Oğuz Güven 30 günlük esareti anlattı: ‘Basını susturma operasyonu’

Bir trafik kazasıyla ilgili haberin duyurulduğu tweet nedeniyle 30 gün tutuklu kalan Oğuz Güven, “Cumhuriyet gazetesinde bir servisin yöneticisi olarak tutuklanmayı her an bekliyordum” dedi. Güven, 12 Cumhuriyetçinin tutuklanmasının nedeninin basını susturma operasyonu olduğunu söyledi.

Oğuz Güven 30 günlük esareti anlattı: ‘Basını susturma operasyonu’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.06.2017 - 22:17

Savcı Mustafa Alper’in yaşamını yitirdiği kazanın ardından atılan başlık nedeniyle 30 gün tutuklu kaldıktan sonra geçen gün serbest bırakılan gazetemizin haber sitesi cumhuriyet. com.tr’nin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, 30 günlük Silivri esaretini, duygularını paylaştı. Doğum gününü cezaevinde kutlayan Güven, kızının Cumhuriyet’te yayımlanan mektubunu ve arkadaşlarının Yoğurtçu Parkı’ndaki buluşmasını okuyunca yaşadığı duygu selini ‘odama çekilip, ağladım’ diyerek anlattı. Güven gazetemizdeki odasında o anı anlatırken gözleri yine aynı duyguyu yaşıyordu...

- Bir haber tweet’inin tutuklanmanıza neden olabileceğini düşünmüş müydünüz?

Aslında Cumhuriyet gazetesinde bir servisin yöneticisi olarak tutuklanmayı her an bekliyordum. 12 arkadaşımız tutuklu. Bu operasyon bir Cumhuriyet operasyonu. Yani kişilerle ilgili bir operasyon değil; bir intikam operasyonu, basını susturma operasyonu. Cumhuriyet’te çalışıyorsanız böyle bir dönemde bu tutuklamayı bekliyorsunuz. Bu yüzden şaşırtıcı değildi. Ne söyleseler üzerinize yapışmıyor. Hakkımda örgüt bağlantısı bulamazlar, telefonumda bir şey yok, konuştuğum görüştüğüm insanlar belli, 24 saat haberle yaşayan biriyim. Bu meslekte geçirdiğim 32 yılda herkes bunu çok iyi bilir. Dürüstlüğümüzle, mesleğimizle var olduk. Açık arıyorlardı. Saçma sapan bir açıkla üzerimize geldiler. Zaten ellerinde patladı...

Radyo bozulunca...

- Tutuklanma kararınız okununca neler hissetiniz?

Beş, altı ay içeride tutup, daha sonra bırakırlar diye düşündüm. Kafamdan ilk geçen şey buydu. Böyle bir suçlamayla daha uzun bir süre tutamazlar diyordum. Ancak tutuklu arkadaşlarımıza yaptıkları gibi 5-6 ay sonra iddianame yazarlarsa, mahkeme günü vs. derken bir yılınız cezaevinde geçmiş oluyor.

- Cezaevinde neler yaptınız?

Kitap okuyup, sık sık volta attım. 10 gün televizyon almadım. Tutukluluğumun uzayacağını anlayınca aldım. İngilizce çalıştım. Radyo dinliyordum. Bir ara radyo bozuldu. ‘Offf’ dedim. İnsan odada bir ses arıyor. Kahvaltımızı avluda yapıyorduk. Gazete okuyup, yemek, spor derken akşam oluyordu.

- İçeride sizi etkileyen bir haber oldu mu?

Cezaevinde bütün haberler beni çok etkiledi. Ama FOX TV ekranlarında izlediğim Başbakan Binali Yıldırım’ın Türkçe yazmayı bilmediği görüntüler beni dehşete düşürdü. Bu haber Cumhuriyet’te ikinci sayfadan girmişti. Keşke manşet olsaydı dedim. Birinci sayfalık bir haberdi. Gerçekten üzüldüm. Bu kadarını beklemiyordum. Türkiye nasıl yönetiliyor?

‘Kursağımda kaldı’

- Tahliye edildiğiniz saatlerde Enis Berberoğlu tutuklandı. Neler düşünüyorsunuz?

Akşam Fatih Portakal’ı izliyordum. O gün doğumgünümdü. Gazetede kızımın mektubunu, arkadaşlarımın buluşmasını okudum. Duyguluydum. Odama çekilip, ağladım. Hava soğuk olduğu için o gün avluda değilde benim odamda yemek yiyelim dedik. Tam yemeğe oturacağız Fatih Portakal hakkımdaki iddianamenin hazırlandığını duyurdu. Çok sevindik. İddianamenin hazırlanması sürecin başlaması anlamına geliyordu. Bir umut oldu. İddianame belli olunca gündüz haberlerini de izlemeye başladım. Sonra ertesi gün saat 16.00’da mazgal açıldı. Tahliye oldunuz denildi. Hemen televizyonu açtım. Gördüm ki Enis Berberoğlu tutuklanmış. Enis benim çok eski arkadaşım. Tahliyeme sevinemedim. Kursağımda kaldı. Zaten arkadaşlarım orda kaldığı için bir mahcupluk yaşıyordum.

- CHP liderinin, başlattığı yürüyüş...

Adalet Yürüyüşü’nü çok değerli buluyorum. CHP dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda çok yanlış yaptı. Hukukun ve adaletin gelmesi için herkesin bu yürüyüşe destek vermesi gerekiyor. Adalet herkese bir gün muhakkak lazım olacak.

GÖKMEN’LE OĞUZ’U ANLATTI

- “Üç tutuklu gazeteci” aynı koğuştaydınız...

Evet... Habertürk’ten Oğuz Usluer ve Sözcü’den Gökmen Ulu ile aynı koğuştaydım. Gökmen ilk geldiğinde şaşkındı. Çünkü soruşturmayla ilgili beş savcı değişmiş, suç bulunamamış altıncı savcının gelmesiyle tutuklanmış. Gökmen’in tek derdi oğlu Efe’ydi. Oğluna bunu nasıl anlatacağını düşünüyordu. Çocuklar için o yaşlarda insan hapse neden girer? Ya katildir, ya hırsızdır ya da yolsuzluk yapmıştır. Çocukların masum dünyasındaki hapse girme nedenleri bunlardır. Çocuk ne bilsin yaptığı haberlerden dolayı içeri girileceğini. Neyse ki Halk Arenası programında Efe’yi gördüm. Babasına övgüler diziyordu. Oğuz Usluer’in de iki tane çok tatlı çocuğu var. Oğuz Usluer mükemmel bir insan. Oğuz’u iki çürümüş iddia ile suçladılar. Tahliye edildi. Tam kapıdan çıkıp 30 saniye sonra çocuklarına kavuşacakken, başka bir iftira ile tekrar tutuklandı. Gazeteci olarak geçinen tetikçiler Oğuz’un resmin basıp hedef gösteriyorlar. Ben de en çok torunuma özlem duydum...

1 GÜN 1 AY GİBİ

- Gözaltı süreciniz nasıl geçti?

Her şey usulüne uygun yapıldı. Ama nezarethanede bir gün kalmak neredeyse hapiste 1 ay kalmaya benziyor. Nezarethane süreci çok zor geçti. Gözaltı sürelerinin bir an önce kısaltılması lazım. Hiçbir hakkınız olmadan izbe bir yerde kalıyorsunuz. Zorlu bir süreçti. Narkotiğin nezaretinde kaldım. Gözaltında uyuşturucu bağımlılarının çığlıklarıyla uyanıyordum. Doktora gidip, gelme vakitlerinde ancak nefes alabiliyordum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler