Örtülüde AKP rekoru
DEM / Çiğdem TOKER
Merhaba
Her hafızanın yaşantıya açıldığı ilk sahneler var.
Bendekilerden birini hikâye etme ihtiyacı, ipekböceği kozası misali bugüne saklamış kendini:
Öğretmen anne-babamın tayini çıkmış; Adana’ya taşınmışız.
Portakal ve cennet elmalarının yüksek duvarlı bahçesinden yola sarktığı meşhur konağa bitişik, bir kiralık dairede yaşıyoruz.
Okula başlamama epeyi var.
Ne ki babam, yakındaki bayiye tek başına gidecek kadar büyüdüğüme kanaat getirmiş olmalı ki bir pazar sabahı elindeki bozukluğu uzatıp “Cumhuriyet” almamı istiyor.
Bu fotoğrafla birlikte, evin gazetesinin Cumhuriyet olduğu bilgisi, bir daha çıkmayacak şekilde yerleşiyor zihnime.
O sabah evden uçarcasına çıkarken hissettiğim duygu, bayiden aldığım gazeteye yazmaya başladığım bugün de kalbimi dolduruyor:
İşe yarama...
***
Üzerinden iki mevsim geçmiş.
Enikonu kayganlaşmış bir zeminde; iyi haberciliği kendine dert eden bir ekibin parçasıydım.
Bir bahar akşamı, Ankara temsilciliğini yaptığım gazete tarumar edildi.
Arkadaşlarım görevden alındı, ayrılmaya zorlandı.
Önce mali; peşi sıra gelen siyasi operasyon, gazetemizi bizim olmaktan hızla çıkardı.
Ne gönül bağı kalmıştı ortada, ne de heves.
Biat hakkımı, gazetecilikle “ekmek parası” sözcüklerini hiçbir vakit yan yana getirememiş ruhumdan yana kullandım:
Gittim.
Bir yaz akşamı, her anlamda darmadağın edilen gazetemden hangi sebeple ayrıldıysam; adını aldığı bayramın arifesinde aynı sebeple Cumhuriyet’teyim:
Heves ve heyecan...
***
Hoyrat; hoyrat olduğu kadar tuhaf zamanlardan geçiyoruz.
Haberciliğin önüne başka hiçbir bir misyonu koymayan her gazeteci için; kurumuna iktidar marifetiyle adam alınıp çıkarılmayacağını bilmenin, olağanüstü zihinsel konfora dönüştüğü bir dönem bu...
Söz konusu olan Cumhuriyet ise bu zihinsel konforun arkasında; her yeni başlayana heyecan, sevinç, özgüven, azıcık da ürkeklik gibi farklı duyguları bir arada yaşatan, güçlü bir yapı durduğunu biliyorum.
Bu yapı, adı ve tarihinden aldığı saygınlığı ile benzerine dünyada da ender rastlanan okuruyla iç içe geçmiş değerler sisteminden başka bir şey değil.
Gazeteci daha ne ister...
Yeniden merhaba.
ÇERÇEVELİ KUTU/
ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİN 9 AYLIK BİLANÇOSU: 920.5 MİLYON TL
Bazen bir futbol kulübü kurtarılır, bazen sınır aşan silahlı operasyona zemin hazırlanır.
Komşu ülkenin başarılı sporcusunun devşirilerek millileştirildiğine de rastlanmıştır.
Hesabı verilmeyen ve denetlenemeyen örtülü ödenek, hükümetlere sınırsız denebilecek bir manevra alanı sunar.
Yasasının; oyun alanını özenle seçilmiş belirsiz kavramlarla “her duruma müsait” hale getirmesi, bu kalemi gizemli olduğu kadar tartışmalı kılar.
Örtülü ödeneğe dair tek sınır, bütçenin binde 5'ini geçemeyeceğidir.
Son yıllarda bu kalemdeki dikkat çekici artışı aralıklarla gündeme getiriyorum.
Muhasebat Genel Müdürlüğü, eylül ayı bütçe verilerini açıklayınca, güncelleme kaçınılmaz oldu.
Son verilere göre geçen ay örtülü ödenekten 46.9 milyon TL harcanmış.
Bu tutarla; ocak-eylül dönemindeki toplam harcama, 920 milyon 523 milyon TL'ye ulaştı.
Yıl boyunca en yüksek örtülü ödenek harcamasının 266.3 milyon TL ile ağustosta yapıldığını da not düşelim.
Verilere bakarak, 2012 gibi bu yıl sonunda da tutarın 1 milyar TL'yi aşacağı söylenebilir.
BAĞLANTILI KÜÇÜK KUTU
Yıllar itibarıyla örtülü ödenek harcaması
Milyon TL
-------------------------------
2013 - 920.5 (Ocak-Eylül)
2012 - 1.2 milyar
2011 - 951.2
2010 - 706.1
2009 - 634.4
2008 - 510.8
2007 - 436.5
2006 - 327.4
2005 - 156
------------------------------------------
cigdemtoker@cumhuriyet.com.tr
En Çok Okunan Haberler
- Ayşe’yi siz öldürdünüz!
- 'Erdoğan dönemi artık kapandı'
- AKP’li üyeler bütçe oturumunu terk etti
- Ölüm nedeni belli oldu
- İstanbul'da metro yangını
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne soruşturma!
- Bahçeli profil videosu, el yükseltme, şifre çözme
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!