OHAL’ler 12 Eylül’de olağanlaştı

1987 yılından 2002 yılına kadar toplamda 15 yıl boyunca sadece Doğu ve Güneydoğu illerinde uygulandı. Bölgesel nitelikli OHAL uygulamasının süresi 15 yıl boyunca tam 46 kez uzatıldı.

OHAL’ler 12 Eylül’de olağanlaştı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.01.2018 - 22:45

Türkiye’nin sıkıyönetim ve OHAL tarihi; nitelik ve nicelikleri bakımından farklı ve ortak özellikleri olsa da 1925 yılına kadar gidiyor.

Şeyh Said isyanı üzerine Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Malatya ve Erzurum illerinde Şubat 1925 ile Aralık 1927 tarihleri arasında sıkıyönetim ilan edildi. Menemen olayı üzerine Menemen’de, Manisa ve Balıkesir illerinde 1931 yılında Ocak ayından Mart ayına kadar sıkıyönetim hâkimdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Ekim 1940 ile Aralık 1947 tarihleri arasında İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’de sıkıyönetim vardı. 6-7 olaylarının ardından İstanbul, Ankara ve İzmir’de Eylül 1955-Haziran 1956 tarihleri arasında yine sıkıyönetim ilan edildi. 1960 yılındaki öğrenci olayları nedeniyle İstanbul ve Ankara’da Nisan 1960-Aralık 1961 tarihlerine sıkıyönetim damgasını vurdu. 20 Mayıs 1963 ayaklanması ve darbe girişimi üzerine yine İstanbul, Ankara ve İzmir’de, 21 Mayıs 1963 - 20 Temmuz 1964 tarihleri arasında sıkıyönetim ilan edildi. 1970 yılının Haziran ve Eylül ayları arasında 15-16 Haziran olayları nedeniyle sıkıyönetim ilan edildi.

Ve 12 Mart...

26 Nisan 1971 ile 26 Eylül 1973 tarihleri arasında 11 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Kıbrıs Barış Harekatı için Temmuz 1974 ile Eylül 1975 tarihleri arasında 15 ilde hüküm sürdü.

1978’de Maraş katliamının ardından 13 ilde; Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Sivas, Şanlıurfa’da sıkıyönetim ilan edildi. Sivas ve Erzincan’daki sıkıyönetim, daha sonra kaldırıldı. “Yaygın şiddet olayları” gerekçesiyle 1979’da Adıyaman, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Siirt ve Tunceli’de; 1980’de Hatay, İzmir, Ağrı illerinde sıkıyönetim ilan edildi. 12 Eylül darbesi başladığında halihazırda 19 ilde sıkıyönetim hâkimdi. Askeri yönetim ile birlikte 48 ilde daha sıkıyönetim ilan edildi. 1984 yılından 1987 yılına kadar sıkıyönetim, aşama aşama tüm illerden kaldırıldı.

OHAL yerleşti

Ancak bu kez de Türkiye için bölgesel olağanüstü hal dönemi başladı. Bugünkü OHAL uygulamalarının da temeli 1982 Anayasası ve 1983 tarihli OHAL Kanunu ile atıldı. Sıkıyönetimin ilan edildiği illerden kaldırıldığı yıl 1987’ydi. Ancak dönemin Başbakanı Turgut Özal, ilk OHAL kararını da 1987 yılında duyurdu.

1987 yılından 2002 yılına kadar toplamda 15 yıl boyunca sadece Doğu ve Güneydoğu illerinde uygulandı. Bölgesel nitelikli OHAL uygulamasının süresi 15 yıl boyunca tam 46 kez, Meclis kararı ile uzatıldı. Bölgesel OHAL, 15 yılı boyunca toplamda 13 ili kapsadı: Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Siirt, Tunceli ve Van illeri ile başladı, daha sonra Adıyaman, Bitlis ve Muş; son olarak da Batman ve Şırnak eklendi.

Bölgesel OHAL, Türkiye tarihine; Jİ- TEM, sivil köylülerin öldürülmesi, Uluslararası Af Örgütü temsilcilerinin tıpkı bugün olduğu gibi gözaltına alınması; bazı siyasilerin, aşiret liderlerinin ve kamu görevlilerinin OHAL bölgesine girişlerinin yasaklanması, faili meçhul cinayetler ve işkence ile geçti.

Bitmeyen talep: Adalet

Cumartesi Anneleri’nin faili meçhul cinayetler döneminden günümüz olağanüstü haline kadar yansıyan tek talebi, 1995 yılından bu yana: Adalet. Galatasaray Meydanı’nda 669. kez, “adalet arayan” Cumartesi Anneleri adına CHP’li Sezgin Tanrıkulu; ülkenin olağanüstü haller tarihinin belki de en dikkat çeken açıklamasını yaptı. Tanrıkulu, “OHAL demek kayıp, ölüm, işkence, cezaevi demektir” dedi.

 

Olağanüstü Hal’i; mağdurları etkilenenleri birer rakamdan ibaret olmasa da, en iyi rakamlar anlatıyor.

Hak ve Adalet Platformu’nun 1465’i KHK mağduru, 342’si mağdur yakını, 366’sı doğrudan mağdur olmayan 2 bin 173 kişiyle görüşerek hazırladığı rapor; hem Türkiye’nin bir buçuk yıldır içinde olduğu sert havayı rakamlarla özetliyor, hem de açılan toplumsal yaraya ilişkin ipuçları veriyor.

Rapora göre; OHAL KHK’ları mağdurlarının yüzde 29 kendisini muhafazakâr, yüzde 22.5’i demokrat, yüzde 12.5’i milliyetçi, yüzde 8’i ise sosyal demokratik olarak tanımlıyor.

Mağdurların yüzde 92’si yüksekokul ve üniversite mezunu.

OHAL KHK’leriyle ihraç edilenlerin arasındaki işsizlik oranı yüzde 65. Bir işte çalışabilenlerin birçoğu sigortasız.

OHAL döneminde gözaltına alınanların yüzde 23.5’i kötü muamele veya işkence gördüğünü beyan etti.

Cezaevinde tutuklu bulunanların yüzde 16.7’si intihar girişiminde bulunduğunu ya da intiharı aklından geçirdiğini söylüyor. İntihar planı ya da girişiminde bulunduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 6.9.

OHAL mağdurlarının yüzde 50’si sinir hastalığı ya da duygu durum bozuklukları yaşıyor.

Adli soruşturma geçirenlerin yüzde 46’sı hakkında iddianame bile hazırlanmadı. OHAL mağdurlarının yüzde 81’i geçirdiği soruşturmanın adil olmadığını düşünüyor. Yüzde 55.6’sı savunma hakkını kullanamadı, yüzde 30.8’inin ifadeleri alınırken yanlarında avukat bulundurmalarına izin verilmedi. İhraç edilenlerin yüzde 95.8’i 15 Temmuz öncesinde herhangi bir soruşturma geçirmedi.

‘Sessiz devrim’di, 14 yıl sonra geri geldi

OHAL uygulaması AKP iktidarlarının ilk yılı olan 2002’de Türkiye’nin gündeminden çıktı. Aslında AKP iktidarından önce 1999’da Siirt’te, 2000’de Van’da, Temmuz 2002’de de Hakkâri ve Tunceli’de olağanüstü hal uygulamasına son verildi. AKP, “sessiz devrimlerin başlangıcı” olarak propagandasını yaptığı “OHAL’e biz son verdik” söylemini; son iki ilde, Diyarbakır ve Şırnak’taki OHAL uygulamasını kaldırmak üzerine kurdu.

Artık bitsin...

OHAL’de 1.5 yıl doldu. Bakanlar Kurulu, 19 Ocak’tan itibaren 3 aylık bir uzatma kararı daha aldı. Baskı arttıkça OHAL’e son verilmesi talepleri de daha yüksek sesle söylenmeye başlandı. İktidar bu seslere hep kulak tıkadı. Seçimler, referandumlar, yönetim sistemini değiştiren anayasa değişiklikleri, kent merkezlerindeki büyük terör saldırıları, sınır ötesi askeri harekâtlar, diplomatik krizler, iç siyasetteki çalkantılar eşliğinde Türkiye OHAL koşullarına alıştırılmak istendi. Muhalefetin OHAL’e itirazı bitmese de sesi kısıldı. OHAL’in altıncı 3 aylık dönemine, bir de Kuzey Suriye’ye askeri harekât başlatıldı. OHAL’in yurt genelinde yarattığı iklime, güvenlikçi devlet uygulamalarına bir de asker, silah, tank, top, tüfek görüntüleri eklendi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; Türkiye’nin içine girdiği tabloyu, “Yok kan dökülmesin falan filan... Burada şehadet de olur, burada gazi de olur, kan da olur” sözleri ile anlattı.

Yazı dizisinin birinci bölümü: 1.5 ay sürecekti, 1.5 yılı geçti… İşte OHAL’in ağır faturası

Yazı dizisinin ikinci bölümü: Siyasi sorumluluk ahrete muhalefet cezaevine...

Yazı dizisinin üçüncü bölümü: Olağanüstü hukuk

Yazı dizisinin dördüncü bölümü: OHAL’de ‘fırsattan istifade’ düzenlemeler... 370 yasada 1202 maddelik değişiklik


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon