Ölü doğan sistem: Aile hekimliği... ‘Bir günde 100 hastaya bakan hekimler var’
Aile hekimliği sisteminde sorunlar bir türlü aşılamıyor. Büyük kentlerde bir aile hekimine kayıtlı kişi sayısı 4 bine kadar çıkabiliyor. Hekimler “Bazı yerlerde bir aile sağlığı hekimi günde 100 hastaya bakmak zorunda kalıyor” diyor. Aile hekimleri “koruyucu hekimlik” yapamamaktan şikâyetçi.
İlk olarak 2005 yılında Düzce’de pilot uygulamayla gündeme gelen, 2010’da İstanbul’a ardından da tüm yurda yayılan aile hekimliği sisteminde sorunlar bir türlü aşılamıyor. Aile hekimleri, aile sağlığı merkezlerinin (ASM) açılacağı binanın kiralanmasından, her türlü aracın, gerecin teminine, sekreter, temizlik görevlisi dahil ekibin oluşturulmasına dek meslek tanımı dışında pek çok işle uğraşmak zorunda kalıyor. İstanbul gibi büyük kentlerde bir aile hekimine kayıtlı kişi sayısı 4 binlere kadar çıkabiliyor. Böyle olunca koruyucu hekimlik yapma hedefiyle yola çıkan aile hekimleri, “reçete yazan” ya da “poliklinik yapan hekim” olmanın ötesine pek geçemiyor. Hekimler “Bazı yerlerde bir aile sağlığı hekimi günde 100 hastaya bakmak zorunda kalıyor. Gebe takibi, aşılama gibi koruyucu hekimlik aksıyor. Nitelikli bir sağlık hizmetinden bahsetmek mümkün olmuyor” diyorlar.
20 dakika ayrılmalı
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hakkan Hekimoğlu, aile hekimliği sisteminin sorunlarla boğuştuğunu belirterek, “Aile hekimliği ile ikinci basamağa giden hasta sayısı düşecekti, acillerdeki yığılmalar azalacaktı, birinci basamak hekimin hak ettiği hekimlik itibarına kavuşacak, sistem aile hekimi uzmanı yetiştirilmesini teşvik edecek, birinci basamak sağlık hizmetlerine olan güven artacaktı. Ama gelinen noktada bunların hiçbiri olmadı” dedi. Günümüzde acillere başvuran hasta sayısının yılda 100 milyonun üzerinde olduğunu anımsatan Hekimoğlu, “Demek ki aile hekimleri yeteri kadar bu işlevi yerine getiremiyor ve acillere olan başvurularda azalma yok. Aile hekimleri ayrıca lojistik, kira gibi sorunlarla da uğraşıyor. Gelişmiş ülkelerde bir aile hekimine kayıtlı hasta sayısı 2 bin, 2 bin 500’lerde. Ama ülkemizde bazı yerlerde bu rakam 4 binlere kadar çıkıyor. Bir hastaya hekimin ayırması gereken muayene 20 dakika olmalı. Ama hasta sayısı artınca, hekimin hastasına ayırdığı muayene sayısı da maalesef 1-2 dakika ile sınırlı kalıyor. Öyle durumlar oluyor ki bazı yerlerde arkadaşlarımız bir günde 100 hastaya bakmak durumunda kalıyor. Böyle olunca da nitelikli ve sağlıklı hizmetten söz etmek mümkün olmuyor. Aile hekimleri kendilerine verilen cari giderden hizmetli maaşını, elektrik, su, doğalgaz, yazılım gibi giderlerini karşılamak zorunda. Bizler diyoruz ki ASM’ler kamunun sağladığı binalarda hizmet vermeli, tüm giderleri kamuda olmalı, hekim bunlara karışmamalı, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmeli, nitelikli ve sağlıklı hizmet ön planda olmalı” diye konuştu.
‘472 birim halen boş’
Pratisyen Hekimlik Derneği Başkanı Dr. Selma Okkaoğlu ise birinci basamak sağlık sisteminin aile hekimliği ile birlikte eskisinden daha sorunlu hale geldiğini ve sunulan vaatlerin hiçbirinin gerçekleşmediğini söyledi. Okkaoğlu, “Aile hekimliği var olan sorunları çözmeye yönelikti, herkesin hekimi olacaktı, vatandaş nitelikli hizmet alacaktı ve bu beraberinde gereksiz hastane başvurularını azaltacak, bütün bunların sonuçları olarak sağlık göstergeleri daha iyi olacaktı. Gelinen noktada herkesin bir aile hekimi yok. Yaptığımız çalışmalara göre İstanbul’da 4 bin 366 birimin 472’si boş” dedi. Ağırlıklı olarak da kırsal alanlarda ASM’lerin boş olduğunu anlatan Okkaoğlu, aile hekimine kayıtlı hasta sayısının fazlalığına da dikkat çekerek, “Hasta başına başvuru sayısı artması hekimin nitelikli hizmet vermesini engeller. Poliklinik hizmeti ile zaman geçiren hekim, gebesi geldiğinde muayene etmekte zorlanır. Aile hekimliğine bütüncül yaklaşılmalı. Herkese eşit, nitelikli olan birinci basamak örgütlenmeli” dedi. l
‘Aile hekimimizi tanımıyoruz’ “Aile hekimliği hiç doğmadı ki ölsün” diyen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala şunları söyledi: “Aile hekimliği sistemi getirilirken Sağlık Bakanlığı ‘Birinci basamak başvurusu çok düşük. Biz etkili bir aile hekimliği sistemi yaratacağız. İnsanlar hastalandıklarında ilk aile hekimlerine başvuracak’ dedi ancak getirilen sistemde böyle olmadı, insanların hastalandıklarında ilk başvuru yeri devlet hastaneleri oldu. İkinci olarak da bakanlık ‘Bundan sonra her ailenin bir hekimi olacak, o hekim bu aileyi yakından takip edecek’ demişti. Ancak bu da denildiği gibi olmadı, ailedeki bir birey başka aile hekimine, diğeri başka hekime gidebiliyorlar. Geçen yıl bir asistanımın yaptığı tez de şunu ortaya koydu. Aile hekimleri sistemindeki yurttaşların önemli bir bölümü, hiçbir şekilde aile hekimleri ile bağlantıya sahip değil. Bazı aile hekimlerinin sistemine kayıtlı olan 4 bin kişiden örneğin 2 bini hiçbir şekilde aile hekimiyle bir temasa geçmemiş. Üçüncüsü de deniyordu ki aile hekimliği sistemi sayesinde sağlık maliyetleri azalacak. 2002’de ülkemizde 700 milyon kutu ilaç kullanılıyordu, 2015’te bu rakamın 2.3 milyar kutuya çıktı. İnsanlar eskiden yılda 3 kez doktora gidiyorlardı, şimdi 9 kez gidiyor. Birinci basamak hekiminin gerçekten hizmet sunacağı sayıda insanla buluşmasını sağlamalıyız. Birinci basamağı verimli kılmak için sevk sistemi getirilmelidir.” |
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- ‘Binadan çıkamıyorum, bu çaresizliğe...'
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- Volkan Demirel'den Şenol Güneş'e sert sözler
- Fidan ve Colani yeni dönemi açıkladı
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'