kararlarının bozulmasını istedi. Tebliğname hazırlayan başsavcılık, dava konusu eleştiri ve yorum niteliğindeki haberlerin “terör örgütlerine yardım suçuna vücut vermeyeceğini” belirterek, “Cumhuriyet gazetesinin terör örgütlerine yardıma dönüşen yayın politikasındaki değişikliğe çanak tuttukları iddiası olgusal içeriklerden yoksundur” denildi.
Başsavcılık; bozma kararının, Kadri Gürsel ile 5 yılın altında aldıkları cezaları kesinleşen ve halen cezaevinde olan Bülent Utku, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik’e sirayet ettirilmesi de istendi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bozma kararı verirse cezaevindeki Cumhuriyetçiler tahliye edilecek. Buna karşılık tebliğnamede, eski muhabirimiz Ahmet Şık’ın “örgüte yardım”dan değil “terör örgütü propagandası” suçundan cezalandırılması istenirken, muhasebe çalışanımız Emre İper’in temyiz isteminin de reddine karar verilmesi talep edildi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan 2018’de arasında eski Cumhuriyet yöneticilerinin de bulunduğu 13 Cumhuriyetçiye “terör örgütlerine yardım” suçundan çeşitli hapis cezaları vermişti. 5 yılın üzerinde hapis cezası verilenler, kararı temyiz ederken; cezaları 5 yılın altında olan ve bu nedenle kesinleşen Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik cezaevine girmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, temyiz başvurusu üzerine dosya üzerindeki incelemesini tamamlayarak tebliğname hazırladı. Tebliğnamede, Ahmet Şık, Akın Atalay, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Murat Sabuncu ve Orhan Erinç hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundun kurulan mahkumiyet hükümlerinin bozulması talep edilirken, şu değerlendirme yapıldı:
*Suç örgütleri veya silahlı terör örgütlerine yardım suçunun ancak doğrudan kastla işlenebileceği, yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet etmesi gerektiği, örgüt üyelerine yapılan yardımın da örgüte yapılmış gibi kabul edilmekle birlikte örgüt üyesinin mensup olduğu örgütün bilinmesi ve bu yardımının da insanı mülahazalarla değil örgütün amaçlarını gerçekleştirme gayesiyle yapılması hususunda ortak bir kanaat mevcuttur. Yardımın somut bir suça yönelik olmasına gerek bulunmamaktadır. Bu bilgiler ışığında kamu makamlarının değerlendirmelerinden ve çoğunluğun görüşünden farklı olan görüşlerin, ifade edenin amacından hareketle bir suça konu edilebilmesi için, bu ifadelerin içeriklerinin dışında da ayrıca somut olgularla ortaya konulması gerekir.
*Suça konu edilen haber, yazı ve sosyal medya paylaşımları ile diğer delillerin terör örgütlerinin amacı doğrultusunda hareket edildiğine ilişkin kanaat oluşmasını sağlayacak nitelikte olgunların varlığını da içermesi zorunludur. Eleştiri ve yorum niteliğinde yapılan haberlerin, yazılan yazıların ve sosyal medyada paylaşılan mesajların sadece bu yönleri terör örgütlerine yardım suçuna vücut vermeyecektir.
Başsavcılık, Akın Atalay, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Orhan Erinç yönünden verilen mahkumiyet hükümlerinin bozulmasını isterken, şu gerekçeleri sıraladı:
“Sanıklardan Orhan Erinç, Akın Atalay ve Murat Sabuncu’nun Cumhuriyet gazetesinde yönetici olarak görev yaptıkları suça konu edilen gazetede çıkan yazıların sahiplerinin belli olduğu, söz konusu yazılara iştirak ettiklerine dair herhangi bir bilgi, belge ya da delilin dosyada olmadığı gibi bizzat gazetede suça konu edilebilecek herhangi bir yazı yazmadıkları iddia ve kabulün de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gazetede çıkan yazılar sebebiyle yazı yazanlar dışında herhangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu sanıklar yönünden tartışılması gereken, iddianame ve mahkemenin kabulüne konu edilen gazete dışında attıkları tweetler, HTS raporları, Bylock kullanıcısı bir kısım kişilerle telefon görüşmeleri, Abant toplantılarına katılmalarıdır. ...Söz konusu eylemlerin herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
‘Örgüte yardım iddiası olgusal içeriklerden yoksun’
Davanın ayrıntılarına girilen tebliğnamede, yerel mahkemenin gerekçeleri şöyle çürütüldü:
*Hakkında FETÖ soruşturması bulunan veya Bylock kullanıcısı olduğu tespit edilen kişiler veya şüphelilerle HTS kayıtlarının bulunması silahlı terör örgütlerine yardım netilğindeki delillerden sayılamaz.
*Bir özel hukuk tüzel kişisi olan ve özel hukukun usul ve esaslarına tabi olarak Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nun 2010-2011-2013-2014-2015 yıllarında yapılan olağan ve olağanüstü seçimlerinin ve bu seçimler süercinde yapılan müzakere ve yaşanan tartışmaların, Cumhuriyet Vakfı’ndaki görevleri ve sorumlulukları dolayısıyla Cumhuriyet gazetesinin terör örgütlerine yardıma dönüşen yayın politikasındaki değişikliğe çanak tuttukları iddiası olgusal içeriklerden yoksundur.
*Yazılan yazı içeriklerinin suç unsuru taşıdıklarına ilişkin bir iddia olmaksızın kamuoyunda Abant toplantıları olarak bilinen toplantılara salt katılım sağlanması terör örgütüne yardım niteliğindeki olgusal delilerden sayılamaz.
*Terör örgütüne yardım mahiyetinde somut olgulara dayalı bir iddia ve isnat bulunmayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın tertip ettiği kahvaltıya katılım sağlayarak, FETÖ üyeliği suçundan haklarında yakalama kararı bulunan şüphelilerle fotoğraf çektirilmesi silahlı terör örgütüne yardım suçununun unsurlarından sayılamaz.
*Haklarında FETÖ terör örgütünden dosya dışı soruşturma bulunan bir kısım şüphelilerin kendi aralarında Abant toplantılarının yapılıp yapılmayacağı ve bu toplantılara kimlerin davet edilip edilmeyeceğine ilişkin organizasyon planlaması dışında terör örgütüne yardıma dair olgu ve içerikler içermeyen Bylock yazışmaları örgüte yardım suçunun unsurlarından sayılamaz.
*İddianamede farklı soruşturmalara konu edilmiş olayların PKK terör örgütü mensupları ile FETÖ mensuplarının birlikte eylem planlamalarına ilişkin iddialar ve ortaya konun delillerin sanıklarla ilişkisi bulunmamaktadır.
*İçerikleri itibariyle yorum ve eleştiri sınırları kapsamında kalan ve suç unsuru taşımayan sosyal medya paylaşımlarının sanıklar aleyhine silahlı terör örgütlerine yardım niteliğinde delil olarak kabul edilemeyceği tüm dosya kapsamında anlaşılmıştır.
*Yazıların ve sanıklar aleyhine kabul edilen diğer haberlerin Anayasa ve AİHS ile AHİM içtihatlarının öngördüğü ilke, standart ve sınırlılıklar kapsamında demokratik toplum düzeninin gereklerine, kamu düzeninin işleyişine, ölçülülük ve suç işlenmesinin önlenmesi koşullarına aykırı olmayan iddia ve hükme esas alınan delillerin bilgi edinme, yayma, eleştirme ve yorumlama niteliğinde olduğunun kabulü ile beraat kararı yerine yazılı gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykıkı olduğu, bu nedenlerle hükümlerin bozulması talep olunur.
Kesinleşenler için de karar uygulansın
Tebliğnamede; bozma kararının, sanıkların eylemlerinin Cumhuriyet gazetesinin yayın sorumluluğuna ilişkin olduğundan temyiz talebinde bulunmayan ve gazetede yayın danışmanı olan Kadri Gürsel ve ceza süresindeki kesinlik sınırı nedeniyle bölge adliye mahkemesi tarafından temyiz istemleri reddedilen Bülent Utku, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik’e de CMK’nin 306. maddesi gereğince sirayet ettirilmesi de istendi.
CMK’nin 306. maddesinde “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” deniyor.
Tebliğnamedeki bozma talebi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından karara bağlanacak. Eğer Daire, başsavcılığın tebliğnamesine katılırsa Cumhuriyet davasındaki Ahmet Şık ve Emre İper dışındakilere beraat kararı verecek. Şu an cezaevinde olan Bülent Utku, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik de tahliye edilecek.
Şık’a başka suçtan ceza istendi
Başsavcılık, Ahmet Şık’ın dava konusu bazı haber ve twitter mesajlarının ise silahlı terör örgütlerine yardım suçunu değil, 3713 sayılı yasanın 6/2 maddesinde belirlenen “Terör örgütlerinin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bilidiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlar” suçu ile aynı kanunun 7/2 maddesindeki terör örgütünün propagandası ve TCK’nin 301. maddesindeki devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama suçlarını oluşturacağını öne sürdü. Hukuki durumunun bu şekilde takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu belirtilen tebliğnamede, bu nedenle mahkumiyet hükmünün bozulması istendi.
En Çok Okunan Haberler
- ‘Çok yanlış yaptı Bakan Hanım… Öyle şey olur mu ya…’
- 'Evlatlar dışarıda olamaz'
- Müdürleri makamında topladı
- Kuyumcularda yeni dönem 2025'te başlıyor
- Üç isme ihraç yolu
- 1993'te kaybetmişti, görünce gözyaşlarını tutamadı
- SGK uzmanı Özgür Erdursun açıkladı!
- Basın açıklaması yapan AKP'lilere emekliden sert tepki
- İki eşi de evinde asılı bulundu: 'Bütün düzeni aynı'
- İstenen ceza belli oldu!