Olimpiyatlar'a hazır mıyız?
KONUK YAZAR | Suavi Yardımoğlu, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
Tokyo 0limpiyatları tüm dünyaya yeni bir şekil veren pandeminin gölgesinde adı 2020 olarak ama 23 Temmuz 2021'de start alacak. Yani şunun sırasında iki haftalık bir zaman kaldı.
Futbolda Euro 2020 Türkiye'nin de erkenden saf dışı kalmasıyla beklenen ilgiyi görmedi. Oynamaktan çok oynatmamayı düşünen felsefe turnuvaya galip geldi. Panzerler yok, Portakallar yok...
Şimdi önümüzde gerçek anlamda sporun en büyük sınavı var. Üstelik de pandeminin gölgesi altında yapılacak.
Sporcularımızdan her geçen gün sevindirici kota haberleri geliyor. Bu gidişle kafilemiz 100'ü bulacak.
İzmir'e gelen Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, cimnastikte; Nazlı Savranbaşı, İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan, Adem Asil, boksta; Necat Ekinci, Bayram Malkan, Buse Naz Çakıroğlu, Esra Yıldız, Batuhan Çiftçi, tekvandoda; Hakan Reçber, yüzmede; Emre Sakçı, atletizmde; Tuğçe Şahutoğlu, Emel Dereli ve Paralimpik teniste ise Büşra Ün ile bir araya geldi. Onlara özel ilgi gösterdi.
Sezar'ın hakkı Sezar'a... Özellikle Kasapoğlu döneminde bu alandaki çalışmaların çok daha ileri seviyelere taşındığını söylemek olası.
Üstelik de eskisi gibi güreş ve halterin ardında sığınmadan, bir dönem yanına bile yanaşamadığımız branşlarda İzmirli sporcularımızın da aralarında bulunduğu, önemli bir grubun madalya savaşı vermesini beklemek göğsümüzü kabartıyor.
Olimpiyatların ana felsefesi "daha hızlı" "daha güçlü" "daha yükseğe" şeklinde, çağlar ötesinden bugüne geldi. Elbette kazanmak önemli. Tarihe geçececek bir miras bırakmak... Ama ne pahasına? Ve nasıl?
Kazanmak için her yöntemi "geçerli" kılan anlayış zamanla olimpik düşünceye galip geldi. Atletler değil, doktorlar yarıştı, kanlar değişti, laboratuvarlar fabrika gibi çalıştı, WADA'nın incecik deliklerinden geçip sahneye gizli doping yüklü sporcular sürüldü. Ama çoğunun da foyası ortaya çıktı. Bugün hala Rusya Federasyonu kendi bayrağı altında yarışamıyor.
Bizde de bir zamanlar yüzlerce altın, evler, arabalar, ömür boyu sağlanan olanaklar gözleri kamaştırdı.
Amaç "Bakın kaç madalya aldık. Spor politikamız ne kadar başarılı" dedirtmekti.
Sporcularımızın bütün bireysel kimlikleri, onca emekleri yok sayılıp, yan yollara sapıldı ve birer yarış atı ve deney faresine dönüştürülen sporcularımız parlak kariyerlerini birer utanç sayfasıyla noktaladı. Madalyalarımız geri alındı. El içine çıkacak yüzümüz kalmadı. Hala doping yüzünden olimpiyat kotamızın eksiltildiği branşlarımız var. Düşünce ters tepti. Niyet neydi, akibet ne oldu?
Oysa o çarpık düşünceye yapılan yatırım çok daha geniş kitlelelerin spora kazandırılmalarına harcanıp, aralarından çıkacak yetenekler, sporda ileri ülkeler ve teknik adamlarla yapılacak ortak kamplar ve çalışma programları sayesinde, uzun vadeli çalışma planları eşliğinde, geliştirilseydi, ülke sporu adına bir kaç madalyadan, çok daha yararlı bir iş yapılmış olurdu.
Olimpiyat kadromuzda olması gereken desteği gören sporcularımız da var, büyük özverilerle, tırnaklarıyla kazıya kazıya bu düzeye gelenler de. Bunlardan bir kısmına yakından tanığız.
Biz onların başarılarıyla gururlanırken, belki de hiç ummadığımız branşlarda İstiklal Marşımızı gururla söyleyeceğiz. Onlar içlerinde buruk bir sevinç belki de pişmanlık yaşayacaklar, "Örneğin niye futbolcu olmadık?" diye.
Bu yıl 5. olimpiyatına katılmaya hazırlanan ve derecelerini de yukarıda tutan Eşref Apak dünya starlarıyla madalya için yarışırken, bu spora bir TIR Garajı'nda başladığını nasıl unutabilir?
Geçtik olimpiyatı, Şanlıurfalı 13 yaşındaki hentbolcu Merve Akpınar'ın suratımıza tokat gibi inen, kadın sporculara bakış açısını anlatan sözleri nasıl kulaklarımızdan silinir?
Evet... "Olimpiyatlara hazır mıyız" derken ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Olimpizm düşüncesini bir an önce ülkemizin ana spor felsefesi yapan, bir spor politikası benimsemeliyiz. Sporu seven, sporu arena kültürü ile özdeşleştirmeyen, spor yapan (özellikle pandemi ortamında) sağlıklı nesiller yetiştirmek zorundayız. Ulu önderimiz yıllar önce rotamızı çizmiş. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Yoksa madalya aldığımız zaman "Aslanlar - kaplanlar- Yaşa Varol!" alamadığımız zaman "Skandal- Yandık, bittik, mahvolduk, rezil olduk" değil.
Olimpiyatlarda yarışacak sporcularımıza gönül dolusu başarılar. Onlar kazansa da kaybetse de, başka ülkeden gelip bu bayrağın altına girse de bizim çocuklarımız.
Şansınız bol olsun.
En Çok Okunan Haberler
- 'Asgari ücret' tepkisi nedeniyle tutuklandı
- Emekli ve memura ne kadar zam yapılacak?
- Dava ertelendi
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- MHP'den Özel'in sokak çağrısına 'uyarı'
- Davutoğlu'nun 'hazırım' çıkışına yanıt verdi
- 'AZAL uçağı düşürüldü' dediler... Kimi işaret ettiler?
- 'Lösemiyle mücadele ediyor... Yaşama şansı yüzde 50'
- Muğla'da peş peşe deprem!
- İşte banka banka 300 bin liranın aylık getirisi!