Onlar benim dedektiflerim

Bay Ripley, hepimizin içinde bir katil bulunduğunu bize inceden inceye hissettiriyor. Lisbeth Salander’in sistem karşıtı, travmatik, inatçı kahraman oluşuna imrenmiştim...

Onlar benim dedektiflerim
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.08.2021 - 14:36

Benedict Cumberbatch, Andrew Scott / Sherlock Holmes

Çocukken hayalimdeki meslek dedektiflikti. O dönemin Türkiyesi’nde böyle bir meslek olmadığını bilemeyecek yaşlardaydım. Romanlarda, dergilerde, televizyonda gördüğüm kadarıyla dedektifler akıl ve bilimi kullanarak gizemleri, cinayetleri çözüyor, suçluları adalete teslim ediyordu.

Üstelik iyi karakterlerdi. Zor durumdaki kadın, çocuk, hasta, yaşlıları kurtarıyor, cinayete kurban gitmiş bahtı karaların intikamlarını alarak vicdanımızı rahatlatıyorlardı.

Sanırım ilk dedektif olma hayalim Agatha Christie’nin Hercule Poirot karakteriyle tanışmama denk gelir. Komik konuşan, harika yemekler yapan, çok iyi giyinen, tuhaf bıyıklı eski Belçikalı polis, çocuk kafamın içinde yıllarca inmeyeceği özel yerine oturmuştu. İngilizlerin yabancı karşıtlığının nesnesi, sivri zekasıyla hayran kitlesine sahip, kendini çok beğenen ve cinayet çözemediği zamanlar depresyona giren Poirot, polisiye hastalığımın nedeni bile sayılabilir. Agatha Christie’nin neden ondan kurtulmak için yıllarca uğraştığını, kendisinden daha büyük üne kavuşan bu karaktere son dönemde neden nefret bes lediğini de iyi anlıyorum. Poirot macerası yazmamak için Miss Marple gibi farklı karakterler yaratan Christie, yine de Belçikalı dedektifin etkisinden kurtulamamıştı.

Benim için Poirot ile ilgili sorunlardan birisi erkek olmasıydı. Neden kadın dedektifler azdı? Aynı Arthur Conan Doyle’un kahramanı Sherlock Holmes gibi.

Holmes hastalık düzeyinde saplantılı, aşırı zeki, narsizimini neredeyse sosyopatlığa taşıyan ölümsüz bir karakter. Binlerce polisiye romana ilham olan, özel dedektiflik kavramını heyecan dolu, prestijli, bir çeşit akıl oyunu gibi yansıtan Holmes, son tahlilde başkaları için değil kendisi için çalışıyordu. Aklını oyalayacak bulmacalar olmadığında uyuşturucu bağımlılığının nüks ettiği bir erkek.

RIPLEY’DE İNCE BİR KURGU VAR

Amerikalı yazar Patricia Highsmith’in Becerikli Bay Ripley serisini artık dedektif olamayacağımı kabul ettiğim yaşlarda okumuştum. Highsmith buz gibi bir metinle soğukkanlı katil Bay Ripley’in karıştığı belaları, öldürerek var olma güdüsünü, öyle yalın bir dil ve incelikli bir kurguyla aktarıyor ki hem Ripley’e hem de yazarına hayran kalmamak elde değil. Highsmith, Ripley’i ne aklıyor ne de onun adına okurdan özür diliyor. Aslında koşullar gerektirdiğinde hepimizin içinde bir katil bulunduğunu da bize inceden inceye hissettiriyor. Ripley serisini okurken onun peşine düşen dedektif olmak istemediğimi adım gibi biliyordum.

İskandinav polisiyesi radarıma girdiğinde ise dedektif değil polisiye yazarı olma hayalleri kuruyordum. Madem dedektiflik pek de romantize edilecek bir meslek değildi o zaman ben de hayal dünyamdaki dedektifleri yaratırdım.

TONTON NİNELERİN SONU

İsveçli yazar Stieg Larsson’un yarattığı Lisbeth Salander’in iyi kurulmuş, beklenmedik, sistem karşıtı, travmatik, inatçı, zeki bir kahraman olduğunu düşünerek yazarına imrenmiştim.

Kadın karakterleri tonton nine, fettan kadın, hırçın intikamcı ya da zavallı kurban klişelerine hapsetmeyen, yaşadığı acılara ve korkulara rağmen kaderini elini almak için uğraşan, kendi adaletini sağlamak isteyen kadınlar oldukça taze bir yaklaşımdı.

Her yazar sonuçta bir okurdur. Başka yazarların eserlerini, karakterlerini, metinlerini sindirerek, özenerek, deneyerek ve yazarak yazar olurlar. Bu yolculuk bazen yıllarca sürer, bazen aceleye gelir, bazen de hiç meyve vermez. Yazarın okuduğu tüm kitaplar, tanıştığı insanlar, yaşadığı ülkeler, gördüğü yerler, başına gelenler, hayaller, düş kırıklıkları, acılar, sevinçler, iyi şeyler ve kötü şeyler romanları için kaynak oluşturur. Yazar, roman kahramanlarını hayal gücünden ve gerçek karakterlerden harmanlayarak yaratır.

Düşünüyorum da, polisiye romanlarımın baş kahramanı olarak hep kadınları seçmemin ana nedeni belki de budur. Büyümek istemeyen bir kızın, çocukluktan ukde dedektiflik hayalini romanlarıyla yaşatması. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler