Oyunun galibi Galatasaray ama...

Maçın analizini hakem Bülent Yıldırım'ın berbat yönetimini tartışmadan yapmak her ne kadar pek mümkün olmasa da sahada oynanan bir oyun vardı ve bu mücadelenin kazananı Galatasaray'dı. Deplasmanlardaki etkinliği tartışma konusu olsa da Sarı-Kırmızılılar iç sahada çok patlayıcı ve enerjik bir yapıya sahip. Bu maçın belirleyicisi de sözünü ettiğimiz yapı oldu. Bütün bunların üstüne Beşiktaş'a nazaran daha genç bir kadroya sahip olan Galatasaray, maçın 25. dakikasından devre sonuna kadar adeta sürklase etti ve çok avantajlı bir noktada, soyunma odasına gitmeden hemen önce 1-0 öne geçti. Onyekuru zaman zaman topu ayağında fazla tutup bazı atakları başlamadan bitirse de istatistik kağıdına kattıklarını tartışmak anlamsız. Ligdeki 14. golü oldu ki, bir kanat oyuncusu için Süper Lig'de yüksek bir rakam. İkinci yarıya da hırslı başlayan Sarı-Kırmızılılar, Fernando'nun golüyle beraber kendini iyice rölantiye aldı. Hakem tartışmaları galibiyeti biraz gölgede bıraksa da Galatasaray, çok ama çok kritik bir 3 puan aldı.

Beşiktaş'ın ilk 15 dakikada benimsediği pres stratejisi doğruydu, yapıldığı dönemde sonuç da verdi ancak Siyah-Beyazlıların yaşlı kadrosunun buna dayanması zordu. Dayanamadılar da. Fenerbahçe maçında da aynı stratejiyle maça çıkmışlar, ikinci yarıda çöküş yaşamışlardı. Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışında bu noktaya kadar umutlarını taşımasının tek sebebi olan Burak, yaşına yenik düştü ve bir süre sonra hücum presi yapamadı. İkinci yarıda Quaresma ve Kagawa'nın girmesiyle hareketlenseler de buldukları pozisyonları değerlendiremediler. Dahası, Galatasaray'a açtıkları boşluklardan birçok gol şansı verdiler. Sonuç olarak, maça şampiyonluk hedefiyle çıkan Beşiktaş'tan bu hedefe yakışır bir oyun performansı göremedik. Saman alevi gibiydiler.